Abraham J. Twerski- Bağımlılık Psikolojisi Kitap İncelemesi

Künye:

  • Kitap Adı: Bağımlılık Psikolojisi
  • Alt Başlık: "Kendini Kandırma ile Nasıl Başa Çıkılır?"
  • Yazar: Abraham J. Twerski
  • Çeviren: Berna Asuman Uzun
  • Yayınevi: Say Yayınları
  • Yayın Yılı: 2020
  • Orijinal Adı: Addictive Thinking: Understanding Self-Deception

Bağımlılık Psikolojisi: Kendini Kandırma ile Nasıl Başa Çıkılır?

Abraham J. Twerski'nin "Bağımlılık Psikolojisi: Kendini Kandırma ile Nasıl Başa Çıkılır?" kitabı, bağımlılık hastalığını ve bu hastalığın ardındaki karmaşık düşünce bozukluklarını inceleyen önemli bir eserdir. Twerski, bağımlılığın yalnızca fiziksel bir sorun olmadığını, aynı zamanda derin psikolojik kökenleri olan bir hastalık olduğunu vurgular. Kitap, bağımlı bireylerin düşünce kalıplarını anlamak ve bu kalıplarla nasıl başa çıkılabileceğini göstermek amacıyla yazılmıştır.

Bağımlı Düşünme ve Kendini Kandırma

Bağımlı düşünme, bağımlı bireylerin gerçeklikten uzak, mantıksız ve kendini kandırma eğiliminde olan düşünce kalıplarını ifade eder. Twerski, bağımlı düşünmenin temelinde yatan mekanizmaları açığa çıkarırken, bu düşünce bozukluklarının nasıl ortaya çıktığını ve sürdüğünü detaylandırıyor. Kendini kandırma, bağımlı bireylerin bağımlılıklarının ciddiyetini inkar etmelerine ve problemlerinin sorumluluğunu dış faktörlere yüklemelerine neden olur. Bu mekanizma, bağımlılığın sürdürülebilirliğini sağlar ve bireylerin tedaviye olan dirençlerini artırır.

Bağımlı bireyler genellikle kendilerine ve çevrelerine zarar veren davranışlarını rasyonalize ederler. Örneğin, alkol bağımlısı bir kişi, aşırı alkol tüketimini stresle başa çıkma yöntemi olarak görebilir ve bu davranışını haklı çıkarabilir. Bu tür düşünce kalıpları, bağımlılığın sürdürülmesine katkıda bulunur ve bireylerin sağlıklı kararlar almasını engeller.

Bağımlı Düşünmenin Zaman Algısı

Twerski'ye göre, bağımlı bireylerin zaman algısı, bağımlı olmayan bireylerinkinden farklıdır. Bağımlılar, geçmişteki hatalarını ve gelecekteki olası problemleri görmezden gelerek, sadece anlık zevk ve rahatlamaya odaklanırlar. Bu, bağımlılığın sürdürülebilirliği için kritik bir faktördür, çünkü bireyler uzun vadeli zararları düşünmek yerine kısa vadeli hazları tercih ederler.

Bağımlı bireyler için zaman, anlık tatmin ve rahatlama arayışı etrafında döner. Gelecekteki sonuçları düşünmek yerine, mevcut durumlarını geçici olarak rahatlatacak çözümler ararlar. Bu, bağımlılığın döngüsünü besler ve bireylerin sağlıklı yaşam seçimleri yapmalarını zorlaştırır.

Sebep-Sonuç İlişkisi ve Bağımlı Düşünme

Bağımlı bireyler, genellikle sebep-sonuç ilişkisini anlamakta zorluk çekerler. Twerski, bağımlı düşüncenin neden-sonuç bağlantılarını çarpıttığını ve bireylerin kendi davranışlarının sonuçlarını doğru bir şekilde değerlendiremediklerini açıklar. Bu, bağımlı bireylerin sürekli olarak kötü kararlar almalarına ve aynı hataları tekrar etmelerine yol açar.

