Erasmus'un Deliliğe Övgü Eserinde İnsanlık ve Akıl Üzerine Derinlemesine Bir İnceleme


 

Kitabın Adı:
Deliliğe Övgü  
Yazar             :
Erasmus   

Çevirmen:
Sayfa:
272 
Cilt:
Ciltsiz 
Boyut:
12 X 20 
Son Baskı:
28 Eylül, 2020 
İlk Baskı:
08 Eylül, 2014 
Barkod:
9786051069159 
Kapak Tsr.:
Editör:
Kapak Türü:
Karton 
Yayın Dili:
Türkçe 
Orijinal Dili:
Latince 
 
Orijinal Adı:
Moriae Encomium 
 




Erasmus’un Deliliğe Övgü Eserinde İnsanlık ve Akıl Üzerine Derinlemesine Bir İnceleme

Deliliğe Övgü (Moriae Encomium), Erasmus’un 1511 yılında yayımladığı, dönemin toplumsal, dini ve entelektüel yapısını eleştiren önemli bir yapıtıdır. Eser, dönemin Hristiyan dünyasında egemen olan dogmalar, dini uygulamalar ve toplumsal normlar karşısında akıl ve sağduyuya sahip bir eleştirinin derinliğine iner. Erasmus, bu eserde akılsızlık ve deliliği bir araç olarak kullanarak, toplumların ve bireylerin gerçeklikten ne kadar uzaklaştığını, kendi egoları ve toplumsal rollerinin gölgesinde nasıl yanlış anlamalar ürettiklerini irdelemektedir. Deliliğe Övgü, aynı zamanda, Rönesans döneminin hümanist düşünce akımlarını yansıtan önemli bir eser olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bu yazıda, Erasmus’un Deliliğe Övgü eserinin felsefi arka planını, kullanılan ironiyi, toplumsal eleştiriyi ve bireysel anlamdaki yansımalarını derinlemesine inceleyeceğiz. Eserin tarihsel bağlamını, felsefi perspektiflerini ve modern toplumlarla olan ilişkisini ele alarak, Erasmus’un delilik üzerinden yaptığı kritik yorumları daha geniş bir açıdan değerlendireceğiz.

1. Erasmus ve Deliliğe Övgü’nün Yazılma Amacı

Erasmus, 15. yüzyılın sonlarından 16. yüzyılın başlarına kadar Batı Avrupa’nın en önemli hümanist düşünürlerinden biriydi. Eğitim, dil ve kültür alanındaki derin bilgisiyle tanınan Erasmus, Hristiyanlığın özünü ve Avrupa toplumlarını eleştiren bir dil geliştirmiştir. Deliliğe Övgü, Erasmus’un en tanınmış eserlerinden biri olup, onun dönemin dogmalarına ve ahlaki yozlaşmışlıklara yönelik eleştirisini en açık şekilde sunduğu çalışmalardan biridir.

Eser, Deliliğin kişiselleştirilmiş bir figür olarak konuştuğu bir monolog şeklinde yazılmıştır. Delilik, burada hem bir toplumsal eleştirinin aracı hem de insanın doğal zaaflarını ve hayal kırıklıklarını sembolize eden bir kavram olarak karşımıza çıkar. Erasmus, bu eserde, gerçek aklın ve mantığın, toplumun yozlaşmış kuralları ve ön yargıları altında bastırıldığını öne sürer. Bu delilik, sadece bireysel değil, toplumsal düzeyde de bir eleştirinin ifadesidir. Bu bağlamda, Deliliğe Övgü, hem bireysel hem de toplumsal akıl ve mantık anlayışının sorgulandığı bir metin olarak önemlidir.

