Turgut Özakman’ın Korkma İnsancık Korkma Eseri Üzerine Akademik İnceleme


Korkma İnsancık Korkma 



Turgut Özakman’ın Korkma İnsancık Korkma Eseri Üzerine Akademik İnceleme

Giriş

Turgut Özakman’ın 1994’te yayımlanan ilk romanı Korkma İnsancık Korkma, hem özgün konusu hem de döneminin toplumsal sorunlarını işleyiş biçimiyle dikkat çeker. Özakman’ın ismi özellikle Şu Çılgın Türkler gibi yakın tarih romanlarıyla özdeşleştiği halde, Korkma İnsancık Korkma sürpriz bir aşk öyküsü olarak karşımıza çıkar. Roman, Osmanlı’nın son yılları ile yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti döneminde geçer ve çok yönlü bir toplum eleştirisi içerir. Bu incelemede eserdeki temalar – bireysel dönüşüm, Cumhuriyet ideolojisinin halka anlatılması, yalan ile hakikat çatışması, propaganda ve halk eğitimi – edebî ve sosyolojik açılardan analiz edilecektir. Ayrıca romandaki tarihsel bağlam, ana karakterlerin çözümlemesi, dil ve anlatım teknikleri ele alınacak; gereken yerlerde Özakman’ın diğer eserleriyle, özellikle Şu Çılgın Türkler ile kısa karşılaştırmalar yapılacaktır.

Kuramsal Çerçeve

Korkma İnsancık Korkma’yı anlamak için öncelikle Cumhuriyet dönemi ideolojisinin toplum üzerindeki etkisini ve edebiyatın toplumsal işlevini göz önüne almak gerekir. Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nde propaganda ve halk eğitimi devlet politikası haline gelmiş, halkın eğitimi ve milli kimliğinin biçimlendirilmesi ön planda tutulmuştur. Dönemin yönetimi, dil, din, tarih ve sanat gibi araçlarla “yeni Türk” kimliği oluşturmayı hedeflemiş; propaganda amaçlı faaliyetlere önem vermiştir. Örneğin Atatürk’ün Nutuk eseri müftülükler aracılığıyla halka dağıtılmış, Cumhuriyet’in inkılapları topluma benimsetilmeye çalışılmıştır. Bu bağlamda romanda iki dünya arasında köprü görevi gören karakterlerin (örneğin halktan yetkililer, aydınlar, din adamları) tutumları ideolojik çatışmanın göstergesi olacaktır.

Edebî açıdan 1980 sonrası Türk romanında birey ve toplum ilişkisinin önemli yer tuttuğu, genellikle birinci tekil şahıs anlatımının tercih edildiği görülür. Özakman da Korkma İnsancık Korkma’da çocuğun gözünden anlatımı kullanarak toplumsal değişimlerle birey dünyası arasındaki gerilimi dramatize eder. Sosyolojik bakışla, roman modernleşme ve devrimler ekseninde “yalan” olarak addedilebilecek toplumsal baskı ve tabuları; “hakikat” olarak görülen bireyin iç dünyasını ve haklarını karşılaştırır. Bu bağlamda Jean Baudrillard’ın simülakr ve gerçeklik teorisi ya da Antonio Gramsci’nin hegemonya kavramı gibi kuramlar yol gösterici olabilir; ancak burada temellendirici olarak, dönemin ideoloji-paketine odaklanacağız. Sonuç olarak kuramsal çerçeve, romanın bireysel-toplumsal çatışmalarını ve ideolojik bağlamını aydınlatacaktır.

İçerik Analizi

Romanda anlatıcı, adı verilmemiş bir erkek çocuktur. Çocuk, babası savaştayken, daha doğmadan şehit düşmüş, annesi ise kendisi bebekken ölmüştür. Böylece Balkan göçmeni bir ailenin köy kökenli dedesinin yanında büyür; anne tarafından ise varlıklı İstanbul beyefendi sınıfına ait bir aileye mensuptur. Okul çağına geldiğinde anneanne konağında kalması uygun görülür. Burada tanıştığı Tiya Eleni, dul kalmış bir Yunan gelindir; o sırada 22 yaşında olan bu genç kadın, romanın ikinci kahramanıdır. Karakter tanıtımı şöyle özetlenebilir:

