Yusuf Akçura’nın Müverrih Cahun ve Barthold’a Göre Cengiz Han Yorumu Üzerine İnceleme


Müverrih Leon Cahun ve Muallim Barthold'a göreCengiz Han


Stok Kodu
:
9786051556864
Boyut
:
12 cm x 19,5 cm
Sayfa Sayısı
:
127
Basım Yeri
:
İstanbul
Baskı
:
3
Basım Tarihi
:
Şubat 2025
Resimleyen
:
Zafer Yılmaz
Kapak Türü
:
Karton Kapak
Kağıt Türü
:
55 gr. Enso Creamy
Dili
:
Türkçe



Yusuf Akçura’nın Müverrih Cahun ve Barthold’a Göre Cengiz Han Yorumu Üzerine İnceleme

Giriş

19. yüzyılın sonu ve 20. yüzyılın başında Osmanlı topraklarında yükselen Türk milliyetçiliği hareketi, Türk tarihine millî bir perspektifle bakma gereksinimini doğurmuştur. Bu dönemde, Türkçü aydınlar, Türklerin tarihî mirasını güçlendirmek için Cengiz Han ve Moğolları yeniden yorumlamış; özellikle 1900’lerin başında Moğollar ve Cengiz Han çoğunlukla Türk olarak değerlendirilmiş, Türkçülük akımının etkisiyle Moğol tarihi hakkında çok sayıda yazı yazılmıştır. Bu ortamda Yusuf Akçura, Leon Cahun ve V.V. Barthold’un Gengiz Han üzerine görüşlerinden hareketle millî bir tarih anlatısı oluşturmuş; Gengiz Han’ı Türk tarihinin birleştirici siması olarak sunmuştur. Bu analiz, Akçura’nın tarihî yaklaşımını, Leon Cahun ve Barthold’un değerlendirmeleriyle karşılaştırmalı olarak inceleyecek; ayrıca bu yorumların Erken Cumhuriyet dönemi Türk tarih anlayışına ve özellikle Türk Tarih Tezi’ne etkilerini tartışacaktır.

Yusuf Akçura’nın Cengiz Han Tasavvuru

Yusuf Akçura (1876-1935), Türkçülük hareketinin kurucularından olup, Osmanlı tarih tasavvuruna muhalif bir millî tarih anlayışını savunmuştur. Akçura’nın Gengiz Han konulu konferansları (1911-1912) esasen Türk tarihini bir bütün olarak yeniden yazma amacı taşır. Ona göre Gengiz Han, Türk, Tatar ve Moğolların ortak kökeninin somut bir temsilcisi ve tüm Türk boylarını birleştiren *“mâzi-i millîmizin en yüksek siması”*dır. Akçura, Osmanlı merkezli tarihyazıcılığı eleştirerek Moğolları büyük Türk ırkının bir şubesi sayar ve Gengiz’in aslında Türk olduğunu savunur. Örneğin bir yazısında Cengiz Han’ı bütün Türkleri bir araya getiren tarihî bir şahsiyet olarak tanımlar ve Moğolları “Türklerin amcazadeleri” kabul eder; onun imparatorluğunu ise resmen “Türk-Moğol İmparatorluğu” sayar. Batıya yaptığı fetihleri de Türk ve Tatar kollarını birleştirme hedefiyle açıklar. Dolayısıyla Akçura’nın anlatısında Cengiz Han, milliyetçi, laik ve modern bir devlet başkanı olarak yüceltilir; millî ideallerin vazgeçilmez lideri olarak sunulur. Akçura’nın bu yaklaşımdaki ana kaynağı, Fransa’daki Yahudi asıllı tarihçi Léon Cahun’dur (bk. aşağıda). Akçura, Cahun’un iddialarını kullanarak Gengiz’in Türklüğünü ispat etmeye çalışır ve Gengiz Han’ın Türk tarihinin en büyük devletini kuran kişisel kahraman olduğu fikrini destekler.

