Kimyahane Kitabı Üzerine Yüksek Lisans Düzeyinde Tez Niteliğinde İnceleme
Kitabın Adı:Kimyahane
Yazar :Vildan Yarlıgaş Çevirmen:Sayfa:304 Cilt:Ciltsiz Boyut:13,5 X 21 Son Baskı:29 Ağustos, 2023 İlk Baskı:29 Ağustos, 2023 Barkod:9786254498305 Kapak Tsr.:Editör:Kapak Türü:Karton Yayın Dili:Türkçe Orijinal Dili: Orijinal Adı:
Kimyahane Kitabı Üzerine Yüksek Lisans Düzeyinde Tez Niteliğinde İnceleme
Vildan Yarlıgaş’ın Kimyahane Eseri Üzerine İnceleme
Giriş: Vildan Yarlıgaş’ın Kimyahane adlı çalışması, Türkiye’deki kültür varlıkları konservasyonu tarihine odaklanan nitelikli bir tarih araştırmasıdır. Eser, Osmanlı Devleti’nin ilk müzesi olan Müze-i Hümayun’dan itibaren taşınabilir kültür varlıklarının onarımı süreçlerini kronolojik bir anlatı çerçevesinde ele alır. Metin, 1936 yılında İstanbul Arkeoloji Müzeleri bünyesinde kurulan Kimyahane’yi merkezine alarak, Cumhuriyet dönemi bilimsel konservasyon anlayışının nasıl şekillendiğini belgelemektedir. Yarlıgaş, daha önce yayımlanmamış arşiv belgeleri ve uzman kaynaklarla desteklediği çalışmasında, kimya laboratuvarının kuruluşundan sonraki gelişimini akıcı bir dille anlatır. İncelemenin bilim ve edebiyat kesişimine dair çok boyutlu bir yaklaşım gerektirdiği anlaşıldığından, bu incelemede eserin kurgusal yapısı, bilim tarihi göndermeleri, deneysel bilgi ile edebi estetik ilişkisi, karakterlerin bilgiyle ilişkisi, kimyanın sembolik ve epistemolojik anlamları ile Osmanlı-modernite ekseninde kurduğu köprü ayrıntılı olarak ele alınacaktır.
Eserin Kurgusal Yapısı ve Anlatı Çerçevesi
Yarlıgaş’ın kitabı, tarihe dönük bir inceleme olmasına karşın kurgusal bir anlatı yapısı benimser. Anlatı, Müze-i Hümayun’dan başlayıp Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki müzecilik faaliyetleri ve İstanbul Arkeoloji Müzeleri’ndeki gelişmeler boyunca kronolojik olarak ilerler. Yazar, müze objelerinin kimler tarafından, hangi mekanlarda ve yöntemlerle onarıldığını zaman ekseninde sırayla aktarır. Bu nedenle eserin temeli bir “başlangıç öyküsü” olarak nitelendirilir ve yapılandırması hattâ bir tarihsel romanı andırır.
Metin, 1936’da kurulan Kimyahane’den sonraki döneme ait arşiv notlarıyla sürdürülür. 1980’li yıllarda Kimyahane’nin bağımsız bir merkez laboratuvara dönüşmesiyle hikâye tamamlanır. Örneğin Yarlıgaş, sürekli genişletilen laboratuvar binasının 1985’te İstanbul’daki Merkezi Konservasyon Laboratuvarı’na dönüşmesi sürecini ayrıntılarıyla verir. Genel olarak yapı, başlangıçtan bitişe kronolojik bir gelişim izlemesine rağmen okura anlatıyı bir hikâye gibi yaşatacak şekilde planlanmıştır. Metin boyunca sözlü rivayet tarzı pek kullanılmaz; bunun yerine tarihî şahıslar ve olaylar belgeye dayalı biçimde ardışık olarak sunulur. Bu anlatı tekniği, Osmanlı’dan modern Türkiye’ye uzanan sürekliliği vurgulayarak, dönemin siyasal değişimleriyle konservasyon pratiği arasındaki bağlantıyı kurar.