Bağımlı düşünmenin bir başka önemli özelliği de bireylerin kendi davranışlarının sonuçlarını görmezden gelmeleridir. Örneğin, madde bağımlısı bir kişi, bağımlılığının fiziksel ve psikolojik sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerini inkar edebilir. Bu, bağımlılığın sürdürülebilirliğini sağlar ve bireylerin tedaviye olan dirençlerini artırır.

İnkar Etme, Bahane Bulma ve Yansıtma

Bağımlı bireyler, inkar etme, bahane bulma ve yansıtma gibi savunma mekanizmalarını sıkça kullanırlar. İnkar etme, bağımlılığın varlığını kabul etmeme eğilimidir. Bahane bulma, bağımlılığın nedenlerini dış faktörlere bağlama ve sorumluluğu üstlenmeme davranışıdır. Yansıtma ise, kendi hatalarını ve olumsuz özelliklerini başkalarına yansıtma eğilimidir. Twerski, bu mekanizmaların bağımlılığın sürdürülmesinde ne kadar etkili olduğunu vurgular.

İnkar etme, bağımlılığın en yaygın savunma mekanizmalarından biridir. Bağımlı bireyler, bağımlılığın varlığını ve ciddiyetini inkar ederek, sorunlarını çözme ihtiyacını hissetmezler. Bahane bulma ise, bağımlılığın nedenlerini dış faktörlere bağlama eğilimidir. Örneğin, iş stresi veya aile sorunları gibi dış etkenler, bireylerin bağımlılıklarını haklı çıkarmak için kullandıkları bahanelerdir. Yansıtma, bireylerin kendi hatalarını ve olumsuz özelliklerini başkalarına yansıtma eğilimidir. Bu mekanizma, bireylerin sorumluluğu üstlenmelerini engeller ve tedavi sürecini zorlaştırır.

Bağımlılığın Kökenleri ve Çatışma Yönetimi

Twerski, bağımlılığın kökenlerini incelerken, çocukluk deneyimleri, aile dinamikleri ve genetik faktörlerin bağımlılığın gelişiminde önemli rol oynadığını belirtir. Bağımlı bireylerin çatışma yönetiminde yetersiz oldukları ve duygusal zorluklarla başa çıkmak için bağımlılık davranışlarına yöneldikleri görülür. Bu nedenle, bağımlılığın tedavisinde duygusal ve psikolojik desteğin önemi büyüktür.

Çocukluk deneyimleri, bağımlılığın gelişiminde önemli bir rol oynar. Travmatik deneyimler, ihmal veya istismar gibi olumsuz çocukluk deneyimleri, bireylerin ilerleyen yaşamlarında bağımlılık geliştirme riskini artırır. Aile dinamikleri de bağımlılığın gelişiminde önemli bir faktördür. Örneğin, bağımlı ebeveynlere sahip çocuklar, bağımlılık davranışlarını model alabilirler. Genetik faktörler ise, bireylerin bağımlılığa yatkınlıklarını belirleyebilir.

Hastalıklı Beklentiler ve Manipülasyon

Bağımlı bireyler, sıklıkla hastalıklı beklentilere sahiptirler. Bu, gerçekçi olmayan beklentiler ve hayal kırıklıklarıyla sonuçlanır. Twerski, bağımlı bireylerin manipülasyon yeteneklerinin de oldukça gelişmiş olduğunu belirtir. Bu, bağımlıların çevrelerindeki insanları manipüle ederek kendi bağımlılıklarını sürdürebilmelerini sağlar.

Bağımlı bireyler, genellikle hastalıklı ve gerçekçi olmayan beklentilere sahiptirler. Örneğin, alkol bağımlısı bir kişi, alkolün tüm sorunlarını çözeceğine inanabilir. Bu tür beklentiler, hayal kırıklıkları ve başarısızlıklarla sonuçlanır. Manipülasyon yetenekleri ise, bağımlı bireylerin çevrelerindeki insanları kendi bağımlılıklarını sürdürmek için kullanmalarını sağlar. Bu, bağımlılığın sürdürülebilirliğini sağlar ve bireylerin tedaviye olan dirençlerini artırır.

