Ross King’in 'Machiavelli: İktidar Filozofu' Adlı Eseri Üzerine Akademik İnceleme
Kitabın Adı:Machiavelli İktidar Filozofu Yazar :Ross King
Çevirmen:Sayfa:244 Cilt:Ciltsiz Boyut:12 X 20 Son Baskı:25 Aralık, 2018 İlk Baskı:01 Temmuz, 2011 Barkod:9786051063348 Kapak Tsr.:Kapak Türü:Karton Yayın Dili:Türkçe Orijinal Dili:İngilizce Orijinal Adı:Machiavelli: Philosopher of Power
Ross King’in 'Machiavelli: İktidar Filozofu' Adlı Eseri Üzerine Akademik İnceleme
Machiavelli’nin Siyaset Felsefesi ve Ross King’in “İktidar Filozofu” Portresi
Giriş
Niccolò Machiavelli (1469–1527), Rönesans dönemi İtalyası’nda yaşamış bir devlet adamı ve siyaset düşünürüdür. Floransa Cumhuriyeti’nde 1498 yılında İkinci Katip olarak göreve başlayan Machiavelli, on dört yıl boyunca Venedik İmparatorluğu’nun elçisi olarak Fransa, Almanya ve İtalya’nın diğer merkezlerini dolaşmıştır. 1512’de Medici’lerin desteklediği kuvvetler Floransa’yı yeniden ele geçirince Machiavelli görevinden uzaklaştırılmış, komplo suçlamasıyla hapsedilmiş ve işkenceye maruz kalmıştır. Hapis ve gözaltı sonrasında Floransa’nın kırsalındaki çiftliğine çekilen Machiavelli, 1513’te şöhretinin başlıca kaynağı olacak Prens adlı eserini kaleme almıştır. Bu dönem aynı zamanda halk oyunları, şiirler ve tiyatro eserleri yazdığı; daha sonra Söylevler (Discorsi) ve Floransa Tarihleri gibi önemli çalışmalarını sürdürdüğü bir intibak dönemidir. 1527’de Medici patronajıyla kamusal hayata geri dönme umuduyla Floransa Tarihleri üzerine çalışırken ölen Machiavelli, yazdığı eserlerle tarihte "siyaset ve güç ilişkisinin keskin gözlemcisi" olarak anılmıştır.
Ross King’in 2007 tarihli biyografisi Machiavelli: Philosopher of Power (Türkçeye Machiavelli: İktidar Filozofu olarak çevrilmiştir) bu yaşam öyküsünü dönemin siyasi ve toplumsal bağlamı içinde anlatır. Yazar, Machiavelli’yi salt bir fikir ikonu olarak değil, yaşadığı dönemin içinde toplumun bir aktörü olarak konumlandırır. King, orta halli bir aileden çıktığını vurgulayarak (“Niccolò Machiavelli… no prince himself. Born to an established middle-class family…”) bu siyasetçi-düşünürü tarihsel durumunun aktörü olarak sunar. Yayınlandığı dönemde olumlu eleştiriler alan King’in biyografisi, Publishers Weekly tarafından “tüm zamanların en yanlış anlaşılan düşünürlerinden birinin ikna edici bir portresini” sunduğu şeklinde değerlendirilmiştirpublishersweekly.com. Bu anlatım, Machiavelli’nin kişiliğinin ve düşüncesinin tarihsel bağlamını aydınlatırken eserlerinin de okuyucuya tanıtılmasına katkı sağlar. Bu çalışma, King’in resmettiği yaşam öyküsünü temel alarak Machiavelli’nin siyaset felsefesini derinlemesine inceleyecektir.
Hükümdar ve İktidar Kavramı
Machiavelli’nin en ünlü eseri Prens (Il Principe), güç elde etme, kullanma ve sürdürme yollarını tartışan bir el kitabıdır. Orta Çağ ve Rönesans öncesi siyaset kuramında, hükümdarın erdemli olması ile meşru otorite arasında sıkı bir ilişki olduğu varsayılmıştır: İyi bir hükümdar erdemli ve dindar davranarak uzun süre iktidarda kalmalı, aksi hâlde iktidarı miras bırakmamalıdır. Machiavelli bu ilhami mantığı acımasızca reddeder. Ona göre iktidarın meşruiyetini belirleyecek evrensel bir ahlakî kriter yoktur: “gücü elinde bulunduranın emir verme hakkı vardır; ama iyilik erdemi sahip olmayı garanti etmez”. Başka bir ifadeyle, siyasal başarıya ulaşmak ve iktidarı sürdürmek istiyorsa hükümdar için gereken tek gerçek kaygı iktidarı ele geçirme ve koruma sanatıdır.
