Georges Dumézil’in Sosyoloji Ders Notları Üzerine Akademik İnceleme


Kitabın Adı:
Sosyoloji Ders Notları  
Yazar             :
Georges Dumezil
Sayfa:
232 
Cilt:
Ciltsiz 
Boyut:
12 X 20 
Son Baskı:
02 Ekim, 2023 
İlk Baskı:
02 Ekim, 2023 
Barkod:
9786254498510 
Editör:
Kapak Türü:
Karton 
Yayın Dili:
Türkçe 
 
Yayın Dili:
Türkçe 
Orijinal Dili:
Fransızca 
 
 
 
Orijinal Dili:
İngilizce 
Orijinal Adı:
 Cours de sociologie

 







Georges Dumézil’in Sosyoloji Ders Notları Üzerine Akademik İnceleme

1. Giriş: Georges Dumézil’in akademik mirası ve sosyolojiye katkısı

Georges Dumézil (1898–1986), karşılaştırmalı mitoloji ve Hint-Avrupa çalışmaları ile tanınan Fransız bir bilim insanıdır. İstanbul Üniversitesi’ndeki Dinler Tarihi ve Sosyoloji dersleri aracılığıyla Türkiye’deki ilk kuşak entelektüelleri etkilemiş, Macit Gökberk, Vehbi Eralp, Takiyyettin Mengüşoğlu ve diğerlerinin düşünsel altyapısında iz bırakmıştır. Dumézil, filoloji, antropoloji ve sosyolojiyi birleştiren disiplinlerarası yaklaşımıyla, mitolojiyi bir sosyal yapılandırma formu olarak ele almıştır. Özellikle üç işlevli toplum modelini geliştirmesi, karşılaştırmalı mitolojiye ve sosyolojiye önemli katkılar sunmuştur; bu model aracılığıyla Proto-Hint-Avrupa toplumlarının ideolojik ve toplumsal düzeni tanımlanmıştır. Dumézil’in bu modeli, rahipler, savaşçılar ve üreticiler olmak üzere üç katmanlı bir toplumsal yapı önerir. Ayrıca Durkheimcı düşünceden esinlenerek mitleri toplumsal gerçekliklerin yansıması olarak görmesi, sosyoloji ve din sosyolojisi alanında yeni bakış açıları getirmiştir. Dolayısıyla Dumézil’in akademik mirası, hem mitoloji bilimine hem de sosyoloji disiplinine geniş kapsamlı teorik araçlar kazandırması açısından önemlidir.

2. Hint-Avrupa toplumları ve üç işlev teorisi

Dumézil’in en meşhur katkısı üç işlev (trifonksiyon) hipotezidir. Bu hipoteze göre, ilkel Hint-Avrupa toplumları üç temel işlev etrafında örgütlenmiştir: (1) Egemenlik/rahiplik işlevi (sacral ve yargı gücü), (2) Savaşçı işlevi (askeri güç ve cabbarlık) ve (3) Üretkenlik işlevi (tarım, zanaat ve ekonomik faaliyetler). Bu işlevlerin her biri, toplumsal hiyerarşide farklı bir katmana karşılık gelir ve bu katmanlar, ilgili tanrılar ve kahramanlar aracılığıyla mitolojide sembolleştirilir. Örneğin İskandinav mitolojisinde Odin’i egemenlik, Týr’ı yasa-güvenlik, Vanir tanrılarını ise bereket üreticileri sembolize edebilir. Dumézil’in teorisi, Flamen-Brahman (1929) ve Mitra-Varuna (1940) gibi eserlerinde ortaya koyduğu bu modeli, farklı Hint-Avrupa mitolojileri arasında sistematik karşılaştırmalar yaparak temellendirir.

