Lewis Henry Morgan ve Eski Toplum (Ancient Society): Evrimsel Sosyal Teori, Kurumların Dönüşümü ve Marksist Etki


 

Kitabın Adı:
Eski Toplum
Yazar             :
Lewis Henry Morgan
Çevirmen:
Sayfa:
608 
Cilt:
Ciltsiz 
Boyut:
13,5 X 21 
Son Baskı:
11 Ekim, 2022 
İlk Baskı:
11 Ekim, 2022 
Barkod:
9786254496592 
Kapak Tsr.:
Editör:
Kapak Türü:
Karton 
Orijinal Dili:
İngilizce 
 
Orijinal Adı:
Researches in the Lines of Human Progress from Savagery through Barbarism to Civilization



Lewis Henry Morgan ve Eski Toplum (Ancient Society): Evrimsel Sosyal Teori, Kurumların Dönüşümü ve Marksist Etki

Giriş

Lewis Henry Morgan (1818–1881), Amerikan kökenli bir etnolog ve sosyo-kültürel evrim teorisyenidir. En etkili eseri Ancient Society: Researches in the Lines of Human Progress from Savagery through Barbarism to Civilization (“Eski Toplum”, 1877) adlı kitabıdır. Bu eserinde Morgan, insan toplumlarını avcılık-toplayıcılığa dayalı ilkel topluluk (savagery), ilk tarım ve yerleşik yaşam biçimleriyle belirgin barbarlık, ve yazılı tarih, şehirleşme ve ileri tarım teknikleriyle tanımlanan uygarlık aşamalarına göre sınıflandırmıştır. Morgan’a göre toplumların bu üç aşaması (daha alt ve üst bölümlere ayrılmış olarak) teknoloji, ekonomik üretim biçimi ve buna bağlı toplumsal kurumlar açısından belirleyici özellikler taşır. Örneğin avcı-toplayıcı dönemde teknoloji kısıtlı olup ortak mülkiyet geçerli iken, tarımın gelişiyle birlikte özel mülkiyete ve hiyerarşik aile yapısına geçiş yaşanmıştır. Morgan’ın çalışmalarında akrabalık terimleri, aile biçimleri, mülkiyet ilişkileri ve devletin kökenine dair iddialar önemli yer tutar. Ayrıca, bu evrimci kuram, Karl Marx ve Friedrich Engels tarafından benimsenmiş, Engels’in 1884 tarihli Ailenin, Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni adlı eserinin ana dayanaklarından biri olmuştur. Ne var ki, günümüz antropolojisi Morgan’ın evrimci şemasını aşırı basitleştirici ve etnosentrik bulmakta, özellikle aile ve akrabalık kuramlarını ciddi biçimde eleştirmektedir. Bu çalışmada, Morgan’ın Eski Toplum adlı eserinde ileri sürdüğü ilkel – barbar – uygarlık evrimi bağlamında iktisadi, hukuksal ve toplumsal kurumların dönüşümü incelenecek; akrabalık yapıları, aile biçimleri, mülkiyet ve devletin kökenine dair iddialar detaylandırılacak; Morgan’ın Marksist düşünce üzerindeki etkisi (özellikle Engels’in çalışması çerçevesinde) ve günümüz antropolojisindeki eleştiriler değerlendirilecektir.

Teorik Çerçeve: Morgan’ın Evrimci Modeli

Morgan, toplumsal kurumların evrimsel olarak geliştiğini savunan bir unilineer evrim modeli önermiştir. Onun için toplumlar, teknolojik düzeyleri ve ekonomik altyapıları temelinde sıralanabilen belirgin aşamalar boyunca ilerlemektedir. Morgan’a göre insanlık tarihi üç ana kültürel dönem içerir: İlkel Toplum (Savagery), Barbarlık (Barbarism) ve Uygarlık (Civilization). Her aşama daha alt ve üst düzeylere bölünmüştür ve her alt-aşama belirgin teknolojik atılımlar ile ilişkilidir. Örneğin Morgan, ateşin keşfini, yay ve okun icadını, çanak-çömlek yapımını, hayvanların evcilleştirilmesini, demir işçiliğini ve fonetik yazının bulunmasını insanlık tarihinin dönüm noktaları olarak kabul etmiştir. Bu seriler, avcılık-toplayıcılıktan tarıma, sonra şehirleşmeye geçiş gibi bir “gereklilikler zinciri” öne sürer; “savagery” evresi barbarlığı, barbarlık da uygarlığı önler.