  • Başkahraman (isim verilmeyen çocuk): 6–16 yaş arasında anlatıcılık yapar. Öksüz bir çocuk olarak iki farklı dünyayı tanır: Anneannesinin zengin paşa konağı ile babaannesinin mütevazı evinin arasında gidip gelir. İçinde büyüdüğü bu iki ayrı sosyal çevre, onu toplumsal farklılıklar ve adaletsizlik konusunda duyarlı kılar. Dönüşümü roman boyunca belirgindir: Masum bir çocukken zamanla ergenlik duygularıyla yüzleşir, tutkulu bir aşkla muhatap olur ve nihayetinde kendi kimliğiyle yüzleşir. Anlatıcı, içsel gel-gitlerini samimi bir dille aktarır; bu sayede “bireysel dönüşüm” teması doğrudan okuyucuya ulaşır. Örneğin romanda, “çocuğun kendi bakış açısı ile, kendi dili ile” yaşananlar çok başarılı bir şekilde yansıtılır.
  • Tiya Eleni: Çocuğun anne tarafındaki dayısının dul kalmış eşidir. Yunan kökenli Eleni, İstanbul’un entelektüel ama yalnız bir kadınıdır. Masum ve sevecen kişiliği ile dikkat çeker. Çocuk onu önce anneannesi yerine koyar, zamanla ise bu sevgi erotik tutkuya dönüşür. Edebî açıdan Eleni, azınlık kökenli bir karakter olarak “istisnaî bir pozitif kahraman”dır. O. Gündüz’ün yaptığı tespit doğrultusunda, Korkma İnsancık Korkma’da Eleni gibi bir Yunan kadını olumsuz değil, olumlu gösterilen nadir örneklerdendir. Eleni’nin uzun süre Osmanlı’ya bağlı bir eş için umut ışığı olması, devrin sosyal ikiyüzlülüğüne karşı eleştireldir.
  • Diğer karakterler: Dayı (anneli kahramanın dayısı) geleneksel muhafazakârdır, Eleni’yle evliliği aile içi kayırmacılığı eleştirir. Babaannesi ve dedesi, Anadolu göçmeni sıradan Türk ailesinin temsilcileridir. Anneannesinin konağındaki paşa sınıfı mensupları ise Cumhuriyet’ten bihaber sefahat içindedir. Bu karşıtlık, toplumun sınıf ve kültür uçurumunu gösterir. Eleni’nin ailesinden gelen Türk Milliyetçisi kadınlar, yeni rejimi coşkuyla destekler; aynı zamanda İstanbul’un Batılılaşmış insanları “cumhuriyete soğuk” bakışlarla tasvir edilir. Karakterler arası ilişki, yalan ve hakikatin çatışmasını açığa çıkarır: Kuzeyde Eleni’nin saflığı gerçeği temsil ederken, güneyde aile büyüklerinin ikiyüzlü ahlak anlayışı yalanlaşan değerleri gösterir.

Bireysel Dönüşüm ve Toplumsal İkilem

Romanın odak noktası, çocuğun masumiyetinden ergenliğine, aşkı ve cinselliği keşfetmesine uzanan içsel yolculuğudur. Bu süreçte bireysel duygular ile toplumsal değerler çarpışır. Örneğin başkahraman ilk aşkı Eleni ile kurulamayacak bir gerçeklik yaşarken, “toplum ve ailelerin son derece ikiyüzlü ahlak anlayışı” içinde sürüklenir. Eleni’ye olan tutkusu, annenin yasak aşk temasına denk düşen bir çatışma yaratır; toplumun “sessiz saydığı” bu bölgeye ışık tutar. Bu açıdan, roman bireysel dönüşümü, toplumsal kurallar karşısında bireyin içsel çatışması ve yeniden inşa süreci olarak sunar.

Cumhuriyet İdeolojisinin Anlatılması ve Halk Eğitimi

Konu Cumhuriyet’in ilanına yakın dönemi kapsadığından, dönemin ideolojik atmosferi arka planda sürekli hissedilir. Romanda Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki sosyal değişimler özellikle anneannenin paşa konağına yansır. Yeni cumhuriyetle beraber şatafatlı yaşayışlar bozulur, bu sayede gelenekçi seçkinlerin gerçeğe uyum sağlayamayan tutumu vurgulanır. Örneğin “Cumhuriyet’in kuruluşu ile konağın düzeni bozulur” ifadesi, devlet politikalarının adeta bir “tarih fotoğrafı” gibi konak yaşamına sıçramasını gösterir. Bu çerçevede, Cumhuriyet ideolojisi ve inkılapları doğrudan sahnelenmemekle birlikte, yaşam tarzlarındaki çatışmalarla örtük biçimde anlatılır. Halkın eğitilmesi ve propaganda faaliyetleri (örn. yeni Türkçe harf devrimi, toplumcu okul reformları) romanda açıkça yer almasa da dönemin gerçekliği bilinmelidir; zira devletin millî kimlik yaratma çabası toplumun geneline nüfuz etmiştir.

