Demir John Kitabı Üzerine Akademik Tez İncelemesi
İngilizce Aslından Çeviren: Doğukan Toprak Sarıkaya
Yayıma Hazırlayan: Adem Beyaz
Kapak Tasarımı: Kolektif Tasarım
Sayfa Düzeni: Semih Büyükkurt
1. Baskı, Nisan 2024, İstanbul
ISBN: 978-625-6896-17-8
336 s. / 2. Hamur / Ciltsiz / 13,5 x 19,5
Demir John Kitabı Üzerine Akademik Tez İncelemesi
Giriş
Robert Bly’nin Iron John: A Book About Men (1990) adlı eseri, 1980–90’lar Amerika’sında yükselen mitopoetik erkeklik akımının en etkili metni oldu. Şair Robert Bly, bu kitapta Grimm Kardeşler’in Demir John (Iron Hans) masalını kullanarak modern erkeğin kimlik arayışını masalsal bir çerçevede ele alır. Bly’ye göre sanayileşme ve II. Dünya Savaşı sonrası toplum değişimleriyle birlikte erkekler baba-erkek rolünden kopmuş, içsel güçleri büyük ölçüde zayıflamıştır. Kitabın amacı, Batı toplumlarında unutulan erkeklik ritüellerini ve arketipleri hatırlatarak çağdaş erkeklere yeni bir “erkeklik ufku” sunmaktır. Bly, ön sözde “duyduğumuz her şey eski mitlerden gelir” diyerek erkeklik mesajlarının köklerini antik mitlerde arar; örneğin eski Yunan’da erkeklerde olumlu liderlik enerjisi olarak nitelenen Zeus enerjisi ya da efsanevi Kral Arthur imgeleri bu söylemin parçasıdır. 1990’da yayımlanan Iron John, o yıl The New York Times çok satanlar listesinde 62 hafta kalmış ve erkek kimliği krizine dair söyleme güçlü bir şekilde taş vermiştir.
Masal Temeli ve Arketipsel Yapı
Bly’nin kitabı, Grimm Kardeşler’e ait Demir John masalının derinlemesine yorumuna dayanır. Masalda, ormanda yaşayan dev gibi kıllı ve demir postlu “Vahşi Adam” bir grup avcı tarafından yakalanır; kral bu adamı bir kafese tıkar. Kralın oğlu, altın bir topu elinden kaçırınca Vahşi Adam kızılağacının altına saklanan toplu anahtarın yerini söyler ve böylece genç prens Vahşi Adam’ı serbest bırakırn. Vahşi Adam, “bir daha ebeveynlerinin yanına dönemeyeceksin” diyerek prensi ormana götürür ve ona kişisel gelişimin sekiz aşamasında rehberlik edeceğini açıklar. Prens suya düşen parmağını her alışı altında altına dönüşmesiyle cezalandırılır, günün üçüncü denemesinde saçını bile altına çevirince Vahşi Adam onu yoksulluğa, bedevi hayatına gönderir. Prens gizlice yabancı bir krallığa hizmet etmeye başlar, savaş sırasında üç kez Vahşi Adam’ın getirdiği demir at ve askerlerle savaşı kazanıp altın elmayı kapar, böylece prensesle evlenir ve ailesine kavuşur. Bu anlatıdaki aşamalar – hilebazla işbirliği, anneden kopuş, sınavlarda başarısızlık, toplumsal çöküş (Yunancada katabasis), savaşta zafer ve ödül – Bly’ye göre antik erkeklik geçiş törenlerinin modern karşılıklarıdır.