Morgan’a göre temel canlı organizmaların gelişimindeki biyolojik evrim gibi, insan toplumları da “kültürel evrim” yoluyla ilerlemiştir. Bu ilerleme doğa bilimsel bir zorunluluk değilse de, tek bir başlangıçtan çıkıp tek bir ilerleme çizgisi boyunca tüm insanlık için ortak bir tarihsel seyir öngörür. O dönemin antropologlarından Benjamin Kidd gibi düşünürlerin etkisi altında, Morgan toplulukların geçmişteki aşamalarını günümüzde hâlâ var olan bazı ilkel topluluk örnekleriyle eşleştirmiştir. Örneğin alt ilkel topluluk (promosüküite evresi) diye tanımladığı ilk aşamada bağlanma kuralları yokken üst barbarlıkta (örneğin eski Mezopotamya ve Çin) devlet ve yazı ortaya çıkar. Britannica’ya göre Morgan, toplumların “yemek üretimi”ndeki değişikliklerden kaynaklanan sosyal organizasyon ilerlemeleri sergilediğini belirtir. Başka bir kaynağa göre, Morgan’ın şemasının temel fikri, teknoloji geliştikçe mülkiyet biçimlerinin değişmesi ve bu durumun akrabalık kurumlarını dönüştürmesidir. Bu bağlamda Morgan, ilkel dönemde toplulukta özel mülkiyetin bulunmadığını; tarıma geçiş ve su ürünleri yetiştiriciliği gibi gelişmelerle zaman yatırımlarının artması sonucu bireylerin üretim ürünlerine sahip çıkmaya başladıklarını öne sürmüştür. Bu da miras için kimin anne-baba oğlu olduğunun bilinmesini gerekli kılmış; sonuçta erkeklerin kadınlar üzerindeki denetimi artmış, aile yapısı evrimleşmiştir.

Morgan’ın evrimci tezi kapsamlı ve iddialıdır. Eski Toplum’da onun görüşlerine göre “tüm insanlık akraba kökenli komünal aile düzeninden tek eşli aileye doğru aşamalardan geçmiştir”. Günümüz antropolojisi ise bu aşamalı aile gelişimini büyük ölçüde geçersiz bulmaktadır. Bununla birlikte Morgan, ilkel toplulukların soy ve akrabalık sistemlerine dair yaptığı karşılaştırmalı çalışmalarla (örneğin Kinship Systems adlı kitabında Iroquois ve diğer birçok kültürdeki akraba terimlerini inceleyerek) akrabalığın antropolojik çözümlemesinin temelini atmıştır. Morgan’ın teorik modeli, sanayi öncesi toplumlar üzerinde belirli genelleştirmeler yapmış olsa da, özellikle dönemin bilgi kısıtlılığı nedeniyle günümüzde bilimsel olarak tartışmalı görülmektedir.

