Turgut Özakman’ın 'Şu Çılgın Türkler' Eseri Üzerine Akademik İnceleme
Şu Çılgın Türkler
Turgut Özakman’ın 'Şu Çılgın Türkler' Eseri Üzerine Akademik İnceleme
Şu Çılgın Türkler: Tarihî Anlatı, Edebi Yapı ve Ulusal Kimlik İnşası
Giriş: Turgut Özakman’ın 2005 yılında yayımlanan Şu Çılgın Türkler adlı belgesel romanı, Türkiye’nin Kurtuluş Savaşı (1919-1923) dönemini belgelere dayalı bir anlatımla işler. Özakman, yıllar süren arşiv taramaları ve görgü tanıklarıyla gerçekleştirdiği araştırma sonucu, savaşın en ince detaylarını kronolojik biçimde sunar. Eser, iki cilt halinde (“Yunan Büyük Taarruzu” ve “Türk Büyük Taarruzu”) dokuz bölümden oluşmakta; her bölüm sonunda o bölümde aktarılan olaylara kaynaklık eden belgeler, mektuplar, anılar, resmi yazışmalar dipnotlarla gösterilmekte ve resim ile haritalar kullanılarak anlatı desteklenmektedir. Kitabın çıkışından kısa süre sonra (2007’de 343. baskı) yoğun ilgi görmesi, belgesel roman üslubuyla Kurtuluş Savaşı’nı hem edebi hem de tarihî bir anlatı olarak sunabilmesinden kaynaklanır. Özakman’ın amacı, okurların bu büyük tarihi olayları “sade ve meraklı bir roman gibi yorulmadan” okuyabilmesini sağlamaktır.
Bu çalışmanın amacı, Şu Çılgın Türkler’deki tarihsel anlatım ile eserin edebi yapısı arasındaki etkileşimi ortaya koymak; eserin Türk ulusunun millî kimlik inşasına katkısını ve tarihsel bilinç oluşturmadaki rolünü değerlendirmektir. Özakman’ın romanı, Türkiye’deki millî tarih anlatılarının önemli bir parçası haline gelmiş; özellikle Atatürk ve Kurtuluş Savaşı temasıyla şekillenen ulusal ideolojinin yeni kuşaklara aktarılması bakımından etkili görülmüştür. Örneğin Sayar’a göre, Şu Çılgın Türkler, Türklerin millî kimlik inşasını ve savaş sonrası yükselen Kemalizm ideolojisini günümüze taşıyan bir araçtır. Çalışmada öncelikle Millî Mücadele’yi konu alan edebiyatta gözlemlenen genel eğilimlere değinilecek; ardından Özakman’ın romanının anlatı ve yapı özellikleri, ulusal kimlik temsilleri ve tarih bilincine katkısı bağlamında incelenecektir.
Literatür Özeti
Tarihî romanların Türk edebiyatında millî kimlik inşasındaki rolü konusunda yapılan çalışmalar, edebiyatın kültürel kod oluşturmadaki işlevine dikkat çeker. Edebiyat ve özellikle roman, bir toplumun geçmişini, değerlerini ve kahramanlıklarını idealize ederek okuyucuda ortak bir bilinç meydana getirir. Sayar’a göre edebi metinler, “geçmiş, bugün ve gelecek köprüsünde tarih bilinci kazandırmak ve millî bir kimlik oluşturmak” amacıyla kullanılabilir. Tarihî romanlar bu misyon doğrultusunda genç nesillerde millet ve tarih bilinci oluşturmayı hedefler. Türk edebiyatında milli mücadele dönemini işleyen romanlarda, yüce Türk milleti imgesi, idealize tarih ve ulusal kahramanlık vurguları sıkça görülmüştür. Örneğin millî edebiyat döneminden başlayarak Cumhuriyet’e uzanan süreçte, tarihin yüceltilmesi ve nesnel ulus karakter tasavvuruna uygun eserler yayımlanmıştır.