Suçluluk, Utanç ve Öfke

Bağımlı bireyler, sıklıkla suçluluk ve utanç duygularıyla başa çıkmak zorunda kalırlar. Bu duygular, bağımlılığın sürdürülmesine katkıda bulunabilir. Twerski, bağımlı bireylerin öfke yönetiminde de zorluk çektiklerini ve bu öfkenin çoğu zaman kendilerine ve çevrelerindeki insanlara zarar verdiğini vurgular.

Suçluluk ve utanç duyguları, bağımlı bireylerin sıkça yaşadığı duygulardır. Bu duygular, bireylerin bağımlılıklarını sürdürebilmelerine ve tedaviye olan dirençlerini artırmalarına neden olabilir. Öfke yönetimi de bağımlı bireyler için büyük bir zorluktur. Bağımlı bireyler, öfkelerini yönetmekte zorlanırlar ve bu öfke genellikle kendilerine ve çevrelerindeki insanlara zarar verir.

Duyguların Yönetimi ve Maneviyat

Bağımlı bireyler, duygularını yönetmekte zorlanırlar. Twerski, duygusal dengenin sağlanmasının bağımlılığın tedavisinde kritik öneme sahip olduğunu belirtir. Ayrıca, maneviyatın ve manevi boşluğun bağımlılık üzerinde önemli bir etkisi olduğunu savunur. Manevi bir bağın bulunması, bağımlılıkla mücadelede güçlü bir destek mekanizması olabilir.

Duygusal denge, bağımlılığın tedavisinde kritik bir öneme sahiptir. Bağımlı bireyler, duygularını yönetmekte zorlanırlar ve bu, bağımlılığın sürdürülmesine katkıda bulunur. Maneviyat da bağımlılığın tedavisinde önemli bir faktördür. Manevi bir bağın bulunması, bağımlılıkla mücadelede güçlü bir destek mekanizması olabilir.

Nüksetme ve İyileşme

Bağımlılık tedavisinde nüksetme olasılığı her zaman vardır. Twerski, nüksetmenin doğal bir süreç olduğunu ve iyileşme yolculuğunun bir parçası olarak kabul edilmesi gerektiğini belirtir. Nüksetme durumunda, bireylerin kendilerini suçlamak yerine, tedavi sürecine tekrar dahil olmaları önemlidir.

Nüksetme, bağımlılık tedavisinde sıkça karşılaşılan bir durumdur. Twerski, nüksetmenin doğal bir süreç olduğunu ve iyileşme yolculuğunun bir parçası olarak kabul edilmesi gerektiğini belirtir. Nüksetme durumunda, bireylerin kendilerini suçlamak yerine, tedavi sürecine tekrar dahil olmaları önemlidir. Bu, bireylerin bağımlılıkla mücadele etmelerini ve sağlıklı bir yaşam sürmelerini sağlar.

Sonuç

"Bağımlılık Psikolojisi: Kendini Kandırma ile Nasıl Başa Çıkılır?" kitabı, bağımlı bireylerin zihinlerinde meydana gelen düşünce bozukluklarını anlamak ve bu bozukluklarla başa çıkmak için önemli bir kaynaktır. Abraham J. Twerski, bağımlılığın karmaşıklığını ve bağımlı düşünmenin nasıl işlediğini derinlemesine analiz ederek, bağımlılıkla mücadele eden bireyler ve onların yakınları için değerli bilgiler sunar. Bağımlılığın tedavisinde duygusal ve psikolojik desteğin yanı sıra, manevi destek ve bilinçli farkındalık da büyük önem taşır.

Bu blog yazısı, bağımlılık psikolojisi ve kendini kandırma konularında geniş bir perspektif sunmayı amaçlamaktadır. Twerski'nin kitabı, bağımlılıkla mücadele eden bireyler için önemli bir rehber niteliği taşıyor ve bağımlı düşünmenin nasıl işlediğini anlamamıza yardımcı oluyor.

 

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.