Alan Sokal Jean Bricmont Son Moda Saçmalar Kitap İncelemesi
Alan Sokal Jean Bricmont Son Moda Saçmalar Postmodern Aydınmların Bilmi Kötüye Kullanmaları (36 Alfa Bilim Dizisi)
Son Moda Saçmalar: Postmodern Aydınların Bilimi Kötüye Kullanmaları
Giriş
Alan Sokal ve Jean Bricmont'un Son Moda Saçmalar: Postmodern Aydınların Bilimi Kötüye Kullanmaları (orijinal adıyla Fashionable Nonsense: Postmodern Intellectuals' Abuse of Science) adlı eseri, hem akademik dünyada hem de entelektüel çevrelerde büyük yankı uyandırmış bir çalışmadır. Kitap, postmodern aydınların bilimsel kavramları nasıl yanlış ve yanıltıcı biçimde kullandığını eleştirerek, bu tür yanlış kullanımların bilimsel bilgiye ve akademik dürüstlüğe nasıl zarar verdiğini gözler önüne serer. Sokal ve Bricmont, özellikle fizik, matematik ve biyoloji gibi alanlardan ödünç alınan terimlerin nasıl bilinçsizce ve yanlış bir şekilde kullanıldığını göstererek, bilimsel bilginin toplumsal ve entelektüel değerinin korunması gerektiğini savunurlar. Bu yazıda, kitabın ana temaları ve eleştirileri incelenecek, Jacques Lacan, Julia Kristeva, Luce Irigaray, Bruno Latour, Jean Baudrillard, Gilles Deleuze ve Felix Guattari gibi önde gelen postmodern aydınların bilimsel kavramları nasıl istismar ettiklerine dair örnekler sunulacak ve bu durumun bilimsel bilgiye etkileri değerlendirilecektir.
Jacques Lacan: Psikanaliz ve Matematiğin Buluşma Noktası mı?
Jacques Lacan, psikanaliz alanındaki çalışmalarıyla tanınan bir düşünürdür ve eserlerinde matematiksel kavramları sıkça kullanmıştır. Lacan, özellikle topoloji ve küme teorisi gibi matematiksel alanlardan ödünç aldığı kavramları psikanalitik teorilerine entegre etmiştir. Ancak, Sokal ve Bricmont, Lacan'ın bu kavramları kullanırken ciddi hatalar yaptığını ve bilimsel doğruluğu göz ardı ettiğini savunurlar. Lacan'ın matematiksel terimleri psikanalitik süreçlere uygulaması, karmaşık ve anlaşılması zor bir dil yaratmış, bu da onun teorilerinin bilimsel ciddiyetten uzak olduğunu ortaya koymuştur.
Lacan'ın topoloji kullanımı, özellikle "Borromean düğüm" kavramı, psikanalitik yapılar arasındaki ilişkileri açıklamak için tasarlanmıştır. Ancak, Sokal ve Bricmont, Lacan'ın bu kavramları bilimsel bir temele oturtmadan, adeta bir metafor olarak kullandığını belirtir. Lacan'ın matematiksel terimleri rastgele seçmesi ve onları psikanalitik süreçlere entegre etmesi, bu kavramların yanlış anlaşılmasına ve bilimsel bilginin itibarsızlaşmasına yol açar. Dolayısıyla, Lacan'ın çalışmaları, bilimsel kavramların akademik dünyada nasıl kötüye kullanılabileceğine dair önemli bir örnek teşkil eder.
Julia Kristeva: Dilbilim ve Görelilik Teorisi Arasında
Julia Kristeva, dilbilim ve edebiyat teorisi alanında önemli bir figür olarak kabul edilir. Ancak, Sokal ve Bricmont, Kristeva'nın bilimsel kavramları yanlış ve yanıltıcı biçimde kullandığını vurgular. Kristeva, özellikle görelilik teorisi gibi karmaşık fiziksel kavramları dilbilimsel analizlerine uygulayarak, bu teorilerin özünü çarpıtmış ve bilimsel doğruluğu göz ardı etmiştir.
Kristeva'nın görelilik teorisini dilbilime uygulaması, bilimsel bilginin yanlış anlaşılmasına ve bu bilginin akademik çalışmalar içinde kötüye kullanılmasına bir örnek teşkil eder. Sokal ve Bricmont, Kristeva'nın bilimsel terimleri nasıl yüzeysel ve yanlış bir şekilde ele aldığını göstererek, bu tür kullanımların bilimsel bilgiye ve akademik dürüstlüğe zarar verdiğini belirtir. Kristeva'nın çalışmaları, postmodern teorisyenlerin bilimsel kavramları nasıl anlamadan kullandıklarını ve bu kavramları kendi teorik çerçevelerine adapte etmeye çalışırken nasıl hata yaptıklarını ortaya koyar.
