İbrahim Kafesoğlu’nun 'Umumi Türk Tarihi' Anlayışı Üzerine Akademik İnceleme



Umumi Türk Tarihi Hakkında Tespitler, Görüşler, Mülahazalar

Stok Kodu
:
9786051551890
Boyut
:
16,5x23,5
Sayfa Sayısı
:
448
Basım Yeri
:
İstanbul
Baskı
:
3
Basım Tarihi
:
Temmuz 2023
Resimleyen
:
Zafer Yılmaz
Kapak Türü
:
Karton Kapak
Kağıt Türü
:
60 Gr. Holden
Dili
:
Türkçe

İbrahim Kafesoğlu’nun 'Umumi Türk Tarihi' Anlayışı Üzerine Akademik İnceleme

İbrahim Kafesoğlu ve “Umumî Türk Tarihi Hakkında Tespitler, Görüşler, Mülâhazalar” Üzerine İnceleme

Giriş

Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu (1914-1984), Cumhuriyet dönemi Türk tarihçiliğinin önde gelen simalarındandır. Orta Asya’dan Osmanlı’ya dek uzanan geniş bir coğrafyaya ve tarihe hâkim bir akademisyen olarak tanınır; Macarca, İngilizce, Fransızca, Almanca, Farsça ve Arapça’ya hâkim olması, kendisinin çok yönlü kaynak kullanmasına imkân vermiştir. İstanbul Üniversitesi’nde uzun yıllar öğretim üyeliği yapan Kafesoğlu, Ortaçağ Türk tarihi ile İslam öncesi Türk kültürü üzerine çok sayıda eser vermiştir. Cumhuriyet’te yetişen tarihçiler arasında tarihî dönemlere ayrık bakmayıp “Türk tarihini kesintisiz bir bütün olarak ele alan” nadir şahsiyetlerden biri olarak kabul edilir. Çalışmalarını iki ana noktada toplayan Kafesoğlu’nun biri ilmî makale ve kitapları, diğeri fikir ağırlıklı kültür eserleridir.

Umumî Türk Tarihi Hakkında Tespitler, Görüşler, Mülâhazalar” adlı eser, Kafesoğlu’nun son yirmi beş yıl içinde yayınlanmış seçkin makalelerinden oluşan bir derlemedir. Kitabın sunuş yazısında belirtildiği üzere, Kafesoğlu tarihçiliğe bütüncül yaklaşımıyla bilinir: Araştırmacıların Osmanlı tarihiyle meşgul olanların Selçuklu ve İslam öncesi dönemleri, İslam öncesiyle ilgilenenlerin ise günümüze kadar uzanan kültürel meseleleri iyi bilmeleri gerektiğini savunmuştur. Aynı metinde vurgulandığı gibi, bu anlayışta herhangi bir döneme odaklanmadan çalışmanın sonuçlarının eksik ve hatalı olacağına dikkat çekmiştir. Bu çerçevede incelememizde önce eserin metodolojisini, ardından Kafesoğlu’nun İslamiyet öncesi ve sonrası Türk tarihine bakışını, Türk kimliği ve medeniyeti anlayışını, son olarak da eserin akademik değerlendirmesini ele alacağız.

Eserin Metodolojisi

Kafesoğlu’nun tarih yazımına yaklaşımı genel olarak kapsamlı ve bağlamcıdır. Bir bütün olarak Türk tarihini değerlendirme gerekliliğini vurgulayan Kafesoğlu, tarihî olayları yalnızca kronolojik sıra içinde anlatmakla yetinmeyip kültürel ve fikirsel zeminde yorumlamayı tercih etmiştir. Bu yönüyle Taşağıl’ın belirttiği gibi “sağlam bir yöntemle İslam Öncesi Türk tarihini sağlam bir çerçeveye oturtmuş”, kültür ve medeniyet tanımlarından siyasî kurumlar ve toplumsal yapıya dek geniş bir konuları açıklığa kavuşturmuştur. Örneğin Türk Millî Kültürü eserinde bilimsel yaklaşımıyla eski Türk tarihini detaylı bir şekilde analiz ederek bir başvuru kaynağı olmuştur. Eserde, örneğin “Tarihte ‘Türk’ Adı”, “Türkmen Adı, Manası ve Mahiyeti” gibi konu başlıkları bulunması, dil ve etnik kimlik tartışmalarına derinlik kattığını gösterir.

