Vahidettin, M. Kemal ve Milli Mücadele Üzerine Yüksek Lisans Düzeyinde Akademik İnceleme
Vahidettin M. Kemal ve Milli Mücadele Yalanlar, Yanlışlar, Yutturmacalar
Vahidettin, M. Kemal ve Milli Mücadele Üzerine Yüksek Lisans Düzeyinde Akademik İnceleme
Giriş
Turgut Özakman’ın Vahidettin, M. Kemal ve Milli Mücadele: Yalanlar, Yanlışlar, Yutturmacalar adlı eseri, yakın tarih üzerine kapsamlı bir “araştırma-inceleme” olarak tanımlanmıştır. Bilgi Yayınevi, kitabı “yakın tarihimize yönelik başlıca yalanları, yanlışları ve yutturmacaları büyük bir sabırla derleyen ve yüzlerce yerli ve yabancı kaynakla gerçekleri açıklayan” çalışma olarak sunmaktadır. Özakman, kitabı 750 sayfalık bir araştırma olarak nitelendirmiş ve amacını “yakın tarihimizle ilgili sahte tarihler”e karşı gerçekleri ortaya koymak olarak ifade etmiştir. Eser ilk olarak 1997’de yayımlanmış; 2018 itibarıyla 11. baskısını görerek geniş ilgi topladığı gözlenmektedir. Kapağındaki Sedat Simavi Sosyal Araştırmalar Ödülü ile Yunus Nadi Sosyal Bilimler Ödülü ibareleri, çalışmanın tarih akademisi ve kamuoyunda dikkat çekmesini sağlamıştır. Çalışma, özellikle II. Meşrutiyet sonrası dönemin tarihsel anlatısına yöneltilen eleştirel bir cevap olarak konumlanır. Özakman, kitabın yazılışında “halktan yükselen tartışmalar”a yanıt verme ihtiyacına işaret etmiş, hem öğretmenler ve öğrenciler hem de tarih meraklılarına “gerçekleri” aktarmayı hedeflemiştir. Kamuoyunda tartışmalı bir eserdir: Kitabın detaylı belgelere dayanan anlatımı ve çarpıcı iddiaları bazı okuyucularca övgüyle, bazı akademisyenlerce ise tartışmalı bulunmuştur. Ödüllerle de desteklenen bu çalışma, yakın tarih algısını yeniden şekillendirme ve toplumsal bellek üzerinde etki yaratma arayışının bir ürünü olarak ortaya çıkmıştır.
Milli Mücadele’nin Tarihsel Arka Planı
- 30 Ekim 1918: Osmanlı İmparatorluğu Mondros Ateşkes Antlaşması’nı imzalayarak Birinci Dünya Savaşı’ndan çekildi. Antlaşma, İngiliz zırhlısı Agamemnon’da dört gün süren müzakereler sonucu, Amiral Calthorpe’un dayatmasıyla imzalanmıştır. Bu antlaşma Osmanlı ordusunun silahsızlandırılmasını ve stratejik limanların İtilaf devletlerine açılmasını öngörmüştür.
- Kasım 1918 – Mart 1920: Ateşkesin 7. ve 24. maddeleri, İtilaf Devletleri’ne Osmanlı topraklarını istedikleri gibi işgal etme hakkı tanıdı. Bu hükümlere dayanarak İngiliz, Fransız ve İtalyan kuvvetleri hızla ülkenin çeşitli bölgelerini işgal etti. Ansiklopedik kaynaklar, Kasım 1918’den itibaren İtilaf devletlerinin “ülkenin her yanında işgal hareketlerine giriştiğini” belirtir. Böylece Ankara ile İstanbul arasındaki iktidar mücadelesinin zemininde, fiilen bir işgal ve işgal gücüne karşı direniş durumu oluştu.
- 15 Mayıs 1919: Yunan ordusu İzmir’i işgal etti (15 Mayıs 1919). Bu gelişme Türk milli direnişinin fitilini ateşledi. Aynı dönemde Anadolu genelinde Kuvâ-yı Milliye cemiyetleri kurulmaya başlandı. Mustafa Kemal Paşa, 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıktıktan sonra ulusal hareket örgütlendi.
