Yuval Noah Harari’nin Durdurulamayan İnsanlık Cilt III: Düşmanlar Nasıl Dost Oldu Eseri Üzerine Akademik İnceleme
Özgün Adı: Unstoppable Us: How Enemies Become Friends (Vol 3)
İngilizce Aslından Çeviren: Çiğdem Şentuğ
Yayıma Hazırlayan: Bahar Aydın
Resimleyen: Ricard Zaplana Ruiz
Kapak tasarımı: Kolektif Tasarım
Grafik Uygulama: Semih Büyükkurt
1. Baskı, Ekim 2025
ISBN: 978-625-6896-34-5
168 s. / 1. Hamur 80 gr. / Amerikan cilt - iplik dikiş - renkli / 16 x 23 cm
Yuval Noah Harari’nin Durdurulamayan İnsanlık Cilt III: Düşmanlar Nasıl Dost Oldu Eseri Üzerine Akademik İnceleme
Yuval Noah Harari’nin Durdurulamayan İnsanlık Cilt III: Düşmanlar Nasıl Dost Oldu Üzerine İnceleme
Giriş: Yuval Noah Harari, insanlık tarihini ve geleceğini irdediği Sapiens, Homo Deus ve 21. Yüzyıl İçin 21 Ders gibi eserlerinde toplumsal işbirliği ve çatışmanın kökenlerini ele almıştır. Durdurulamayan İnsanlık adlı üçlemenin üçüncü cildi Düşmanlar Nasıl Dost Oldu, tarih boyunca düşmanlıkların nasıl dostluğa dönüştüğünü çocuk ve genç okurlara anlatmayı amaçlar. Kitabın arka kapağında Harari, “Neden bu kadar çok savaş çıktı?” sorusunu gündeme getirerek okuru “devasa imparatorlukların kalbine doğru bir yolculuğa” çıkaracağını, bir zamanlar azılı düşman olanların nasıl dost olabildiğini, paranın dünyayı nasıl değiştirdiğini ve farklı halkların tanrı, hayalet, şeytan inançlarını öğreneceğimizi vaat eder. Bu giriş, çalışmanın temel sorununu ve kapsamını çizerken, Harari’nin ilgi odağını da ortaya koyar. İncelememizin geri kalanında Harari’nin tarihsel, sosyolojik ve psikolojik açıklamalarını; siyasi iktidar, toplumsal düzen, mitosların rolü, kültürel adaptasyon ve bilişsel evrim gibi başlıklar çerçevesinde detaylı olarak analiz edeceğiz. Ayrıca gerektiğinde Harari’nin Sapiens, Homo Deus ve 21 Ders kitaplarından yapılan karşılaştırmalarla metnin anlatı yapısını ve yorumunu değerlendireceğiz.
Tematik Analiz
Siyasi İktidar
Harari’ye göre siyasal iktidar, bireysel liderlerin hamlesinden çok toplumun geniş bir kesiminin işbirliği ile inşa edilir. Güncel bir söyleşide Harari, “insan gücünün asla bireysel inisiyatifin sonucu olmadığını; güç her zaman çok sayıda insanın işbirliğinden kaynaklanır” diye yazar. Bu vurgu, Hitler gibi kötü şöhretli liderlerin bile geniş sosyal kabuller olmadan yükselmeyeceğini gösterir. İktidarın kolektif doğası, Durdurulamayan İnsanlık’ta antik imparatorluklar arasındaki ilişkilerde de görülür: Harari, farklı devletlerin bazen ticaret, bazen evlilik veya ortak düşman karşısında ittifak kurarak çatışmayı aşabildiğini vurgular (örneğin Carthago pazarları ile Moğol han sarayından bahsetmesi). Yine Harari, modern dünyada da devletlerarası anlaşmaların, uluslararası kurumların (örneğin AB, BM) insanların ortak hikâyeleri ve çıkarları üzerine inşa edildiğini hatırlatır. Bu açıdan Harari’nin yaklaşımı, siyasi iktidarı güç odaklı bir “sıfır toplamlı oyun” olarak değil, geniş çapta işbirliği ve ortak hedefler aracılığıyla şekillenen dinamik bir süreç olarak görür. Gerçekleştirilen işbirlikleri, yukarıda değinilen toplulukların paylaştığı ortak mitler sayesinde mümkün olur; zaten Harari’nin güç ve mit ilişkisinin altını çizmesi, anlatının bu bölümüne de ışık tutar.
