V. Gordon Childe’ın Arkeolojik Veri Yorumları Üzerine Kuramsal Bir İnceleme
Kitabın Adı:Geçmişi Bir Araya Getirmek
Arkeolojik Verilerin Yorumlanması Yazar :Gordon ChildeÇevirmen:Sayfa:180 Cilt:Ciltsiz Boyut:14 X 21 Son Baskı:08 Ocak, 2025 İlk Baskı:18 Şubat, 2019 Barkod:9786051719351 Kapak Tsr.:Kapak Türü:Karton Yayın Dili:Türkçe Orijinal Dili:İngilizce Orijinal Adı:Piecing Together the Past: The Interpretation of Archaeological Data
V. Gordon Childe’ın Arkeolojik Veri Yorumları Üzerine Kuramsal Bir İnceleme
Giriş
Vere Gordon Childe’ın Piecing Together the Past: The Interpretation of Archaeological Data (1956) adlı eseri, arkeologların verileri sınıflandırma ve yorumlama ilkelerini sistematik biçimde ortaya koymayı amaçlayan önemli bir çalışmadır. Childe, 10 yılı aşkın bir süredir sürdürdüğü derslerde geliştirdiği arkeolojik sınıflandırma ilkelerini bu kitapta derlemiş; arkeolojiye giriş düzeyinde teknik terimlerin ve metodolojilerin anlamlarını açıklamaya odaklanmıştır. Çalışmanın temel hedeflerinden biri, arkeologların “verileri nasıl düzenleyerek arkeolojik bir kayıt oluşturduklarını ve bu kayıtları somut maddi nesneler olarak nasıl yorumladıklarını” açıklamaktır. Childe’ın arkeoloji alanına katkısı yalnızca kitapla sınırlı kalmamış, aynı zamanda dönemindeki mevcut arkeolojik malzemenin yorumlanmasıyla disiplinin yönünü etkilemiştir. Bu nedenle Childe’ın çalışmaları, arkeolojide kültür tarihçiliği, tarihsel materyalizm ve kültürel evrim gibi temel kavramları şekillendiren teorik bir çerçeve sunar.
Bu makalede, Childe’ın arkeolojiye yönelik teorik katkıları, tarihsel materyalist yaklaşımı, verileri yorumlama yöntemleri ve kültürel evrim anlayışı ele alınacaktır. Ayrıca Childe’ın arkeolojik açıklama modelleri ile ilişkisi incelenip, çağdaş arkeoloji metodolojileri bağlamında etkisi değerlendirilecektir. Çalışma, giriş bölümünü takiben Teorik Çerçeve, Veri ve Yorumlama ile Kuramsal Yaklaşımlar başlıklarını içeren ana analiz bölümleri ve Çağdaş Yaklaşımlarla Karşılaştırma bölümleriyle devam edecek; sonuçta Childe’ın günümüzdeki rolüne dair çıkarımlar sunulacaktır.
Teorik Çerçeve
Childe, eğitimine klasik arkeoloji ve felsefe ile başlamış, Oxford’da Arthur Evans ve J.L. Myres gibi akademisyenlerle çalışmıştırbilimveaydinlanma.org. İlk eserlerinde kültür-tarihsel yaklaşımın bir savunucusu olan Childe, özellikle tipoloji ve kültür birliktelikleri kavramını kullanarak insan tarihini sınıflamıştır. 1930’larda ve 40’larda Childe, gelişmekte olan kültürler tarihçiliği üzerine çalışmış; The Dawn of European Civilization ve The Aryans gibi eserlerinde Avrasya tarihine dair geniş sentezler yapmıştır. Bu dönemde hâkim olan tek kutuplu evrimcilik anlayışına karşı çıkarak, insan topluluklarının gelişimini düz çizgi yerine ara dönemlerle kırılan bir süreç olarak görmüştürbilimveaydinlanma.org. Bunun bir örneği olarak Childe, insan topluluklarındaki büyük dönüşümleri iki “devrim” başlığı altında açıklamıştır: Neolitik Devrim (tarımın ortaya çıkışı) ve Kentsel Devrim (şehirleşme ve karmaşık toplumların doğuşu)bilimveaydinlanma.org. Bu kopuşlara dayalı evrim modelini benimseyerek, insan topluluklarının ilerlemelerini tarihsel olarak incelemiş ve evrimsel süreci aşamalı değil kesintili kabul etmiştir.