Kaynak kullanımı ve diller: Kafesoğlu geniş bir birincil kaynak yelpazesinden yararlanmıştır. Bildiği çok sayıda dil sayesinde Orhun Yazıtları’ndan Çin kaynaklarına, Pers, Arap ve Bizans metinlerinden Osmanlı arşivlerine dek pek çok belgeyi inceleyebilmiştir. Bu sayede dönemeçlerde komşu medeniyetlerin kaynaklarını da dikkate alarak dönemin Türk dünyasını yeniden kurgulamıştır. Örneğin İslam öncesi dönemde Çin yıllıkları ve Arap coğrafyacıları; İslamiyet sonrası dönemde ise İslam coğrafyacılarının eserleri çalışma kapsamındadır. Kafesoğlu, tarihî terimleri de kendi bağlamında ele almış; millet, din, devlet gibi kavramların kullanımını tarihî temelleriyle çözümlemiştir. Ayrıca ansiklopedi maddeleri hazırlayarak Osmanlı dönemiyle ilgili Türk tarihinin temel malzemelerini derlemiştir.

Dönemlendirme ve bütünsellik: Eserin yapısı itibarıyla Kafesoğlu, dönemleri tarihî süreklilik içinde ele almayı benimser. Sahip olduğu bütüncül bakış, Selçuklu dönemini inceleyenlere Osmanlı öncesini, İslam öncesi tarihçilerine ise sonraki kültürel gelişmeleri bilmeyi öğütler. Bu bakımdan, kitabın içerik listesinde XI. yüzyıldan başlayıp İslam öncesi Türk kültür ve dinine, Selçuklu’dan Osmanlı’ya uzanan konulara dek bir süreklilik görülür. Kafesoğlu, tarihte “Türk” adının ilk kullanılışını, bilge Kağanlarla toy-görüşmelerini, Kutadgu Bilig’in Türk milli düşüncesindeki yerini, hatta Moğollar ve Cengiz Han’ın milliyetini tartışarak dönüm noktalarını birbirine bağlar. Özetle metodolojisinde disiplinlerarası bir denge vardır; siyaset, kültür, din, hukuk gibi başlıklar birbirini tamamlayıcı şekilde işlenir. Bu yönüyle, Kafesoğlu’nun eserleri eski Türk tarihçiliği için “temel başvuru kitabı” olarak anılmaktadır. Bu kapsamlılık, onun tarih yazımında hem nesnelliğe hem milli bilinç oluşturmaya önem vermesinin yansımasıdır.

İslamiyet Öncesi Türk Tarihine Yaklaşımı

Kafesoğlu, İslamiyet öncesi dönemi tarihî bir bütün olarak görür ve Göktürkler, Hunlar, Uygurlar gibi büyük devletlerin mirasını vurgular. Taşağıl’ın da işaret ettiği gibi, eski Türk tarihini ele alan eserleri arasında, özellikle Türk Millî Kültürü adlı çalışması ön plana çıkar; bu çalışma İslam öncesi Türk tarihini sağlam bir çerçeveye oturtarak kültürel, dinsel ve siyasî unsurları aynı potada eritmiştir. Göktürk Kağanlığı’ndan itibaren Türk-İslam sentezini aşan bir şekilde Göktürk yazıtları, Uygur abideleri ve Çin kronikleri gibi kaynaklar üzerinden kültürel bütünlüğü göstermeyi amaçlamıştır. Örneğin Eski Türklerde toy (ordu meclisi) kurumu, kağanlık geleneği ve göçebe yaşamın etkileri, Kafesoğlu’nun devamlı ele aldığı temalardandır. Hun İmparatorluğu’na bakışında da Türklerin ilk büyük imparatorluğu inşa ettikleri vurgulanır; bu konudaki çalışmalarında Emel Esin, Bahaeddin Ögel gibi ilim adamlarını takip etmiş, onların eserlerinden faydalanmıştır. Kafesoğlu, eski Türklerin yurtlarından yaptığı göçlerin toplumsal ve kültürel sonuçlarını da irdelerken sadece tasviri değil, yorumlayıcı bir üslup kullanır. Kutadgu Bilig ve Kültür Tarihimizdeki Yeri isimli eserinde, Türklerin İslamiyet’le tanışmasına dek uzanan zaman dilimindeki kültürel aktarım süreçlerini analiz etmiştir (örneğin Karahanlılar döneminde İslâm değerleriyle zenginleşen bozkır kültürünü ele alır).

Kısacası, İslamiyet öncesi Türk tarihine yaklaşımında Kafesoğlu şunu vurgular: Türk toplulukları, Kore’den Avrupa’ya uzanan geniş coğrafyada yaşamış; farklı uygarlıklarla temas ederek dinî ve kültürel sentezler oluşturmuşlardır. Bu süreçte İpek Yolu medeniyetlerinin içinden geçerken İslâmî, Budist, Şamanî unsurları benimsedikleri halde köklerinde bir devamlılık vardır. Kafesoğlu’nun çalışmaları, Asya steplerindeki eski döneme ait az sayıda yazılı eseri coğrafi ve dilsel bağlama oturtarak açıklamaya, Çin, Bizans, İran kaynaklarıyla karşılaştırmaya önem verir. Böylece Hun, Göktürk ve Uygur devletlerinin kültür ve devlet anlayışını kendi perspektifinden bütüncül biçimde sunmuştur. Bu sebeple eseri, İslamiyet öncesi Türk tarihçiliğine geniş perspektif kazandıran bir eser olarak kabul edilir.