2. Deliliğin Tanımı ve Felsefi Bağlam

Erasmus’un Deliliğe Övgü eserinde delilik, akıl ve sağduyuya karşı bir karşıtlık olarak şekillenir. Ancak bu karşıtlık, yalnızca bir bozukluk ya da hastalık anlamına gelmez; aksine, bu delilik, toplumun ve bireylerin ruhsal ve ahlaki zaaflarını yansıtan bir kavramdır. Erasmus’un delilik anlayışı, dönemin skolastik ve dogmatik düşüncesiyle açıkça çatışır. Skolastik düşünce, akıl ve dini dogmaların bir araya geldiği, mantıksız düşüncelerin kabul edildiği bir yapıyı temsil ederken, Erasmus bu düşünceyi reddeder ve deliliği bir anlamda özgürlüğün ve eleştirinin sembolü olarak sunar.

Deliliğin tanımı, sadece bireysel bir sapkınlık olarak değil, toplumdaki yanlış değerlerin ve anlamların vücut bulmuş hâli olarak ele alınır. Erasmus, deliliği özellikle şöyle tanımlar: “Delilik, dünyanın en akıllı ve mantıklı kişilerinin en büyük korkusu olan bir hayal gücü zinciridir.” Bu tanım, deliliğin, gerçeklikten kaçış olarak değil, aslında gerçekliğin kendisini sorgulayan bir durum olduğunu vurgular. Delilik, zaman zaman insanın en doğal ve samimi yönlerini ifade eden, öne çıkan bir değer haline gelir.

Erasmus’un deliliği tanımlarken kullandığı dil, ironinin yoğun bir biçimde kullanıldığı bir dil olur. Bu ironik yaklaşım, eser boyunca sürekli kendini gösterir ve Erasmus’un toplumsal değerleri, dini inançları ve entelektüel dogmaları eleştirdiği temelleri oluşturur. Delilik, burada bir anlamda özgürlük ve başkaldırı gibi özellikleri temsil eder. Bu, çağının dogmalarına karşı bir tür başkaldırıydı. Ancak bu başkaldırı, doğrudan bir karşıtlık değil, daha çok insan doğasının ve toplumun paradoksal yapısının gözler önüne serilmesidir.

3. Ironi ve Eleştirel Dil Kullanımı

Erasmus’un Deliliğe Övgü eserinin en belirgin özelliği, ironik dilidir. Deliliği yücelten bir üslup kullanarak, Erasmus aslında toplumsal ve dini yapıları eleştirmektedir. Ironi, Erasmus’un toplumdaki yanlış anlamaları ve dogmatik düşünceleri ortaya koymak için kullandığı bir araçtır. Ironinin gücü, okuyucunun eserdeki anlatıcıyla ilgili duyduğu şüpheleri arttırarak, deliliğin sadece eleştirilen bir durum değil, aynı zamanda normların ve geleneklerin sorgulanması gerektiği bir mesaj verir.

Ironi, dilin ötesinde toplumsal yapıyı eleştiren bir aracıdır. Erasmus, bu ironik üslubu, toplumun değerlerinin yanlışlıklarını açığa çıkarmak için kullanır. Örneğin, kilise ve din adamları üzerinden yaptığı eleştiriler, o dönemin Hristiyan toplumundaki dini yozlaşmaya karşı bir uyarı niteliğindedir. Erasmus, bir yandan deliliği övüyor gibi görünürken, diğer yandan bu deliliğin toplumun içsel çelişkilerini açığa çıkardığını ima eder. Böylece eser, sadece bir eğlencelik övgü değil, derin bir toplumsal analiz aracı olur.

Ayrıca, Erasmus’un ironik dili, onun Hristiyanlık ile ilgili kişisel görüşlerini doğrudan ortaya koymaktan kaçınmasını sağlar. Bu sayede eser, dönemin egemen inançlarına karşı bir eleştiri yaparken, okuyucuya da kendi görüşlerini oluşturma fırsatı sunar. Bu tarz, Erasmus’un hümanist bakış açısının bir yansımasıdır; yani, her bireyin kendi aklını kullanarak, dogmatik düşüncelerden bağımsız bir şekilde doğruya ulaşması gerektiği düşüncesi.