- 16 Mart 1920: İstanbul işgali gerçekleşti; İngilizler başkenti fiilen işgal edip, Meclis-i Mebusan’ı kapattırdı.
- 10 Ağustos 1920: Osmanlı Hükûmeti, Paris’te 10 Ağustos 1920’de Sevr Antlaşması’nı imzaladı. Bu antlaşmayla imparatorluk toprakları fiilen paylaşılırken, İtilaf kuvvetleri İstanbul hükümetini Sevr’i uygulamaya zorladı. (Sevr antlaşması meclis onayına sunulmamış, Vahdettin de sonradan bu imzayı “geçici bir taktik” olarak nitelendirmiştir.) Sevr’e ve hemen ardından gelen işgallere karşı Anadolu’da tam bağımsızlık mücadelesi başladı. Mondros’un ağır koşulları ve 7-24. maddelerin verdiği işgal hakkı, Türk ulusal uyanışının meşruiyet zeminini oluşturmuştur.
Vahdettin ve Mustafa Kemal Arasındaki İlişki
Mustafa Kemal Paşa ile Sultan VI. Mehmet Vahidettin arasındaki ilişki, Milli Mücadele’nin ilk yıllarında sınırlı işbirliği ve saygı çerçevesinde gerçekleşmiştir. Örneğin 14 Haziran 1919’da Mustafa Kemal, Havza’dan doğrudan Padişah’a bir telgraf çekmiştir. Bu telgrafın ilk cümlesi şöyledir: “Büyük milletin ve kutsal hilafetin tek sağlam direği olan saltanatınızı Cenab-ı Hak afetlerden korusun…”. Bu üslup, Mustafa Kemal’in henüz padişaha saygı çerçevesinde hitap ettiğini gösterir. Zaten telgrafın devamında, 15 Mayıs 1919’daki Yıldız Sarayı görüşmesindeki anımsatma yer almaktadır: Vahidettin’in Mustafa Kemal’e “Paşa, paşa! Devleti kurtarabilirsin!” dediği hatırlatılmaktadır. Yani Mustafa Kemal, telgrafında önce Vahidettin’in bu teşvik edici sözlerini referans vermiştir. Ayrıca 28 Eylül 1919’da Sultan Vahidettin’in bir beyannamesi yayımlanmış, Anatolya halkına “yanınızdayım” mesajı vermiştir. Mustafa Kemal bunu İrade-i Milliye’de övgüyle anarak “Sultanımız, Anadolu harekâtının tamamen meşru olduğunu ilan ederek Kuvâ-yı Milliye’yi teşvik etmektedir” demiştir. Bu örnekler, ilk dönemde aralarındaki ilişkiye dair karmaşık bir tablo çizer: Bir yandan Mustafa Kemal Sadrazamı Davut Paşa’nın 8 Haziran 1919 tarihli “İstanbul’a gelin” telgrafına rağmen padişaha bağlılık göstermeye çalışmış, diğer yandan Vahidettin hiyerarşik pozisyonunu kullanarak milli mücadeleye fiilen destek verme çabası içinde olmuştur.
Ancak zaman içinde işbirliği bozulmuştur. İstanbul Hükümeti’nin Sevr’i kabullenmesi ve işgallere boyun eğmesi nedeniyle, 1920 yılı ortalarından itibaren Mustafa Kemal, Vahidettin’e açıkça cephe almaya başlamıştır. İstanbul’dan ayrıldıktan ancak 16 ay sonra, 1920 sonbaharında ilk kez Meclis kürsüsünden Sultan’ı “hain” ilan etmiştir. Bu da aralarındaki ilişkinin ilk başta karşılıklı saygı içerdiğini, ancak Sevr ve Hükümet-i Muvakkate’nin olumsuz tutumu üzerine tamamen kopma noktasına geldiğini gösterir. Sonuçta TBMM, 1 Kasım 1922’de saltanatı kaldırarak Vahidettin’i hükümdarlıktan uzaklaştırmış, Vahidettin de İngilizlerin yardımıyla 17 Kasım 1922’de HMS Malaya zırhlısıyla İstanbul’u terk etmiştir. Bu gelişmeler, Mustafa Kemal’le Sultan arasındaki ilişkiyi başlangıçtaki kısmi işbirliğin ardından tamamen ayrılığa doğru evrilen karmaşık bir süreç olarak ortaya koymaktadır.