Tematik Analiz

Akrabalık ve Aile Yapıları

Morgan’ın çalışmalarının merkezinde akrabalık sistemleri yer alır. Öncelikle Morgan, Iroquois ve benzeri topluluklarda gözlemlediği uzun soy listesinden yola çıkarak akrabalık terimlerinin yapısını ortaya koymuş ve evrimci bağlamda yorumlamıştır. Morgan’a göre ilkel topluluklarda ilk aile biçimi olarak matrilineal klan (ana çizgisi klanı) vardır. Britannica’ya göre Engels’in de değindiği gibi Morgan, Eski Toplum’da “tarihteki ilk ev içi kurumu matrilineal klan olarak kabul etmiştir”. Örneğin Morgan, Seneca İroquoislerinin kadın egemen büyük ailelerinden yola çıkarak, bu gruplarda malların, barınakların ve otoritenin ortak kullanımının söz konusu olduğunu vurgulamıştır. Bu dönemde kadınlar aynı evde yaşayan diğer kadınlarla üretim ve günlük yaşamı paylaşıyor, erkekler ise geçici ilişkilere sahip oluyordu. Kadınlar arası dayanışma güçlü, kadının ev içi liderliği belirgindi. Morgan’a göre ilkel komünizm bu matrilineal klan evlerinde mevcuttu.

Tarih ilerledikçe, Morgan’ın sınıflandırmasına göre akrabalık yapıları cinsiyetçi otoritenin erkek lehine değişebileceği yeni aşamalardan geçer. Morgan, akrabalık kurumlarının teknoloji ve mülkiyetteki dönüşümlerle paralel değiştiğini savunur. Mülkiyetin ortaya çıkışını takiben oğulların mirasçı sayılması, aile içi güç dengelerini değiştirir. Morgan, artan mülkiyet ilişkilerinin kadınların geleneksel gücünü aşındırdığını yazar: “Yani eşin ve annenin konumunu tersine çevirdi, çocukları ile kocası farklı klanlara bağlı hâle geldi; tek eşlilik altındaki kadının kendi klanından izole olması yeni durumundaydı. Bu yeni hâli, kadın soyunun öncelik verdiği güç ve etkiyi ortadan kaldırmaya yöneldi”. Sonuçta Morgan’a göre aile biçimleri sırasıyla; kısıtsız akrabalık (ilk toplumlarda "ilkel çok eşliler"), grup evlilikleri, sıkı eşleşmelerin olmadığı aile grupları, erkek merkezli çok eşliliğe açık aile ve nihayet monogami şeklinde dönüşür. Britannica, Morgan’ın “ilkel ilişkisizliğin, grup evliliğin, matriyarkal dönemin, patriyarkal dönemin, çok eşliliğin ve sonunda tek eşliliğin” ardışık aşamalar olduğunu kaydeder.

Ancak daha sonraki antropoloji araştırmaları bu şemayı büyük oranda geçersiz saymıştır. Örneğin Amerika antropoloji alanında bir kaynağa göre, Morgan’ın öne sürdüğü aile evrimi dizisi, etnografik verilerle desteklenmemektedir: “Morgan’ın öne sürdüğü aile gelişim dizisi, zamanında derlenen muazzam etnografik verilerce desteklenmemektedir. Örneğin bugün ‘ilkel’ sayılabilecek hiçbir toplulukta grup evliliği veya kardeşler arası üreme görülmemektedir”. Günümüzde pek çok antropolog, Morgan’ın matriyarkal bir döneme dayanarak ‘ilkel komünizm’ varsayımını da çürütmüş, kadın egemen klan toplumlarının genel geçer bir aşama olduğunu reddetmiştir. 20. yüzyıl sosyal antropologları, “anne soyunun önceliği” teorisini geçersiz görmüş; 1970’lerde yeniden gündeme gelen radikal feminist hareket dışındaki çoğu araştırma, arkeolojik kalıntıların da çoğunlukla patriyarkal aile düzenini işaret ettiğine dikkat çekmiştir.