Masalın arketipik yapısı ise Jungyen psikolojiden esinlenir. Bly, Iron John metaforunu “Benlik” arketipiyle özdeşleştirir; kahramanın yolculuğu bilinçaltının derinliklerine iniş (katabasis) simgesidir ve burada yeniden doğmuş bir erkeklik enerjisi keşfedilir. Bly, erkek içindeki Vahşi Adam ile Sahte Vahşi (savage) ayrımını vurgular: Gerçek Vahşi Adam, Jungyen “gölge”nın bilinçli ve şefkatli ifadesidir; oysa yabani/savage erkek, yoğun öfke ve baskılanmış şiddetin dışa vurumudur. Bu bağlamda Bly, modern erkeklerde kaybolan atalara ait otorite, disiplin ve erdem değerlerini yeniden hatırlatmayı amaçlar; “babaların dünyası” olarak tanımladığı sınırlama ve otorite değerlerine yeniden dönüş gerekliliğini savunur. Ayrıca Bly, erkek psikolojisinde dört arketipi (Kral, Savaşçı, Büyücü ve Âşık) vurgulayan geleneksel şemaları çağırır ve bunlara kendi Vahşi Adam arketipini ekler. Sonuçta Demir John masalı, kültürel sembollerde evrensel erkek anlatılarını barındırır: Su, kazanç ve değişim (altın parmak); babanın kızgınlığına karşı cesaret (yabani at); savaşta zafer (prensesle evlilik) gibi simgeler, her kültürde yeniden yorumlanabilecek arketipsel temalardır.
Şekil 1: Orta Çağ Avrupa’sında “Vahşi Adam” (woodwose) figürü. Bly’nin kitabındaki “Demir John” arketipine benzer bu imge, erkeğin içsel vahşiliği ve dönüştürücü gücü sembolize eder.
Erkeklik Ritüelleri ve Bireysel Gelişim
Bly’ye göre ergenlik çağındaki bir genç, masaldaki prensi örnek alarak “anneden ayrışmalı” bir yolculuğa çıkar. Masalda prensin annesinin yastığından anahtarı çalması, sembolik olarak erkeğin annesel bağı koparışını gösterir. Bu ilk adım, kendi kimliğine yönelmenin ve ebeveynlerin koruyucu dünyasından çıkmanın işaretidir. Prens, Vahşi Adam eşliğinde ormana çekilir, burada her sabah su kuyusunu ve altın saçı test eden zorlu bir sınavdan geçer; bu “yaralar” (batık parmak, dökülen saç) erkek gelişimindeki psikolojik yaralanmaları simgeler. Aure’s Notes’da da belirtildiği gibi, bu yaralanmalar “ruhunun suya karışması” için gereklidir. Bu süreç, C.J. Jung’un arketipsel erkeğin aşağı inişi (katabasis) olarak da yorumlanabilir: genç erkek, alışılmış konfor alanından kopup dünyayı tecrübe eder ve böylece içindeki güç kaynaklarını keşfeder.
Egger’ın eleştirisinde vurgulandığı üzere, modern erkekler genellikle gerekli geçiş ritüellerinden yoksundur. Endüstri devrimi sonrası babalar işte uzağa gidince oğullar, uygulamalı baba-çırak ilişkisi kaybeder. Otorite ve otorite figürü rolünde üstlenmeleri gereken babanın yerini, çoğu zaman hobiler, eğitim veya medyanın ürünü klişeler almıştır. Egger’ın ifadesiyle, “babasının kendisine bir çocukken vermesi gerekeni vermediğine yönelik öfke” içselleştirilir ve erkekler boşluğunu özlemle hissederler. Bu boşluk, masalda Vahşi Adam’ın sunduğu rehberlik ile doldurulur. Bly’nin teorisinde, gerçek bir erkeklik olgunlaşması şu aşamalardan geçer: ergenlikte annenin evinden ( matrifokal ortamdan) kopuş; babanın değerleriyle tanışmak için “içsel bir iniş” yapma; babanın otoritesine ( veya kendine denk bir akıl hocasına) ulaşma; ve sonunda tekrar topluma dönüş. Bu düzende, her başarısızlık yeni bir öğrenme ve aşağı inmenin (“atis”) imkânı sunar. Bly, aşırı koruyucu anneliğin erkeklerde utanç yarası açtığını, bunun cezasının ise pasif kalmak veya kız evladı gibi davranmak olduğunu vurgular. Egger’ın gözlemiyle erkekler, bir yandan toplumsal beklentiler doğrultusunda “her şeyi doğru yapıp” statü edinse de zamanla duygularını yitirir, boşluk ve kederle dolar; bu “babalarıyla yüzleşme” eksikliğinin yarattığı bir yas sürecidir. Bly, bu yasın el tutulmayıp görmezden gelinmesinin modern erkekleri içselleştirilmiş kaşif olmaktan alıkoyduğunu, ancak Vahşi Adam rehberliğinde bu “kayıp ruh enerjisinin” geri kazanılabileceğini öne sürer.