Kimya ve Bilim Tarihine Göndermeler
Kimyahane, doğrudan kimya laboratuvarının kuruluşunu ve işleyişini konu aldığı için eserde sayısız bilimsel göndermeye rastlanır. Yazar, 19. yüzyılda restorasyon işlerinin ağırlıklı olarak heykeltıraşlar tarafından yürütüldüğünü; kimyagerlerin ise Cumhuriyet’in ilk yıllarında sürece katıldığını belirtir. Bu bağlamda eser, Kimyahane’yi Osmanlı’daki Müze-i Hümayun gelenekleriyle birleştiren ve modern konservasyon bilimini Türkiye’de uygulayan öncü bir kurum olarak konumlandırır. Yarlıgaş’ın çalışmasında, konuyla ilgili arşiv belgelerinden ve dönemin raporlarından yararlanarak Türkiye’deki konservasyon anlayışının evrimi işlenir.
Kitapta ayrıca Kimyahane’nin kuruluşundaki genel ihtiyaçlar ve laboratuvar mekânının seçimi detaylandırılır. Örneğin kimya laboratuvarı için Topkapı Sarayı Birinci Avlu’daki eski bir fırın binasının dönüştürülmesi kararı vurgulanır. Bu mekân değişimi, Osmanlı’nın malzeme bilimi birikiminin, Cumhuriyet’in modern teknikleriyle yeniden yorumlanmasını simgeleyen önemli bir gelişme olarak sunulur. Ayrıca Kimyahane’ye yapılan teknik yatırımlar – Heykel Atölyesi, Fotoğraf Atölyesi, fumigasyon ünitesi, mulaj deposu gibi birimler eklenmesi – modern konservasyon yöntemleri açısından önem taşır. Laboratuvarın kapsamlı bir merkeze dönüşümü şu birimlerin eklenmesiyle gerçekleşmiştir:
-
Heykel Atölyesi
-
Fotoğraf Atölyesi
-
Fumigasyon İstasyonu
-
Mulaj Deposu
Bu birimler sayesinde Kimyahane, “oldukça kapsamlı bir konservasyon merkezi” haline gelmiştir. Eserdeki bu teknik detaylar, kimyanın Türkiye’de bilimsel konservasyon alanında nasıl uygulamaya konduğu konusunda bilgi verir. Aynı zamanda metin, UNESCO ve ICCROM gibi uluslararası kurumların standartlarına başvuran uzman eğitimlerini de içerir; Yarlıgaş, Kimyahane uzmanlarının yurt dışı kurslarla kendilerini güncellediklerini kaydeder. Böylece kitap, kimya ve bilim tarihine, özellikle Arkeoloji Müzeleri bağlamında özgün bir perspektiften ışık tutar.
Deneysel Bilgi ile Edebi Estetik İlişkisi
Yazının tarzı teknik içeriği edebi bir estetikle dengelemektedir. Yazar, laboratuvar kurulumu ve işlemleri gibi deneysel bilgiyi akıcı bir dille okuyucuya aktarır. Tanıtım metni bile eserin “okura akıcı bir dille” sunulduğunu vurgular. Bu açıdan, detaylı arşiv verileri ve bilimsel açıklamalar üslup bakımından şiirsel bir anlatımla harmanlanmıştır. Metin, kimya terimlerinin ve konservasyon tekniklerinin eski el yazmalarıyla birlikte hikâyeleştirilmiş versiyonlarını içerir. Örneğin bir sayfada Topkapı Sarayı’nın mimari özelliklerinden bahsederken, hemen ardından eski patina giderme yöntemleri üzerine bilgi verir. Bu geçişlerde, teknik terimler betimleyici bir dille tanımlanarak kurgu ile teknik bilgi arasında bir köprü kurulur. Sonuçta, yazarın üslubu bilimsel olguları soğuk bir şekilde aktarmaktan uzak; aksine, laboratuvardaki deneysel süreçlere dair veriler metne görsel ve işitsel imgelerle zenginlik katacak biçimde yerleştirilmiştir. Kimyahane bu açıdan adeta bir hikâye anlatır: Bilimsel gerçekleri, dönemin atmosferini ve karakterlerin duygularını birlikte yansıtır.