Şu Çılgın Türkler özelinde yapılan incelemeler, eserin hem içerik hem de biçim özellikleri üzerine odaklanmaktadır. Güvenç (2009), romandaki karakter çeşitliliğini ve belgelerle desteklenen anlatım biçimini vurgular. Özakman’ın romanını “belgelere dayalı, gerçek olgu ve olayların romanı” olarak tanımlayan literatürde, eser içindeki karakterlerin çoğunlukla gerçek kişiler olduğu ve olay örgüsünün gerçek tarihsel olaylara dayandırıldığı belirtilir. Sayar (2021) ise eserin millî kimlik ve Kemalizm kavramlarını yeni kuşaklara aktaran bir “köprü” işlevi üstlendiğini vurgular. Yine Sayar’ın incelemesine göre, Şu Çılgın Türkler Millî Mücadele anlatısı çerçevesinde Atatürkçü dünya görüşünü ve değerler sistemini temsil eder. Buna göre, romanda anlatılan savaş sahneleri ve kahramanları, millî kimlik inşasında yer alan ideallerin, özellikle de akılcılık ve toplumsal kahramanlık gibi Türk kimliğine atfedilen özelliklerin somutlandığı örneklerdir.
Tarih bilincinin oluşumu açısından bakıldığında da edebiyat metinleri önemli araçlar olarak görülmektedir. Sayar’ın işaret ettiği gibi, millî tarih anlatıları özellikle genç kuşaklara yönelik bir bilinç oluşturma işlevine sahiptir. Şu Çılgın Türkler de halk tarafından benimsenen bir roman olarak bu ihtiyaca yanıt vermiş; okur kitlesi tarihî olayları mitlerden, destanlardan öteye taşıyan bir anlatım olarak algılamıştır. Bununla birlikte bazı eleştirmenler, eserin ideolojik kaygılar taşıdığını ve Cumhuriyet resmi tarihinin edebi bir versiyonunu sunduğunu ileri sürmüştür. (Örneğin Yeni Şafak yazarı Görmüş, romanın devlet destekli bir çalışmanın ürünü olduğunu iddia etmiştir.) Ancak edebiyat ve tarih ilişkisi bağlamında yapılan analizler, Özakman’ın bu romanının da içinde bulunduğu türdeki eserlerin genel eğilimlerini ve etkilerini daha çok olumlu çerçevede değerlendirmiştir.
Tartışma
Tarihsel Anlatı ve Edebi Yapı: Şu Çılgın Türkler, kronolojik sıralı geniş bir anlatıya sahiptir. Eser, 1914-1922 arası tarihi olayları özetleyen uzun bir önsözle başlar; ardından 1921-1922 yılları Türkiye ayağı düşman işgali ekseninde iki büyük taarruz üzerinden incelenir. Anlatının temeli gerçek olaylar ve belgeler olmakla birlikte, Özakman bu malzemeyi edebi bir kurgu içinde sunar. Romandaki en dikkat çekici özellik, aralıksız dipnotlar, mektup ve rapor aktarımları, gazete haberleri ile savaş haritaları gibi görsel materyallerin düzenli kullanılmasıdır. Böylece okur, olayları tarihî gerçeklikle bağlantılı olarak takip eder. Örneğin her bölümde yaşanan hadisenin kaynağı olan belge veya anı, paragraf sonunda numaralandırılmış dipnotla belirtilir; kitap sonunda ise ayrıntılı notlar listelenir. Bu teknik, romanın okuruna tarihî olayların inandırıcılığını güçlendirir. Roman boyunca Mustafa Kemal Paşa, Fevzi Paşa, İsmet Paşa gibi gerçek kişiler doğrudan isimleriyle yer alır; onların dönemin meclis ve cephe konuşmalarıyla savaş stratejileri detaylı şekilde aktarılır.
Edebi yapı bakımından Özakman, “zincirleme ve paralel kurgu” modelini tercih etmiştir. Bunu, eserin önsözünde de açıklar: farklı cephelerde ve cephe arkalarında gelişen olayları pek çok ana ve yan karakter üzerinden eş zamanlı anlatırken akıcılığı korumak için çeşitli anlatı hatları birbirine bağlanır. (Örneğin Yunan taarruzu ve Türk taarruzu cepheleri değişmeli olarak anlatılır.) Okurun ilgisini canlı tutmak amacıyla metin genelinde sade, akıcı bir dil kullanılır; uzun tarihî kavram açıklamalarından kaçınılır, bunun yerine kısa bilgi notları ve hikâye örüntüleri tercih edilir. Bu bakımdan eser, içerdiği kapsamlı tarihî bilgilerle bir ansiklopedik roman görünümü sergilese de, edebî anlatım özellikleriyle de birer kurgusal hikâye formundadır. Özakman’ın da belirttiği gibi, okuyucunun “bu büyük konuyu, sade ve meraklı bir roman gibi yorulmadan okuması” hedeflenmiştir.