Modern Toplumda Erkek Kimliği
Bly, modern toplumda erkekte gözlemlediği sorunları açıklarken “baba açığı” (father hunger) kavramını öne çıkarır. Günümüzde birçok erkek, babasından yeterli ilgi ve rehberlik almamıştır. Bir özet kaynağa göre, çağdaş erkeklerde bu baba boşluğu “eksik babaca etki hissi” ve “yasadışı bir boşluk” yaratarak erkeklerin kimlik algısını etkiler. Bu travma, toplumda babaya yönelik güvensizlik ve ataerkil işlevlerin değersizleştirilmesiyle de derinleşir. Bly’ye göre Amerikan efsanesi ‘adam olmak için babana karşı gel’ ve popüler medyanın babayı aciz, komik olarak resmetmesi, babaların öz güvenini kırmıştır; sonuçta birçok genç adam baba figürüne güvenmek istemez olmuştur.
Bu bağlamda, Jungcu gölge kavramına benzer şekilde Bly, Vahşi Adam arketipini erkek kimliğinin gölge yanı olarak görür. O, modern erkekliğin pasif, “yaralardan sakınan” bir modeline karşı çıkar. Egger’ın bir başka gözlemiyle Bly, günümüzün “içten kırılgan” erkek (soft man) modelini eleştirir; bu model erkekleri doğal güçlerinden utanmaya, içine kapanmaya ve “kadınların istediklerini vermeye çalışan ama ruhsuz bir ‘role play’ta” yaşamaya iter. Bly bu pasiflikten çıkış için “güçlü erkeklik imajlarına” dönüş önerir; örneğin Zeusvari liderlik, adil krallık gibi mitolojik temaları yeniden hatırlamak gerektiğini savunur. Ancak feminist eleştirmenler, Bly’nin bu önerilerini “örtük kadın düşmanlığı” olarak değerlendirir. Suzanne Gordon’a göre Bly’nin mesajı hiyerarşi ve saldırganlığı yücelterek patriyarkiyi olumlulamaktadır; annelik duygusunu “utanç vaftizi” olarak niteleyen Bly’ye göre kadınlar erkekleri ‘nazik kız evladi’ yapmaya çalışmaktadır. Yine Gordon, Bly’nin “pozitif patriyarka” çağrısının, siyahlara dönük Ayrımcılık sonrası yaşantıyı özleyen beyaz milliyetçi bir arzuya benzetilerek kadınlara hakaret teşkil ettiğini vurgular. Akademik çevrelerde de tartışma sürer: R.W. Connell, Tikkun dergisindeki eleştirisinde Iron John’u “gerçeğin büyük bir devinimi, gerçek sorunlara basitleştirilmiş fantezi çözümleri” sunan bir çalışma olarak niteler. Zeigler gibi bilim insanları ise Bly’yi “erkeklikle kadınlık arasında keskin duvarlar ören esasta belirlenimci bir yorum” kullanmakla eleştirir. Kimmel gibi toplumbilimciler ise erkeklerin içselleştirilmiş homofobi ve ataerkiliği sürekli sorgulamaları; “diğer erkeklerden korkunun erillik arayışımızı besleyen bir unsur olduğunu” kabul etmeleri gerektiğini savunur. Özetle Demir John, erkeklik çalışmalarında hem öncü hem de tartışmalı bir yer edinmiştir; feminist tepki ve eril kimliğin eleştirel yeniden değerlendirmesi süreçlerinde sıkça anılmaktadır.