Ancak üç işlev hipotezi yaygın kabul görse de eleştirilere de maruz kalmıştır. Nicholas J. Allen, bu üçlü bölünmenin toplumsal gerçeklikten ziyade araştırmacının örneklerden seçtiği bir “örüntüleme” olduğunu ileri sürerek hipotezi artefakt olarak değerlendirmiştir. Benjamin Fortson ve diğerleri, Dumézil’in işlevleri arasında belirsizlikler olduğuna ve sınıfların birbirine karışabildiğine dikkat çekmiş, modelin gerçek toplumlarda sınırlı geçerliliği olduğunu belirtmişlerdir. Öte yandan bazı bilim insanları –örneğin Mircea Eliade, Claude Lévi-Strauss, Marshall Sahlins ve Jean-Pierre Vernant– Dumézil’in görüşlerini karşılaştırmalı mitoloji ve antropoloji alanında benimsemiş, onun kurduğu kavramların etkisini sürdürmüşlerdir. Böylece üç işlev modeli, eleştirmenlerin yanı sıra birçok çağdaş araştırmacı tarafından en azından ideolojik bir çerçeve olarak değerlendirilmiş, Hint-Avrupa çalışmalarının dışında da tartışılmaya devam etmiştir.

3. Dumézil’in mitoloji-sosyoloji sentezi: Karşılaştırmalı mitolojinin yöntemi

Dumézil’in yaklaşımı, karşılaştırmalı mitoloji ve sosyolojiyi iç içe geçirir. Durkheim’ın “kolektif temsiller” ilkesinden yola çıkarak, efsanelerdeki kişiler, olaylar ve mekanların, dönemin toplumsal-kültürel gerçekliklerini yansıttığını kabul eder. Bu açıdan mitolojik veriler, somut toplumsal yapılar hakkında bilgi verir; Dumézil’e göre erken Hint-Avrupa toplumlarının üçlü hiyerarşi, mit ve destanlarda ilgili tanrılar ve kahramanlarla temsil edilmiştir. Dolayısıyla mitoloji, toplumsal işlevlerin ideolojik bir dışavurumudur.

Metodolojik olarak Dumézil karşılaştırmayı temel alır. Mit ve dili “ikiz kardeş” olarak görür; birini diğerinden bağımsız çözümlemek mümkün değildir,. Bu nedenle Hint-Avrupa dillerindeki yapısal benzerlikleri, mitolojik motiflerle birlikte analiz eder. Örneğin hukukî ve törensel düzenlemeleri yansıtan tanrılar benzer rollerdeki diğer geleneklerle karşılaştırılarak ortak soyut kalıplar ortaya çıkarılır. Dumézil, karşılaştırmalı antropolojiyi canlandırmak adına James Frazer’ın önderliğindeki geleneksel mitoloji çalışmalarına büyük önem vermiştir; Frazer’ın The Golden Bough kitabını adeta bir başucu eseri saymış, onun yöntemiyle eski araştırmacıların açtığı yolu sürdürmüştür,. Özetle Dumézil, mitoloji verilerini çok sayıda gelenekte sistematik olarak karşılaştırarak toplumsal yapılar üzerine genellemeler yapmayı denemiştir.

4. Yapısalcılıkla ilişkisi ve eleştirel değerlendirme

Dumézil sıklıkla Claude Lévi-Strauss ile karşılaştırılır, ancak kendisi kendisini “yapısalcı” olarak tanımlamaktan kaçınmıştır,. Littleton’ın da aktardığına göre Dumézil, eserlerinde bir “yapısalcı değil sosyoloji kuramcısı” olduğunu vurgulamış; Lévi-Strauss’un aksine soyut yapılar yerine sosyal işlev ve ideolojiye odaklanmıştır,. Yine de Lévi-Strauss ve diğerleri onun teorisini benimsemiştir; örneğin yapısalcı antropologlar Eliade ve Vernant, üç işlev kavramının mitolojik analizlerdeki gücünü takdir etmişlerdir.