Ulusal Kimlik ve İdeolojik Temalar: Romanda millî kimliğin inşası, “Çılgın Türk” söylemi etrafında şekillenir. Sayar’ın çözümlemesine göre anlatıda “çılgın” sıfatı aldatıcıdır: Batı dünyası Türklerin verdiği mücadeleyi “çılgınlık” olarak değerlendirirken, romanda bu “çılgınlık” aslında soğukkanlı bir cesaret ve akılcılık biçimi olarak yüceltilir. Yazar, İstiklâl Marşı’ndaki “Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım” mısrasını çağrıştırır şekilde, Türkleri işgal etme hevesindeki emperyalistleri esas “çılgın” olarak tanımlar. Dolayısıyla roman, “Batı rasyonalizmine” karşı bir tepki üretir ve bu minvalde Türk milletinin özgün bir akıl gücüne sahip olduğu vurgulanır.
Eserde betimlenen insan tipi, hareket tarzı ve toplumsal ilişkiler tam bir millî kahramanlık tasviriyle uyumludur. Kahraman Türk askeri, “vatan için can vermeye hazır, ahlaki bütünlüğünü koruyan” idealize bir profil olarak çizilir. Tasvirlerde kasvetli savaş ortamının yarattığı telaşlı atmosfer sıkça işlenir; ancak üzerine “akıl hâkimi” düşen Mustafa Kemal Paşa gibiler, umudu ve düzeni temsil eder. Bu bağlamda Sayar’ın ifade ettiği gibi, kitap “millici mücadele anlatısı olarak Atatürkçü dünya görüşünü ve değerler sistemini temsil eder”. Yine o dönemin önderi Mustafa Kemal, romanda büyük bir saygıyla hakîm akıl olarak sunulur; olay örgüsü boyunca nerede imkansızlık varsa atının üzerine hücum ederek umudu diri tutan bir sembolü temsil eder.
Romanın millî kimlik anlatılarına katkısı, yalnızca kahramanlarıyla sınırlı kalmaz; kullanılan sembol ve imgeler de Türk kültürel kodlarını içerir. “Şu Çılgın Türkler” başlığı bile millî benlik ruhunu uyandırma niyetindedir. Çanakkale, Sakarya, Büyük Taarruz gibi destansı zaferlerin ayrıntılı biçimde ele alınması, okuyucuda geçmişin gurur verici mirasıyla temasa geçme imkânı sunar. Bu açıdan Şu Çılgın Türkler, tarihî olayları dramatize ederek okuyucunun millî bilinç ve aidiyet duygusunu pekiştiren bir eser işlevi görür. Bu işlev, tarihî romanlarda beklenen amaçlara da uygundur: Tarihî anlatılar, geçmişten gelen bir mirası bugüne taşır; Sayar’ın aktardığı gibi tarihî romanların temel amaçlarından biri de genç nesillerde tarih bilinci oluşturmaktır.
Tarihî Bilinç ve Okur Etkisi: Edebiyatta tarihî kurgu, tarih bilgisi ile empatik anlayışı birleştirme potansiyeli sunar. Şu Çılgın Türkler geniş kitlelerce okunmuş ve tekrar basılmış bir roman olarak, özellikle genç kuşaklara Kurtuluş Savaşı’nı doğrudan yaşama hissiyle vermeye yönelik bir işe yaramıştır. Sayar’a göre eser, günümüz insanına “Türklerin millî kimlik inşasını […] hatırlatan ve onu canlı tutan bir araçtır”. Bir roman olarak Şu Çılgın Türkler, tarihî belgelerden süzülmüş gerçekleri bir anlatı damına dönüştürdüğü için, okurun aynı zamanda tarihî bir atmosfer hissetmesine olanak verir. Böylece resmi tarih ders kitaplarında özet geçen olayların aksine, okuyucu olayların kahramanlarının ne düşündüğünü, nasıl hissettiğini hayal ederek “tarihi deneyimlemiş” olur. Bu durum literatürde tarihe dair daha derin algılar geliştirme olarak nitelendirilir. Öte yandan, bu süreçte kurgusal unsurların devrede olması, “sadece tarihî olayların aynen anlatıldığı” katı bir yaklaşım yerine, geçmişe yönelik duygusal ve ahlaki bir dönüştürme sunar. Dolayısıyla Şu Çılgın Türkler, okurlarda tarihî olguları öğrenmenin ötesinde bir tarih bilinci ve millî hafıza yaratma potansiyeli taşır.
