Tzvetan Todorov’un Eleştirinin Eleştirisi Üzerine Yapısalcılık Sonrası Bir İnceleme
Kitabın Adı:Eleştirinin Eleştirisi Yazar :Tzvetan TodorovÇevirmen:Sayfa:248 Cilt:Ciltsiz Boyut:13,5 X 21 Son Baskı:17 Aralık, 2024 İlk Baskı:17 Aralık, 2024 Barkod:9786253891794 Kapak Tsr.:Kapak Türü:Karton Yayın Dili:Türkçe Orijinal Dili:İngilizce Orijinal Adı:La Critique de la Critique
Tzvetan Todorov’un Eleştirinin Eleştirisi Üzerine Yapısalcılık Sonrası Bir İnceleme
Giriş. Tzvetan Todorov’un Eleştirinin Eleştirisi (La Critique de la Critique) adlı eseri, 20. yüzyıl edebiyat eleştirisinin büyük isimlerini ve kavramlarını değerlendirerek günümüz eleştiri anlayışına kapsamlı bir bakış sunar. Todorov bu yapıtında, klasik dogmatizmle modern relativizm arasındaki ikiliğe dikkat çekerek eleştiride “diyalojik eleştiri” programını savunur. Yazar, Sartre’den Barthes’a, Blanchot’dan Bakhtin’e kadar birçok düşünürü inceleyerek, eleştirinin hem yapısal hem de felsefi boyutlarına eleştirel bir gözle yaklaşıyor. Bu incelemede Todorov’un çağdaş edebiyat eleştirisine yönelttiği yapısal, etik ve felsefi eleştiriler detaylı biçimde irdelenecek; Roland Barthes, Jacques Derrida ve Paul de Man gibi önemli eleştirmenlerle karşılaştırmalar yapılacaktır. Ayrıca Todorov’un edebiyat anlayışı, metnin etik, estetik ve toplumsal işlevi bağlamında değerlendirilecektir. Bu çalışma, giriş, kuramsal çerçeve, tartışma ve sonuç bölümlerinden oluşacaktır.
Kuramsal Çerçeve
-
yüzyıl edebiyat düşüncesinde yapısalcılık edebiyatı biçimsel yapılara indirgeme ve nesnel ölçütlerle inceleme çabası olarak öne çıkmıştır. Todorov da kariyerinin ilk döneminde yapısalcılık çizgisindeydi. 1965–1973 arasındaki dönemde (Yapısalcı dönem) Formalistes russes antolojisi, La Poétique structurale başta olmak üzere birçok yapısal çalışma yayımlamıştır. Bu dönemde Todorov, edebiyatı “soyut” ve “içsel” bir sistem olarak görmüş, anlatı teorisi ve dilbilimsel yöntemlerle edebi metni çözümlemeyi amaçlamıştır. Nitekim Todorov’un bu evresine ilişkin yapılan bir değerlendirmeye göre, “ilk aşamada Todorov’un ilgisi dil ve retoriğe yöneldi: bu kendine özgü yapısalcı aşama (1965-1973)dır”. Örneğin La Poétique structurale (1968) ve Grammaire du Décaméron (1969) gibi eserlerle anlatıbilim (narratoloji) alanında yeni yaklaşımlar geliştirmiştir.
Post-yapısalcılık ise 1960’ların sonlarında ve sonrasında, dil ve anlamın göreli ve kaygan doğasına odaklanan akımların genel adıdır. Roland Barthes, Derrida, Paul de Man gibi düşünürler bu süreçte metnin özerkliğini ve yorum çeşitliliğini vurgulamış, yazının geleneksel anlamda “hakikat” veya “öznellik” peşinde olmayacağını savunmuşlardır. Örneğin Barthes, “Yazı her sesi, her çıkış noktasını yok eder” diyerek yazarın otoritesini hedef almış, “okuyucu metni var eden tüm izleri tek başına bir arada tutan kişidir” yaklaşımını benimsemiştir. Derrida ise “metnin dışında çıkmanın bir yolu yoktur” şiarıyla dilin kendi içinde ürettiği anlam katmanlarının hiç sabitlenemeyeceğini ileri sürer. Paul de Man ise metnin retorik yapısına dikkat çekerek, metinlerarasılık ve ironinin ön planda olduğu bir okuma tarzını savunmuştur.
