Hareketliliğin Doğası Kitabı Üzerine Yüksek Lisans Seviyesinde İnceleme
Kitabın Adı:Ortaçağ Avrupa’sında Cadılar ve Cadı AvıYazar :Haydar AkınSayfa:352 Cilt:Ciltsiz Boyut:13,5 X 21 Son Baskı:09 Ocak, 2023 İlk Baskı:09 Ocak, 2023 Barkod:9786254497001 Kapak Tsr.:Editör:Kapak Türü:Karton Yayın Dili:Türkçe Orijinal Dili: Orijinal Adı:
Hareketliliğin Doğası Kitabı Üzerine Yüksek Lisans Seviyesinde İnceleme
Giriş
Hareketlilik, tarih boyunca fizik, matematik ve felsefe gibi disiplinlerin odaklandığı çok yönlü bir kavramdır. Dinçer Çevik’in ifadesiyle, “Hareketin doğasına ilişkin problemler ve iddialar, fiziğin, matematiğin, felsefenin, özel olarak da metafiziğin odaklandığı başlıklardandır”. Hareket kavramı çoğunlukla uzay, zaman ve süreklilik gibi bileşenlerle kesişir; Zenon paradoksları bu çerçevede en eski tartışma örneklerinden biridir. Hareketliliğin Doğası adlı kolektif çalışma, antik Çağ’dan günümüze insan, fikir ve nesne dolaşımına odaklanarak bu geniş bağlamı kapsamlı biçimde ele almayı amaçlar. Kitabın editörleri Emine Bilgiç Kavak, Hatice Demir ve Esen Kaya, farklı bilim dallarından araştırmacıları bir araya getirerek “hareket” temasını hem tarihsel hem de kavramsal düzlemlerde inceleyen bir derleme sunmuşlardır. Eserin önsözünde belirtildiği gibi, hareket kavramı aynı anda karşıtı (sabitlik), olanağı, öznesi ve nesnesiyle ele alınabilecek genişlikte bir temadır; bu nedenle kitabın bölümleri ticaret, göç, sürgün, esaret gibi çeşitli hareketlilik biçimlerine dair çok katmanlı bir bakış ortaya koymaktadır.
Kitabın Yapısı
Kitap, Antikçağ’dan günümüze hareketlilik konusunu dönemsel ve tematik bölümlere ayırarak ele alan bir derleme niteliğindedir. Editörler Emine Bilgiç Kavak (Sakarya Üni.), Hatice Demir (bilim bağımsız araştırmacı) ve Esen Kaya (Afyon Kocatepe Üni.) çalışmayı hazırlarken hem disiplinlerarası hem de dönemselliğe dayanan bir çerçeve benimsemişlerdir. Eserin önsözünde üç editör, farklı alanlardan gelen bir grup araştırmacının hareket temasını serbest bir çerçevede, ancak belli bir temadan doğan bir çeşitlilik içinde ele aldıklarını vurgular. Kitabın bölümlerini hazırlayan yazarlar arasında klasik arkeologlardan sanat tarihçilerine, tarihçilerden sanatçılara kadar geniş bir yelpaze yer alır. İçerik yelpazesi kadar yazar profili de çeşitlidir: Dinçer Çevik fizik-felsefe perspektifiyle felsefi bir tartışma sunarken; Şerife Çakar arkeolojik bulgular ışığında proto-tarihi dönem zanaat hareketliliğini inceler. Pınar Çağnis, erken dönem Yunan kolonizasyonu çalışmalarını değerlendirir, Ülkü Kara denizcilik ticaretini temsil eden amforaların yolculuğunu irdeler. Aynı şekilde Emine Bilgiç Kavak geç Antikçağda felsefi fikirlerin Doğu Roma’dan İran’a göçünü; Tevfik Orkun Develi ise oryantalist düşüncede “durağan doğu” imgesine karşı çıkan bir düşünsel analizi ele alır. Bir başka bölümde çağdaş göç kuramları tartışılırken (Çağlar Özbek – Uğur Can Köşk), diğer bölümlerde Antikçağ’daki kült heykel hareketliliği (Esen Kaya) veya dini ikonografide motif ilişkileri (Dilek Maktal Canko) gibi konular da irdelenir. Her bölüm, editörlerin belirlediği çerçeve içinde farklı uzmanlık alanlarından katkılarla zenginleştirilmiştir.