Machiavelli, “iyi yasalar ancak iyi askerlerle mümkündür” diyerek yasa ve kuvvet ilişkisini analiz eder: “Zira iyi silahlar olmadan iyi yasalar olamaz; bu yüzden yasayı ele almayacak, silahları konuşacağım”. Bu sözler, Machiavelli’nin devlet kurma eyleminde zor ve kuvvetin merkeziliğini vurgular. Ona göre halkın itaati esasen zor ve korku ile sağlanır: Sevgi geçicidir, ama korku kalıcı bir denetim biçimidir. Machiavelli açıkça belirtir: özneleri kontrol etmede sevgi yerine korku “daima tercih edilmelidir”. Nitekim eserinde söz edilen “insanlar şükretmez, nankördür, sadık değildir…” bölümü, insanların korku karşısında sadık kalmaya meyilli olduğunu gösterir (Prens, XI. Bölüm). Böylece Machiavelli, ideal ahlaki değerleri bir kenara bırakarak güç odaklı pragmatizmi temel siyaset teorisi yapar.
Bu güç anlayışında Machiavelli’nin virtù kavramı da önem kazanır. Klasik erdem anlayışıyla karıştırılan virtù, Machiavelli’de doğrudan iyi bir ahlakı değil, hükümdarın esnek ve uyumlu kişisel yeteneklerini ifade eder. Machiavelli’ye göre başarılı bir hükümdar, koşullar gerektirdiğinde iyilikten kötülüğe, ondan iyiliğe geçebilen bir “esnek karakter”e sahip olmalıdır. Örneğin prens “başına gelenler ve şans gerektirdikçe” doğru stratejileri uygulayabilmeli, gerektiğinde acımasızlık ve aldatmayı da araç olarak kullanabilmelidir. Böylece virtù, hükümdarın devletini güçlü kılacak ustalıklı siyasi beceriyi tanımlar. Machiavelli’ye göre iktidarı elde tutmanın ilk kuralı, hükümdarın gerektiğinde her yönteme başvurmaktan çekinmemesidir. Erdemler ile iktidar arasında kurulan geleneksel özdeşlik Machiavelli tarafından bozulur: O’nun için gerçek siyaset, iktidarın “doğru kullanımından” ibarettir.
Ahlak ve Siyaset
Machiavelli siyaset ile ahlakı birbirinden ayıran öncü bir kuramcı olarak tanınır. Geleneksel siyaset felsefesinde siyasal davranış, adalet, erdem ve halk sevgisi gibi değerlerle bütünleştirilirken Machiavelli bu değerlere nezaret etme fikrini reddeder. Machiavelli’nin siyaset öğretisine göre, siyasal kararlar alınırken ahlaki yargılar devre dışı kalmalı; aksine devlet çıkarları, güç dengeleri ve insan doğasının realitesi esas alınmalıdır. Bu nedenle çağdaşları Machiavelli’yi “şeytanın elçisi” veya “kötülüğün öğretmeni” olarak eleştirmiştir. Örneğin Leo Strauss, Machiavelli’nin hükümdarlara adalet, merhamet gibi değerleri terk edip zulüm ve hileyi tercih ettirdiğini iddia ederek onu hararetle eleştirmiştir.
