Thomas Nagel: Zihin ve Evren - Neo-Darwinci Materyalizme Felsefi Bir Eleştiri


 

Liste Fiyatı: 120,00

Yayın Tarihi: 20.03.2015

ISBN: 9786056501968

Dil: TÜRKÇE

Sayfa Sayısı: 170

Cilt Tipi: Karton Kapak

Kağıt Cinsi: Kitap Kağıdı

Boyut: 13 x 19.7 cm


Thomas Nagel: Zihin ve Evren - Neo-Darwinci Materyalizme Felsefi Bir Eleştiri

Giriş: Bilincin ve Evrenin Doğası Üzerine Derin Bir Sorgulama

Thomas Nagel’in 2012 yılında yayımlanan Zihin ve Evren: Materyalist Neo-Darwinci Doğa Görüşü Neden Neredeyse Kesinlikle Yanlış adlı eseri, bilincin ve evrenin doğasına dair önemli bir felsefi sorgulama sunar. Nagel, bu kitabında Neo-Darwinci materyalist dünya görüşünün, bilinç ve değerler gibi fenomenleri anlamada yetersiz kaldığını savunur. Bilincin ve zihnin yalnızca biyolojik evrimle ya da fizyolojik süreçlerle açıklanamayacağını öne sürerek, doğanın işleyişine dair daha bütünsel bir bakışın gerekli olduğunu ileri sürer. Nagel’in temel amacı, materyalist indirgemeci yaklaşımların doğanın en temel fenomenlerini tam anlamıyla açıklayamayacağını göstermek ve evrenin işleyişini daha geniş bir çerçevede değerlendirmektir.

Nagel’in eseri, modern felsefe ve bilimsel düşüncenin önemli meselelerine dair radikal sorular sormaktadır. Bilincin kaynağı nedir? Evrim teorisi bilinci nasıl açıklar? Değerler ve ahlaki ilkeler fiziksel yasalarla anlaşılabilir mi? Bu yazıda, Nagel’in bu sorulara getirdiği cevapları inceleyerek, Zihin ve Evren kitabının temel argümanlarını detaylandıracağız.

Bilinç Problemi: Zihnin Karmaşıklığı ve Materyalizmin Yetersizliği

Nagel’in kitabında en çok dikkat çeken konulardan biri, bilinç problemi üzerindeki vurgusudur. Bilinç, yalnızca insanlara özgü bir fenomen değildir; birçok hayvan da bilinçli bir varoluşa sahiptir. Ancak bilinç, tamamen biyolojik ve fiziksel süreçlerle açıklanması zor olan bir yapıdadır. Nagel, materyalist bilimsel yaklaşımların bilinci tamamen indirgemeci bir şekilde ele aldığını, bunun ise büyük bir eksiklik yarattığını savunur.

Materyalizm, bilinci, beyindeki nöronların kimyasal ve elektriksel etkileşimlerinin bir yan ürünü olarak görür. Ancak Nagel’e göre bilinç, böyle basit bir açıklamayla ele alınamayacak kadar karmaşık bir olgudur. Onun ünlü makalesi “Yarasa Olmak Nasıl Bir Şeydir?” (What Is It Like to Be a Bat?) bu konuda önemli bir örnektir. Nagel, bu makalede, bilinç deneyiminin tamamen öznel olduğunu ve bir canlının içsel deneyimini anlamanın imkânsız olduğunu vurgular. Bir yarasanın nasıl bir bilinç deneyimi yaşadığını, dışarıdan bakan bir insanın anlaması mümkün değildir. Bu da bilincin, fiziksel dünya ile doğrudan ilişkili olmayan ve materyalist yaklaşımların kavrayamayacağı bir yönünü ortaya koyar.

Nagel’in argümanı şudur: Bilinç, doğanın temel bir özelliğidir ve sadece fiziksel yasalarla açıklanamaz. Materyalist indirgemecilik, bilinci fiziksel süreçlere indirgemeye çalışsa da, bu yaklaşımın başarıya ulaşması mümkün değildir. Bilinç, öznel bir deneyimdir ve sadece fiziksel dünyayla açıklanabilecek bir şey değildir. Bu nedenle, doğanın işleyişine dair materyalist dünya görüşü yetersiz kalır.

Neo-Darwinci Evrim Teorisine Eleştiri: Bilincin Evrimi Açıklanabilir mi?

Nagel’in kitabındaki bir diğer önemli konu, Neo-Darwinci evrim teorisine yönelttiği eleştiridir. Evrim teorisi, yaşamın kökenini ve biyolojik çeşitliliği doğal seleksiyon ve mutasyonlar yoluyla açıklar. Bu teoriye göre, canlıların davranışları ve zihinsel kapasiteleri, çevresel uyum sağlama ve hayatta kalma güdüsüne dayalıdır. Ancak Nagel, bilincin ve zihinsel kapasitelerin sadece evrimsel bir süreçle açıklanamayacağını savunur.

Neo-Darwinci teorinin temel varsayımı, canlıların biyolojik olarak uyum sağlamaları için evrim geçirdikleridir. Ancak bilincin doğası, bu evrimsel mekanizmanın sınırlarını zorlayan bir fenomendir. Nagel’e göre, bilinç, sadece biyolojik hayatta kalma güdüsüne dayalı bir evrimsel süreçle açıklanamayacak kadar karmaşık bir yapıdadır. Bilincin varoluşu, evrimsel süreçlerle açıklansa bile, bu süreçlerin tamamen fiziksel süreçlere dayandığını varsaymak büyük bir yanılgıdır.