Gündelik yaşamın içindeki “yalan-hakikat” çatışması da ideolojik bir gerilim kaynağıdır. Roman boyunca köylü aileler ve paşalar, “gerçeği” ters yüz ederek kendi çıkarlarına uygun değerlendirmeler yapar; bunları ifşa eden çocuğun bakışıyla yalanlama süreci aydınlatılır. Çocuğun gözünden resmedilen İstanbul’da, eline tutuşturulan resmî açıklamalarla (örn. zafer hikâyeleri, yeni rejim propagandaları) karşılaştırıldığında gerçekle bağdaşmayan durumlar (işgal altında Anadolu’nun gerçek durumu vs. İstanbul elitinin habersizliği) çarpıcıdır. Bu anlamda, “yalan ile hakikat çatışması” romanın örtük alt temalarındandır. Örneğin dayının ailesindeki bazı hanımlar İngiliz subaylarına öykünürken, başka bir köyde yoksulluk-gerçekliği hüküm sürer. Okur, böyle karşıtlıklar arasında, bağımsızlık mücadelesinin propaganda boyutunu da sezer.

Dil ve Anlatım Teknikleri

Turgut Özakman’ın ilk romanı üsluplaşmış bir tarihi roman beklentisinin tersine basit bir aşk hikâyesi olarak başlar,. Anlatıcı çocuk olduğu için dil sade, samimidir; yaşadıklarını hallice bir çocuğun dünyasından aktaran birinci tekil kişi kullanılır. Bu tercih, olayları doğrudan yaşayan bir gözlemci efekti verir. Yazar, diyalogları ve mekân betimlemelerini oyunsal tutumundan aldığı deneyimle güçlü kurgulamıştır. Örneğin romanda Eleni ile çocuğun buluşma sahneleri, tokatlaşan duygularını sahneleştiren canlı sahneler gibidir. Özakman’ın tiyatro tekniği, romanın “film olabilecek kadar kurgulanmış” olmasına yardımcı olmuş, okur her sahneyi gözünde canlandırabilmektedir. Dil kullanımında nesnel bilgiler (Tanzimat, Kurtuluş Savaşı vb. tarihsel referanslar) ile çocuğun muhayyilesi iç içe geçer. Örneğin çocuğun zihninde geleneksel ev hırsızlarına dair mısralı bir anekdot, aile içindeki gelişmelerle paralel aktarılır. Özetle, anlatım hem belgesel nitelikli (tarihi ayrıntılar, gerçekçi atmosfer) hem de öyküsel içten (çocuğun bakışı, aşkın lirizmi) özellikler taşır.

Karşılaştırmalı Çözümleme

Özakman’ın daha bilinen eserlerinden Şu Çılgın Türkler ile Korkma İnsancık Korkma arasında belirgin farklar vardır. Her ikisi de yakın tarih temalı romanlar olmakla beraber, anlatım ve odağı farklıdır. Şu Çılgın Türkler (2005), Kurtuluş Savaşı’nı kronolojik ve belgesele yakın bir üslupla ele alan, geniş bir toplumsal kahramanlık panoramasıdır. Bu eserde komutanlar, subaylar ve cephede savaşan halk bir destan havasında resmedilir (400’ün üzerinde baskı yaparak büyük başarı elde etmiştir). Buna karşılık Korkma İnsancık Korkma, daha dar bir zaman kesitinde (Cumhuriyet’in kuruluş dönemi) geçer ve öznellik ön plandadır. Bir aşk hikâyesinin etrafında dönen bu romanda bireysel dünya ön plandadır; okura anlatıcı çocuğun “tutkulu iç dünyası” ile toplumsal çelişkiler gösterilir.