1930’lu yıllardan itibaren Childe’ın düşünsel yöneliminde Marksizm belirgin bir yer tutmuştur. Kendisinin İlerlemeci bir çizgiden ziyade dönemselleşmiş toplumsal değişimleri vurgulamış olması, tarihsel materyalist bakışla uyumludur. Childe, materyalist ve diyalektik bir analiz yöntemini benimsemiş; toplumsal üretim ilişkilerinin birincil rol oynadığı genel tarih yasalarını savunmuştur. Tringham’a göre Childe, kültürel değişimi “üretim ilişkilerinin önceliği, üretim güçleri ve ilişkileri arasındaki dönemsel çatışmalar ve bu ilişkileri düzenleyen devrimler” bağlamında ele almıştır. Örneğin endüstriyel toplumları açıklamak için geliştirilmiş klasik ekonomi politik yasalarının, ilkel ya da farklı üretim moduna sahip toplumları açıklamada geçerli olmadığını vurgulamış; toplumsal bağlamın değişmesi durumunda açıklama yasalarının da değişmesi gerektiğini savunmuştur. Bu anlamda Childe, bilimsel arkeolojide evrensel kanunlardan ziyade tarihsel bağlama duyarlı modeller aramış; insan doğasının sabit kabul edilmesini reddetmiş ve toplumsal döneme bağlı olarak farklı yasaların geçerli olduğunu ortaya koymuştur.
Kısacası Childe’ın teorik çerçevesi, 1940’ların sonuna doğru olgunlaşan tarihsel materyalizme ve diyalektik düşünceye dayalıdır. Aşağıdaki çalışmalarda ele alacağımız gibi, bu yaklaşım onun arkeolojik veriyi sınıflandırma ve yorumlama metodolojisine de yansımıştır. Öte yandan, Childe’ın dönemi için marjinal sayılabilecek biçimde Marksist fikirleri benimsediği; Batı dünyasında arkeolojide ilk Marksist yaklaşımın temsilcilerinden olduğu da vurgulanmaktadır. Bu özellikleriyle Childe, özellikle 1960’lara dek yaygın olan kültür-tarihçi akımdan sonra gelişen, toplumsal değişimlere güçlü tarihsel vurgular getiren yeni arkeolojik modellerin düşünsel öncülerindendir.
Veri ve Yorumlama
Childe’ın “Piecing Together the Past” kitabında en temel vurgu, arkeolojik verilerin nasıl sınıflandırıldığı ve kültür modellerine dönüştürüldüğüdür. Childe’a göre arkeolojik olarak önemli sayılan birimler, çoğunlukla bir araya gelmiş ya da bir ilişki içinde bulunmuş artefakt tiplerinin (örneğin çanak-çömlek biçimleri, alet türleri, mezar geleneği vb.) tekrar eden birlikteliğidir. Bu birliktelikler, Childe’ın tanımıyla “kültür” olarak adlandırılır. Childe, bir birliktelikte birden çok davranış boyutunu yansıtan, tekrarlayan tip-derlemelerinin “kültür” kabul edilmesi gerektiğini belirtirarchive.org. Bu tanıma göre, tek bir alet türünün bir araya gelmesi değil, belirli bir coğrafya ve zaman diliminde birçok sit alanında tekrar tekrar birlikte görülen alet ve eşya grupları kültür olarak tanımlanır. Sözgelimi bir yerleşmede aynı tarz çanak-çömleğin farklı evlerde ve mezarlarda, yakın coğrafyada birden çok yerde ortaya çıkması, bu kültürün bir parçası sayılır. Ancak tek başına evrilen nadir alet tipleri –örn. yalnızca avcılık araçları veya yalnızca tek bir işlevli malzeme– “kültür” tanımı için yeterli sayılmaz; öznitelikli kültürel birliktelik oluşturabilmeleri için besleyici davranış boyutları içermelidir.