Ekonomik Kurumlar ve Mülkiyet

Morgan’ın evrimci modelinde ekonomik üretim biçimi temel bir motor rolü oynar. İlkel Toplum (savagery) aşamasında avcılık, toplayıcılık ve balıkçılık gibi kaynaklar genellikle ortakça kullanılır; özel mülkiyet kavramı yoktur. Bu dönemde teknoloji aşamalarına göre ateşin ve basit aletlerin keşfi önemlidir. Morgan’a göre barbarlık aşaması, tarım ve hayvancılıkla gelir. Bitkilerin evcilleştirilmesi ve sulama tarımıyla nüfus artar; toprağın değeri artar. Bu süreçte, bireylerin emeklerinin ürünlerini sahiplenme isteği doğar. Britannica nın aktardığına göre, Morgan’a göre yerleşik tarım ve hayvancılık, “bireylerin emeğinin ürünlerine sahip çıkma” eğilimini doğurmuştur. Erkekler, ürettiklerini miras bırakmak istedikçe kimlerin kendi çocukları olduğunu bilmeye önem vermiş, bu da kadınlar üzerinde daha sıkı denetim kurulmasını beraberinde getirmiştir. Özetle Morgan, ekonomik dönüşümün, yani teknolojik atılım ve üretim ilişkilerindeki değişimin akrabalık ve aile kurumlarının başlıca nedeni olduğunu savunur. Yapay olarak ortaya çıkan üretim fazlasının dağıtımı ve miras düzeninin belirlenmesi, özel mülkiyet kavramının ve aile içi cinsiyet hiyerarşisinin gelişmesine yol açmıştır.

Bu bağlamda Morgan, “bir toplumun mülkiyet sistemini” alt ve üst toplumsal aşamalarla eşleştirir. İlkel dönemde mülkiyet yokken, barbarlıkta genellikle klan temelli ortak mülkiyet (toprak ve kaynaklar tüm klana aittir) görülür; uygarlıkta ise özel mülkiyet ve pazar ilişkileri egemen hale gelir. Morgan’ın görüşüne göre, mülkiyet biçimlerindeki dönüşüm aynı zamanda toplumsal kurumların da dönüşümünü tetikleyen temel etkendir. Engels de Devletin Kökeni eserinde Morgan’dan hareketle, tek eşli ailenin gelişimiyle mülkiyet ilişkileri arasında yakın bağ olduğunu yazmıştır. Morgan’ın verilerine göre, mülkiyet ilişkilerindeki değişim kadının konumunu zayıflatmış, ataerkil aileyi pekiştirmiştir. Bu görüş, Morgan’ın teknolojiyi temel alan deterministik yorumunun bir uzantısıdır.

Hukuksal Kurumlar ve Devletin Kökeni

Morgan’a göre ilkel topluluklar genellikle az sayıdaki kişisel ve klan ilişkisiyle örgütlenir. Eski Toplum önsözünde Morgan, “ilkel dönem boyunca ve tüm barbarlık döneminde insanlık gentes (klan), fraternite (büyüksoy), ve kabile gibi ortak soy bağlılıklarına dayanan örgütler içinde yaşadıklarını” belirtir. Bu örgütlerin yapısı, üyelerinin hak ve yükümlülükleri, “insan zihninde hükümet fikrinin büyümesini” göstermektedir. Morgan bu bağlamda “gente” kavramını vurgular; Iroquois örneğinde her gens, ortak bir ata soyuna inanan geniş bir aile grubunu ifade eder. Gente dayanışması ilkel topluluğun ana örgütlenme biçimidir. Hukuki düzenlemeden ziyade töre ve geleneklere dayanan bu yapı içinde ceza ve yasal düzenlemeler sınırlıdır. Morgan’ın önsözünden hareketle, anti-kalıpsal olarak hiçbir yozlaşma belirtisi sözkonusu değildir, aksine ihtiyaca göre adalet dağıtılır.

