Georges Dumézil ve Dumézil ile Konuşmalar Üzerine İnceleme
Kitabın Adı:Dumézil İle Konuşmalar Yazar :Didier EribonÇevirmen:Sayfa:200 Cilt:Ciltsiz Boyut:12 X 20 Son Baskı:04 Ekim, 2023 İlk Baskı:04 Ekim, 2023 Barkod:9786254498329 Kapak Tsr.:Editör:Kapak Türü:Karton Yayın Dili:Türkçe Orijinal Dili:Fransızca Orijinal Dili:İngilizce Orijinal Adı: Conversations avec Georges Dumézil
Georges Dumézil ve Dumézil ile Konuşmalar Üzerine İnceleme
1. Giriş: Georges Dumézil’in Akademik Portresi ve Söyleşinin Bağlamı
Georges Dumézil (1898–1986), 20. yüzyılın en önemli Hint-Avrupa mitoloji ve uygarlığı uzmanlarındandır. Fransız École Normale Supérieure kökenli bir dilbilimci ve karşılaştırmalı mitoloji araştırmacısı olan Dumézil, Hint-Avrupa halklarının inanç ve toplumsal yapıları üzerine çalışarak disiplinlerarası bir yaklaşım geliştirmiştir. İstanbul Üniversitesinde misafir öğretim üyeliği ve Collège de France’da kürsü sahipliği yaparak kariyerinin zirvesine ulaşmıştır. Çalışmaları, karşılaştırmalı mitolojide yenilikçi metodolojiler önermesi ve Proto-Hint-Avrupa toplumları arasındaki yapısal benzerlikleri ortaya koymasıyla dikkat çekmiş, akademik camiada geniş yankı uyandırmıştır. Dumézil, “bilim insanının eserinin arkasına çekilmesi” gerektiğini savunduğu için otobiyografik anlatılardan uzak durmuş; gençlikten beri özel hayatını ve anılarını mümkün olduğunca dile getirmemiştir.
Didier Eribon’un Dumézil ile Konuşmalar (orijinali Entretiens avec Didier Eribon, 1987) adlı söyleşi kitabı, Dumézil’in bu çekingenliğini aşarak kendi yaşam öyküsünü, entelektüel serüvenini ve düşünce birikimini anlattığı ender kaynaklardan biridir. Kitapta, Dumézil’e kariyerindeki dönüm noktaları, doktora çalışmaları ve Hint-Avrupa araştırmalarının evrimi sorulmuştur. Dumézil, çoğu kez gündemde tutulmayan bu kişisel yanlarını nihayet paylaşırken, 20. yüzyıl Fransız düşünce hayatına dair “tarihe dönük önemli bir tanıklık” sunmaktadır. Örneğin Dumézil, Türkiye yılları, okul arkadaşları ve dostları (Pierre Gaxotte’dan Michel Foucault’ya), kişisel ilgi alanları ve gençlikteki siyasi eğilimleri gibi konulara değinmiş; böylece dönemsel siyasi ve akademik atmosferi de aydınlatmıştır. Özetle, Eribon’la yaptığı söyleşiler, Dumézil’in üçlü işlev teorisi ile karşılaştırmalı mitoloji kuramlarını yerleştiren düşünsel bağlamı; bilimsel mirasını doğuran tarihsel ve sosyal koşulları masaya yatırmaktadır. Bu bağlamda çalışmamız, söz konusu söyleşi kitabının içeriğini incelerken Dumézil’in Akademik biyografisi ve fikir dünyasını da kapsamlı şekilde ele alacaktır.