Kitapta Hedef Alınan Tarihsel Yorumlar
Özakman, eserde özellikle Osmanlı son dönemi ve Milli Mücadele üzerine geleneksel veya popüler anlatımları “yalan”, “yanlış” ve “yutturmacalar” olarak tanımlamayı kendine amaç edinmiştir. Hedef alınan yorumlar arasında şunlar sayılabilir:
- Resmi tarih anlatıları: 1920’lere kadar süren “Büyük Önder” mitolojileri veya İttihatçı karşıtı propagandalar. Özakman bu söylemleri “sahte tarihler” olarak nitelendirip çürütmeyi dener. Örneğin, Mustafa Kemal’in Anadolu’ya gönderilişinin gizli planlar veya ihanet senaryolarıyla ilgili iddialara kitapta ayrıntılı yanıtlar getirilmiştir.
- İkili anlatı çatışmaları: Bazı yayın organları veya tarihçiler tarafından Vahidettin’in “hain” veya “effendimize ihanet eden bir padişah” olarak gösterilmesini sorgular. Başta 1920’de Meclis’te “hain” damgası vurulan Sultan’ın, dönemin gerçek tutumuna göre farklı algılanabileceğine dikkat çeker.
- Alternatif tarih iddiaları: Müslüman kesim veya diğer muhafazakâr kaynakların ileri sürdüğü bazı yorumlar da eleştiriye uğramıştır. Örneğin, eski yazar Kadir Mısıroğlu’nun “Hilafet” (1993) kitabında yayımladığı Sultan beyannamesi konusu. Özakman, bu beyannameyi Halid Refik’in önceki yıllarda yayımladığını ve Mısıroğlu’nun “ilk ben açıkladım” iddiasının doğru olmadığını vurgular. Yine öne sürülen “Bütün 150’likler affedildi” vb. propagandalar titizlikle ele alınır.
Bu iddialara Özakman, bir yandan dönemin resmî belgelerini ve şahitlik ifadelerini sunarak, diğer yandan Batılı arşivlerden ve dönemin siyasetçilerin hatıratlarından alıntılar yaparak yanıt verir. Örnek olarak, İngiliz Büyükelçisi Horace Rumbold’un yazışmalarına yer vererek, Sultan’ın İngilizlere karşı sadakati konusunda ipuçları gösterilir. Yine Mustafa Kemal’in Havza telgrafı (14 Haziran 1919) ve Vahidettin’in Telgrafhane görüşmesindeki sözleri karşılaştırılır. Bu tür karşılaştırmalar, kitapta hedef alınan “tahrifat”lara doğrudan cevap işlevindedir.
Özakman’ın Yöntemi
Özakman, kitabında geniş bir belge ve kaynak taraması yapmıştır. Bilgi Yayınevi tanıtımında olduğu gibi, çalışma “yüzlerce yerli ve yabancı objektif kaynağa dayanır”. Hem dönemin Osmanlı ve İngiliz arşiv belgeleri hem yabancı diplomat raporları, askeri raporlar ve istihbarat kayıtları kullanılmıştır. Örneğin, İngiliz büyükelçi Harington’ın ve Amiral Calthorpe’un raporlarına, İngiliz basın-yayın arşivine [40†L589-L597], Fransız diplomatik belgelere yer verilir. İçerikte birçok Osmanlı arşiv vesikası, telgraf, hatt-ı hümayun ve İngiliz veya Fransız belgelerine dipnotla atıf yapılmıştır. Özakman ayrıca askerler ve devlet adamlarının anıları (Askeri Hatıralar, yaver hatıratları vb.) ile gazeteciler ve tarihçilerin eserlerinden de yararlanmıştır.