Eleştirel açıdan, Dumézil’in sistemi “ideolojik” olarak niteleyenler vardır. Bazı tarihçi ve dinbilimciler (örn. Carlo Ginzburg, Arnaldo Momigliano, Bruce Lincoln) onun sağ-milliyetçi bir dünya görüşünden etkilendiğini ve bu nedenle hipotezlerini kuşkulu gördüklerini belirtmişlerdir. Öte yandan Guy Stroumsa gibi akademisyenler, bu tür politik eleştirilerin gereksiz olduğunu savunur. Yapısalcı gelir bilgisi perspektifinden bakıldığında ise, üç işlev teorisinin soyut yapılar yanında Ampirik çoklu örnekleri aynı mantığa uydurmaya çalıştığı; dolayısıyla sistematik bir mantığa indirgemeci etkisi olduğu ifade edilmiştir. Ayrıca, Nicholas Allen ve J. G. Lindow gibi araştırmacılar, üçlü işlevlerin yalnızca İndoeuropsel bağlamlara özgü olmadığını, çeşitli kültürlerde benzer üç parçalı sosyal yapılandırmalar gözlemlendiğini öne sürerek modelin sınırlılıklarına işaret etmişlerdir. Bu tartışmalar gösteriyor ki Dumézil’in kuramsal çerçevesi hem yapısalcı düşünceyle kesişen noktalar taşır hem de onun ötesinde farklı sosyoloji ve antropoloji yaklaşımları tarafından eleştirel olarak sorgulanmaktadır.

5. Dumézil’in sosyolojik yöntem anlayışı ve epistemolojik pozisyonu

Dumézil’in yöntem anlayışı, kuramsal dayanaklardan çok kapsamlı bir epistemolojik esneklik sergiler. Klasik sosyolog Durkheim’ın yöntemlerine şüpheyle yaklaşmış; Durkheim’ın “Sosyolojik Yöntemin Kuralları” kitabını bilimsel olmadığı ve ideolojik kalıplara yaslandığı gerekçesiyle eleştirmiştir. Ona göre, önceden oluşturulmuş kalıplar sahaya zorla uydurmak yerine, verilerden yola çıkarak teoriler kurmak gerekir. Bu bağlamda Dumézil, karşılaştırmalı mitolojiyi deneysel araştırmanın kendine özgü bir yöntemi olarak görür ve veri toplama sürecine vurgu yapar.

Dilbilimsel ve mitolojik analizi birlikte yürütmeyi savunan Dumézil, toplulukların kültürel benzerliklerini ancak bu disiplinlerin entegrasyonuyla ortaya çıkarabileceğini düşünür. Sosyo-genetik tasnif kavramını benimseyerek toplulukları ortak dil ailelerine göre sınıflandırmanın ötesinde, bu sınıfların ideolojideki yansımalarını vurgular. Dumézil’in bakış açısına göre, söz konusu tasnif dilbilimsel kalıplarla sınırlı kalmayıp kültürel fenomenlerin izahını da sağlayabilir; böylece “ikiz kardeşler” olan dil ve mitolojik yapı birbirini tamamlar. Bu nedenledir ki Dumézil, mitolojik veri toplamayı ve değişik disiplinlerden beslenen bir karşılaştırmalı yöntemi sosyolojinin tamamlayıcı bir parçası olarak görmüştür.

Epistemolojik olarak, Dumézil tarihsel-veri temelli bir bilim anlayışını benimser. Önermelerini eski metin ve folklor malzemelerine dayandırır, bunlardan toplumsal işlev modelleri çıkarmaya çalışır. Bu açıdan Durkheim’ın mitlerin toplumsal işlevleri yansıttığı ilkesiyle uyumludur. Aynı zamanda yapısal analizlerden yararlanmakla birlikte, yapıyı sabit bir dil yapısı gibi değil, tarihsel bir toplum modelinin ideolojik tezahürü olarak görür. Dolayısıyla onun epistemolojisi, ideal formları ve genellemeleri somut tarihsellikten koparmayan, karşılaştırmalı ve fonksiyonel bir sosyoloji anlayışına dayanmaktadır.

6. Modern sosyoloji açısından Dumézil’in güncelliği

Günümüz sosyolojisi bağlamında Dumézil’in fikirleri hem ilgi çekici hem de tartışmalıdır. Bir yandan onun derin yapılar arayışı ve ideoloji vurgusu, toplumsal yapıların kültürel metinlerdeki izdüşümlerini inceleyen pek çok yapısalcı ve post-yapısalcı yaklaşımla örtüşür. Mircea Eliade, Claude Lévi-Strauss, Rodney Needham ve Jean-Pierre Vernant gibi düşünürler Dumézil’in üç işlev modelinden yararlanmış, onun sunduğu karşılaştırmalı mitoloji perspektifini kendi çalışmalarına entegre etmişlerdir. Dolayısıyla Dumézil’in mirası, kültür-sosyoloji ilişkisine dair pek çok güncel tartışmada hâlâ sembolik bir referans noktası olarak kabul edilmektedir.