Öte yandan daha ılımlı yorumlar, Machiavelli’yi saf bir kötülük sempatizanı değil, realist bir pragmatist olarak görür. Benedetto Croce gibi eleştirmenler, Machiavelli’nin siyasi arenada “değer ile gerçek arasındaki farkı” ortaya koyduğunu, siyasal hedefler uğruna olağan etiği askıya almak gerektiğini savunmuştur. Quentin Skinner da, Machiavelli’nin bir hükümdarın imkân varsa iyilik yapması, ama gerekirse kötülük yapmaya hazırlıklı olması gerektiğini belirttiğini vurgular (Prens, XVIII. Bölüm). Bu bağlamda Machiavelli genellikle bir siyasal bilimci gibi değerlendirilir: Amacı adil veya adaletsiz hükümetleri tanımlamak değil, siyasal eylemin nasıl başarıldığını açıklamaktır. İtalyan Rönesansı’nda gelişen ampirik bilim yöntemleriyle kıyaslanan Machiavelli yaklaşımı, Hannah Arendt’in tabiriyle siyaseti değerlerden ziyade “olgu” düzleminde inceleme çabasıdır. Gerçekten, Machiavelli kendi çağında hümanist ideallerle uyumsuz görülen bu çıkarcı yöntemiyle “modern siyasetin kurucusu” kabul edilmiştir.
Machiavelli’nin siyasette ahlakı dışlayan tavrı esasında insan doğasına dair keskin gözlemlere dayanır. Ünlü sözünde de belirttiği gibi, insanların tutkulu, çıkarcı ve değişken yaratıklar olduğunu söyler; dolayısıyla hükümdarın halkına duyduğu sevginin, halkın hükümranlık karşısındaki saygısını sağlayamayacağını belirtir. Onun için zorbalık ve aldatma, zaman zaman siyasal hayatta gerekli olan araçlardır. Örneğin Prens’te hükümdarlara şunu öğütler: “Önceleri iyi olmak isteyen bir hükümdar; fakat şartlar onu kötülük yapmaya zorladığında, iyilikle kötülük arasında geçiş yapabilme yetisine sahip olmalıdır”. Başka bir deyişle, Machiavelli perspektifinde politika ahlaktan bağımsız ve bazen ondan farklı kurallara göre yürür; önemli olan sonuçların güçlü bir biçimde elde edilmesidir, keyfî değerlerle değil.
Cumhuriyetçilik ve Sivil Erdem
Machiavelli Söylevler (Discourses on Livy) adlı çalışmasında cumhuriyetçi siyaset modeline açıkça eğilir. Prens’in tek adam yönetimini konu almasına karşın Söylevler’de Machiavelli’nin aslında halkın özgürlüğüne ve sivil erdeme büyük önem verdiği ortaya çıkar. Bu eserde Machiavelli, iki farklı siyasal düzen arasında kesin bir ayrım yapar: “vivere sicuro” (güven içinde yaşama) ile “vivere libero” (özgürce yaşama) arasında. Güven içinde yaşama minimal bir düzeni ifade eder; güçlü bir hükümdarın düzeni sağlaması, ancak halkın sadece düzen ve güvenlik içinde olması hedeflenir. Oysa özgürce yaşama cumhuriyetçi idealin merkezidir: Halkın özgürlüğü, siyasal katılımla sağlanır ve makamlar paylaşılır. Machiavelli’ye göre gerçek özgürlük ancak sağlıklı bir cumhuriyette mümkün olabilir: “özgürce yaşamak” hedefi ancak cumhuriyetlerde gerçekleştirilebilir.
Machiavelli monarşilere de önemli övgülerde bulunur. Örneğin Fransız monarşisini akıllı yasalarıyla över; bu krallığın “diğer krallıklardan daha çok yasa ile yönetildiğini” belirtir. Fransız Parlamentosu’nun kralı ve soyluları yasalarla denetlemesini övmesi, güvenlik sağlayarak keyfi zorbalığı engellemesi bakımından takdir edilesidir. Ancak Machiavelli, en iyi düzenli bir krallığın bile özgürlük sunamayacağını vurgular. Monarkik düzenlerde halk silahsızlandırıldığından hükümdar sadece güvenlik sağlar, ancak vivere libero olanağı yoktur. Aslında Machiavelli’ye göre çoğu insan gerçek özgürlüğü güvenlikle karıştırır; kralın güvenlik verdiği sürece halk huzurludur, ama bu durum özgürlük değildir. Fransız monarşisinin en büyük zaafı, halkı silahsız bırakmasıdır; Machiavelli’ye göre silahsız bir halk “pasif ve güçsüz” hale gelir ve böyle bir toplum asla gerçek anlamda özgürlük sahibi olamaz.