Eserin anlatım dili akıcı ve serttir; detaylı bilgileri bile “bir solukta okunacak” şekilde sunduğu belirtilir. Bu açıdan kitap, akademik monografiden çok popüler tarih okuyucusu gözetilerek yazılmış gibidir. Yine de çalışma, akademik titizlik arayan dipnot ve belge sunumları içerir. Örneğin Şaduman Halıcı gibi tarihçiler, Özakman’ın kronolojik verilerini kendi araştırmalarında kaynak olarak kullanmıştır. Halıcı, San Remo görüşmeleri bağlamında Özakman’ın Sultan’ın güvence mektuplarını kronolojik olarak sıraladığını not etmiştir. Bu durum, Ozakman’ın malumatını akademik çalışmalar için kaynak teşkil edebilir nitelikte gördüklerini gösterir.
Eleştirel Bakış
Güçlü yönleri: Özakman’ın en büyük avantajı, sağladığı zengin belge altyapısıdır. Osmanlı ve yabancı arşiv belgeleriyle isimsiz duyumlara dayalı iddiaları çürütebilmesi, tarihsel tartışmalara çok yönlü bir destek sunar. Az kullanılan kaynaklara (telgraflar, resmi yazışmalar, yabancı raporlar) yaptığı gönderme, arka plan bilgisini derinleştirir. Kitabın akıcı üslubu ve sürükleyici anlatımı, karmaşık konuları okuyucuya anlaşılır kılar. Ayrıca eser, milli mücadele konusundaki tartışmaları kamuoyuna taşıması açısından bir dayanışma işlevi görmüştür; Özakman’ın aktif olarak televizyon programları ve gazete yazılarıyla geniş kesimlerle iletişim kurması, çalışmanın toplum belleğinde yer etmesini sağlamıştır. Yapısal olarak, çok sayıda alt başlık, harita ve kronolojiyle zenginleştirilmiş olması da onu kapsamlı bir başvuru kaynağı yapar. Örneğin bu çalışma, pek çok tarihçi tarafından atıf yapılan ayrıntılı bir kronoloji içerir.
Sınırlı yönleri: Ancak kitapta eleştiriye açık noktalar da vardır. Özakman’ın üslubu zaman zaman polemiktir; tartışmalı kişilere karşı “sahte tarihçiye yağ sürmek” gibi sert ifadeler kullanması, objektif bir ses yerine taraflı bir ton yansıtabilir. Bu durum akademik eleştirmenlerce “sorgulanabilir tarafgirlik” olarak görülmüştür. Örneğin Özakman, hatırat ve anı kaynaklarını değerlendirirken bazılarını “patolojik yayınlar” olarak nitelemiş, böylece görüş farklılıklarını küçültmüş olabilir. Bazı eleştirmenler, kitabın özellikle Vahidettin ve Atatürk’le ilgili yorumlarında iddialı çıkışlara yer verdiğini, zaman zaman varsayıma dayalı sonuçlar çıkarabildiğini savunmuştur. Örneğin Halkın bilince çıkmış bilgi birikiminden hareketle yola çıkmak, uzman tarih metodolojisine göre sübjektif kaçabilir. Ayrıca yazılı kanıtları yorumlarken Özakman’ın seçici davranarak sadece kendi tezini destekleyen kaynakları kullandığı veya karşı argümanları yeterince ele almadığı eleştirileri de yapılmıştır. Bu nedenle eser, akademik titizlikten ziyade savunmacı bir tavır takındığı gerekçesiyle kimi eleştirmenlerce şüpheyle incelenmiştir.
Akademik tutarlılık: Kitabın kaynak göstermesi dikkate değerdir ve örneklemeyi zenginleştirir. Özakman’ın tarihsel materyallere sık sık dipnot veya ek bilanço vermesi, akademik ciddiyet emareleri olarak kabul edilebilir. Nitekim derinlemesine arşiv çalışmasına dayanması, bazı akademik çalışmalarda referans gösterilmesini sağlamıştır. Öte yandan, bir tarih profesörü yerine romancı ve hukukçu kimliğiyle hareket etmesi nedeniyle, içerikte bir bilimsel hakem süzgecinden geçmemiş olması tartışma konusudur. Dolayısıyla eserin bulguları, bağımsız akademik çevrelerce teyit edilmemiş olması nedeniyle ihtiyatla ele alınmalıdır. Sonuç olarak, Özakman’ın çalışması kaynak zenginliği ve kapsamlılığı sayesinde değer taşırken, anlatım biçimi ve yorumlardaki kesinlik derecesi konusunda eleştirel okumalara açıktır.