İslamiyet Sonrası Türk Tarihi

Kafesoğlu’nun bakışına göre XI. yüzyıldan itibaren Türklerin İslam dünyasındaki yükselişi belirleyici olmuştur. Kutadgu Bilig üzerine yazısında da belirttiği gibi, XI. yüzyıl Karahanlılar, Gazneliler ve Selçuklular ile büyük siyasi değişimlerin yaşandığı dönemdir. Ona göre bu kudretli Türk devletlerinin en temel özelliği, “bozkır Türk kültürünün İslam medeniyeti değerleri ile zenginleşmesi ve yeni bir renk kazanması”dır. Örneğin Gazneliler ile Büyük Selçuklu hâkimiyetinde huzur ve sükûn ortamı sayesinde Fars edebiyatı şaheserleri ortaya çıkmış, Karahanlılar döneminde Arapça yazılar ve İslam araştırmaları öne çıkmıştır. Bu bakışla Kafesoğlu, İslamiyet’in Türkleri kendi geçmişlerinden koparmadığı, aksine hem siyasi açıdan hem kültürel açıdan zenginleştirdiği görüşündedir. Eski yöntemleri terk edip İslâmiyet dönemine uyum sağlayan Türk devletlerini, “Türk kimliğinin dönüşümü” bağlamında değerlendirir. Bu noktada, dinî değişime rağmen Türk geleneklerinin yaşatıldığına işaret eder.

Kafesoğlu’nun Türkiye Cumhuriyeti tarihine dönük bakışı bile İslamiyet sonrası dönemdeki yönetim geleneklerinin üzerine kuruludur. Bunun bir göstergesi olarak, 1976’da yazdığı lise tarih ders kitabında “Müslüman Türk devleti” kavramını ilk defa müfredata sokmuştur. Ansiklopedik bilgide belirtildiği üzere bu ders kitabında Türk tarihi konularına İslam tarihine göre çok daha geniş yer vermesi yoğun tartışmalara yol açmıştır. Kafesoğlu ayrıca cumhuriyet idari esasları ile Orta Çağ Müslüman Türk toplumlarındaki yönetim ilkeleri arasında bağ kurduğunu savunmuştur. Genel olarak İslamiyet sonrası Türk tarihi ele alışında milli kimliğe vurgu yapan Kafesoğlu, Türk İslam sentezi ideolojisiyle uyumlu olarak İslam medeniyetiyle bütünleşen Türk tarihinin sürekliliğine inanır. Bu doğrultuda, Karahanlılar ve Gazneliler dönemindeki ilmî gelişmelerden, Selçuklu mimarisine dek pek çok konuyu kültürel mirasın parçası olarak görür.

Türk Kimliği ve Medeniyeti

Kafesoğlu’nun tarih anlayışının merkezinde Türk kimliği ve millî kültür yer alır. O, Türklerin tarih boyunca bir millet olarak rolünün altını çizer; millî şuur ve devamlılık vurgusu yapar. Örneğin Kutadgu Bilig konusundaki incelemesinde Türk büyüklerinin aziz gayret ve dehasının, değişik asırlarda gerek fikrî gerekse siyasî açılardan birleşik bir Türk kimliği ortaya çıkardığını savunur. Tarihte Türk adının kullanılmaya başladığı ilk kayıtlardan itibaren Türk kimliğinin önemine dikkat çeker. Ayrıca ansiklopedik dönemde ünlü ortaçağ Türk tarihçilerini ele alırken, Türk isim ve efsanelerinin nesiller boyunca nasıl aktarıldığına odaklanır.

Eğitim ve kültür politikası bağlamında da Kafesoğlu, millî kimliğin inşa edilmesi gerektiğini savunur. Kültür alanında eserlerinde “Türk millî kültürü” kavramına yer vermiş, eğitim programlarına da bu anlayışı yansıtmaya çalışmıştır. Örneğin okulda tarih derslerinde Türk büyüklerinin başarılarının destansı bir üslupla işlenmesi gerektiğini belirtmiş; yükseköğretimde ise tarihteki Türk şahsiyetlerin medenî faaliyetlerinin öğrencilere aktarılmasını önermiştir. Bu tutum, Kafesoğlu’nun millî kimliğin korunup güçlendirilmesine büyük önem verdiğini gösterir. Eğitimin Türk-İslâm tarihine ağırlık vermesi gerektiğini savunması, dönemin bazı çevrelerince eleştirilmişse de, milli kültürün sürekliliği ilkesini tarih yazımına yansıtmıştır. Sonuçta, Türk kimliği Kafesoğlu için salt etnik bir bağ değil; bir medeniyet ve kültür bağıdır. Ona göre Türkler, geçtikleri farklı coğrafyalarda bile köklerini yaşatmış, tarih boyunca “millet olarak yaşayış biçimi, gelenekleri, toplumsal değer yargıları”yla Türk kimliğini korumuştur.