2. Üç İşlev Kuramı: Dinî, Askerî ve Ekonomik İşlevlerin Yapısal Örgütlenmesi
Georges Dumézil’in en bilinen katkısı, üç işlev kuramı (tripartite hypothesis)dır. Buna göre, ilkel Hint-Avrupa toplulukları (Aryanlar) ideolojik ve toplumsal olarak üç ayrı işlev etrafında hiyerarşik biçimde örgütlenmiştir: egemenlik (egemen sınıf/priest sınıfı), savaş ve üretkenlik (üretici sınıf). Dumézil’in hipotezi şu şekilde özetlenebilir:
- Birinci İşlev (Egemenlik–Yargı): Dinî ve hukukî egemenlikle ilgilidir. Bu işlevin temsilcileri kral ve rahiplerdir; tanrılar düzleminde ise “kâhin yaratan” (mystic-creator) ile “düzen-önleyici” (juridist-organizer) olmak üzere iki arketip bulunur. İlkel düzenin kozmik düzenini yöneten bu tanrılar (örneğin Varuna–Mitra ikilisi, Odin–Týr gibi) hem “büyü” (kozmosu yöneten gizem) hem de “hukuk” yetkilerine sahiptir. Dumézil’e göre, kraliyet ile rahiplerin ortaklığı eski toplumun devlet ve din yapısını oluşturmaktadır.
- İkinci İşlev (Savaşçılık–Askeri Güç): Fiziksel kuvvet, cesaret ve kahramanlıkla ilgilidir. Toplumda savaşçı sınıfın (kshatriya, şövalyeler vb.) işlevi ikinci işlevi temsil etmektir; tanrısal düzlemde ise Indra, Ares ya da Thor gibi savaş ve silah tanrıları bu role karşılık gelir. Dumézil’in tanımına göre bu tanrılar, büyük fiziksel güç ve cesaret vasıfları taşır; insan toplumunda ise savaşçı sınıf, birinci işlevin (egemenler) verdiği kararları uygulayıp koruyan güç konumundadır.
- Üçüncü İşlev (Üretkenlik–Verimlilik): Toplumun ekonomi ve doğurganlık boyutuyla ilgilidir. Çiftçiler, zanaatkârlar ve diğer emekçi sınıflar bu işlevin insan kuramındaki temsilcileridir; tanrılar düzeyinde ise bereket ve bolluk tanrıları (örneğin Aśvins, Njörðr–Freyja gibi ikililer ya da Roma’da Quirinus) üçüncü işlevi yansıtır. Bu işlev, gençlik, iyilik, şifa ve toplumun günlük ihtiyaçları ile ilişkilidir. Dumézil’e göre, özgün Hint-Avrupa ideolojisinde her üç işlevin bir araya gelmesiyle uyumlu bir toplumsal düzen ortaya çıkar; toplumsal işbölümü, tanrılar ve insanların hiyerarşik uyumu bu üçlü modele göre açıklanabilir.
Özetle, Dumézil’in üç işlev kuramı, Hint-Avrupa topluluklarının dinî ve toplumsal organizasyonuna egemenlik, savaş ve üretim olmak üzere üç temel fonksiyonel ilke bağlamında bakar. Her işlev insan toplumunda farklı sınıfların ve kurumsal rollerin mevcudiyetini öngörürken, mitolojide bu işlevleri simgeleyen karakterlerin tekrarını gösterir. Bu yaklaşıma göre, toplumsal piramidin en üstünde yöneticiler/rahipler (birinci işlev), ortada askerler (ikinci işlev), en altta ise üretici emekçi sınıf (üçüncü işlev) yer alır. Dumézil, toplumsal yapı içindeki bu ayrımı mitlerdeki örüntüleri tespit ederek kanıtlamış; ilk işlevin tanrılarının adaleti ve büyüyü, ikinci işlevin kahramanlık ve savaşı, üçüncü işlevin ise doğurganlık ve refahı temsil ettiğini göstermiştir.
3. Mitoloji ve Yapısalcı Yaklaşım: Dumézil’in Karşılaştırmalı Analiz Yöntemi
Dumézil’in mit çözümleme yöntemi, genellikle “karşılaştırmalı mitoloji” ve bir ölçüde “yapısalcı motif analiz” olarak tanımlanır. Ancak Dumézil kendisinin katı anlamda bir yapısalcı olmadığını vurgulamıştır: “Je ne suis pas… structuraliste” sözleriyle yapısalcılığa mesafeli durduğunu belirtmiştir. O, mitolojiyi incelerken Lévi-Strauss’un tekil anlatı yapılarına odaklanmasındansa, Hint-Avrupa kültürleri arasında kuramsal bir ideolojik altyapı aramıştır. Dumézil, mitlerdeki ortak temaları ve üçlü işlevsel örüntüleri tespit etmek için dilbilimsel, antropolojik ve tarihî verileri çok disiplinli şekilde harmanlamıştır.