Toplumsal Düzen
Toplumsal düzenin sürdürülebilirliği, öncelikle insanların güven ve ortak kurallar çerçevesinde ilişkiler kurmalarına dayanır. Harari’nin bakışına göre, bu güveni sağlayan esas unsur insanların paylaştığı ortak hikâyelerdir. Örneğin Sapiens’te Harari, “büyük ölçekli işbirliklerin” ancak ortak mitler sayesinde kurulabildiğini belirtir. Yani modern bir devlete, mahkeme sistemine veya dini kuruma katılan kişiler, somut varlıklar yerine bu sistemlerin “hayali” kurallarına inanarak hareket ederler. Bu açıdan, yeni ittifaklar kuran devletler de benzer mekanizmayla işler: vatandaşlar, ulusları veya hukuku gerçek kabul ederek birlikte hareket eder. Kitapta Roma İmparatorluğu’nun farklı milletlerle evlilik stratejileriyle düşmanları bir arada tutması, veya Orta Çağ’da Hristiyan kilisesinin krallıkları kendi içinde örgütlemesi gibi örnekler verilmektedir.
Ayrıca grup içi çatışmaları azaltan mekanizmalar da ele alınır. Sosyal psikoloji çalışmalarına göre, aşırı rekabet ve kaynak mücadelesi grup düşmanlığını tetikler. Örneğin Sherif’in ünlü Robbers Cave deneyinde, iki çocuk grubunu birbirine düşman eden rekabet, ancak ortak ve aşırı büyük bir hedef (su sorununu çözmek veya sinema parası toplamak gibi) ortaya konduğunda hızla azalmıştır. Harari de benzer bir bulguyla hareket eder: Kitapta, farklı halkların çatışmasını sona erdiren faktör olarak barış döneminde karşılaşan büyük tehlikeler veya ekonomik hedefler gösterilir. Yani toplumsal düzen, insanların bir üst hedef veya ortak bir iyilik etrafında birleştirilmeleriyle güçlenir. Toplumsal kurumlar ve kurumlar arası düzen de bu temel üzerinde inşa edilir. 21. Yüzyıl İçin 21 Ders’te de Harari, ulus devletlerin sınırlarının ötesinde işbirliği ihtiyacını vurgulayarak benzer düşünceleri dile getirir: “Avrupa kapılarını mültecilere açık tutmalı mı? Milliyetçilik eşitsizlik ve iklim sorunlarını çözebilir mi?” gibi sorularla küresel dayanışmanın gerekliliğini sorgular.