Childe’ın veri yorumlama yöntemi “tip-fosil” kavramına dayanır. Her bir arkeolojik tip (çanak-çömlek şekli, alet biçimi vb.) bir yenilik, icat veya düşüncenin somut izidir; o topluluğun sosyal geleneğinde onaylanıp tekrar edildiği kabul edilir. Childe, bir tip-fosilin başka toplumlarda bağımsız ortaya çıkma olasılığının düşüklüğünü varsayar. Böylece, uzaysal ve zamansal olarak geniş bir alanda tekrar eden birliktelikler, arkaik malzeme kaydını rastlantısal değil, ortak bir davranış örüntüsünün göstergeleri olarak yorumlama ilkesine dayanır. Bu yaklaşımda, bir kültürün tanımı istatistiksel özellik taşır: Aynı tiplerin çok sayıda kapalı buluntuda bir arada görüldükçe bu birlikteliğin rastlantıya bağlı olma olasılığı azalır, arkasında ortak bir üretim-tüketim kalıbı olduğu ihtimali güçlenir. Childe’ın ifadesiyle, kültür “iplik ve yamalardan oluşan” mekanik bir toplam değil, organik bir bütün olarak kavranmalıdır; kültürü ayırt eden en keskin işaretler tip-fosiller olsa da, arkeolog asıl görevinin bu türlerin arkasındaki davranış örüntüsünü ortaya çıkarmak olduğunu savunmuştur.
Çalışmada Childe, arkeolojik kayıtla ilgili “ne?” sorularına da cevap arar. Örneğin “Arkeolojik veriler ne işe yarar?” sorusuna, çoğunlukla temel insani ihtiyaçlara yönelik üretim faaliyetlerinin izleri olarak yanıt verir. “Maddi kültür” olarak adlandırdığı alan, insanların yiyecek, barınma gibi ortak hayati gereksinimlerini karşılamak için kullandıkları araç ve gereçlerle ilgilidir. Childe, insan toplumlarının ibadet, sanat, süs gibi ritüel/spiritüel faaliyetlerinden kalan eserleri ise “ruhani kültür” adı altında kategorize eder ve bunların ancak temel ürününü üreten sistem (üretim tarzı) üzerine inşa edilmiş bir üstyapı olarak ele alınabileceğini belirtir. Nitekim kitabın ilgili kısmında Childe, “ruhani kültürün” üretim sisteminin desteklediği bir üstyapı olduğunu; arkeolojinin büyük kısmının ise “maddi kültür” kapsamında, Homo sapiens’in diğer hayvanlarla paylaştığı ihtiyaçların arkeolojik izlerini incelemekle ilgili olduğunu vurgular. Başka bir deyişle, Childe’a göre arkeolojik buluntular esas olarak insanın biyolojik ihtiyaçlarına indirgenebilecek faaliyetlerinin sonucudur. Bu yorum, onun tarihsel materyalizm vurgusuyla uyumludur: Örneğin, “en azından büyük bir kısmı, arkeolojik kayıtta toplumun yiyecek, barınma vb. maddi gereksinimlerini karşılamak için yürüttüğü faaliyetlerin eseridir” diyerek, pek çok buluntunun temel üretim-tüketim süreçlerine işaret ettiğini belirtir.
Kuramsal Yaklaşımlar ve Açıklama Modelleri
Childe’ın kuramsal yaklaşımı, geçmişi anlamak için tarihsel materyalizmin ilkelerini doğrudan uygulamasıyla karakterizedir. Avrupa ve Büyük Britanya arkeolojisinde o güne dek yaygın olan idealist ya da kültür tarihçi açıklamaların aksine, Childe toplumların maddi temellere dayalı evrimine odaklanmıştır. Tringham’ın yorumu ile Childe, tarihsel süreçte “üretim ilişkilerinin önceliği, üretim güçleri ile üretim ilişkileri arasındaki çatışmalar ve bu ilişkileri yeniden düzenleyen devrimler” gibi genel yasalar savunmuştur. Örneğin, Childe 1947’de yayımladığı History in 1947 adlı eserinde, artık evrensel ve değişmez insan davranışı yasalarına inanmadığını belirtmiş; bunun yerine her toplumun belirli bir üretim tarzı aşamasında geçerli ilkeler üzerinde işlediğini ileri sürmüştür. Böylece Childe için açıklama modelleri evrensellikten ziyade tarihsel özgüllüğe dayanır; sanayi toplumunu açıklayan teorik çerçeve, avcı-toplayıcı veya erken tarımcı topluluğu açıklamada aynen uygulanamaz. Bu, Childe’ın modern “Yeni Arkeoloji” yaklaşımlarından ayrıştığı bir noktadır: Süreçsel arkeologlar genellikle insan doğasının sabit varsayımlarıyla evrensel yasalar ararken, Childe her dönemin değişimi için farklı açıklama yasalarının gerektiğini savunur.