Mitolojik ve Kültürel Bağlantılar
Bly’nin yorumları, farklı mitolojilerdeki erkeklik motifleriyle paralellikler taşır. Eski Yunan mitolojisinde Zeus’un Titanlar’ı yerin derinliklerine gömmesi ve Dionysos’un titansız yeniden doğuşu örneğinde görüldüğü üzere, erkekliğin yaşam ve ölüm döngüleri simgelenir【93†L657-665】. Bly bu mitlerdeki küllerden yeniden doğuş temalarını, Demir John masalındaki erkeğin altın elmayı kapmasıyla ilişkilendirebilir. Ayrıca yazar, erkekliğin “anneden babaya” geçişine vurgu yapar: Aure’s Notes’a göre, Freud sonrası söylemde kadınlar kız çocuklarını kendi başlarına kadınlığa geçirirken, erkekler ancak yaşlı erkeklerin aktif katılımıyla erkek olabilmektedir【93†L690-693】. Yani Bly’ye göre cinsiyet geçişi, her kültürde erkeklere özgü ritüeller içerir. Örneğin Demir John, bu açıdan Güney Amerika’da bir baba-erkek ibadetine, Antik Mısır’da Horus – Osiris efsanesine benzetilebilir (James Hillman, Horus’u toplumsal kurtuluşun modeli saymıştır). Bly ayrıca Kuzey Amerika yerlilerinin güneş törenleri ya da Germen/Viking topluluklarının erkek birlik geleneklerini idealleştirir. Suzanne Gordon’ın ifadesiyle “Bly, hintliler veya Vikingler gibi ön-endüstriyel erkek bağlanma ritüellerini özlemektedir”. Kısacası, Bly Demir John efsanesinden yola çıkarak Yunan, Mısır, Kızılderili ve Germen kültürlerindeki erkek geçiş törenlerine atıf yapar; her kültürde erkeğin “içsel krallığa” ulaşma mitolojilerine dikkat çeker.
Eleştiriler ve Tartışmalar
Iron John’un yayınlanmasından bu yana eser ve içeriği yoğun eleştirilere konu olmuştur. Feminist çevreler genellikle Bly’nin yaklaşımını “patriyarkanın pozitif vaadi” olarak görür; Suzanne Gordon’ın tabiriyle, Bly’nin vurguladığı “erkek egemenliği yeniden tesis” fikri kadınlar açısından aşağılayıcıdır. Gorddon, masalda annenin erkek üzerindeki etkisini “utanç vaftizi” olarak nitelendiren Bly’ye yönelik sert bir tepki verir. Akademik çalışmalar ise Iron John’u eril sorunu anlamada yüzeysel bulma eğilimindedir. Örneğin sosyolog R. W. Connell, Bly’yi “gerçeklikten kaçış” ile suçlayarak basit çözümler önerdiğini ve cinsiyet eşitsizliği sorunlarından uzaklaştırdığını belirtir. Öte yandan aynı dönemde Amerikan erkek çalışmalarında yer alan Harry Brod gibi bazı akademisyenler, mitopoetik hareketi feminist endişelerle karşılasa da bu söylemin erkeklerin derdini açığa çıkarmadaki rolüne dikkat çeker. Konu hakkında yazan New York Magazine yazarı Christian Lorentzen ise Iron John’un özetini “sıradışı bir hastalık teşhisi” gibi nitelendirir ve Bly’nin mit seçkilerini “bilinçli bir oyun” olarak eleştirir. Örneğin Lorentzen, Bly’nin Iron John’u “klişe dolu, el yordamıyla mitlere uydurma” olarak değerlendirir. Rhetorik eleştirmen Maureen Zeigler ise sözlü stratejiler açısından ele alır ve Iron John’u “sabit çözümler sunan özcü bir öğreti” olarak niteler. Özetle, eser hem erkeklik çalışmalarının önemli bir dönüm noktası kabul edilmiş, hem de “masculinity studies” akımında cinsiyetçilik eğilimlerini körüklemekle suçlanmıştır. Son yıllarda gelen görüşlerde Hephzibah Anderson (BBC Culture) gibi yazarlar kitabın eskidiğini, “yeniden vahşileşmenin” güncel çözüm olmadığı görüşünü öne sürmüştür. Bu tartışmalar, Iron John’un kadın-erkek ilişkisinde güç dinamiklerini irdeleme çabası kadar, bu çabanın sınırları ve ortaya çıkardığı kuşkulara işaret eder.