Antikçağ’dan Ortaçağ’a Hareketlilik
Kitabın ilk ana bölümlerinde antik dönemde insan ve nesne dolaşımı tarihî bir perspektifle ele alınır. Şerife Çakar, tarihöncesi zanaatçı topluluklarına dair arkeolojik bulguları değerlendirerek “gezgin zanaat uzmanları” kavramını tartışır. Arkaik Yunan dönemi kapsamında Pınar Çağnis, İber Yarımadası’ndaki Yunan kolonilerini yazınsal ve arkeolojik kanıtlarla inceler; bu çerçevede Batı’ya yönelik denizaşırı ticaret ve yerleşimler hareketliliğin erken örneklerini sunar. Ülkü Kara ise geç Antik Çağ’da denizyolu ticaretinin temel öğelerinden amphoraların yolculuğunu, yani amforaların dolduruldukları andan varış noktasına ulaşana dek izlediği süreci betimleyerek dönüşümlü hareket ve durağanlık ilişkisine ışık tutar. Bu çalışmalar antik dönemde ticaret yolları ve göç hareketlerinin nesne dolaşımıyla nasıl şekillendiğini göstermektedir.
Aynı döneme ait bir başka boyutta, fikirlerin dolaşımı da ele alınmıştır. Emine Bilgiç Kavak, 6. yüzyıl Doğu Roma İmparatorluğu’ndaki dinsel-siyasi atmosferde, doğduğu topraklarda kabul görmeyen bir felsefe okuluna mensup düşünürlerin İran’a göçünü inceler. Bu bağlamda, felsefi metinlerin ve fikri geleneğin kültürel-lisanî hareketliliğinin örneğini ortaya koyar. Böylece Antikçağ’dan Ortaçağ’a uzanan fikir transferleri, toplumsal ve siyasî gelişmelerle birlikte tarihsel bir perspektifte tartışılmış olur.
Ortaçağ’dan Modern Döneme Nesne ve Düşünce Dolaşımı
Kitabın Ortaçağ’dan modern döneme uzanan bölümlerinde ideoloji, din ve kültürel kavramların hareketi ön plana çıkar. Tevfik Orkun Develi, “durağan Doğu” kavramının kökenini eleştirel bir dille inceleyerek, Batı-merkezli oryantalizmin “Miskin Doğu” imgesine karşı alternatif bir yorum getirir. Böylece doğuya yönelik stereotiplerin tarihsel inşası irdelenirken kültürel imge ve gücün hareketindeki karşıtlık vurgulanır. Bunun yanında, Çağlar Özbek ve Uğur Can Köşk, göç olgusuna ilişkin kuramsal literatürdeki yaklaşımları artzamanlı ve eşzamanlı boyutlarıyla değerlendirir; göç çalışmalarının güncel yönelimlerine dair kapsamlı bir çerçeve sunar. Bu bölümde bilim ve teknoloji aktarımı konusunda doğrudan bir çalışma yer almamakla birlikte, dinî fikirlerin ve ideolojik yapıtların nesneler gibi taşınması (örneğin kutsal metinler, ikonalar) üzerinden dolaylı da olsa bilimsel düşüncenin yayılımı ve teknolojik bilgi transferi konularında analizlerin zeminine işaret edildiği söylenebilir.