Bu bağlamda Childe, arkeolojide kültürel evrim modellerine de farklı bakmıştır. Onun için insanlık tarihindeki başlıca dönüşümler, yukarıda sözünü ettiğimiz Neolitik ve Kentsel Devrimlerdirbilimveaydinlanma.org. Childe’a göre bunlar insan topluluklarının sosyal evriminde keskin kırılmalar yaratmış; tarımsal üretim ve kentleşme alt yapısında köklü değişikliklere yol açmış devrimsel olaylardırbilimveaydinlanma.org. Childe, bu kavramlarla evrimi teleolojik bir ilerleme olarak değil, belirli koşulların birikmesiyle ortaya çıkan niceliksel değişmelerin niteliğe dönüştüğü anlar olarak görür. Örneğin ilk tarımın ortaya çıkışını, bir “Neolitik Devrim” olarak nitelendirerek önceki dönemdeki değer üretim ilişkilerinin radikal biçimde değişmesine bağlamıştır. Benzer şekilde “Kentsel Devrim” kavramıyla, kent devletlerinin ve sınıflı toplumların gelişiminin toplumsal üretim biçiminde bir sıçrama olduğunu öne sürmüştür. Bu devrimler fikri, Childe’ın toplumsal dönüşümlerde sıradan tesadüflerden ziyade temel maddi etmenleri görmek istediğini gösterir.
Childe’ın arkeolojik açıklama modellerindeki bu yaklaşım, sonraki metodolojilerle hem uyum hem çatışma noktaları içermiştir. Örneğin 1960’larda gelişen süreçsel arkeoloji, Childe’ın materyalist eğiliminden etkilenmiş; ancak “sabit insan doğası” ve genel yasalar arama eğilimi onu ters anlamıştırr. Yine de Childe’ın önleyici-difüzyon ve kitlesel yenilik modellerine karşı ölçülü duruşu, güncel literatüre uyarlanmaya çalışılmıştır. Bazı çağdaş arkeologlar, Childe’ı bir normatif kültür tarihçi olarak değerlendirip, onun toplumsal değişime dair fikirlerini basite indirgemişse de, daha yakından incelendiğinde Childe’ın vizyonunun karmaşıklığı ortaya çıkar. Sonuçta Childe, ne saf bir kültür tarihçisi ne de tamamen teorikci olarak sınıflandırılabilir; o, arkeoloji ile sosyal değişim arasında diyalog kurmayı amaçlayan bütünlüklü bir yaklaşıma sahip olmuştur. Bu bakımdan, Childe’ın kavramsal modelleri “arkeolojik kültür” tanımı, evrim kavramları ve açıklama mantığı gibi alanlarda bugün bile arkeologlar arasında tartışılan temel konulara öncülük etmiştir.
Çağdaş Yaklaşımlarla Karşılaştırma
Childe’ın etkisi, günümüzde halen çeşitli açılardan hissedilmektedir. Kuzey Amerika arkeolojisi, özellikle giriş kitaplarında Childe’ın “uygarlığın on ölçütü” ve tarımın kökeni teorisini standart içeriğe dahil etmiştir. Ancak erken dönemde çoğu Amerikalı arkeolog, Childe’ı salt yayılmacı (difüzyonist) veya yeni-evrimci olarak yorumlamış; onun Marksist perspektifine dikkat etmemiştir. Türkiye dâhil birçok ülkede de Childe’ın eserleri eğitim müfredatında yer almış; kültürel evrim, Neolitik Devrim gibi kavramları tartışmaya açmıştır. Örneğin Kore arkeologları, Childe’ın “arkeolojik kültürler” kavramından esinlenerek verilerdeki örüntüleri (kültürleri) belirlemiş; ancak Childe’ın Neolitik ve Kentsel Devrim fikirlerinin Kore gerçekleriyle uyuşmamasına dikkat çekmişlerdir.