Sonuç
Robert Bly’nin Iron John kitabı, modern erkeklik söylemine güçlü bir katkı yapmıştır. Yayımlanmasından sonra büyük yankı uyandırmış, düzinelerce dilde okunmuş, erkeklik kurumunu sorgulayan birçok grup ve çalışmaya ilham vermiştir. Daniel Egger’ın belirttiği gibi, kitabın yıllarca listelerin zirvesinden inmediğinin arkasında “konuşulmayan bir acının derin bir kuyusunun” gün yüzüne çıkarılması yatar. Tom Butler-Bowdon’ın da işaret ettiği gibi Bly, eski masallardan yola çıkarak “antik, derin erdem gücünü yeniden canlandırmayı” amaçlamıştır. Günümüz itibarıyla, Iron John unuttuğumuz bazı erkeklikle ilgili soruları yeniden gündeme getirmiştir. Eleştiriler eksik değilse de bu eser, birçok erkeğin erkek kimliğinin uç noktalarını düşünmesine ve kapsayıcı bir arayışa girmesine vesile olmuştur. Günümüzde tartışılan “toksik eril kültür” ve “yeni erkeklik modelleri” arayışında Iron John, geçmişte yapılmış bir mitolojik başvuru olarak halen referans noktası olmayı sürdürmektedir. Sonuç olarak Bly’nin çalışması, erkeklik çalışmalarında bir milat olarak kabul edilirken; erkek bireyin duygusal gelişimi, toplumsal rolü ve atalarla ilişkisi üzerine düşünen herkes için önemli fikirler sunmaya devam etmektedir.
Kaynakça (APA Formatında)
- Bly, R. (1990). Iron John: A Book About Men. Reading, MA: Addison-Wesley. (Türkçesi: Dedeağaç, G. [Çev.], Sert Erkek, Güçlü Erkek (Demir John – Erkeklere Dair Bir Kitap), İstanbul: Boyut, 2004.)
- Bly, R. (2004). Sert Erkek, Güçlü Erkek (Demir John – Erkeklere Dair Bir Kitap). Çev. G. Dedeağaç. İstanbul: Boyut.
- Connell, R. W. (1992). Drumming Up the Wrong Tree: The Mythopoetic Men’s Movement. Tikkun, 5(4), 37–38.
- Gordon, S. (1991, 6 Eylül). ‘Positive Patriarchy’ Is Still Domination: Iron John. Los Angeles Times.
- Heller, S. (1993, 3 Şubat). Many Scholars Criticize the “Mythopoetic Men’s Movement”. The Chronicle of Higher Education.
- Kimmel, M. S. (1993). The Politics of Manhood: Profeminist Men Respond to the Mythopoetic Men’s Movement. National Organization for Men Against Sexism Journal, 7(2), 3–7.
- Lorentzen, C. (2016, 8 Haziran). How Poet Robert Bly Started the Drum-Thumping Men’s Movement of the ’90s. New York Magazine.
- Sancar, S. (2009). Erkeklik: İmkânsız İktidar – Ailede, Piyasada, Sokakta Erkekler. İstanbul: Metis.
- Zeigler, M. (1997). A Rhetorical Criticism of the Mythopoetic Men’s Movement (Yüksek lisans tezi). Northern Illinois Üniversitesi.
- Anderson, H. (2019, 23 Eylül). The Cult Books That Lost Their Cool. BBC Culture. (Erişim: BBC)
Leave a Comment