Léon Cahun’un Görüşleri

Léon Cahun (1841-1900), “Asya Tarihine Giriş” (Introduction à l’histoire de l’Asie, 1898) adlı önemli bir eser yazmış, Orta Asya tarihine milliyetçi bir bakış açısı getirmiştir. Cahun, Moğol halkının Türk ırkının bir kolu olduğuna inanmış; Gengiz Han’ı da Tatar değil, gerçek bir Türk olarak değerlendirmiştir. Örneğin Türk tarih yazıcılığında öne çıkan Necip Asım, Cahun’dan etkilenerek Gengiz’i “Türkleri ve Moğolları birleştiren ulu şahsiyet” olarak tanımlamıştır. Leon Cahun’un eseri, Osmanlı ve yeni kurulan Türkiye’de geniş yankı bulmuş, Mustafa Kemal Atatürk’ün de önemli okuma listesinde yer almıştır. Cahun’ın çalışmaları Türk aydınlarını etkilemiş, Cengiz Han’ı Türk tarihinin mihenk taşı olarak benimsemelerine yardımcı olmuştur. Özetle, Cahun’un Gengiz tasavvuru milliyetçi bir görüş taşıyıp Moğolların Türklüğünü savunduğu için, Akçura da kendi tezini bu temele dayandırmıştır.

V. V. Barthold’un Görüşleri

Vasily V. Barthold (1869-1930), Rus asıllı ünlü bir oryantalist olup Orta Asya tarihiyle ilgili eserler vermiştir. Barthold, Cengiz Han ve Moğollar konusunda daha nesnel bir tutum sergilemiş; Moğolları “barbar” bir kavim sayarken, onların fetihleriyle doğan sonuçların olumlu yönlerini da vurgulamıştır. Barthold’a göre Moğollar Çin ve İslam dünyasında benzeri görülmemiş bir siyasi istikrar ortamı yaratmış, bu da ekonomik ve ticari refaha yol açmıştır. Özetle Barthold, Cengiz’i sadece sefih bir yıkıcı değil, aynı zamanda fetihlerin getirdiği ticari ve kültürel etkileşimlerle yeni bir aydınlanma dönemi başlatan bir lider olarak görür. Ancak Barthold, Cengiz’in etnik kökenine vurgu yapmaz; Moğolların kendi kavimleri olarak özelliklerini kabul eder. Türk tarih yazıcılığı açısından Barthold’un görüşleri, Türk milliyetçileri tarafından tamamen benimsenmemiştir; o daha çok geniş imparatorluğun sonuçları üzerinde durmuş, Gengiz’i Türklüğün kurtarıcısı şeklinde idealize etmemiştir.

Karşılaştırmalı Değerlendirme

Yusuf Akçura, Léon Cahun ve Barthold’un Gengiz Han anlatıları arasında özellikle etnik köken, kahramanlaştırma ve tarihî yorum açısından belirgin farklar görülür:

  • Etnik Köken ve Köken Birliği: Akçura ve Cahun (ve genel olarak Türkçüler) Moğolları Türk ırkının bir kolu sayarak Gengiz Han’ı Türkleştirir. Akçura, Gengiz’in annesinin Moğol ileri geleniyle evliliğini vurgulayarak bu bağlantıyı tarihî “kanıt” gösterir. Barthold ise Moğol-Türk ayrımını koruyarak, Gengiz’in barbar bir Moğol olarak değerlendirileceğini söyler (ancak fetihlerin olumlu sonuçlarını inceler).
  • Gengiz Han’ın Rolü ve Anlamı: Akçura, Gengiz Han’ı bütün Türkleri bir araya getiren büyük bir kahraman olarak sunar. Ona göre Gengiz imparatorluğu, ‘Türk-Moğol İmparatorluğu’ adına layıktır ve Cengiz, “tarihin en büyük devlet teşekkülünü” gerçekleştiren liderdir. Cahun da benzer şekilde Gengiz’i yüksek bir şahsiyet olarak görür. Barthold ise Gengiz’i birleştiricilikten çok fetih sonucu ortaya çıkan siyasi istikrarın sağlayıcısı olarak anlatır. Barthold’da Gengiz’in kahramanlığı, Türk kimliği bağlamından ziyade fetihlerin dünya tarihindeki rolüyle ölçülür.
  • Tarih Anlatısının Kaynağı ve Niteliği: Akçura’nın anlatısı açıkça ideolojiktir; milliyetçi ve laik bir “modern devlet adamı” profili çizer. Bu anlatıda Osmanlı merkezli tarih kuramlarına karşı millî ve içeriden bir bakış öne çıkarılmakta, Cahun’dan alınan materyal milliyetçi bir mesaj vermek üzere kullanılmaktadır. Barthold’un yaklaşımı ise akademik ve nesnel bir bakışa yakındır; o, olayları kayıt dışı kaynaklardan ziyade Batılı oryantalist usullerle yorumlar.
  • Vurgu ve Söylem: Akçura ve Cahun söylemlerinde Gengiz Han’ın yüceltilmesi (Türkçe köken vurgusu, birleştirici lider tasavvuru, en yüksek milli sima) öne çıkarken, Barthold’da Gengiz’in fetihleri sonucu gerçekleşen “yeni evre” ve “istikrar” daha çok öne çıkar. Bu anlamda Akçura’nın Gengiz anlatısı, Bartold’un pragmatik tarih analizinden farklı olarak millî kimlik ve idealizmi merkeze koyar.