Öte yandan, süper-yapı ile altyapı ayrımı gibi tarihsel materyalist unsurlar, çağdaş arkeolojinin bazı eğilimlerinde yankı bulmuştur. Maddi kültür verilerini temel ihtiyaçlar bağlamında yorumlamak, özellikle süreçsel arkeoloji ve bilimsel arkeoloji hareketlerinde doğal kaynaklardan sosyo-ekonomik çıkarımlar yapılmasını teşvik etmiştir. Post-prosesüel akım ise Childe’ın tabiatüstü veya ideolojik unsurlara (örneğin dinin rolü gibi) yeterince vurgu yapmadığını eleştirmiştir. Örneğin Childe’ın arkeolojide dini geri planda tutup “ilerlemenin önündeki engel” olarak görmesi, post-prosesüel perspektiften insan inanç sistemlerini küçümsemek olarak değerlendirilebilir. Bu eleştirilere rağmen, Childe’ın holistik ve tarihsel materyalist yaklaşımı, günümüz metodolojilerinde bile tartışma konusu olmaya devam etmektedir.
Kısacası, V. Gordon Childe’ın arkeolojiye getirdiği teorik çerçeve ve yorumlayıcı yöntemler, hem onun dönemindeki hem de sonrasındaki arkeoloji ekollerini şekillendirmiştir. Kitabında ortaya koyduğu sınıflandırma ilkeleri (tip-fosillerle kültür oluşturma) ve tarihsel materyalist evrim anlayışı, günümüz arkeologları tarafından hâlen incelenmekte, bazı kavramları güncellenerek sürdürülmektedir. Arkeoloji metodolojisine en geniş kapsamlı katkılarından biri, geçmişi maddi zemin üzerinde diyalektik bir süreç olarak kavramsallaştırmış olmasıdır.
Sonuç
V. Gordon Childe’ın Piecing Together the Past kitabı, arkeoloji disiplini için hem bir başvuru metni hem de Childe’ın geniş teorik birikimini yansıtan bir manifestodur. Childe’ın tarihsel materyalist bakışı, arkeolojik verilerin yorumlanmasında ekonomi ve teknoloji odaklı açıklamaları öne çıkarırken; kültürel evrimci modelleri de toplumsal değişimleri kavramamızda kritik kavramlar sunmuştur. Bu analizde görüldüğü üzere, Childe’ın kültür tanımı, verilerden anlama yöntemleri ve açıklama modelleri, çağdaş arkeoloji tartışmalarında hâlen etkin bir yere sahiptir. Gelişen arkeolojik paradigmalara rağmen Childe’ın birleştirici ve köklü anlayışı, günümüz araştırmalarında pek çok açıdan yol gösterici olmayı sürdürmektedir. Çalışmanın sonuç kısmında, Childe’ın katkılarının sadece bir dönemin değil, tüm arkeolojik düşünce tarihinin önemli kilometre taşlarından olduğu vurgulanabilir. Onun teorik mirası, arkeolojik veriyi yorumlama sürecinde yalnızca nesnel analiz sunmakla kalmamış, aynı zamanda insanlık tarihine geniş vizyonlu bir perspektif kazandırmıştır.
Kaynakça
- Childe, V. G. (1956). Piecing together the past: The interpretation of archaeological data. London: Routledge & Kegan Paul.
- Demiröz, C. (2021, Şubat 27). Arkeolojiye Marksist Yaklaşım: Gordon Childe. Bilim ve Aydınlanma Akademisi.
- Ko, I. (2025). The ideas of V. Gordon Childe and Korean archaeology: Contributions and limitations. (10. Dünya Arkeoloji Kongresi – WAC-10, çevrimiçi).
- Tringham, R. (1983). V. Gordon Childe 25 years after: His relevance for the archaeology of the Eighties. Journal of Field Archaeology, 10(1), 85-100.
Leave a Comment