Mitosların Rolü
Harari’nin düşünce sisteminde “mitos” kavramı kilit önemdedir. Ona göre insanlar arası işbirliğini mümkün kılan hayati unsur, bir arada yaşayanları ortak inançlarda birleştiren soyut hikâyelerdir. Sapiens’in ünlü satırlarında Harari, “kurgular sayesinde insanlar hem nesneleri hem de topluca hayal edebiliyor” ve bu sayede “sayısız yabancıyla esnek biçimde işbirliği yapabilir” hale geldiğimizi açıklar. Yani dinî hikâyeler, ulus anlatıları veya paranın hikâyesi olmasaydı, bugün gördüğümüz büyük ölçekli toplumlar asla oluşamazdı. Düşmanlar Nasıl Dost Oldu’nda da mitlerin dönüştürücü gücü görülür: Kitapta örneğin paranın dünyayı nasıl değiştirdiği, farklı halkların sahip oldukları tanrı inançlarının evrimi vurgulanır. Özellikle ulus ve din temaları ele alınırken, Durdurulamayan İnsanlık’ın üçüncü cildi bu mitlere bağlanır. Örneğin kitapta bir pasajda, Yunan ve Kanada örneği üzerinden mitlerin geçiciliği gösterilir: Yunanlıların eskiden yüzlerce tanrısı varken artık ne Yunanca eski tanrılara ne de “Yunan tanrılarına” inandıkları; Kanadalıların ise “Kanada dili” diye bir dil konuşmayıp İngilizce, Fransızca hatta Yunanca konuşabildikleri anlatılı. Harari bu sayede, “dünyanın yekpare kültürel kutulara bölünmüş olduğu” mitini yıkar ve paylaşılan imgelerin değişkenliğini vurgular. Bu yaklaşım, Sapiens’te “bahsedilen Tanrılar, milletler ve para gerçek dışı olsa da çok güçlü işler yaptırır” ifadesiyle paraleldir. Kısacası, Harari’ye göre düşmanlıkları dostluğa çeviren süreçte, eski korku temelli mitlerin yerini yeni, kapsayıcı anlatılar alır; düşmanlığa dönüşecek tutumların yerini işbirliği sağlayan ortak hikâyeler alır.
Kültürel Adaptasyon
Kültürel adaptasyon, Düşmanlar Nasıl Dost Oldu’nun en önemli temalarından biridir. Harari, tarih boyunca insanlar arası etkileşimin ne kadar dinamik olduğunu örneklerle gösterir. Kitabın metninde, sınırlarımızla özdeşleştirdiğimiz kültürel özelliklerin aslında kolayca değişebileceği vurgulanır. Örneğin kitapta şöyle denir: “Kanadalılar Kanada dili konuşmaz; öyle bir dil bile yok. Kanadalılar ya İngilizce ya da Fransızca konuşurlar; kimi Inuktitut, Ojibwe, kimisi de göçmen Yunanca”. Aynı metinde şu satırlar okunur: “Yunan tanrıları vardı; ancak bugün Yunanlar artık onlara inanmıyor… Tıpkı Kanada, Nijerya ve Hindistan’daki insanlar gibi Yunanlar da artık İsa’ya, Allah’a veya Şiva’ya inanıyor, ya da hiçbir tanrıya inanmıyorlar”. Bu örnekler gösterir ki coğrafi sınırlar ve eski ulus kimlikleri sabit kültürel kutular değildir. Harari, farklı milletlerin yüzyıllar içinde birbiriyle evliliğe gittiğini, yerleştiği topraklardan ayrılanların yeni kültürlere dahil olduğunu, ticaretin yemek, giysi, din gibi unsurları taşıdığını anlatır. Kitap antik dönemden kesitler vererek farklı halkların nasıl etkileşime girip adetlerini benimsediğini vurgular: Kartacalı tüccarlar ve bir Rum din adamının dostluğu, Roma imparatorunun bir Germen kabilesiyle ittifakı veya orta Asya Türkleriyle Çinlilerin karşılıklı hediyeleşmesi gibi. Tüm bu hikâyeler, kültürlerin monolitik olmadığını, aksine sürekli uyum gösterip yenilendiğini ortaya koyar. Bu bağlamda kültürel adaptasyon, düşmanlıkların giderilmesinde kilit rol oynar: Ortak çıkarlar söz konusu olduğunda insanlar yavaş yavaş birbirlerinin yaşam tarzlarını ödünç alır, böylece “öteki” imgesinin yumuşamasını sağlar. 21. Yüzyıl İçin 21 Ders’te de Harari benzer bir tespit yaparak, küreselleşmenin beraberinde getirdiği kültürel karmaşayı ve adaptasyonun güncel çatışmalardaki önemini vurgular (örneğin modern göç dalgaları ve çokkültürlülük tartışmaları).