Daha ileri evrelerde devlet kavramı ortaya çıkar. Morgan, klasik sosyoloji terimleriyle “societas” (toplumsal birlik) ile “civitas” (devlet) ayrımını yapar: Societas, kişisel ve soy bağlarına, yani gentes ve kabilelere dayanırken; Civitas toprağa ve mülkiyete dayalı politikanın kurulduğu çağdaş devleti ifade eder. Bu bağlamda Morgan’a göre şehir, sınırları belirlenmiş bir yerleşme alanı olarak mülke sahiplenir ve politik toplum bu toprak temelli örgütlenmeyle ortaya çıkar. Özetle Morgan, devletin kökenini tarım toplumuna ve sürekli iktisadi değer birimlerinin (toprak gibi) oluşumuna bağlar. Tarım sayesinde nüfus arttıkça ve yerleşik topluluklar büyüdükçe, mülk dağılımı ve güvenliği için merkezi otorite ihtiyacı da artmış; böylece klan-temelli yapıdan daha geniş kapsamlı devlet örgütlenmesine geçilmiştir. Morgan’ın evrimsel tablosuna göre, “devlet” uygarlık aşamasında ortaya çıkmış bir kurumdur. Sosyal kontrol mekanizmaları, önceleri klan reisleri ve kabile şefleri düzeyinde gelişirken; yazılı kanunlar, şehir devletleri, sonra ulus-devletlerin evrimiyle biçimlenmiştir.

Morgan’ın bu görüşleri, sonradan toplumbilim ve hukuk kuramlarında tarihsel materyalizmle desteklenerek tartışılmıştır. Örneğin Engels, Morgan’dan etkilenerek aile, mülkiyet ve devletin gelişimini tek bir süreç olarak ele almış; devletin başlangıcını mülkiyet sahipliğiyle ilişkilendirmiştir. Bunlar, Morgan’ın önerdiği “ilkel toplumsal örgütlerden modern devlete doğru” fikirlerinin Marksist bir yorumudur. Aynı zamanda Morgan, ilk hükümet biçimini klan reisleri sisteminde ve gens yapısında gören bir bakış açısı sunmuştur. Örneğin bazı kaynaklara göre Morgan, Yunan ve İtalyan örneklerini de inceleyerek “antik toplumda politik organizasyonun planını”, yani soya dayalı toplumsal birlikten toprağa dayalı devlete geçişi irdelemiştir.

Marksist Düşünce ve Engels’in Etkisi

Morgan’ın evrimci çalışmalarının en dikkat çeken yankılarından biri, Marksist düşünürler Karl Marx ve Friedrich Engels tarafından alınmasıdır. Morgan’ın teknolojik-determinizm temelli evrim şeması, Marx’ın tarihsel materyalist görüşüyle örtüşmüş, Eski Toplum sosyalist çevrelerde bir klasik haline gelmiştir. Britannica’ya göre Morgan’ın eseri, “Marx ve Engels’in önemsediği” bir eser haline gelmiştir çünkü Morgan’ın sosyal analizleri, kapitalist üstyapının tarihsel gelişimini anlamaya yardım etmiştir. Morgan’ın gösterdiği gibi özel mülkiyetin hâkim olduğu kapitalist sistemin farklı biçimleri de mümkündür – örneğin tarihsel toplulukların grup veya klan mülkiyeti örnekleri vardı. Bu durum, Marx’ın modern kapitalizmin kaçınılmaz olmadığını vurgulamasında örnek oluşturmuştur.

Engels, 1884’te Ailenin, Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni adlı kitabını yazarken büyük ölçüde Morgan’dan alıntı yapmıştır. Kaynaklarda belirtildiği üzere Engels’in bu eserinin “büyük ölçüde Morgan’ın Ancient Society’sine dayandığı” aktarılsa da, iki düşünür arasındaki üslup ve vurgu farklıdır. Morgan bilimsel bir titizlikle tarihsel veriler toplarken, Engels eserin devrimci tonunu öne çıkarmıştır. Morgan, 19. yüzyıl Amerikan orta sınıfını seven bir hukukçu iken, Engels sınıf mücadelesi bağlamında ailede kadınların ezilmiş konumunu eleştirmiştir. Örneğin Engels, Avrupa burjuva aile düzenini, o dönemde kadınların durumunu küçük düşürücü bulmuş ve “kadının toplumsal tarihteki tarihî yenilgisi” diye tanımlamıştır.

