Dünya Bitkileri Üzerine Bir İnceleme: Bitkilerin Rolü, Zekâsı ve Sürdürülebilirlik


Kitabın Adı:
Bitkilerin İnanılmaz Yolculuğu
Yazar             :
Stefano Mancuso
Çevirmen:
Sayfa:
168 
Cilt:
Ciltsiz 
Boyut:
14 X 20 
Son Baskı:
05 Ağustos, 2022 
İlk Baskı:
05 Ağustos, 2022 
Barkod:
9786254495168 
Kapak Tsr.:
Kapak Türü:
Karton 
Yayın Dili:
Türkçe 
 
  
Orijinal Dili:
İtalyanca 
Orijinal Adı:
La pianta del mondo



Dünya Bitkileri Üzerine Bir İnceleme: Bitkilerin Rolü, Zekâsı ve Sürdürülebilirlik

Stefano Mancuso’nun La pianta del mondo (Dünya Bitkileri) adlı eseri, bitkilerin dünya üzerindeki hayati rolüne ve insan merkezli yaklaşımların ötesine geçerek yeni bir doğa etiği vizyonuna ışık tutar. Bu makale, Mancuso’nun bitkilere dair bilimsel bilgilerini ve felsefi perspektifini yüksek lisans tez düzeyinde ele alır. Giriş bölümünde Mancuso’nun yaklaşımı ve kitabın ana temaları tanıtılacak; teorik çerçevede çevre felsefesi bağlamında antroposentrizm eleştirisi tartışılacak; tematik analizde bitkilerin biyolojik-ekolojik ağırlığı, fotosentez süreci, bitki zekâsı ve duyusal sistemleri ile yazarın savunduğu yeni etik yaklaşımlar irdelenecek. Sonuç bölümünde ise bu bulgular özetlenecek ve geleceğe dönük çıkarımlar yapılacaktır. Bu çalışmaların amacı, bitkileri pasif varlıklar olarak görmek yerine aktif, iletişim kurabilen ve yaşamın temellerini oluşturan varlıklar olarak yeniden değerlendirmektir.

Teorik Çerçeve

Çevre felsefesi, doğanın değeri ve insan-merkezci dünya görüşünün eleştirisini kapsar. Geleneksel antropocentrik bakış açısı, doğayı insanın hizmetine sunulmuş bir araç olarak görürken, Mancuso ve benzeri düşünürler buna karşı çıkarak biyosentrik bir perspektifi savunur. Antroposen kavramı, insan faaliyetlerinin gezegende yarattığı etkinin jeolojik bir dönem belirleyecek düzeye ulaşmasını ifade eder; Paul Crutzen’in ortaya attığı bu dönem tanımlamasında, insan yapımı malzemelerin biyokütleyi geçtiği vurgulanır. Örneğin Mancuso, insan yapımı çimento ve plastik miktarının bitkisel canlılığın toplam ağırlığını aştığını belirtir. Bu tür göstergeler, insan-merkezli yaklaşımın dünyayı anlama biçimimizde ne kadar çarpıtıcı sonuçlara yol açtığını ortaya koyar. Derin ekoloji gibi akımlar, insan dışındaki varlıkların içsel değeri olduğunu savunarak antropomorfizmi reddeder; Mancuso da çalışmalarında bitkileri bu bağlamda zeki ve duyarlı varlıklar olarak tanımlar. Dolayısıyla bu çalışmanın teorik çerçevesinde, bitkileri evrimsel ve ekolojik süreçlerin aktif katılımcısı olarak gören modern bilimsel bulgular ile çevre etiği tartışmaları harmanlanacaktır.

Tematik Analiz

Bitkilerin Biyolojik ve Ekolojik Ağırlığı

Bitkiler, Dünya’daki canlı ağırlığının ezici çoğunluğunu oluşturur. Bilimsel çalışmalar, dünya üzerindeki karbon döngüsü ve besin zincirlerinde otonom fotosentetik organizmaların merkezi rolünü vurgular. Yüksek bitkiler, atmosferik CO₂’yi organik bileşiklere dönüştürme yeteneğiyle diğer tüm çokhücreli organizmalardan ayrışır. Yalnızca bitkiler fotosentez yoluyla güneş enerjisini organik maddeye çevirebildiği için tüm diğer canlılar (insanlar dahil) yiyecek ve oksijen üretiminde bitkilere bağımlıdır. Hatta çoğu bitkinin insanlık yok olursa hayatta kalabileceği, tersinin ise imkânsız olacağı belirtilmektedir. Bitkiler sadece atmosferi dönüştürmekle kalmaz, kökleri aracılığıyla toprağı şekillendirip karbonu stabilize ederek iklimin düzenlenmesine katılır. Bu veriler ışığında Mancuso, bitkileri pasif canlılar olarak değil, aktif ve kontrol gücü yüksek birer biyolojik ajan olarak ele alır; bitkilerin çevrelerini manipüle edip ihtiyaçlarına uygun hale getirmesi, ekosistemlerin anlaşılmasında paradigmayı değiştirir.