Bilişsel Evrim
Harari’nin analizlerinin temelinde, insan beynindeki evrimin açtığı kapılar yatar. Sapiens’te “Bilişsel Devrim” (yaklaşık M.Ö. 70.000) kavramını tanımlayan Harari, bu evrim sayesinde homo sapiens’in hayal gücünü ortak amaçlar için kullanabildiğini söyler. Bu devrim, insanların karmaşık dilleri ve soyut düşünceleri geliştirerek büyük topluluklar halinde esnek işbirliği kurmalarına imkân sağladı. Durdurulamayan İnsanlık’ın üçüncü cildinde de bu miras devam ettirilir: İnsanların düşmanlıklardan dostluğa geçişi anlatılırken, akıl yürütme ve bilişsel yeteneklerin bilinçli uyumu ön koşul kabul edilir. Örneğin kitapta, “farklı olanı anlamak” için düşman imgelerini yıkmanın bilişsel yanları üzerinde durulur; yeni bir dine veya tüccar geleneğine girerek grup kimliğini yeniden tanımlayan insanlar örneklendirilir. Harari ayrıca teknolojik ve entelektüel devrimlerin tarih boyunca bilişsel sınırları genişlettiğini belirtir. Özetle, insan zihninin evrimi, bir yandan hayali dev kavramları (ulusu, dini, parayı) üretmemizi sağlarken, diğer yandan bu kavramları yeniden yapılandırarak eski düşmanlıkları dönüştürme potansiyeli sunar. Harari’nin “bilişsel evrim” vurgusu, hayali gerçekliklerimiz ile somut dünyaya dair düşlerimizi nasıl biçimlendirdiğimizi gösteren tespitlerle uyumludur.
Anlatı Yapısı ve Yorum
Harari’nin bu eserindeki anlatı, tarihî olayları akıcı bir kurguya dönüştüren bir üsluptadır. Kitap, genellikle bir çocuğun bakış açısını taklit eden hitaplarla başlar: Okurla doğrudan konuşan metinde “Bazen diğer insanlardan farklı olduğunu hissediyor musun?” gibi sorularla giriş yapılır. Bu soru-cevap formatı, genç okurları metne çeker ve kitabın eleştirdiği katı düşünce biçimlerine dikkat çeker. İlerleyen bölümlerde Harari, canlandırıcı örneklerle somutlaştırma yapar: Antik Kartaca pazarlarında gerçek insanlar, Büyük Moğol Hanı’nın sarayındaki şölenler detaylı betimlenir. Okuyucu, fillerle sefere giden ordulardan kahvaltıda yenen kokmuş balığa kadar ilginç anekdotlarla karşılaşır. Böylece tarih sıkıcılıktan uzak bir macera gibi sunulur.
Anlatı yapısında Harari, gençlere hitap eden bir eğitimci edası taşır. Gerekli yerlerde çizimler, haritalar ve zaman çizelgeleriyle desteklenmiş bir görsellikle hikâyeyi zenginleştirir. Örneğin PRH açıklaması kitabın “haritalar, zaman çizelgesi ve tam renkli resimlerle” anlatımı desteklediğini belirtir. Metin içerik olarak öyküler aracılığıyla öğrenmeyi temel alır: Karakterler ve olaylar üzerinden genel tarihî trendler yorumlanır. Kitabın “Okuma Parçası” bölümünde görüldüğü gibi Harari, resmî tarih dilinden kaçınarak sade bir ifade kullanır ve soyut meseleleri somut örneklerle anımsatır. Bu yönüyle anlatı, Harari’nin akademik üslubundan farklı olarak, daha sade ve konuşma diline yakın; her bölümün sonunda çocukların anlayacağı kısa cümlelerle ana fikirler özetlenir.