Karakterlerin Bilgiyle İlişkileri
Eserde adı geçen pek çok kişi, bilgi arayışının farklı kollarında konumlanır. Tarih boyunca koruma-restorasyonla uğraşan zanaatkârlar, müze yöneticileri ve bilim insanları birer “karakter” olarak ele alınır. Özellikle Kimyahane’nin ilk uzmanları Nurettin Akbulut ve Hadi Tamer’in rolleri öne çıkar. Yarlıgaş, Nurettin ve Hadi gibi isimleri, laboratuvarın iki ana uzmanı olarak tanımlayarak onların katkılarını inceler. Bu karakterler, hem geleneksel teknik bilgiye (Osmanlı dönemi konservasyon yöntemleri) hem de modern bilime (Batı bilim çevrelerinde öğrenilen kimya teknikleri) vakıf kişiler olarak çizilir. Karakterlerin bilgiye yaklaşımları da metinde önemli bir motiftir: Örneğin, uzmanların Avrupa’daki kurslara katılarak öğrendikleri metotlar sayesinde laboratuvardaki uygulamalar güncellenmiştir. Bu durum, karakterlerin bilgisinin uluslararası normlarla sürekli geliştirildiğini gösterir. Metinde başka karakterler de yer alır: Osman Hamdi Bey dönemi saray mimarları, konservasyoncu kimyacılar ya da müzeci yöneticiler her biri korumanın farklı boyutlarını simgeler. Bunların kimya ve konservasyon üzerine tartışmaları, o dönemin bilimsel bilgiye bakış açısını ve bu bireylerin eserlerle olan ilişkisinin niteliğini ortaya koyar. Dolayısıyla karakterlerin bilgiyle kurduğu ilişki, eserin hem tarihsel hem de epistemolojik katmanını oluşturur.
Kimyanın Simgesel ve Epistemolojik Anlamları
Kimyahane kavramı ve laboratuvarın kendisi, eserde derin sembolik anlamlar kazanır. Eser başlığı olan Kimyahane (tarihçilerin de belirttiği üzere “House of Chemistry”) kavramı, laboratuvarı sadece fiziksel bir mekan olmaktan çıkarıp, bilimsel bilginin bir evrensel merkezi şeklinde temsil eder. Yalıngaş’a göre bu laboratuvar, Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki ilk konservasyon laboratuvarı olarak “kültürel varlıkların bilimsel yöntemlerle korunmasında” mihenk taşıdır. Kimya burada bir dönüşüm metaforu gibidir: Eski eserlerin üzerinde biriken kirlilikler kimyasal işlemlerle “dönüştürülür” ve ortaya arkeolojik bilginin özü çıkarılır. Bu bağlamda laboratuvar, maddi dünyayı (neredeyse kimyasal bir simya gibi) arkeolojik ve kültürel bilgiye çeviren episteme üretim yeri olarak görülür. Eserdeki diğer bir metafor, Osmanlı sarayındaki bir fırın binasının laboratuvara dönüştürülmüş olmasıdır. Bu dönüşüm, kültürel mirasın modern bilimle “yeni bir forma bürünmesi” anlamını taşır. Ayrıca “bir müzenin kimya laboratuvarı” fikri, geçmişle bağlantılı her maddede saklı bilginin çözülmesi için bilimsel bir kılavuz arayışını simgeler. Epistemolojik olarak bakıldığında Kimyahane, bilginin hem korunması hem de yeniden üretildiği bir mekandır. Yazara göre laboratuvardaki deneysel uygulamalar, konservasyon biliminin sadece pratiğini değil, aynı zamanda disiplinlerarası doğasını da yansıtır. Böylece kimya, hem teknik hem de sembolik düzeyde tarihe ve sanata dair bilinmeyenleri açığa çıkarmayı sağlayan bir araç haline gelir.