Dumézil, karşılaştırmalı analizinde farklı Hint-Avrupa geleneklerini bir arada tutan yapısal bir sistem tanımlamış; mitolojik motifleri bu “üç işlev” ekseninde sınıflandırmıştır. Bu yöntemde, her bir mitolojik figür veya öykü önce ilgili işlev açısından ele alınır, sonra farklı kültürlerdeki benzer karakterlerle eşleştirilir. Örneğin mitolojik anlatılarda farklı toplumların kral veya başrahip karakterlerinin benzer rol ve özellikler taşıması, bunların birinci işlevle bağlantılı olduğunu düşündürür. Dumézil’in sisteminde bu tür genellemelerin yapılması, bazı eleştirmenlerce “teorinin doğrulamacı olması” ve dairesel yorumlama riski taşıması şeklinde yorumlanmıştır.
Lévi-Strauss’un yapısalcılık paradigmasıyla Dumézil’in yaklaşımı arasında temel farklar da vardır. Lévi-Strauss, bütün kültürlerdeki mitolojik yapıların evrensel zihinsel yapılar veya ikili karşıtlıklar içerdiğini öne sürerken, Dumézil yalnızca Hint-Avrupa kültürlerine özgü bir model aramıştır. Dahası, Dumézil’in kapsamlı karşılaştırmalarında Balkan, Sami ya da Kafkas mitolojileri gibi Hint-Avrupa dışı anlatılarda kendi modelini bulamamış olması, onun tekil bir bölgesel topluluk tanımı yapmasına yol açmıştır. Dumézil bu nedenle kendisini “karşılaştırmacı” olarak nitelendirmeyi yeğlemiş, yapısalcı etiketi konusunda ısrarcı olmamıştır. Sonuç olarak, Dumézil’in yöntemi antropoloji, tarih ve dilbilimden beslenen geniş kapsamlı bir mukayeseli analizdir; yapısalcılıkla örtüşen tarafları bulunsa da, odak noktası tüm dünyaya genellenebilir soyut yapılardan çok belirli kültürel tarihsel örüntülerdir.
4. Hint-Avrupa Halkları ve Tarihsel Model: Mitolojik Karşılaştırmalar
Dumézil’in üç işlev modelini test ettiği alanlardan biri, farklı Hint-Avrupa mitolojilerindeki motiflerin karşılaştırılmasıdır. O, özellikle Roma, İskandinav (Cermen) ve Hint (Vedik) mitolojilerini irdeleyerek bu modelin izlerini aramıştır. Sonuç olarak aşağıdaki karşılaştırmalar öne çıkmıştır:
- Hind-Avrupa/Klasik Hint (Vedik) Mitolojisi: Birinci işlev topluluğu Mitra ve Varuna gibi çiftlerle temsil eder. Varuna kutsal düzeni (yargısal gücü), Mitra ise adalet ve anlaşmaları koruyucu yönü sembolize eder. İkinci işlevin simgesi Veda’da Indra’dır; cesur savaşçıdır. Üçüncü işlev ise Aśvins ikizleriyle temsil edilir (bereket, sağlık, zenginlik tanrıları. Dumézil’e göre Hint kast sistemi de (Brâhman, Kṣatriya, Vaiśya) bu üç işlevsel katmana karşılık gelir.
- İskandinav (Cermen) Mitolojisi: Birinci işlevde Odin ve Týr gibi göksel otorite tanrıları öne çıkar. Odin, bilge-büyücü-kral arketipiyle, Týr ise adalet ve hukuk tanrısı olarak görev yapar. İkinci işlev savaşçı tanrı Thor’u içerir; onun çekici Mjölnir ile düşmanlarına karşı gösterdiği fiziksel güç vurgulanır. Üçüncü işlev ise Freyr–Njörð ikilisiyle ilişkilidir; bu Vanir tanrıları bereket, bolluk ve bereketle bağlantılıdır. Örneğin İskandinav destanlarında Odin/Týr askerî liderleri kutsarken, Thor savaşçı kahramanı, Freyr ise toprak ve hasatla ilişkilendirilmiştir.