Yorum: Anlatı yapısına genel olarak bakıldığında, Harari’nin bu kitabı Sapiens’teki karmaşık analizlerin sadeleştirilmiş bir versiyonu sayılabilir. Örneğin, Sapiens’teki Soyut Düşünce (Cognitive Revolution) bölümü çocuklar için yeniden kurgulanırken, kahramanlara veya simgelere dönüştürülüp basitleştirilir. Bu bağlamda, kitap hem eğlendirici hem eğitici bir tonu benimser. Bazı eleştirmenler, eserin genç okuyucular için gerçekleri çok yumuşattığını veya fazla genel ifadeler kullandığını belirtebilir; ancak amacına uygun olarak, karmaşık meselelere giriş niteliğindeki tasviriyle dikkati çeker. Sonuçta, anlatı hem olayları kronolojik aktarır hem de bu olayların altındaki sosyolojik mekanizmaları açıklamaya özen gösterir. Genç okuru kavramsal argümanlarla yormadan, çatışmadan işbirliğine geçişin genel prensiplerini öğretir niteliktedir.
Karşılaştırmalı Değerlendirme
Harari’nin ana eserleri ile bu çocuk kitabı arasında hem üslup hem içerik açısından paralellikler ve farklılıklar vardır. Üslup açısından, Sapiens, Homo Deus ve 21 Ders yetişkin okuyucu kitlesine hitap eden analitik, nükteli bir dille yazılmışken, Düşmanlar Nasıl Dost Oldu daha basit ve diyalogvari bir tarz kullanır. Ancak tematik olarak bir devamlılık mevcuttur. Sapiens’te Harari, “büyüklük yarışı” olarak nitelediği sahnede insanların kurgusal anlatılarla (mitler) birbirleriyle işbirliği kurduğunu vurgular. Düşmanlar Nasıl Dost Oldu bu fikri, çocukların tarih boyunca birleşmiş toplum örnekleriyle pekiştirir. Örneğin, kitaptaki “kutucu insanlar” bölümünde ulus ve kimlik mitlerinin aslında geçici olduğu gösterilir. Bu, 21 Ders’teki milliyetçilik eleştirisini akla getirir; Harari 21 Ders’te milliyetçiliğin küresel sorunları çözemeyeceğini söylerken, buradaki çocuk hikayesi de ulus kavramını biraz yıkmaktadır. 21 Ders’in “önyargılar ve kimlik” teması ile Düdüşmanlar Nasıl Dost Oldu arasındaki ilişkiyi [27†L60-L64] örneğinde görmek mümkündür. Harari, her iki eserde de sınır ötesi dayanışmaya, farklılığı kabul etmeye vurgu yapar.
Homo Deus daha çok gelecek teknolojileri ele alırken, dolaylı yoldan bu eserin önermesiyle örtüşür: İki eser de, insanların büyük güç peşinde koşarken dayandıkları kolektif inançların (teknolojiye ve verilere dair yeni mitlerin) şekillendireceğini belirtir. Yine de Homo Deus’un çıkış noktası bambaşka (yapay zekâ ve biyoteknoloji), bu nedenle Düşmanlar Nasıl Dost Oldu daha ziyade tarihî ve kültürel bir odak sergiler. Yine de her iki kitapta da “insan eylemlerinin ardında kurulan hikâyeler” konusu devam eder. Örneğin Homo Deus, “Verici Kültür” gibi yeni inanç biçimleri üzerinde dururken, Durdurulamayan İnsanlık eski tanrılardan yeni dinlere geçişi gösterir. Her iki durumda da Harari, toplumları bir arada tutan şeyin kurgu gücü olduğuna işaret eder.
Sonuç olarak, Düşmanlar Nasıl Dost Oldu, Harari’nin diğer kitaplarındaki ana temaları gençlere yönelik bir dille yeniden üretir. Sapiens’in büyük ölçekli işbirliği analizini basitleştirilerek içerirken, 21 Ders’teki küresel düşünceyi tarihsel öykülerle destekler. Üslubundaki yalınlık, önemli fikirleri yansıtmak için kulvarı daraltsa da, Harari’nin temel argümanlarını korur: İnsanlık, düşmanlıkları aşmak için ortak değerler, karşılıklı çıkarlar ve paylaşılan hikâyeler icat etmiştir. Bu bakımdan kitap, Harari külliyatında ana hatlarıyla bütünlük gösterir, ama yöntem ve hedef okur bakımından farklılaşır.