Luce Irigaray: Bilimsel Kavramların Feminizm ile Yanlış Eşleştirilmesi
Luce Irigaray, feminist teori ve felsefe alanında tanınmış bir isimdir. Ancak, Sokal ve Bricmont, Irigaray'ın bilimsel kavramları feminist analizlerine dahil ederken, bu kavramları yanlış anladığını ve çarpıttığını savunur. Özellikle, fizik ve matematik alanlarından ödünç alınan terimlerin Irigaray'ın feminist teorilerinde yanlış ve yanıltıcı bir şekilde kullanılması, bilimsel bilgiye zarar verir ve feminist teorinin temelini sarsar.
Irigaray'ın çalışmalarında sıkça ele alınan bir örnek, sıvıların cinsiyetlendirilmesi fikridir. Irigaray, sıvıların "dişil" bir doğası olduğunu iddia ederek, bu kavramı feminist bir perspektiften ele alır. Ancak, Sokal ve Bricmont, bu tür yaklaşımların bilimsel doğruluğu göz ardı ettiğini ve bilimsel kavramların cinsiyetleştirilmesinin bilimsel bilgiye zarar verdiğini belirtir. Irigaray'ın çalışmaları, bilimsel kavramların nasıl yanlış ve yanıltıcı bir şekilde kullanılabileceğine dair bir başka örnek sunar.
Bruno Latour: Bilim Sosyolojisi ve Görecelik
Bruno Latour, bilim sosyolojisi ve teknoloji çalışmaları alanında önemli bir isimdir. Latour, bilimsel bilginin toplumsal inşa süreçleriyle ilişkisini incelerken, bilimsel gerçeklerin göreceli olduğu fikrini savunur. Ancak, Sokal ve Bricmont, Latour'un bu yaklaşımını eleştirerek, bilimsel bilgiyi yanlış anladığını ve bu bilginin nesnelliğini göz ardı ettiğini savunur.
Latour'un çalışmaları, bilimsel bilginin toplumsal bağlam içinde nasıl inşa edildiğine dair önemli tartışmalar sunar. Ancak, Sokal ve Bricmont, Latour'un bu süreçleri abartarak, bilimsel bilginin nesnelliğini ve evrenselliğini göz ardı ettiğini belirtir. Latour'un görecelik anlayışı, bilimsel metodolojiyi zayıflatır ve bilimsel bilginin değerini düşürür. Dolayısıyla, Latour'un çalışmaları, bilimsel bilginin toplumsal bağlamda nasıl yanlış anlaşılabileceğine ve kötüye kullanılabileceğine dair önemli bir örnek teşkil eder.
Jean Baudrillard: Simülasyon Teorisi ve Bilim
Jean Baudrillard, simülasyon ve hipergerçeklik teorileriyle tanınır. Ancak, Baudrillard'ın çalışmalarında da bilimsel kavramların yanlış kullanımı öne çıkar. Özellikle, simülasyon teorisini açıklarken fiziksel ve matematiksel terimleri metaforik ve yanlış biçimde kullanması, bilimsel ciddiyetten uzaklaşmasına neden olur.
Baudrillard'ın simülasyon teorisi, gerçeklik ve onun temsil edilmesi arasındaki ilişkiyi sorgular. Ancak, Sokal ve Bricmont, Baudrillard'ın bu tür kavramları ele alırken bilimsel doğruluğu göz ardı ettiğini belirtir. Özellikle, fiziksel terimlerin yanlış kullanımı, Baudrillard'ın teorilerinin anlaşılmasını zorlaştırır ve bilimsel bilginin değersizleşmesine yol açar. Baudrillard'ın çalışmaları, bilimsel kavramların metaforik olarak kullanılmasının nasıl yanlış sonuçlar doğurabileceğine dair bir başka örnektir.
Gilles Deleuze ve Felix Guattari: Felsefe ve Bilimin Kesişimi
Gilles Deleuze ve Felix Guattari, felsefe ve edebiyat teorilerinde yenilikçi yaklaşımlarıyla tanınır. Ancak, onların çalışmalarında da bilimsel terimlerin yanlış ve yanıltıcı biçimde kullanıldığı görülür. Özellikle, kaos teorisi ve matematiksel kavramları felsefi analizlere dahil ederken, bu kavramları yanlış anlamlandırırlar.
Deleuze ve Guattari'nin çalışmaları, bilimsel kavramların felsefi analizlerde nasıl yanlış kullanılabileceğine dair önemli örnekler sunar. Sokal ve Bricmont, bu tür yaklaşımların bilimsel bilginin anlaşılmasını zorlaştırdığını ve akademik dürüstlüğe zarar verdiğini vurgular. Deleuze ve Guattari'nin bilimsel terimleri metaforik olarak kullanmaları, bilimsel bilginin yanlış anlaşılmasına ve bu bilginin itibarsızlaşmasına yol açar.