Bazı karşılaştırma noktaları şunlardır:

  • Konu ve tema: Şu Çılgın Türkler vatan savunması, kurtuluş ideolojisi ve tarih anlatısı iken, Korkma aile içi ilişkiler, aşk ve toplumsal ikiyüzlülük temaları etrafında kurgulanmıştır. Şu Çılgın’ın dili belgesel roman gerçeğindeyken, Korkma edebî aşk öyküsü formundadır.
  • Karakterler: Şu Çılgın kahramanlar listesi (İnönü, Çakmak, İsmet vb.) devrimcilerken, Korkma’nın karakterleri sıradan halktan kişiler (anonsuz bir çocuk, bir Yunan gelin, Osmanlı paşaları)dır.
  • Anlatıcı: Şu Çılgın üçüncü tekil anlatıcıyla, bir makale havasında yazılırken, Korkma çocuk kahraman tarafından birinci tekil bakışla anlatılır. Bu değişim, Okuyucunun mesafesini kısaltır ve sosyal eleştiriye bireysel bir duygu katmanı ekler.
  • Tarihsel vurgu: Şu Çılgın Cumhuriyet’in “büyük kurtuluş” mitini kurulugöre aktarıp yüceleştirirken, Korkma bu mitin Cumhuriyet sonrasındaki toplumsal izdüşümlerine odaklanır. Örneğin Korkma’da İstanbul elitlerinin cumhuriyete bakışı eleştirel biçimde betimlenir; bu açıdan, iki eser Cumhuriyet ideolojisinin farklı yüzlerini yansıtır.

Dolayısıyla, Özakman’ın bu iki romanı, anlatım biçimleri ve vurguladıkları değerler bakımından tamamlayıcı niteliktedir. Şu Çılgın Türkler ile benzer şekilde tarihi gerçeklerden beslenen Korkma İnsancık Korkma da bir bakıma “Türkiye üçlemesi” kapsamında görülebilir; ancak ikincisi daha çok bireysel çatışmalar üzerinden çok yönlü bir toplumsal fotoğraf sunar.

Sonuç

Korkma İnsancık Korkma, hem edebî anlatımı hem de dönemin sosyokültürel çalkantılarını bir araya getirmesi bakımından Türk edebiyatında özgün bir yer tutar. Roman, çocukluğun ergenliğe geçiş sürecindeki bireysel dönüşümü, toplumsal çelişkilerle iç içe işleyerek sunar; böylece Cumhuriyet ideolojisi ile gelenekler arasındaki gerilimleri de eleştirel bir zeminde tartışır. Eserde “yalanla hakikat çatışması” özgürlük ve aşk temasına yaslanarak simgeselleşir. Okuyucu, ikiyüzlü toplumsal normların gölgesinde büyüyen bir çocuğun samimi gözünden, cumhuriyetin ilk yıllarındaki Türkiye panoramasını algılar. Özakman’ın diğer tarihi romanları gibi Korkma da belge niteliği taşımasına rağmen, farklı olarak kişisel ve yasak bir aşk hikâyesini ön plana çıkarır. Bu yönüyle Korkma, erotizmle çatışan sosyal değerleri nazikçe deşifre ettiği için hem edebiyat bakımından zengin hem de sosyolojik açıdan düşündürücüdür. Sonuç olarak, Korkma İnsancık Korkma Cumhuriyet dönemiyle hesaplaşan çok katmanlı bir metindir ve Turgut Özakman’ın tarihî romancılığının geniş çerçevesindeki yerini anlamak açısından önemlidir.

Kaynakça

  • Gündüz, O. (2007). Yakın Dönem Tarihsel Romanlarda Çatışma Alanları ve Tarihsel Romanların “Ulusal Kimlik” Edinmedeki Rolü. Toplumsal Araştırmalar Dergisi, 35, 135-156.
  • Sakal, F. (2003). Millî Mücadele’de ve Cumhuriyet’in İlk Döneminde Propaganda ve Tanıtım Çalışmaları. Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, 19(55), 83-103.
  • Tüzül, Ş. (2017, 2 Haziran). Turgut Özakman’dan şaşırtıcı bir roman: Korkma İnsancık Korkma. Edebiyat Haber. Erişim: https://www.edebiyathaber.net/...
  • Uştuk, H. (2021, 27 Eylül). “Şu Çılgın Türkler”i Türk edebiyatına kazandıran: Turgut Özakman. Anadolu Ajansı.
  • Türk Edebiyatı. (t.y.). Cumhuriyet Dönemi Roman (1980-1990). Erişim: [https://www.turkedebiyati.org/...] (Eğitim amaçlı genel bilgi kaynağı).
  •  


Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.