Öte yandan, modern sosyoloji ve antropoloji Dumézil’in modelini eleştirel bir gözle yeniden değerlendirmiştir. Çağdaş araştırmacılar onun yöntemini esasen ideolojik kabul edebilir ya da tarihsel verileri yorumsuz genellemeler için yeterli bulmayabilir. Özellikle aşırı genelleştirmenin tehlikelerine dikkat çekilmiş, alternatif kuramsal çerçevelerin (örneğin dijital metodolojiler, mikro-sosyoloji, postkolonyal eleştiriler) daha kapsayıcı olabileceği vurgulanmıştır. Buna rağmen Dumézil’in entelektüel cesareti ve disiplinlerarası yaklaşımı, sosyal bilimciler için hâlâ öğretici olarak görülmektedir. Özellikle kültürel antropoloji, din sosyolojisi ve karşılaştırmalı tarih çalışmaları onun yönteminden ilham almakta; mitoloji ve efsanelerden toplumsal bilgi üretme fikri günümüz kültür analizlerinde yankı bulmaktadır. Bu çerçevede, Dumézil’in güncelliği, klasik sosyoloji sınırlarını aşan bir perspektifin hâlâ değerlendirilebilir olmasıdır.

7. Sonuç: Sosyolojide Dumézil’den öğrenilecek temel dersler

Georges Dumézil’in çalışmaları, mitoloji ile sosyolojinin kesiştiği bir alanda derin içgörüler sunar. Önemli derslerden biri, toplumsal yapıların kültürel metinlerde ifade edildiğini görebilmektir. Mitlere, efsanelere ve sembollere sosyal organizasyonun izdüşümleri gözüyle bakmak, bir toplumun ideolojisini anlamaya hizmet eder. Bir diğer ders ise, disiplinlerarası yaklaşımın gücüdür: Dilbilim, tarih ve sosyolojiyi bir arada kullanarak sosyo-kültürel benzerlikleri ortaya koymak, klasik tek disiplinli analizlerin ötesine geçebilme imkânı sunar. Dumézil’in modelinde görülen üst katman–orta katman–alt katman (rahipler–askerler–üreticiler) ayrımı, toplumsal işlevlerin ideolojik meşruiyetini kavramada pratik bir şablon olarak değerlendirilebilir.

Bununla birlikte Dumézil’den alınacak bir diğer önemli ders, teorik genellemeler yapılırken içerikteki çeşitliliğe ve ayrıntıya dikkat edilmesidir. Onun sisteminin eleştirilerle karşılaşması, sosyal kuramların ideolojik önyargılardan etkilenebileceğini ve her modelin belirli koşullarla sınırlı olabileceğini gösterir. Bu nedenle güncel sosyolojide Dumézil’i referans alırken, yapısalcı veya fonksiyonel anlatılar kadar içsel farklılıkları ve tarihsel bağlamı da göz önünde tutmak gerekmektedir.

Sonuç olarak, Dumézil’in sosyolojideki en temel katkısı, kültürel verileri (mitleri, ritüelleri, masalları) toplumsal işlevlerle ilişkilendirme fikridir. Onun yöntemsel mirası, “zihnin herhangi bir ikili etkiliği, o bir birlik oluşturduğu düşüncesinden ziyade, her ikisinin en azından düzenlenmeleri gerektiği fikridir” sözlerinde özetlenmiştir. Sosyologlar için Dumézil’den çıkarılacak en büyük ders, kültürel ve ideolojik fenomenlerin arkasında toplumsal düzende kendine özgü işlevlerin bulunduğunu fark etme çabasıdır. Bu bakış açısı, disiplinlerarası bir zenginlik taşıyan sosyolojik analizlerin kapısını aralamaya devam etmektedir.

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.