- Roma Mitolojisi: Roma dininde erken dönemin “Arkaik Üçlüsü” (Jüpiter, Mars, Quirinus) bu modeli aksettirir. Jüpiter (ve eklenmiş Dius Fidius) egemenliğin ve hukukun tanrısı, Mars savaş tanrısı, Quirinus ise Roma halkının asıl kurucusu ve üçlünün üçüncü işlevine denk gelen bereket tanrısıdır. Dumézil, Arkaik Roma dinindeki bu yapıdan hareketle, Roma mitolojisinin bile Hint-Avrupa geleneklerine dayalı olduğunu savunmuştur.
Bu karşılaştırmalı örnekler, Dumézil’in tezini destekler: Hint-Avrupa topluluklarının farklı coğrafyalarda benzer üçlü motifler taşıdığı gözlenmiştir. Bununla birlikte, modelin evrensel genelliğine ilişkin tartışmalar vardır; bazı eleştirmenler her kültürde bu net üçlünün olmadığına işaret etmişlerdir. Yine de, Roma, Hint ve İskandinav örnekleri Dumézil’in tarihsel modeli için güçlü vakalar olarak görülmüştür. Dumézil ile Konuşmalar kitabında Dumézil de bu mitolojik örnekleri sıklıkla aktararak teorisinin kapsamını göstermiş, farklı halkların benzer mitolojik akıl yürütmelerini işleyerek kuramının tarihsel derinliğini vurgulamıştır.
5. Siyasal ve Entelektüel Eleştiriler
Dumézil’in kariyeri ve görüşleri, özellikle II. Dünya Savaşı bağlamında çeşitli siyasi tartışmalara konu olmuştur. Söyleşide bu konulara da değinilmiş, Dumézil’in Vichy dönemi ilişkisi ve milliyetçilik tutumu üzerine açıklamalarına yer verilmiştir. Dumézil ile Konuşmalar’ta Dumézil, Türkiye’de geçirdiği yıllardan ve İstanbul Üniversitesi’ndeki çalışmalarından söz ederken, aynı zamanda 1930’ların Fransası’ndaki entelektüel çevrelerden arkadaşlıklarına kadar geniş bir panoramayı aktarmıştır. Kitapta adları geçenler arasında tarihte tartışmalı figürler de vardır: Örneğin tarihçi Pierre Gaxotte, Action Française bağlantılı bir milliyetçidir. Dumézil ise Eribon’a gençlik döneminde belli siyasi eğilimleri olduğunu itiraf etmiş, ancak bunların eyleme dönüşmediğini vurgulamıştır.
Siyasal dönemde Dumézil’e yönelik iddialardan en önemlisi Vichy Rejimi ile ilişkisidir. Dumézil, II. Dünya Savaşı başlangıcında Türkiye’de ordu görevlisi olarak bulunmuş, Fransa’ya dönünce EPHE’deki görevine dönmüştür. Ancak gençlikteki masonluğu nedeniyle, Nazi işbirlikçisi Vichy hükümeti tarafından 1941 başında meslekten uzaklaştırılmıştır. (Kaynaklara göre Dumézil mason olduğu için görevinden alınmış, bu durum onun gerçek bir Vichy sempatizanı olmadığının kanıtı olarak görülmektedir.) 1943’te meslektaşlarının araya girmesiyle eski görevine geri dönen Dumézil, dönemi “son derece sorunlu” olarak nitelemiş; Nazizm’e karşı durduğunu belirtmiş, Alman milliyetçiliğine karşı kaygı duyduğunu vurgulamıştır. Le Monde gibi kaynaklarda aktarıldığı üzere, Dumézil’in kendisi de Action Française hareketine katılmadığını, bu örgüte dair hevesi olmadığını açıkça söylemiştir.