Osmanlı ve Modernite Arasında Bir Köprü Olarak Kimyahane
Yazının kültürel boyutunu vurgulayan önemli bir tema, Osmanlı kültüründen Cumhuriyet modernitesine uzanan köprüdür. Anlatı, laboratuvar mekânı ve uygulamalar aracılığıyla bu geçişi görünür kılar. Kimyahane, kökensel olarak Osmanlı’nın sarayında bir fırın iken, Cumhuriyet döneminde bilimsel konservasyonun merkezi olmuştur. Bu dönüşüm, modern Türkiye’nin Batılı bilimsel normları Osmanlı mirasıyla harmanlama çabalarını simgeler. Eserde ayrıca “Saraya ve müzeye dair geleneksel öge – modern laboratuvar teknolojisi” ikiliği sıkça vurgulanır. Örneğin, Topkapı’daki yapıdan ayrılarak ayrı bir laboratuvar binası kurulması, Osmanlı koruma anlayışı ile yeni akımlar arasındaki farkları yansıtır. Anlatının bu yönü, metnin genel çatısına etki eder: Kimyahane, Osmanlı-tarihi bir kurumdan Cumhuriyet dönemi bilimsel bir enstitüye evrildiği için edebî anlamda da iki dönem arasındaki sürekliliği temsil eder. Dolayısıyla eser, kültürel ve politik devrimleri de arka planda tartışmaya açar. Sonuç olarak Kimyahane, sadece bir fiziksel laboratuvarın hikâyesi değildir; aynı zamanda Türkiye’nin geleneksel bilgiyi modern bilgiyle sentezleme serüvenine dair çok katmanlı bir anlatıdır.
Sonuç
Vildan Yarlıgaş’ın Kimyahane çalışması, kamuya kapalı arşiv belgelerini gün yüzüne çıkararak Türkiye’deki konservasyon biliminin başlangıcını kapsamlı bir şekilde ortaya koyar. Eser, kurgusal üslubu ve zengin içerikleriyle yeni bir başlangıç öyküsü olarak okunabilir. Kitap, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e uzanan kronolojisi ve karakter analizleriyle bilgi ve kültür arasındaki etkileşime ışık tutar. Aynı zamanda, kimya laboratuvarının bir metafor olarak öne çıktığı anlatısı sayesinde kültürel mirasın bilimsel yöntemlerle yeniden inşası fikrini somutlaştırır. Nitekim Yarlıgaş’ın ortaya koyduğu kayıtlar, Türkiye’nin ilk konservasyon laboratuvarının kuruluş ve gelişim sürecini “zengin kültürel mirasın korunmasında önemli bir rol oynayan” bir dönem olarak özetler. Bu çok boyutlu inceleme, sadece konservasyon tarihine değil, aynı zamanda Osmanlı ve modern bilim literatürüne de katkı sağlayan özgün bir çalışma niteliğindedir.
Kaynakça (APA stili):
- Yarlıgaş, V. (2023). Kimyahane: Müze-i Hümayun’dan İstanbul Arkeoloji Müzeleri’ne Türkiye’de Kültür Varlıkları Konservasyonunun Başlangıç Öyküsü. İstanbul: Alfa Yayınları.
- Yarlıgaş, V. (2021). Türkiye’de kültür varlıkları konservasyonunun öncü kurum ve kişileri: Kimyahane ve iki uzmanı Nurettin Akbulut ve Hadi Tamer. Osmanlı Bilimi Araştırmaları, 2(4), 121–138.
- Yarlıgaş, V. & Mazlum, D. (2024). Yarım Kalan Bir Hikâye: Kimyahane (House of Chemistry). Tasarım + Kuram, 20(41), 40–54.
Leave a Comment