Kültürel ve Toplumsal Bağlamda Hareketlilik
Kültürel ve toplumsal bağlamda hareketlilik temasını işleyen bölümler, göç, tutsaklık, kadınların hareketliliği ve sembolik nesnelerin anlamları ekseninde gelişir. Esen Kaya, Antikçağ din dünyasındaki kült heykel hareketliliğini ele alır; farklı nedenlerle tapınak heykellerinin taşınmasını ve bunun arkasındaki zihinsel kodları karşılaştırmalı olarak değerlendirir. Bu çalışma sembolik nesnelerin ritüel dolaşımının toplumsal anlamını ortaya koyar. Dilek Maktal Canko, Havva figürü üzerinden sembolizm ve cinsiyet perspektifini işler; Adem-Havva mitine dayanan “ilk günah” ikonografisinde ataerkil yeniden yorumları inceler. Hatice Demir’in bölümü ise Bizans sanatında Kızıldeniz’i geçiş sahneleri resimlerini analiz ederek Yahudilerin Mısır’dan kaçışı temasının ikonografik ve profan bağlamlarını sunar. Bu dini ve etnik göç teması, sembolik anlatılar ve tarihi hafıza ilişkisi üzerinden ele alınmıştır.
Ayrıca Pınar Serdar Dinçer, Hristiyanlıkta tutsaklık motifini ele alarak Eski Ahit’te Yusuf’un tutsaklığının geç Antik Çağ Bizans sanatındaki yansımalarını inceler; esaretin dönemin mistik-dinsel anlayışındaki izini sürer. İlkgül Kaya ise Bizans İmparatoriçesi Theophano’nun hayatını ve esaret dönemlerini anlatır; saltanat, siyasi entrika ve kişisel iman gibi unsurların saray hareketliliği üzerindeki yansımalarını değerlendirir. Böylelikle, toplumsal cinsiyet ve güç ilişkilerinin tarihî hareketliliğe etkisi de kitapta kapsamlı biçimde tartışılmış olur.
Uluslararası Hareketlilik Literatürüyle İlişkisi ve Özgün Katkılar
Hareketliliğin Doğası, hareket kavramını disiplinlerarası bir çerçevede ele alması bakımından uluslararası hareketlilik çalışmalarına önemli bir katkı sunmaktadır. Kitaptaki bölümler, hareketliliği yalnızca göç ve ticaret eksenli dar bir çerçevede değil; mitoloji, sanat, din ve felsefe gibi kültürel mecralarda da sorgular. Örneğin Dinçer Çevik’in paradokslar üzerinden hareket olanağını tartışması, kitabın entelektüel derinliğini gösterirken, diğer bölümler antik coğrafyadan Bizans’a uzanan geniş bir mekânsal yelpazede yeni olgu ve veriler ortaya koyar. Bu bağlamda eser, hareketlilik literatürüne tarihsel derinlik kazandırmakta; klasik dönemden modern çağa uzanan yeni karşılaştırmalı çalışmalar için bir zemin oluşturmaktadır. Editörlerin belirttiği gibi, çalışma farklı alan ve dönümlerde hareketi odağa alan, birbirini tamamlayan araştırmalardan oluşan bir bütün sunmaktadır. Böylece kitap, göç, ticaret ve kültür tarihi literatürüne Türkiye’de yayımlanan özgün bir katkı sağlamakta, gelecek araştırmalar için çok çeşitli bakış açıları önermektedir.
Sonuç
Emine Bilgiç Kavak, Hatice Demir ve Esen Kaya editörlüğündeki Hareketliliğin Doğası, antik Çağ’dan günümüze uzanan geniş bir zaman diliminde insan, fikir ve nesne dolaşımını çok boyutlu biçimde inceleyen disiplinlerarası bir derleme olarak öne çıkar. Kitabın makaleleri, hem tarihsel hem kuramsal düzeyde hareket kavramına derinlik kazandırmakta, ticaret yollarından dini motiflere, köklü kuramlardan ikonografiye kadar uzanan zengin bir inceleme alanı sunmaktadır. Genel olarak, derleme hareketlilik çalışmalarına tarihsel perspektifi ve kapsamlı konu çeşitliliğiyle katkıda bulunmakta; gelecek dönemde tarih, antropoloji ve kültürel çalışmalar alanlarında yeni araştırmalara ilham verecek önemli kaynaklar içermektedir. Böylelikle Hareketliliğin Doğası, tarih boyunca “hareket” bağlamında beliren sorulara kapsamlı cevaplar arayan araştırmacılar için değerli bir başvuru niteliği taşımaktadır.
Leave a Comment