Paul Virilio: Teknoloji ve Hızın Felsefesi
Paul Virilio, hız ve teknoloji üzerine yaptığı analizlerle tanınır. Ancak, Virilio'nun çalışmalarında da bilimsel terimlerin yanlış ve yanıltıcı biçimde kullanıldığı görülür. Özellikle, fiziksel kavramları sosyal teorilere uygularken yaptığı hatalar, bilimsel doğruluğu göz ardı etmesine neden olur.
Virilio'nun çalışmaları, bilimsel terimlerin sosyal teorilere nasıl yanlış bir şekilde uygulanabileceğine dair önemli bir örnek sunar. Sokal ve Bricmont, Virilio'nun bu tür kullanımlarının bilimsel bilginin anlaşılmasını zorlaştırdığını ve akademik dürüstlüğe zarar verdiğini belirtir. Virilio'nun çalışmalarında yapılan hatalar, bilimsel kavramların yanlış anlaşılmasının nasıl büyük sorunlara yol açabileceğine dair bir örnek teşkil eder.
Gödel Teoremi ve Küme Kuramı: Kötüye Kullanmanın Örnekleri
Sokal ve Bricmont, postmodern aydınların matematiksel kavramları nasıl yanlış kullandığını Gödel Teoremi ve küme kuramı örnekleri üzerinden de ele alır. Bu kavramlar, postmodern teorilerde sıklıkla metaforik ve yanlış biçimde kullanılır. Özellikle, Gödel Teoremi'nin sosyal ve felsefi analizlere uygulanması, bilimsel doğruluğu göz ardı eden yaklaşımların bir örneğidir.
Gödel Teoremi, matematiksel sistemlerin kendilerini doğrulama yeteneğini sorgular. Ancak, Sokal ve Bricmont, bu kavramın sosyal teorilere uygulanmasının bilimsel doğruluğu göz ardı ettiğini ve bu tür kullanımların bilimsel bilginin anlaşılmasını zorlaştırdığını belirtir. Küme kuramı da benzer şekilde, postmodern teorilerde yanlış ve yanıltıcı bir şekilde kullanılır. Bu tür kötüye kullanımlar, bilimsel bilginin itibarsızlaşmasına ve akademik dürüstlüğün zarar görmesine yol açar.
Sonsöz: Sınırların Aşımı ve Bilimsel Bilginin Dönüşümsel Betimlemesi
Kitabın sonsözünde, Sokal ve Bricmont, bilimsel bilginin doğru anlaşılması ve kullanılmasının önemini vurgular. Bilimsel kavramların yanlış ve yanıltıcı biçimde kullanılması, akademik dürüstlüğe ve bilginin değerine zarar verir. Bilimsel bilginin doğru anlaşılması ve kullanılması, akademik çalışmaların kalitesini artırır ve bilginin toplumsal değeri üzerinde olumlu bir etki yaratır.
Sokal ve Bricmont'un eleştirileri, postmodern aydınların bilimsel kavramları nasıl kötüye kullanabileceğine dair önemli bir uyarı niteliğindedir. Bilimsel bilginin doğru anlaşılması ve kullanılması, hem akademik dünyada hem de toplumsal alanda bilgiye olan güveni artırır. Bu bağlamda, bilimsel kavramların doğru bir şekilde kullanılması, akademik dürüstlüğün ve bilginin toplumsal değerinin korunmasına katkı sağlar.
Parodi Üstüne Birkaç Söz
Sokal ve Bricmont, kitabın sonunda bilimsel bilginin yanlış kullanımlarını eleştirirken, aynı zamanda bu tür kullanımların akademik dünyada nasıl algılandığını ve eleştirildiğini de ele alır. Parodi, bilimsel bilginin değerini anlamak ve korumak için önemli bir araçtır. Bilimsel kavramların doğru kullanılması ve anlaşılması, akademik dürüstlüğün ve bilginin toplumsal değerinin korunmasına katkı sağlar.
Parodi, bilimsel bilginin yanlış anlaşılmasını ve kötüye kullanımını eleştirmenin yanı sıra, bu tür yaklaşımların akademik dünyada nasıl algılandığını ve eleştirildiğini anlamak için de önemli bir araçtır. Bilimsel bilginin doğru kullanımı ve anlaşılması, hem akademik dürüstlüğün korunmasına hem de bilginin toplumsal değerinin artırılmasına katkı sağlar. Sokal ve Bricmont'un bu konudaki uyarıları, bilimsel bilginin toplumsal ve entelektüel değerinin korunması açısından kritik öneme sahiptir.
Leave a Comment