Todorov’un eleştirel yaklaşımı, bu çerçevelerde yapılacak bir tartışmaya dayanır. Eleştirinin Eleştirisi kitabında Todorov, dönemin eleştiri anlayışını “klasik dogmatizm” (sanatın dışa dönük bir amaca hizmet ettiği, normatif görüş) ve “modern relativizm” (anlam ve değerlerin göreli olduğu, öznelcelikten kurtulunamaz görüş) karşıtlığı ekseninde görür. Kitabın tanıtımında belirtildiği gibi Todorov, güncel ideolojik tartışmayı “klasik dogmatizm ile modern relativizm arasında antinomi” şeklinde sunar ve bu ikililiğin dışına çıkabilecek diyalojik bir eleştiri önerir. Bu çerçevede Todorov, eleştirinin görevinin salt kuramsal yaklaşımları aktarmak değil, aynı zamanda metin ve dünya arasındaki bağı koruyarak, eleştiri sürecinde “öznel” ve “nesnel” unsurlar arasında bir diyalog zemini yaratmak olduğunu vurgular. Kitapta ele aldığı yedi bölümde, eleştirdiği yazarların sözlerine de yer vererek çok sesliliği ön planda tutar. Özetle kuramsal çerçevede Todorov’un post-yapısalcılık dönemine geçişi şu iki temel eksende ele alınabilir: ilki metin ve anlam konusundaki epistemolojik tutumu; ikincisi ise edebiyatın toplumsal-etik işlevi anlayışıdır.
Tartışma
Todorov’un Yapısal Eleştirileri
Todorov, yapısalcılık döneminde geliştirdiği yöntemleri tamamen reddetmese de, yapısal kuramların sınırlarını açıkça görmüş ve eleştirmiştir. Ona göre metni salt bir yapılar sistemi olarak görmek, edebiyatın “insanî” ve “ahlakî” boyutunu göz ardı etmektir. Sözcüksel olarak anlatırsak: “Littérature n’est pas seulement faite de structures mais aussi d’idées et d’histoire” (Edebiyat yalnızca yapılardan değil, aynı zamanda fikirler ve tarihten de oluşur) ve “yapısal analiz salt bir metodolojidir, hakikatin nihai ölçütü değildir” görüşündedir. Bu yaklaşımıyla Todorov, yapısalcı eleştirinin ideolojik önkabul ve sonuçlarını sorgular. Aslında, bir eleştirmen olarak Todorov, önceden kendi yaptırım araçlarının da belirli tarihî tercihlerin ürünü olduğunu kavramış; daha önce tarafsız saydığı kavramların gerçekte “bireycilik ve relativizm” gibi ideolojik sonuçları bulunduğuna dikkat çekmiştir. Kendi ifadeleriyle, eskiden “safça tarif edici” zannettiği araçlar artık “belirli tarihsel tercihlere bağlı, kaçınılmaz olmayan ideolojik sonuçlara” sahip görünür olmuştur. Bu farkındalık, Todorov’u yapısalcılığın bazı temel varsayımlarını reddetmeye yöneltmiştir.
Başka bir deyişle, Todorov’un yapısal eleştirisi, yapı odaklı eleştiri yöntemlerinin eksikliklerini göstermeye yöneliktir. Metni yalnızca biçimsel bir yapı olarak incelemek, edebiyatın tarihsel-kültürel ve etik bağlamlarını görmezden gelmek demektir. Todorov’a göre eleştirmen, metnin anlatı yapısını kuramsal olarak açığa çıkarırken, aynı zamanda metnin taşıdığı değerleri de hesaba katmalı; aksi takdirde “kendi eleştirel özgürlüğünden feragat eden” bir yaklaşımın parçası olunur. Böylece Todorov, yapısal eleştirmenlerin bazen “metnin dışına çıkan” etik boyutu göz ardı ederek geniş bir bireycilik ve mutlak görecelik tercih ettiklerini belirtir.