Fotosentez özelinde Mancuso’nun vurguladığı bir nokta bitkilerin ışığı “besin” olarak görmesidir. Işığı beslenme kaynağı olarak kullanan bitkiler, fotosentez sayesinde güneş enerjisini kimyasal bağ enerjisine dönüştürür. Mancuso, “bitkiler ışığı yener” der ve bu olgunun Dünya ile Güneş arasında bir bağ kurduğunu metaforik olarak ifade eder. Dolayısıyla bitkiler, biz dahil tüm canlıların beslendiği enerjiyi direkt olarak sağlayan temel üreticiler olarak hayati bir işlev üstlenir. Bu görüş, bitkileri ekolojinin pasif öğeleri olmaktan çıkarıp enerji akışının merkezine koyar.

Bitki Zekâsı ve Duyusal Sistemleri

Mancuso, 2000’li yıllardan itibaren gelişen bitki nörobiyolojisi hareketinin önde gelen figürüdür. Bu yaklaşım bitkilerin öğrenme, hafıza ve karar verme benzeri davranışlar sergileyebileceğini öne sürer. Mancuso’ya göre “intelligence” (zekâ) problemleri çözülebilirlik kapasitesi olarak tanımlandığında bitkiler sadece zeki değil, aynı zamanda dâhiyane bir tarzda çevrelerine uyum sağlarlar. Bitkiler, yaşadıkları zorluklara uygun tepkiler verirken ne olduklarını bilir ve diğer türdaşlarına yardım eder; bu toplu davranış bazen “sürü zekâsı” olarak tanımlanır.

Bitkilerin sinir sistemi geleneksel anlamda bir beyinden yoksundur, ama Mancuso bu durumu avantaj olarak görür. “Bir bitki için beyni olmamak avantaja dönüşür,” demiştir. Çünkü bitkiler modüler bir tasarıma sahiptir: Gövdelerinin %90’ını kaybetseler bile ölmezler. Bu özellik, köklerinden dallarına kadar uzanan geniş bir ağla çevrelerini sürekli taramalarına olanak tanır. Hareketsiz yaşam biçimi, bitkileri gelişmiş duyular geliştirmeye zorlamıştır. Mancuso’ya göre bitkiler 15-20 arası farklı duyusal yeteneğe sahiptir; koku, tat, görme (farklı dalga boylarında ışığa tepki), dokunma gibi bizim beş duyuğumuza analog sistemleri olduğu gibi, ses duyusu da dahil olmak üzere çok daha fazlasını algılarlar. Örneğin, bir bitkinin kökü toprak altındaki nemi, basıncı ve suyun akışını “duyabilir”. Bu sayede Mancuso, bitkilerin kök uçlarının “birer beyin gibi” görev yaptığını belirten Darwin’in gözlemlerini doğrular.

Mancuso’nun kurduğu Uluslararası Bitki Nörobiyolojisi Laboratuvarı da bu konudaki deneyleri kapsamıştır. Yapılan deneylerde birbirinden birkaç metre uzaklıktaki iki bitkiden birine su veya mineral verilmeyince, diğeri kıtlık beklentisiyle kaynaklarını “birikime” dönüştürmüştü. Bitkilerin bu iletişiminde atmosfere salgıladıkları koku taşınıcı moleküller (BVOC’ler) rol oynar. Mancuso’ya göre bitkiler kimyasal sinyallerle birbirleriyle konuşur, ihtiyaç duydukları mesajları milyarlarca olası bileşenden sadece yirmi kadarıyla kodlayarak iletirlerlindau-nobel.org. Bu, bitkilerin belleğe benzer davranışlar sergilediğini göstermekte; “bilgi” sadece sinyallerin değişimine dayanarak değişik problemlere çözüm üretilmektedir.