Akademik Değerlendirme

Kafesoğlu’nun “Umumî Türk Tarihi Hakkında Tespitler, Görüşler, Mülâhazalar” adlı eseri, tarihçilerin çoğunlukla uzmanlık alanlarına uygun yayımladığı makaleler yerine geniş bir perspektif sunması bakımından takdir edilmiştir. Yayıncıların sunuş metninde de belirtildiği üzere, Cumhuriyet tarihindeki kaynaklarda Türk tarihini kesintisiz inceleyen nadir tarihçilerden biri olarak onun makalelerinin Türk tarihçiliğine geniş açılı bakışlar kazandıracağı vurgulanmıştır. Taşağıl’ın değerlendirmesine göre, bu derleme İslam öncesi döneme ışık tutan sağlam bir çerçeve sunarak ve kültür-medeni unsurları netleştirerek “Eski Türk tarihi için temel başvuru kitabı” niteliği taşımaktadır.

Buna karşın eleştiriler de vardır. Kafesoğlu’nun tarih yazımındaki milliyetçi vurgusu ve “Türk-İslam sentezi” bakışı, özellikle sol ve laik görüşlü tarihçiler tarafından eleştirilmiştir. Örneğin, Altan Deliorman’la birlikte hazırladığı lise tarih kitaplarına Türk-İslâm tarihine aşırı ağırlık vermesinden ötürü “kesif hücumlar yapılmıştır”. Bazı akademisyenler, onun tarih anlatısının bilimsel objektiflikten ziyade ideolojik bir taşıyıcı taşıdığı görüşündedir. Ayrıca dönemindeki farklı tarihçilerle karşılaştırıldığında Kafesoğlu bazen sert çelişkilere de yol açmıştır. Mesela araştırdığı konulardan biri olan Cengiz Han’ın milliyeti hakkında, dönemin ünlü tarihçilerinden Zeki Velidi Togan’la karşıt tez savunmuştur: Togan, Cengiz Han’ın Türklüğünü öne sürerken; Kafesoğlu, 1953’te yayımladığı “Türk Tarihinde Moğollar ve Cengiz Meselesi” başlıklı makalesinde bunu reddetmiştir. Bu tür münakaşalar, Kafesoğlu’nun tarihî meseleleri ele alışındaki milliyetçi referanslarını ortaya koymuş; tarih disiplini içindeki farklı yaklaşımları tartışmaya açmıştır.

Sonuç olarak “Umumî Türk Tarihi Hakkında Tespitler, Görüşler, Mülâhazalar”, Kafesoğlu’nun tarihçilik anlayışının özetlendiği kapsamlı bir kaynaktır. Eser, tarih alanındaki ulusalcı yaklaşımın önemli örneklerinden biri olarak kabul edilir ve Türk tarihinin bütüncül değerlendirilmesinin önemi vurgulanır. Kafesoğlu’nun bu tarih anlayışı, Türk-İslam sentezi geleneği içinde kendine kalıcı bir yer bulmuş; sonraki kuşak tarihçilerin millî kimlik ve kültürel süreklilik vurgusundaki çalışmalarını etkilemiştir. Onun “kesintisiz tarih” yaklaşımı ve kültürel devamlılık inancı, Türk tarih yazımında uzun yıllar iz bırakmıştır.

Kaynakça

  • Ahmetbeyoğlu, A. (2022). Kafesoğlu, İbrahim (1914-1984). Türk Maarif Ansiklopedisi. Erişim adresi: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/kafesoglu-ibrahim (Erişim: 08.10.2025).
  • Gömeç, S. Y. (2024). Zeki Velidi Togan’ın İbrahim Kafesoğlu’na Cevabı. Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, 61, 1-22.
  • Kafesoğlu, İ. (1980). Kutadgu Bilig ve Kültür Tarihimizdeki Yeri. Ankara: Kültür Bakanlığı.
  • Kafesoğlu, İ. (2014). Umumî Türk Tarihi Hakkında Tespitler, Görüşler, Mülâhazalar. İstanbul: Ötüken Neşriyat.
  • Taşağıl, A. (2023). Hun, Gök Türk, Uygur Araştırmalarının Tarihi Gelişimi. Tarih Dergisi, 81, 423-450

 

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.