Todorov’un Etik Eleştirileri
Todorov’un en çarpıcı katkısı, edebiyatın etik işlevine verdiği önemdir. Ona göre edebiyat salt bir biçim oyunundan ibaret değildir; edebiyat dünyayı ve insanı açığa çıkaran, gerçeğe ve ahlaka yönelen bir uğraştır. Örneğin Todorov, edebiyatın varoluşsal bir boyutu olduğunu ifade ederken Sartre’ın tanımına atıf yapar: “Yazın, insan varoluşuyla ilgilidir; sözümüz büyük kelimelerden korkanlar için yazık olsun: söyler ki edebiyat hakikat ve ahlakla ilişkili bir dildir”. Sartre’ın “Edebiyat insanı ve dünyayı açığa çıkarır” sözünü vurgulayarak Todorov, edebiyatın gerçekten büyük bir işe, yani “yaşamı daha iyi anlamamıza” hizmet ettiğini savunur. Bu görüş, edebiyatı sadece kendisiyle sınırlı, oto-telik (kendine dönük) bir faaliyet olmaktan çıkarır ve onun bize insanî hakikatler söyleme kapasitesine işaret eder. Todorov, aynı zamanda edebiyatın değer taşıdığını, evrensel bir ahlak veya hakikat ufkuna hitap edebileceğini vurgular; Kendisinin deyişiyle “littérature n’est pas seulement un jeu de formes, elle est porteuse de sens et de valeurs” (edebiyat sadece biçimsel bir oyun değildir, anlam ve değer taşır).
Bu etik perspektif, Todorov’u Barthes ve Derrida gibi figürlerden ayırır. Barthes, yazarın ölümünü ilan ederek metni okurun etkin rolüne bırakırken; Derrida “metnin dışında çıkışın imkânsızlığını” savunarak metnin daima oynak olduğunu belirtirken; Todorov ise edebiyatın öznelliği aşan bir aydınlanma değeri taşıdığına inanır. Başka bir ifadeyle Todorov’a göre edebiyat, bireysel deneyimi aşan evrensel meseleleri (hakikat, adalet, insanî değerler) ele almalıdır. Kendisinin uyguladığı tarih ve alt-metin ağırlıklı yorumlamalarda da, edebiyatın “öteki”yle yüzleşme, empati üretme gibi etik boyutları her zaman ön planda tutulmuştur.
Todorov’un Felsefi Eleştirileri
Todorov’un felsefi eleştirileri, özellikle eleştiri yöntemlerinin epistemolojik temellerine yöneliktir. Eleştirinin Eleştirisi boyunca Temel çelişki olarak gördüğü “klasik dogmatizm vs. modern relativizm” arasındaki antinomi, aslında bir felsefi tartışmanın izdüşümüdür. Klasik dogmatizmde, edebi eserin belirli doğrulara veya ideolojilere hizmet ettiği varsayılır; modern relativizmde ise hiçbir evrensel değer veya kesin anlam olmadığı; her yorumun öznel olduğu savunulur. Todorov, bu iki uçtaki bakışı da aşmaya çalışır. Felsefi olarak Todorov, “mutlak hakikat” arayışını yadsımaz; aksine edebiyatın “özgürlük” uğruna hakikatten vazgeçme gerekçesi olmadığı görüşündedir. Nitekim Todorov’un ifadesiyle yapısalcılıkta kullanılan kavram setleri “nihai hakikat” değildir, fakat benimsedikleri tarihî tercihlerdir ve bu tercihlere bağlı “ilişkilendirme” (metafizik) sonucu içerir. Yani Todorov, eleştiri düşüncesinin salt soyut yapılar değil, belirli ideolojik temeller taşıdığını vurgulayarak, teorik anlatımların arkasındaki felsefi varsayımları sorgular.
Bu bağlamda, Todorov’un “metafizik”e yaklaşımı farklıdır. Bir yandan yapısalcılığı terk edip “Gerçeğe dönmeyi” teklif eden bir pozisyon alırken, öte yandan sırf asaletine inandığı geleneksel değerlere körü körüne bağlanmaz. Kendisinin de fark ettiği gibi, edebiyatı hakkıyla anlamak, yazar-intentionality ve nesnel gerçeklik konularında tartışmaları yeniden açmayı gerektirir. Böylece Todorov, felsefi olarak post-yapısalcılığın mutlak göreceliliğini ve safsatasını sorgulayarak, eleştiriye göreli konumlara alternatif bir felsefi altyapı sunmaya çalışır.