Sonuç
Yuval Noah Harari’nin Durdurulamayan İnsanlık Cilt III: Düşmanlar Nasıl Dost Oldu adlı eseri, insanlık tarihinin çatışma-dostluk ikilemi üzerine yeniden düşünmeyi sağlayan eğitici bir yapıt olarak öne çıkar. İncelediğimiz üzere, Harari bu kitapta tarihî öyküler, sosyolojik kuramlar ve psikolojik gerçekler aracılığıyla düşmanlıkların dostluğa dönüşümündeki temel dinamikleri açıklamaya çalışır. Siyasal iktidarın kolektif doğası, toplumsal düzenin paylaşılmış kurallara bağlılığı, mitosların (hayali kurguların) birlik oluşturmadaki rolü, kültürel adaptasyon süreçleri ve insan beyninin evriminin işbirliğine etkileri detaylı biçimde irdelenir. Özellikle, Sapiens ve 21 Ders’le tutarlı bir perspektifle, Harari insanı bir arada tutan en önemli unsurun ortak anlatılar ve amaçlar olduğunu vurgular. Bu kapsamda, eser Türkçedeki yayın diliyle erişilebilir hale gelirken, yaş ayrımı göz önünde bulundurularak sadeleştirilmiş önemli bir tarih felsefesi dersi sunar.
Kitap, tarih boyunca düşman toplulukların nasıl yan yana gelebildiğini örneklerle gösterirken aynı zamanda günümüzde de geçerliliğini koruyan modeller ortaya koyar. Örneğin ortak amaçlar peşinde verilen mücadelelerin (Sherif’in deneyindeki gibi) gruplar arası bariyerleri kaldırabildiğini gösterir. Böylece Harari, okuyucuya sadece geçmişi anlatmakla kalmaz; barışçıl işbirliğinin bugün ve gelecekte de mümkün olduğunu ima eder. Sonuç olarak Düşmanlar Nasıl Dost Oldu, genç okurları tarih boyunca “ötekileştirdiğimiz” kültürleri anlamaya teşvik eden, Harari’nin kendi büyük fikirlerini yeniden dile getiren bir anlatım olarak değerlendirilebilir. Kapsayıcı anlatısı ve örnekleriyle kitabın ders verici değeri yüksek olmakla birlikte, daha derin sosyo-politik tartışmalar için yetişkin okuyucunun Sapiens ve 21 Ders gibi kaynaklara yönelmesi gerekmektedir. Genel kanaatimizce, Harari’nin fikirlerini gençlerin dünyasına taşıyan bu eser, tarih ve sosyolojiye ilgi duyan herkes için değerli bir ek okumadır.
Kaynakça
- Harari, Y. N. (2025). Durdurulamayan İnsanlık Cilt III: Düşmanlar Nasıl Dost Oldu (Ç. Şentuğ, Çev.). Kolektif Kitap.
- Harari, Y. N. (2015). Sapiens: A Brief History of Humankind. Harvill Secker.
- Harari, Y. N. (2017). Homo Deus: A Brief History of Tomorrow. Harvill Secker.
- Harari, Y. N. (2018). 21 Lessons for the 21st Century. Spiegel & Grau.
- Harari, Y. N. (2024, 24 Ağustos). ‘Never summon a power you can’t control’: Yuval Noah Harari on how AI could threaten democracy and divide the world. The Guardian.
- McLeod, S. (2023, 27 Eylül). Robbers Cave Experiment | Realistic Conflict Theory. SimplyPsychology.
- Kolektif Kitap (2025). Durdurulamayan İnsanlık Cilt III: Düşmanlar Nasıl Dost Oldu [Ürün Açıklaması ve Okuma Parçası]. (Erişim tarihi: 25 Ekim 2025).

Leave a Comment