4. Toplumsal Eleştiri ve İnsan Doğasının Yansımaları

Deliliğe Övgü’de, Erasmus’un toplumsal eleştirisi sadece bir bireysel zaafı ya da toplumsal bozukluğu değil, aynı zamanda insan doğasının evrensel bir sorgulamasıdır. Erasmus, deliliği sadece bireysel bir kusur olarak görmez; aksine, bu delilik, insanın kolektif bilinçdışının bir yansımasıdır. Toplumda kabul gören değerler, akıl ve mantık, çoğu zaman bireylerin ve toplumların içsel dünyalarının önüne geçer. Bu değerler, insanların doğruyu ve yanlışı ayırt etmelerini zorlaştırır. Toplumların deliliğe duyduğu övgü ise, bu yanlış değerlerin ne kadar derinlemesine yerleşmiş olduğunu gösterir.

Erasmus’un toplumsal eleştirisi, esas olarak insanların içsel gerçekliklerinden koparak, yalnızca dışsal ve toplumsal değerlere göre yaşamalarını sorgular. Delilik, toplumların ve bireylerin doğruyu bulma çabalarını engelleyen, yanlış yönlendiren bir durumdur. Bu bağlamda, Deliliğe Övgü, hem bireysel hem de toplumsal anlamda insanın kendi doğasına dönmesi gerektiğini savunur. Erasmus’un amacı, insanları mevcut durumları sorgulamaya teşvik etmek ve deliliği, akıl ve mantık kadar önemli bir kavram olarak sunmaktır.

Toplumun değerlerinin ve düşünsel yapıların, bireylerin gerçeklikten kopmasına yol açtığına dair eleştiriler, Erasmus’un felsefi düşüncesinin özüdür. Bu eleştiriyi sadece batınî bir düzeyde değil, aynı zamanda pratikte de gözler önüne serer. Erasmus, insanları akıl ve sağduyuya, bireysel düşünme özgürlüğüne çağırarak, onları gerçek ve sağlam bir bilgiye ulaşmaya teşvik etmektedir.

5. Deliliğe Övgü ve Modern Dünyada Akıl ve Toplum Üzerine Yansımalar

Erasmus’un Deliliğe Övgü eseri, modern dünyanın birçok yönüyle de paralellikler taşır. Günümüz toplumlarında da bireysel akıl ve mantık çoğu zaman kolektif dogmalar, yanlış yönlendirmeler ve toplumsal baskılar karşısında geri planda kalmaktadır. Deliliğe Övgü, modern toplumun da bir eleştirisi olarak anlaşılabilir. Hızla değişen dünyada, toplumsal normlar ve bireysel düşüncenin sınırları arasındaki çatışmalar, Erasmus’un eserindeki temel eleştirileri yeniden güncel hale getirmektedir.

Bugün, medyanın ve popüler kültürün insanları yönlendirme biçimleri, bireysel düşüncenin değerini sorgulatmaktadır. Erasmus’un eserindeki toplumsal akıl karşıtı eleştiriler, günümüz dünyasında bireylerin kendi düşüncelerine sahip olmalarını savunur. Dolayısıyla Deliliğe Övgü, sadece bir dönemin eleştirisi değil, günümüz insanı için de önemli bir düşünsel rehberdir.

Sonuç

Erasmus’un Deliliğe Övgü eseri, derinlemesine bir toplumsal ve bireysel eleştiri olarak insanlık durumuna dair önemli çıkarımlar sunmaktadır. Deliliğin yüceltilmesi üzerinden yapılan eleştiriler, bireylerin ve toplumların yanlış inançlara, dogmalara ve akıl dışı değer yargılarına nasıl esir olduğunu gözler önüne serer. Bu eser, toplumsal yapıları sorgulamakla kalmaz, aynı zamanda insan doğasının evrensel ve zamanlar üstü bir şekilde sorgulanması gerektiğini vurgular. Deliliğe Övgü, sadece Erasmus’un düşüncelerini anlamakla kalmayıp, günümüz dünyasında da geçerliliğini koruyan bir eleştiri sunar.

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.