Todorov’un Edebiyat Anlayışı (Etik-Estetik-Toplumsal İşlev)
Todorov’un edebiyat anlayışı, eleştiri yaklaşımının özüdür. Ona göre metinler sadece biçimsel yapılar değil, anlam ve değer üreten etkinliklerdir. Bu anlayış, kitabın etik, estetik ve toplumsal boyutlarıyla yakından ilgilidir. Etik boyutta, Todorov edebiyatın iyi ve doğru üzerine kafa yorması gerektiğini, yoksa edebiyatın bir tür körlük (estoicism) hâline geldiğini savunur. Klasik söylemle “edebiyat sanattır” derken Todorov ekler: “söz etmiyorum, sanattır; hakikat de, ahlak da orada…”. Bu cümleyle edebiyatın “sadece sanatsal zevk” için varolmadığını, aynı zamanda insanın varoluşuna ışık tuttuğunu vurgular. Estetik boyutda, Todorov klişelerden kaçınarak güzelliğin yanına hakikat arayışını da ekler; edebiyatın estetik hazla birlikte akıl ve vicdana hitap etmesi gerektiğini düşünür. Özellikle Sartre alıntısıyla ifade ettiği üzere, edebiyat hem bir “güzel konuşma” hem de “varlık hakkında söylem” olmalıdır.
Toplumsal işlev açısından Todorov, edebiyatın insanı ve toplumu daha iyi anlamamıza hizmet etmesi gerektiğini belirtir. Eleştirinin Eleştirisi içinde anekdot şeklinde örnek verdiği gibi, yüzyıllar sonra Shakespeare okunmasının sebebi, onun “insanî durumu” aydınlatmasıdır. Yine Nous et les autres adlı yapıtında Birinci Dünya Savaşı’nın haklılığını tartışmaya açarak “bir edebi yapıt Verdun’u haklı çıkarır mı?” sorusunu sorması, edebiyatın toplumsal vicdanı diri tutmaya yönelik potansiyeline işaret eder. Dolayısıyla Todorov’a göre edebiyatın toplumsal işlevi, insanlara gerçekliklerini, başkalarıyla ilişkilerini ve tarihî sorumluluklarını yeniden hatırlatmaktır.
Bu değerler odaklı edebiyat anlayışı, Todorov’u hem estetik özerklikten yana olan hem de radikal görecelilikten yana olan yaklaşımlardan ayrı konuma getirir. Todorov, edebiyat eleştirisinde insancıl bir dönemin savunucularındandır; metnin “toplumsal aynası” olarak işlevini vurgular. Diğer bir ifadeyle, edebiyat eserinin hem “anlaşılmayı bekleyen bir estetik nesne” hem de “anlatması gereken dünyayı açığa çıkaran bir belge” olduğunu ileri sürer.
Karşılaştırmalı Analiz: Barthes, Derrida, de Man
Todorov’un yapısal, etik ve felsefi eleştirilerini anlamak için benzer dönemin önde gelen teorisyenleriyle karşılaştırmak yararlıdır:
-
Roland Barthes: Barthes, Yazarın Ölümü tezinde yazarın niyetini ve metnin tek anlamını reddeder, okuyucunun metni çoğulca üretmesi gerektiğini savunur. Bu yaklaşımda otorite dağıtılır ve “metin sonsuz bir yorumlar ağı” haline gelir. Todorov ise aksine metnin anlamı konusunda göreli olsa da tamamen belirsizliğe sürüklenemeyeceğini düşünür. Barthes’ın “yazı her sesi yok eder” ve “okuyucu metni oluşturan tüm izleri birleştiren kimsedir” söylemleri, Todorov’un “edebiyat gerçeğe ve ahlaka yönelik bir dildir” görüşüyle zıtlık oluşturur. Barthes’ın göreceli yorumcu özgürlüğüne karşı Todorov, metnin bir “gerçeklik yansıması” olma özelliğini koruması gerektiğinde ısrar eder.
-
Jacques Derrida: Derrida, yapısalcılığın ötesine geçerek “yazımsal çoğulluğu” ve “anlam ertelemesini” vurgulamıştır. Ünlü “il n’y a pas de hors-texte” (metnin dışında çıkış yoktur) sözüyle her türlü anlamı dil oyununa indirger. Todorov ise edebiyat için bir “metafizik gerçeklik” iddiasından vazgeçilmemesi gerektiğini savunur. Ona göre metin, anlam bakımından kesin sınırlar çizilemese de “insanî hakikatlere açılan bir pencere” işlevindedir. Derrida’nın göreceliliğine karşı Todorov, eserlerin hala hakikati yansıtan yönleri olduğunu öne sürer. Bu bağlamda Derrida’nın ve dolayısıyla Yale Okulu post-yapısalcılarının (de Man vd.) yaklaşımlarından Todorov daha umutlu ve “pozitif” bir literatür anlayışını savunur.