Marksist kuramın gelişiminde Morgan’ın sağladığı veri zenginliği uzun süre etkisini sürdürmüştür. Eski Sovyet ve Çin antropolojisi, uzun yıllar boyunca Morgan’ın evrimci modelini benimsemiş, Engels’in eserleri aracılığıyla Morgan’ın görüşlerini ders kitabı düzeyinde değerlendirmiştir. Ayrıca bu dönemde feminist araştırmacılar da Engels’i takip ederek Morgan’dan esinlenen ilk toplumda kadının egemenliğine dair tartışmalar yürütmüştür. Ancak 20. yüzyıl ortasından itibaren Batı antropolojisinde evrimci paradigmadan tamamen vazgeçilmiş; yine de Marxçı soyutlamalar ve Morgan’ın verileri sınıfsal çözümlemelerde ve toplu üretim analizlerinde simgesel bir önem kazanmaya devam etmiştir. Özetle, Morgan’ın Eski Toplumu Marksist literatürde “erken tarihsel materyalist” bir çalışma olarak kabul görmüş, aile, mülkiyet ve devletin tarihsel gelişimine dair temel bir kaynak sayılmıştır. Ancak Marksizm ile Morgan’ın sosyalistliği arasındaki fark vurgulanmalıdır: Morgan özel mülkiyeti savunurken Marx ve Engels bu kurumların eleştirisini yapmışlardır.

Modern Antropolojik Eleştiriler

Günümüz antropolojisi Morgan’ın Eski Toplum modelini büyük ölçüde tarihe gömmüştür. Morgan’ın çalışmalarının öne çıkan bir eleştirisi etnosentrizmtir. Morgan, Batı uygarlığını “en yüksek” nokta olarak tanımlar ve diğer toplumları bu normata göre derecelendirir. Bu yüzden Morgan’ın evrimsel kategorileri, çoğunlukla Viktorya dönemi ırk hiyerarşisi ve beyaz üstünlük fikriyle ilişkilendirilir. Bir tarihi incelemeye göre, Morgan’ın eseri “sosyal evrimcilik ve Viktorya dönemi ırk hiyerarşisi ile beyaz üstünlüğü fikirlerinin” kaynaklarından biri olarak görülmektedir. Bunun bir sonucu olarak Morgan, modern antropologlarca bilimsel tarafsızlıktan uzak, büyük bir tarihî yanlılıkla eleştirilmiştir.

Morgan’ın akrabalık ve aile evrimi tezleri de sayısız eleştiriye uğramıştır. Yukarıda belirtildiği gibi Morgan’ın aile dizisi etnografik olarak desteklenememiştir. Bu eleştirilerden biri de, Morgan’ın “ilkel toplumlarda mutlak bir promisksüitenin” var olduğunu öne sürmesinin, pratikte hiçbir örnekle karşılanmamasıdır. Ayrıca Morgan’ın veriye dayanmayan şemaları, daha sonraki antropologlarca “çok eleştirel veya abartılı” bulunmuştur. Bununla birlikte bazı araştırmacılar, Morgan’ın fikirlerinin tamamen boş olmadığını; örneğin andra kiliniteleri (türlü klan sistemlerini) anlamada Morgan’ın katkılarını görmektedir. Fakat genel olarak sosyal bilimlerde 20. yüzyılda Norman D. Yanick, David Schneider gibi liderler Morgan’ın akraba terminolojisi tezlerini aşmıştır.

Antropolojik literatürde evrimci sosyal teorinin reddi, Boas’a ve kültürün kendi bağlamında anlaşılması yaklaşımına dayalı eleştirilerle doruk noktaya ulaşmıştır. Morgan’ın savunduğu evrimci hukuk ve aile yasaları yerine, evrensellikten çok tarihsel belirlenimcilik vurgulanmıştır. Morgan’ın tabiriyle “tek eşlilik uygarlığın zirvesi” varsayımı, modern antropologlarca “gelişmiş dünyanın mutlak göstergesi” olarak görülmeyip, kültürel göreceli bir durum olarak anlaşılmaktadır. Ayrıca Morgan’ın görüşlerinin, arkeoloji ve antropolojinin son keşifleri ışığında birçok yanlışı olduğu anlaşılmıştır. Örneğin Morgan, Havai gibi gelişmiş tarıma sahip topluluklarda grup evliliği uygulandığını duyunca bunları “ilkel” sınıfa koymuş, ancak daha sonra Havai’nın aslında ileri bir uygarlık olduğu görülmüştür.