Cumhuriyetçi rejimde ise bu denge farklı işler. Machiavelli Söylevler’de Roma Cumhuriyeti’ni överek ordunun ve kurumların halk tarafından yönetimini anlatır. Halkın kolektif aklına duyduğu güveni açıkça ortaya koyar: “Bir halk, bir prense göre daha sağduyulu, daha istikrarlı ve daha iyi muhakeme edebilen varlıktır” der. Machiavelli’ye göre halk özgürlüğünü soyluların ya da hükümdarın hâkimiyet aracı olmaktan korumaya daha kararlıdır; özgürlüğü tehlikede hissedince aktif olarak itiraz eder ve özgürlüğünü savunur. Özgürlük ve cemiyet ortak iyiyi savunma ideali, halkın gündelik siyaset sahasına katılımıyla pekişir. Machiavelli, açık tartışmayı ve kamusal konuşmayı cumhuriyetin itici gücü sayar. “Vox populi, vox dei” (Halkın sesi, Tanrı’nın sesidir) diyerek halk meclislerini, çekişmeli konuşmaları övüdeyerek Söylevler’de şunu iddia eder: İki iyi konuşmacının karşı argümanları halkın huzurunda dile getirildiğinde, halk çoğunlukla daha doğru olanı seçer. Hükümdarın bu tür bir kolektif muhakemeye kıyasla saklı bir kararı kabul ettirmesi zor olduğu için, Machiavelli cumhuriyetlere daha çok inanır. Ona göre hata yapsalar bile cumhuriyetlerde halk meclisleri kanalıyla yanlıştan geri dönmek mümkündür; monarşiler ise hatalarını sadece zorla düzeltebilir. Bu bağlamda Machiavelli, insanların ortak iyi uğruna kendi haklarını koruyabilen eşit yurttaşlar olarak örgütlendiği bir yönetimi ideal görür.
Özetle, Machiavelli’nin cumhuriyetçilik anlayışında sivil erdem; yasalar, askeri güç ve halkın vicdanlı katılımı ile içiçe geçmiştir. Yasaların üstünlüğüne inanan Machiavelli, bunların halkın özgürlüğünü güvence altına alan temel kurumlar olduğunu düşünür. Ancak aynı zamanda özgürlüğün koruyucusu olarak oy hakkı, milis kuvvetler ve kamuoyu tartışmasını önceler. Machiavelli, kendi döneminin İtalyan şehir devletlerinde gözlemlediği kargaşa nedeniyle güçlü bir hükümdara övgü dile getirmekle birlikte, idealin halkının söz sahibi olduğu düzenler olduğunu savunur.
Modern Çağla Bağlantılar
Machiavelli’nin siyaset felsefesi, hem dönemi hem de modern siyasi düşünce üzerinde kalıcı etkilere sahiptir. Onu “modern” kılan temel katkılardan biri, siyaseti bilimsel bir disiplin olarak ele almasıdır. Machiavelli siyaset biliminin klasik erdem normlarından ziyade güç ilişkileri üzerinde yükselmesi gerektiğini savunarak, siyaset bilimini nesnel olgulara dayalı incelemeye açmıştır. Bu sebeple Machiavelli’yi ilk siyasal bilim insanı gören görüşler vardır; bir nevi siyasetin “Galileo’su” olarak kabul edilir.
Modern anlamda devleti tanımlayan ilk kavramlardan birini Machiavelli ortaya koymuştur. Eserlerinde sık sık kullandığı lo stato kavramı, Weber’vari bakışla, bir coğrafya içindeki zor tekelini elinde bulunduran iktidar biçimine işaret eder. Quentin Skinner’a göre Machiavelli, hukuküstü herhangi bir güçten ziyade yalnızca zor gücüne dayalı egemenliği tanımlayan modern devlet kavramını ilk kez formüle etmiştir. Daha sonraki yüzyıllarda statecraft ve raison d’état tartışmalarında Machiavelli’ye atıf yapılmıştır; kralların ve bürokratların “devletin çıkarı her şeyden önce gelir” tezini savunan Jacques Bossuet gibi düşünürler Machiavelli’den esinlenmiştir.