-
Paul de Man: De Man’ın çalışmaları, eleştiriye metnin retorik ve ironik doğasını hatırlatarak yazının kapalı, çözülmesi zor olduğunu vurgular. De Man, özellikle edebiyat eleştirisinde “edebi hakikat” iddialarına şüpheyle yaklaşır. Todorov ise bilinçli olarak hakikat ve ahlakı tekrar sahneye koyar. Metnin salt bir “konvansiyon” ya da “göstergebilimsel oyun” olmadığını, bir dünya görüşü içerdiğini düşünür. Bu yönüyle de Man’ın şüpheci tutumuna karşı çıkarak, “edebi hakikat” arayışını yeniden meşrulaştırır.
Bu karşılaştırmalı noktalar, Todorov’un pozisyonunu ortaya koyar: Barthes ve Derrida gibi eleştirmenler metnin özerkliğini ve çokanlamlılığını vurgularken Todorov, metni toplumsal ve etik gerçeklikle bağdaştırmayı amaçlar. Engel’in de belirttiği gibi, güncel ortamda Barthes, Derrida ve de Man’ın fikirlerinin eleştirildiği ve “fikirlerinin yoksunluğunu” ortaya koyan çalışmaların arttığına dikkat çekilmiştir. Todorov, bu ortamda eleştiriye yeniden ahlaki bir yön verme çabasıyla hareket eder; dolayısıyla Barthes-Derrida çizgisinin aşırılıklarına karşı bir denge unsuru olarak görülmüştür.
Sonuç
Todorov’un Eleştirinin Eleştirisi adlı eseri, post-yapısalcılık ortamında eleştiriye “diyalog” boyutu kazandırmayı amaçlayan, zengin içerikli bir metindir. Todorov burada yapısalcılığın dışavurumcu sınırları ve göreceli irdelemelerin uç noktalarını eleştirerek, edebiyatın “gerçeklik ve ahlakla ilişkili” bir uğraş olması gerektiği tezini savunur. Çalışmamızda görüldüğü üzere, Todorov’un yapısal eleştirileri, edebiyatı salt biçimlerin ötesine çıkarırken; etik eleştirileri, edebiyatı insanî değerlerle buluşturur; felsefi eleştirileri ise eleştiri teorisinin temellerini sorgular. Barthes’ın yazarın özerkliği, Derrida’nın metin özerkliği gibi yaklaşımlara kıyasla Todorov, edebiyatı “insanın ve dünyanın açığa çıkışı” olarak tanımlar.
Eleştirel bir değerlendirmeyle, Todorov’un bu yaklaşımı hem geleneksel değerlere geri dönüş çağrısı olarak, hem de postmodernizme karşı dengeli bir alternatif olarak okunabilir. Bazılarına göre Todorov’un gerçekçiliğe verdiği öncelik tutucu gelebilir; ancak çoğunlukla edebiyat eleştirisine norm ve anlam arayan bir yaklaşım geri getirmiştir. Yapısalcı kuramların soğukluğunu ve post-yapısalcı aşırılıklarını dengeleyen Todorov, metinle dünyayı kaynaştıran bir eleştiri vizyonu ortaya koymuştur. Sonuç olarak, Todorov’un bu eseri çağdaş edebiyat düşüncesinde anlam, hakikat ve insanî değerler üzerine yeniden düşünmeye zemin hazırlayan önemli bir örnek teşkil eder.
Kaynakça (APA stilinde):
-
Barthes, R. (1977). Image, Music, Text (S. Heath, Çev.). New York: Hill and Wang.
-
Colin, M. ve Lazzarin, S. (Ed.). (2007). La critique littéraire du XXe siècle en France et en Italie. Caen: Presses universitaires de Caen.
-
Derrida, J. (1976). Of Grammatology (G. C. Spivak, Çev.). Baltimore: Johns Hopkins University Press.
-
Lazzarin, S. (2007). Sortir de la révolution structuraliste: le cas de Tzvetan Todorov. In M. Colin & S. Lazzarin (Eds.), La critique littéraire du XXe siècle en France et en Italie (s. 1–??). Caen: Presses universitaires de Caen.
-
Todorov, T. (1984). Critique de la critique: un roman d’apprentissage. Paris: Éditions du Seuil.
-
Todorov, T. (1989). Literature and Its Theorists: A Personal View of Twentieth-Century Criticism (A. Porter, Çev.). London: Routledge. (Orijinali 1984)
Leave a Comment