Sonuç
Turgut Özakman’ın bu eseri, Milli Mücadele tarihine alternatif bir bakış kazandırma çabasıdır. Geleneksel “resmi tarih” anlatısını sorgulamış, Sultan Vahidettin ve Atatürk arasındaki ilişkiyi yeniden değerlendirmiştir. Örneğin telgrafların ortaya koyduğu saygıya rağmen, Atatürk’ün Sultan’ı “hain” olarak nitelemesinin Milli Mücadele’nin kuruluş döneminden sonra gerçekleştiğini vurgulayarak, devlet kaynaklı anlatının gözden geçirilmesi gerektiğini göstermiştir. Çalışmanın toplum belleğine katkısı, tartışma ve farkındalık yaratmasıdır. Geniş belge kullanımına ve anlaşılır dile sahip olması, konunun akademik ve popüler alanda yeniden tartışılmasına önayak olmuştur. Osmanlı son sultanının portresini geleneksel karanlık betimlemeden uzaklaştırıp daha nüanslı değerlendirmek istemesi, tarih yazımına çeşitlilik kazandırmıştır. Her ne kadar eser yöntemsel ve yorum açısından eleştiriler alsa da, tarihsel olaylara yeni kapılar araladığı ve kamuoyunda Osmanlı-Milli Mücadele dönemi hafızasını zenginleştirdiği açıktır. Özetle, Özakman’ın Vahidettin, M. Kemal ve Milli Mücadele adlı çalışması, tartışmalı olsa da tarih araştırmalarında kaynakçılık ve alternatif bakış açısı katkısı sunan kapsamlı bir çalışma olarak okunmalıdır.
Kaynakça (APA)
- Balcı, M. (t.y.). Sevr Antlaşması gerçekleri! [PDF]. Erişim adresi: https://www.muharrembalci.com/hukukdunyasi/belgeler/2199.pdf
- Belgesel Tarih (Çavuşoğlu, T.). (t.y.). Vahidettin anlatıyor: “Mustafa Kemal’i Anadolu’ya kim gönderdi?” Tayfun Çavuşoğlu Resmî Web Sitesi. Erişim adresi: https://www.belgeseltarih.com/vahidettinin-beyannamesi-mustafa-kemali-anadoluya-kim-gonderdi/
- Cumhuriyet. (21 Aralık 2008). Turgut Özakman’ın kaleminden “Mustafa” / 1. Yazar: Turgut Özakman. Erişim adresi: https://www.cumhuriyet.com.tr/yazi-dizileri/turgut-ozakmanin-kaleminden-mustafa-1-29766
- Cumhuriyet. (18 Eylül 2022). Atatürk, Vahdettin’e ne zaman “hain” dedi? Yazar: Sinan Meydan. Erişim adresi: https://www.cumhuriyet.com.tr/yazi-dizileri/ataturk-vahdettine-ne-zaman-hain-dedi-1982222
- Halıcı, Ş. (2015). San Remo Görüşmeleri: Vahidettin, Bir “İttihatçı” ve Üç “Yüzellilik.” Cumhuriyet Tarihi Araştırmaları Dergisi, 11(22), 267-303.
- Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (Öztürk, C.). (2025). Mondros Mütarekesi. Erişim adresi: https://islamansiklopedisi.org.tr/mondros-mutarekesi
- Bilgi Yayınevi. (t.y.). Vahidettin, M. Kemal ve Milli Mücadele: Yalanlar, Yanlışlar, Yutturmacalar (11. basım). Erişim adresi: https://www.bilgiyayinevi.com.tr/vahidettin-m-kemal-ve-milli-mucadele

Leave a Comment