İnsan-Merkezci Doğa Anlayışı ve Çevre Felsefesi

Mancuso’nun eleştirdiği temel noktalardan biri, geleneksel insan-merkezli (antropocentrik) doğa yaklaşımıdır. O, bilim ve toplumun bitkileri göz ardı edişini yıkılması gereken bir tabu olarak görür. Gerçekten de Michael Pollan, Mancuso’yu bitki nörobiyolojisinin “şair-filozofu” olarak tanımlar. Mancuso da görüşlerini aktarırken bitkilere ilişkin metaforlar ve hikâyeler kullanır. Örneğin bitkilerin “güneş yiyerek beslenmesi” benzetmesi, hem fotosentezin önemini vurgular hem de bitkileri Güneş’le bağ kuran canlılar olarak tasvir eder. Bu tür imgesel anlatım, bitkileri aşina olunmayan bir varlık olarak değil, dünya hikâyesinin ayrılmaz bir parçası olarak sunar. Mancuso’ya göre gezegenimizdeki yaşamın %87’sini bitkiler oluşturur ve bitkileri dışlayan bir yaşam öyküsü anlamsızdır.

Antroposentrik bakış açısının sonuçlarını da Mancuso sıklıkla vurgular. Dünya iklimi üzerinde yaratılan insan etkisinin jeolojik bir dönem başlatacak düzeye ulaştığı (Antroposen) gerçeğini, bitkilerin bakış açısından yeniden düşünmemizi ister. Kullandığı bir örnekte “insan emeğiyle üretilen çimento ve plastik ağırlığının, gezegende yaşayan tüm canlılardan daha fazla” olduğuna dikkat çeker. Bu gösterge, insan türünün dengesiz tüketiminin ve doğayı kendi malzemeleriyle tanımlamasının eleştirisidir. Mancuso’yu dinleyenler, insanın “kökeninde doğanın parçası olduğu” çağdaş düşüncesinden çok, doğadan tamamen kopuk bir varlık gibi davrandığı görüşüne yönelirler.

Diğer yandan Mancuso, çevre felsefesi bağlamında insanlığın iş birliğinin doğadan öğrenilmesi gerektiğini savunur. Topluluk içinde faaliyet gösteren bitkilerden ilham alarak, kaynak kıtlığında rekabet yerine iş birliği stratejisinin hayatta kalma şansını artırdığını hatırlatır. Kısacası Mancuso’nun perspektifi, insan-merkezciliğe karşı ekosentrik bir dünya görüşü oluşturur ve yeni bir doğa etiği önerir: Bitkilere karşı saygılı, ekolojik dengeyi gözeten bir yaklaşım.

Mancuso’nun Yeni Doğa Etiği ve Sürdürülebilirlik Vizyonu

Mancuso, geliştirdiği bitki merkezli etik anlayışıyla gezegensel sürdürülebilirliğe katkıda bulunmayı amaçlar. Çevre sorunlarına bitkilerin rolü üzerinden çözüm arayan Mancuso, örneğin küresel ısınmaya karşı trilyonlarca ağaç dikilmesi önerisini dile getirmiştir. Kentleşmeye özgü çözümler de üretmiş; şehirlerde 200 milyar yeni ağacın dikilmesiyle karbon emisyonlarının azaltılabileceğini savunur. Ona göre, sınır tanımayan ve insanla bitki arasındaki ayrımı kaldıran yeni bir şehir düzeni oluşturulmalıdır. Bu değişim, bitkilerin insan yapımı beton denizlerini canlı ekosistemlere dönüştürebileceği fikriyle paraleldir.

Mancuso’nun vizyonunda teknoloji ve toplumsal bilinç de önemli yer tutar. Bilimsel ve toplumsal alanda, bitkilerden esinlenen inovasyonlar (PNAT girişimi gibi) desteklenirken; aynı zamanda kamuoyunda bitkilere yönelik farkındalık artırılmalıdır. Kendisi, sanat ve bilimi harmanlayarak mesajlarını yaymanın önemini vurgular: Bilim laboratuvarlarında üretilen bulguların ancak sanat yoluyla geniş kitlelere ulaşabileceğini belirtir. Bu bağlamda, bitkilerin “görülmesinin hayatta kalabilmemiz için temel olduğunu” savunur. Mancuso’ya göre çevresel problemler ancak bitkilerin desteğiyle çözülebilir; bu nedenle yeni doğa etiği, bitkilerin korunmasını, onlarla uyumlu bir yaşam düzenini ve biyomimikri temelli teknolojik gelişmeleri içerir.