Machiavelli’nin mirası sadece kurumsal alanda değil, siyasi ideolojiler bağlamında da iz bırakmıştır. John Pocock’un çalışmaları, Machiavelli’nin klasik Roma cumhuriyetçiliği geleneğinin etkilerini Atlantik dünyasına taşıdığını, özellikle Amerikan Anayasa yapıcılarını etkilediğini göstermiştir. Steven Connell gibi tarihçiler de Machiavelli’nin fikirlerinin Amerikan Bağımsızlık bildirgesi ve anayasa metinlerine yansıdığını vurgulamıştır. Diğer yandan, günümüz siyaset teorisinde ‘neo-Roma’ olarak adlandırılan Pettit, Skinner, Viroli gibi isimler Machiavelli’yi “keyfi egemenlikten korunma” (non-domination) ilkelerinin kaynağı olarak görürler. Dolayısıyla Machiavelli, özgürlük kuramlarında hâlâ tartışılan bir referanstır.
Uluslararası ilişkilerde de Machiavelli sıkça anılır. Modern realist kuramın öncülerinden sayılan Machiavelli, güç dengesi ve çıkar kavramlarını ön plana çıkararak uluslararası politikanın okumasını şekillendirmiştir. Thomas Hobbes, Machiavelli’den esinlenmiş bir düşünce geleneğinin devamı olarak “zulüm gölge oyununda güç” ilkesini savunmuş; daha sonraki realist yazarlar ise Machiavelli’nin güç-siyaset ayrımını Hobbesçu bir devlette geliştirerek ulusların davranışlarını yorumlamıştır.
Genel anlamda Machiavelli, modern dünya görüşünün hem ürünü hem de kurucusudur. Felsefi açıdan gelenekle ve yenilikle aynı anda etkileşim içinde olması, O’nu hem Rönesans’ın sonunu hem de modern dönemin başlangıcını temsil eder. Stanford Felsefe Ansiklopedisi’ne göre Machiavelli, ne tam olarak Klasik antikite geleneğinde ne de tamamen modern fikir akımında sınıflandırılabilir; “sanki mitolojik Janus tanrısı gibidir”. Bu janusvari pozisyon, Machiavelli’nin bugün bile siyaset teorisini zenginleştiren özgünlüğünü açıklar.
Sonuç
Ross King’in Machiavelli: İktidar Filozofu adlı eseri, Machiavelli’nin karmaşık yaşamını ve fikirlerini kapsamlı bir tarihsel anlatımla birleştirir. King’in biyografisinde Machiavelli, tarihsel bağlamdan kopuk bir apolitik figür olarak değil, dönemin dinamiklerine hâkim zeki bir devlet adamı olarak sunulur. Yayıncı Publishers Weekly’nin de vurguladığı üzere King, Machiavelli’ye dair “yanlış anlaşılmış bir düşünürün ikna edici bir portresi”ni çizmiştirpublishersweekly.com. Bu portre, Machiavelli’nin siyaset felsefesi ile yaşam öyküsünü birbirine bağlayarak okuyucuya zengin bir perspektif sunar.
Sonuç olarak, Machiavelli siyaseti güç mücadelesi, ahlaktan bağımsız gerçekçilik ve cumhuriyetçi katılım kavramları etrafında şekillendiren bir filozoftur. O, yüzyıllardır siyaset felsefesinde tartışılan “amaca ulaşmak için her şey mubahtır” anlayışının kökenindedir. Ross King’in eseri, bu anlayışı açıklayan tarihsel olgularla renklendirilmiş; Machiavelli’nin politik realizmini ve siyasal dehasını net bir dille aktarmıştır. Bu bakımdan King’in çalışması, Machiavelli’nin siyaset teorisine dair güncel araştırmalara zemin hazırlayan değerli bir katkı sunar.
Kaynakça
- King, R. (2007). Machiavelli: Philosopher of Power. HarperCollins.
- King, R. (2007). Machiavelli: İktidar Filozofu (V. Atmaca, Çev.). Alfa. (Orijinal eser 2007)
- Nederman, C. (2025). Niccolò Machiavelli. Stanford Encyclopedia of Philosophy (Spring 2025 ed.). E. N. Zalta & U. Nodelman (Ed.). Erişim adresi: https://plato.stanford.edu/archives/spr2025/entries/machiavelli/
- Publishers Weekly. (2007, 23 Nisan). Machiavelli: Philosopher of Power [Book review]. Publishers Weekly.
Leave a Comment