Sonuç olarak Morgan’ın Eski Toplum çalışması tarihsel açıdan değerli olmakla birlikte, antropolojide artık kabul görmeyen pek çok yaklaşım taşır. Morgan’ın tekhatlı ilerleme fikri terk edilmiş, kültürel gelişimin çok çeşitli yolları olduğunun bilinci hakim olmuştur. Akrabalık, aile ve devletin kökenine dair kavrayışta, Morgan’ı güncelleyen veya ondan tamamen farklı paradigmalar (kültürel dönüşümselci yaklaşımlar, işlevselcilik, sembolik antropoloji vb.) ön plana çıkmıştır. Yine de Morgan, Amerikan antropolojisinin kurucularından biri olarak sayılır; kinship çalışmaları ve erken dönem evrim kuramları üzerindeki tarihi etkisi büyüktür.

Sonuç

Lewis Henry Morgan’ın Eski Toplum adlı eseri, insan toplumlarının evrimsel bir şemayla anlaşılması çabasında öncü bir çalışmadır. Morgan, teknolojik gelişmelerle bağlantılı bir sosyal ilerleme çizgisi öne sürerek, toplumu ilkel – barbar – uygarlık aşamalarına ayırmıştır. Akrabalık yapıları ve aile biçimleri açısından Morgan, matrilineal komünal klanlardan tek eşli aileye kadar bir dönüşüm süreci tarif etmiş, özel mülkiyetin yükselişinin ataerkilliği pekiştirdiğini savunmuştur. Morgan’ın verileri, Marx ve Engels gibi düşünürlerin tarihsel materyalist analizlerinde önemli bir girdi oluşturmuştur; özellikle Engels, aile, mülkiyet ve devletin kökenine dair tezlerinde Morgan’dan yoğun şekilde esinlenmiştir. Öte yandan Morgan’ın şemasının günümüzde büyük çoğunlukla modası geçmiştir. Etnosentrik yönü, çok basitleştirici genelleştirmeleri ve sınırlı kanıtlara dayalı varsayımları antropolojik eleştiriler almıştır.

Yine de Morgan’ın mirası tamamen göz ardı edilmemiştir. Bir ölçüde, insan topluluklarının teknolojik değişime nasıl tepki verebileceğini gösteren bir erken deneme olarak, sosyal bilim tarihinde dönüm noktası kabul edilmiştir. Morgan’ın ayrıntılı kinship veri toplama yöntemi ve evrimci mantığı, daha sonraki kültürel evrimci ve tarihsel materyalist düşüncelere katkıda bulunmuş; evrimci teorinin yetmezliklerini gören Boas sonrası antropologlara karşı bir köprü vazifesi görmüştür. Sonuç olarak Morgan’ın Eski Toplum’u, modern antropolojik anlayışta revize edilmiş olmakla birlikte, sosyolojik evrim kuramının erken etap örneklerinden biri olarak tarihsel bir öneme sahiptir.

Kaynakça

  • Lewis H. Morgan, Ancient Society: Researches in the Lines of Human Progress from Savagery through Barbarism to Civilization (New York: Henry Holt, 1877).

  • Friedrich Engels, Ailenin, Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni (1884; Türkçe çevirisi).

  • Britannica, “Lewis Henry Morgan” ve “Kinship” maddeleri.

  • University of Alabama, Social Evolutionism ders notları.

  • Robert J. Foster, “A Little Out of Temper: When Lewis Henry Morgan Met Abraham Lincoln”, History of Anthropology Review (21 Mart 2020).

  • Wikipedia, The Origin of the Family, Private Property and the State maddesi


Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.