Aynı zamanda eserin millî kimlik tamiri işlevi de vurgulanmıştır. Okuyucuların kimi zaman ülke tarihindeki kahramanlık hikâyelerine özlem duydukları, millî kimliklerini güçlendirme ihtiyacı hissettikleri bilinmektedir. Şu Çılgın Türkler, bu duyguyu sağlayan bir “ortak roman” haline gelerek, bireyleri ortak bir geçmiş anlatısı etrafında birleştirmiştir. Bu açıdan eser, millî kimliği yeniden inşa eden veya koruyan bir kültürel kanon parçası niteliğindedir.
Sonuç
Turgut Özakman’ın Şu Çılgın Türkler adlı romanı, tarihî gerçeklerle edebî kurguyu birleştiren iddialı yapısıyla Türk edebiyatında öne çıkan bir örnektir. Eserde Milli Mücadele’nin kronolojik ve kapsamlı bir anlatımı sunulmakta; belgeler, resimler ve haritalarla desteklenen bu anlatı, romanın edebi yapısını tarihî bir temel üzerine oturtmaktadır. Paralel kurgusal hatlar ve sade üslup, okuru yormadan büyük tarihi olayı izleme imkanı verirken, yapısal özellikler eserin belgesel roman niteliğini güçlendirir. Bu yönüyle eser, tarihî roman geleneği içinde benzersiz bir konuma sahiptir.
Romandaki millî kimlik vurguları ve kahramanlık tasvirleri, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş mitini yeniden canlandırmaya hizmet etmektedir. Atatürk ve silah arkadaşlarını akıl sahibi kahramanlar olarak sunan anlatı, Türk ulusal kimliğine “rasyonel cesaret” niteliği yüklerken, düşman imgesini de hain olarak çizer. Bu çerçevede Şu Çılgın Türkler, savaşı toplumsal bir destan biçiminde yeniden yazarak ortak bilinç oluşturmayı hedefler. Bunun bir göstergesi olarak Sayar, eserin yeni nesle millî kimliği hatırlatan bir araç olduğunu vurgulamıştır.
Sonuç olarak Şu Çılgın Türkler, tarihsel anlatıyla edebî yapıyı birbirine entegre eden bir eser olarak Türkiye’deki tarih okuryazarlığı ve kimlik çalışmalarına katkıda bulunur. Romanın popülerliği ve etkisi, tarihî bilinç aşılamadaki gücünü ortaya koyar. Öte yandan, eleştirel olarak bakıldığında eserin Kemalist ideoloji perspektifinden bakılarak yazıldığı; edebî kaygının geride kaldığı da belirtilmiştir. Ancak bu yönü bile eserin millî kimlik oluşturma çabasıyla bağlantılı yorumlanabilir. Sonuç itibarıyla Şu Çılgın Türkler, tarihi olayları kurgu içinde yeniden düzenleyerek okura ortak bir geçmiş hikâyesi anlatan, böylece toplumsal tarih bilincini ve ulusal kimlik duygusunu pekiştiren bir yapıttır.
Kaynakça
- Çetin, N. (2004). Roman çözümleme yöntemi. Ankara: Öncü Basımevi.
- Güvenç, A. Ö. (2009). Turgut Özakman’ın Şu Çılgın Türkler Romanındaki Erzurumlular. Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 13(1), 33–42.
- Özakman, T. (2005). Şu Çılgın Türkler. İstanbul: Bilgi Yayınevi.
- Sayar, E. (2021). Geçmişten geleceğe bir köprü: Şu Çılgın Türkler örneğinde “millî kimlik” ve “Kemalizm” inşası. Gazi Türkiyat, 28, 91–101.

Leave a Comment