Nagel’in Neo-Darwinci evrim teorisine yönelttiği eleştiriler, özellikle zihin-beden problemi üzerinden şekillenir. Bilinç, maddi olmayan bir olgu olarak, maddi dünyayla nasıl ilişki kurar? Eğer bilinç, evrimsel süreçlerin bir ürünü ise, bu süreç nasıl bu kadar karmaşık ve öznel bir deneyim yaratabilmiştir? Bu sorular, Nagel’in materyalist dünya görüşüne yönelik eleştirisinin merkezinde yer alır. Bilinç, biyolojik ve fiziksel süreçlerin ötesine geçen bir fenomen olduğundan, evrim teorisinin sınırları içerisinde tam anlamıyla açıklanamaz.

Değerler ve Ahlak: Doğanın Teleolojik Bir Yapısı mı Var?

Nagel’in kitabındaki bir diğer önemli tartışma konusu ise değerler ve ahlakın evrendeki yeriyle ilgilidir. Bilimsel materyalizm, evrendeki her şeyin fiziksel yasalarla açıklanabileceğini savunur. Ancak Nagel, değerlerin ve ahlaki ilkelerin fiziksel yasalarla açıklanamayacak kadar karmaşık ve derin olduğunu öne sürer. Değerler, evrende var olan ve insan bilinci tarafından keşfedilen bir yapıdır; dolayısıyla sadece biyolojik bir süreçle açıklanamazlar.

Ahlaki değerler, doğanın düzeninde merkezi bir yer tutar. Nagel’e göre, ahlaki değerler sadece insanların yarattığı sosyal yapıların bir ürünü değildir. Bu değerler, tıpkı bilinç gibi, evrenin temel bir parçasıdır. Materyalist dünya görüşü, bu değerlerin varlığını kabul etmekte zorlanır çünkü materyalizm, yalnızca fiziksel olanı kabul eder. Ancak ahlaki değerler, fiziksel dünyadan bağımsız olarak var olur ve insan bilincinde kendini gösterir.

Nagel, doğanın teleolojik bir yapısı olduğunu savunur. Teleoloji, doğada bir amaçsallık olduğunu ve bu amaçsallığın evrenin işleyişinde rol oynadığını öne süren bir felsefi yaklaşımdır. Nagel, evrende sadece rastlantısal süreçlerin değil, bilinçli ve amaçlı süreçlerin de etkili olduğunu düşünür. Ahlaki değerler ve bilinç gibi fenomenler, evrenin teleolojik yapısının bir göstergesidir. Doğa, sadece fiziksel yasalarla açıklanamayacak kadar karmaşık bir yapıya sahiptir.

Bilim ve Felsefenin Sınırları: Felsefi Bir Sorgulamanın Önemi

Nagel’in kitabında bilime yönelik bir diğer önemli eleştiri ise, bilimsel natüralizmin evreni tam anlamıyla açıklayamamasıyla ilgilidir. Bilim, doğanın fiziksel yasalarını keşfetmede önemli bir rol oynar. Ancak Nagel’e göre, bilim bu yasaları keşfetmekle sınırlı kalır ve doğanın diğer yönlerini, özellikle bilinç ve değerler gibi fenomenleri açıklamakta yetersizdir. Bu noktada, felsefi bir sorgulamanın devreye girmesi gerektiğini savunur.

Nagel, bilimin sınırlarını keşfetmenin felsefenin bir görevi olduğunu belirtir. Bilim, doğanın fiziksel yapısını açıklarken, felsefe bu yapının ötesindeki sorulara yanıt arar. Bilincin, ahlaki değerlerin ve teleolojik yapıların doğasını anlamak, sadece bilimsel yöntemlerle mümkün değildir. Felsefi sorgulama, doğanın fiziksel süreçlerinin ötesindeki gerçeklikleri anlamaya yönelik bir çabadır.

Bilimin, bilinci ve değerleri açıklamadaki yetersizliği, Nagel’e göre, doğanın işleyişine dair daha geniş bir yaklaşım gerektirir. Bilimsel natüralizmin sınırlarını kabul etmek, bilimin değerini azaltmaz; aksine, bilimin işleyişini daha kapsamlı bir bağlamda ele almamıza olanak tanır. Bilim ve felsefe, doğanın anlaşılması için birlikte çalışmalı ve birbirlerinin sınırlarını kabul etmelidir.

Sonuç: Materyalist Dünya Görüşüne Karşı Teleolojik Bir Yaklaşım

Thomas Nagel’in Zihin ve Evren adlı eseri, materyalist dünya görüşüne yönelik güçlü bir eleştiri sunar. Bilinç, ahlaki değerler ve teleolojik süreçler, doğanın temel parçalarıdır ve sadece fiziksel yasalarla açıklanamazlar. Nagel, bilincin ve ahlaki değerlerin evrendeki varlığını anlamak için daha geniş bir felsefi bakış açısına ihtiyaç olduğunu savunur. Materyalist indirgemeciliğin, doğanın karmaşıklığını açıklamada yetersiz kaldığını ve bilincin öznel doğasını göz ardı ettiğini öne sürer.

Nagel’in eseri, felsefi düşüncenin bilime nasıl katkıda bulunabileceğine dair önemli bir tartışma sunar. Bilimin sınırlarını kabul ederek, bilinç, değerler ve evrenin teleolojik yapısı üzerine daha derinlemesine düşünmek, doğanın işleyişini daha iyi anlamamıza yardımcı olabilir. Materyalist dünya görüşüne alternatif olarak sunulan teleolojik yaklaşım, evrenin sadece fiziksel yasalarla yönetilmediğini, bilinçli ve amaçlı süreçlerin de önemli olduğunu savunur.

Nagel, bilincin ve değerlerin evrendeki varlığını açıklamak için daha geniş bir düşünsel çerçevenin gerekli olduğunu ve bilim ile felsefenin birlikte çalışarak bu sorulara yanıt bulması gerektiğini öne sürer.

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.