Çevresinden ve sonraki kuşaklardan gelen bazı eleştirilere de söyleşide yer verilmiştir. Örneğin tarihçi Carlo Ginzburg, Dumézil’in erken dönem çalışmalarıyla “Nazi kültürüne sempati” gösterdiğini iddia etmiş, çalışma arkadaşlarından Alain de Benoist gibi Yeni Sağcı figürlerin onun teorilerinden yararlandığına dikkat çekmiştir. Dumézil’in öğrencileri arasında yer alan Claude Lévi-Strauss’un taraftarları da onun Hint-Avrupalı modelinin evrensel olduğunu savunmuş, üçlü işlevi insanlık tarihinin bir yasası gibi görmüştür. Bu eleştiriler tartışılırken Dumézil, akademik bağımsızlığını korumayı sürdürmüş ve iddiaları reddetmiştir. Söyleşide ayrıca Dumézil’in akademik özgürlüğe verdiği önem de vurgulanır; politika ve entelektüel yaşam arasındaki gerilimlere rağmen bilimsel metodunu sonuna kadar savunduğu vurgulanmıştır. Özetle, Dumézil’in Vichy dönemi deneyimi, milliyetçi çevrelerle ilişkisi ve entelektüel duruşu üzerine yapılan tartışmalar, söz konusu kitabın içeriğinde önemli bir yer tutar ve mesleki özerklik sorunsalına ışık tutar.
6. Eleştirel Yaklaşımlar: Yöntem ve Tarih Yorumlarına Yöneltilen İtirazlar
Dumézil’in kuramları, hem metodolojik hem de tarihsel çerçeveler bağlamında çeşitli eleştirilere uğramıştır. Birinci eleştiri, modelin evrenselliği üzerinedir. Araştırmacılar Dumézil’in üç işlevi tüm Hint-Avrupa toplumlarına genellemeye çalıştığını, oysa pek çok kültürde üçlü ayrımın net biçimde ortaya çıkmadığını ileri sürmüşlerdir. Örneğin Saluk’a göre Hipotez “genelleme eğiliminde” olmakla eleştirilmiş, her toplumun bu katmanlaşmayı taşımadığı vurgulanmıştır. Ayrıca, Eleştirmenler metodolojik olarak Dumézil’in mit analizinde doğrulama yanlılığı (confirmation bias) riski taşıdığını; yani mitleri öncül bir üçlü modele uyacak şekilde yorumladığı için kapalı bir döngü yaratabileceği iddiasını öne sürmüşlerdir. Bu eleştiride, Dumézil’in verileri kuramını doğrulayan motiflere daha fazla vurgu yapması eleştirilmiştir.
Tarihî bakış açısından da tartışmalar mevcuttur. Özellikle Hint-Avrupa tarih ve din incelemelerinde önde gelen isimlerden Paul Thieme, Dumézil’in Mitanni panteonuna yönelik yorumunu sorgulamıştır. Thieme, Hint-Ariya tanrılarının yerine yazılan Mitanni tanrılarının aslında Aryan kökenli olduğunu savunmuş, Dumézil’in onları Hint-İranlı genel kültürüne taşıma iddiasını hatalı bulmuştur. Bu örnek, Dumézil’in eski toplumları yeniden yapılandırma çabasının her zaman kolay karşılanmadığını göstermektedir. Benzer şekilde, bazı Hintologlar ve İranologlar da Arya göçleri ve kast sistemi yorumunda Dumézil’le çelişen veriler ortaya koymuştur. Bununla birlikte, Dumézil bu eleştirilere aktif karşılık vermiş, çalışmalarını yeniden gözden geçirmiş ve teorisinin sınırlarını yeniden tanımlamıştır. Zamanla, üç işlev kavramını “katı bir tarihî gerçek” olmaktan ziyade bir ideoloji biçimi olarak değerlendirmeye başlamış, modelinin generelik iddiasını esnetmiştir.