Metaforlar, Anlatım ve Bilim–Felsefe İlişkisi

Mancuso’nun yazınsal üslubu ve anlatım stratejileri, popüler bilim ile çevre felsefesini iç içe geçirir. Kitaplarında kullandığı metaforlar basit ama etkileyicidir. Örneğin “bitkilerin besin olarak ışığı yediği” ve “Dünya ile Güneş arasında köprü olduğu” benzetmeleri, okuyucuya bilimsel gerçeği şiirsel bir dille aktarır. Bu sayede bitkilerin sıradan bir bitki akademisyeni yerine, dünyamızın derin sırlarını açığa çıkaran bir anlatıcı konumuna getirdiği izlenimi doğar.

Anlatımında Mancuso, hem bilimsel verileri hem de tarihsel ve edebi öyküleri harmanlar. Örneğin kitaplarında yer alan ağaç halkası incelemeleri, ünlü ağaç topluluklarının hikayeleri veya Stradivari kemanlarının ağacının gizemi gibi bölümler, bitkilerin insan kültüründeki rolünü vurgular. Sanat ile iş birliğini de bir strateji olarak benimsemiştir; güncel projelerde sanatçılarla ortak çalışmalar yaparak bilimsel mesajlarını geniş kitlelere ulaştırır. Mancuso’nun bu yaklaşımı, bilimi felsefeyle ve özellikle de çevre etiğiyle buluşturur. Michael Pollan’ın da işaret ettiği üzere Mancuso, “bitkilerin hak ettiği değeri kazandırmak” için çabalar ve insanların doğayla ilişkisini yeniden tanımlamaya çalışır.

Sonuç

Stefano Mancuso’nun Dünya Bitkileri kitabı etrafında şekillenen bu inceleme, bitkilerin dünyamızdaki önemi, zekâsı ve yeni doğa etiği vizyonunu kapsamlı bir şekilde ortaya koymuştur. Mancuso, bitkileri sadece ekosistemlerin pasif öğeleri değil; aktif, öğrenebilen ve çevreleriyle iletişim kurabilen varlıklar olarak tanımlayarak doğa anlayışında radikal bir dönüşüm önerir. Böylece insan-merkezci yaklaşımları eleştirir, biyosentrik bir etik modelini savunur ve sürdürülebilirlik stratejilerini bitki ağırlıklı bir perspektiften ele alır. Bitkilerin sessizce sürdürdüğü yaşam, Mancuso’nun çalışmaları sayesinde çok daha görünür hale gelmiştir. Gelecekte yapılacak çalışmalar, bitki nörobiyolojisi ve ekolojik etik alanındaki bu yaklaşımları genişleterek, insanlığın doğayla uyumlu daha adil bir yol haritası oluşturmasına katkıda bulunabilir. Çünkü Mancuso’nun belirttiği gibi, bitkiler olmadan gezegenimizde yaşamın devamı olanaksızdır.


Kaynakça

  • Baluška, F. ve Mancuso, S. (2020). Plants, climate and humans: Plant intelligence changes everything. EMBO Reports, 21(3): e50109.

  • Fox, K. (2023, 15 Nisan). Botanist Stefano Mancuso: “You can anaesthetise all plants. This is extremely fascinating”. The Guardian.

  • Lindau Nobel Laureate Meetings Blog (2016, 18 Şubat). Plant intelligence – Our 5 senses + 15 more.

  • iGuzzini. (2021, 24 Kasım). Plants, bridges between Earth and Sun – Röportaj, Stefano Mancuso.

  • IBSA Foundation (2025, 8 Şubat). Stefano Mancuso - Plant beings in the perspective of global sustainability.

  • Tonfoni, V. (2021). Stefano Mancuso, la salvezza è negli alberi. il manifesto. Alıntı: For Nature/With Nature: New sustainable design scenarios. (Stefano Mancuso’ya atıf)

  • Mancuso, S. (2021). La pianta del mondo. Laterza. (Kitap içeriği özetlenmiştir)

  • Pollan, M. Alıntı: Fox, K. (2023). The Guardian (Mancuso hakkında).

  • New Yorker (2013). The Intelligent Plant, R. Baradariyan.


 

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.