Sonuç olarak, Dumézil’in yöntemi hem dilbilimsel-mitolojik verilerle zenginleşmiş hem de dönemsel eleştiri ve yeni veriler ışığında esnetilmiş bir yaklaşımdır. Çalışmaları hâlâ yoğun tartışma konusu olmakla birlikte, kuramsal eleştirilerin çoğu, onun çalışmalarının kapsamını daraltmaktan ziyade, yöntemsel duyarlılığın artırılmasına katkı sağlamıştır. Dumézil’in mirasçılarından bazıları, yöntemi daha katı karşılaştırmacı çerçevelerle geliştirmiş, diğerleri ise yapısalcı ve tarihsel eleştirilerden hareketle Dumézil’in modeline alternatif yaklaşımlar önermiştir. Bu eleştirel yaklaşımlar, Dumézil ile Konuşmalar kitabında da tartışılmakta; Dumézil’in kendisi de çeşitli dönemlerde gelen eleştirileri nasıl yorumladığını ve kuramını nasıl revize ettiğini açıklamaktadır.
7. Sonuç: Dumézil’in Mirası ve Kitabın Katkısı
Georges Dumézil, karşılaştırmalı mitoloji ve Hint-Avrupa çalışmaları alanında dönüştürücü bir figür olarak kabul edilir. Üç işlev kuramı ve İndoloji mirası, hem yakın dönemin hem de günümüzün beşeri bilimleri içinde önemli bir yer tutmuştur. Dumézil’in çalışmaları, Hint-Avrupa kültürleri arasındaki örtüşen inanç yapılarını ortaya çıkararak bu alanda devrim yaratmış; bu sayede disiplinler arası araştırmaları teşvik etmiş ve İndoloji, antropoloji, tarih ve mitoloji sahalarında yeni araştırma kapıları açmıştır. Örneğin Dumézil’in sonuçları, çeşitli alanlarda (arkeoloji, literatür çalışmaları, dinler tarihi vb.) karşılaştırmalı analizlerin temelini oluşturmuştur. Ele aldığı metinlerdeki ideolojik modeli bir tür “sosyokültürel sözleşme” olarak gören Dumézil, asırlar boyunca süren toplumsal düzenin uyumuna işaret ederek mitlerin toplumsal normları nasıl pekiştirdiğini göstermiştir.
Dumézil ile Konuşmalar kitabı ise bu düşünsel mirası doğrudan sahibinin ağzından aktarması bakımından eşsiz bir kaynak oluşturur. Dumézil’in daha önce pek söz etmediği kişisel hikâyesi, işlev kuramının nasıl geliştiği ve akademik çevreyle olan etkileşimi bu kitap sayesinde aydınlanmıştır. Kitap, özellikle Türkçe okuyucuya Dumézil’in eserine geniş halk kitleleri açısından erişim olanağı sunarken, düşüncelerinin kapsamını ve dönemin entelektüel tartışmalarının içeriğini kavramak için önemli bir pencere açmaktadır. Genel olarak, Dumézil ile Konuşmalar, Dumézil’in akademik kariyerine ve fikir dünyasına dair birinci elden bilgi vererek, hem araştırmacılara hem de mitolojiye ilgi duyan genel okuyucuya değerli bir ışık tutmuştur. Böylece Dumézil’in beşeri bilimlerdeki yeri, mirası ve ürettiği teorilerin anlamı daha iyi anlaşılmış, çalışmalarının yankısı gelecek kuşaklara aktarılmıştır.
Kaynakça (APA Stilinde):
- Eribon, D., & Dumézil, G. (1987). Entretiens avec Didier Eribon. Paris: Gallimard.
- Salük, R. G. (2024). Dumézil ve Trinite teorisi. Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi, 13(3), 970–985.
- Vasiloudis, D. (2024, 7 Nisan). Unveiling the Legacy of Georges Dumézil: The Trifunctional Hypothesis and Its Impact. The Archaeologist. Erişim adresi: https://www.thearchaeologist.org/blog/unveiling-the-legacy-of-georges-dumzil-the-trifunctional-hypothesis-and-its-impact
- Wikimedia Foundation. (2025). Georges Dumézil. [Wikipedia sayfası] Erişim adresi: https://en.wikipedia.org/wiki/Georges_Dum%C3%A9zil
- Vikipedi katkıcıları. (2025). Archaic Triad. [Wikipedia sayfası] Erişim adresi: https://en.wikipedia.org/wiki/Archaic_Triad
Leave a Comment