Erken Cumhuriyet Dönemi ve Türk Tarih Tezi’ne Etkileri

Akçura’nın ve Cahun’un Gengiz yorumları, Erken Cumhuriyet’in millî tarih anlayışını doğrudan etkilemiştir. Cumhuriyet’in kurucu elitleri, özellikle 1930’larda Atatürk’ün yönlendirmesiyle Türk Tarih Tezini savunmuş; bu tezde Orta Asya’daki imparatorluklar Türklerin eserleri sayılmıştır. Yukarıda aktarılan milliyetçi anlatım, resmi tarih tezine birinci elden malzeme sağlamıştır. Örneğin Atatürk’ün listelerinde yer alan Cahun’un Asya Tarihine Giriş adlı eseri, Türk Tarih Kurumu’nun kuruluşunda fikirsel temel olmuş ve Gengiz Han’ın Anadolu ve İslam dünyası üzerindeki mirası olumlu bir biçimde sunulmuştur. Gerçekten de 1932’deki 1. Tarih Kongresi’nde kabul edilen Türk Tarihinin Ana Hatları raporunda, Orta Asya tarihinin Gengiz devrine “Türk-Moğol İmparatorluğu” adı verilmesi, Akçura’nın anlatısını resmî tarih anlayışına taşımıştır.
Erken Cumhuriyet tarih çevrelerinde Gengiz Han imgesi ikiye bölünmüştür: Türk milliyetçileri onun imajını yüceltirken, İslamcı tarihçiler sarsıcı tahribat üzerine vurgu yapmıştır. Fakat devletçi tarihyazımı laik ve ulusçu perspektifi egemen kılarak Gengiz’i Türk (ve Turan) tarihinin kahramanlarından biri olarak anmıştır. Örneğin Zeki Velidi Togan gibi bir başka milliyetçi tarihçi de Akçura’dan etkilenerek Gengiz’in önemini vurgulamış; Nitekim Togan’ın, Rusya’dan döndükten sonra Koprulu ekolüyle yaşadığı çatışmada bile Gengiz ve Moğollar meselesi merkezi bir rol oynamıştır. Özetle, Akçura’nın milliyetçi yorumları erken Cumhuriyet’te Gengiz Han’ı “Türklerin dünyaya açılan kapısı” olarak kabul eden resmi tarih anlayışının şekillenmesine katkıda bulunmuştur.

Ana Hatlarıyla Karşılaştırma: Akçura-Cahun-Barthold üçlüsünün Gengiz Han tarifleri aşağıdaki gibi özetlenebilir:

  • Türk Kimliği: Cahun ve Akçura’ya göre Gengiz, kökeni Türk olan bir Moğol lideridir. Barthold ise Moğolları ayrı bir kavim sayar ve Türk kimliği vurgusu yapmaz.
  • Rolü: Akçura’da Gengiz tüm Türkleri birleştiren bir kahraman; Barthold’da ise Gengiz, fetihler sonucu ortaya çıkan istikrardan sorumlu bir fatih figürüdür.
  • Tarih Anlatısı: Akçura milliyetçi-mitolojik bir tarih anlatısı sunarken, Barthold objektif araştırma metoduyla dönemin genel tarihî ve ekonomik sonuçlarına odaklanır.
  • Etkileşim: Akçura doğrudan Cahun’a yaslanırken, Barthold’un görüşleri Türkçülerce daha eleştirel karşılanmıştır. Türk Tarih Tezi’nde ise Gengiz’in imparatorluğu “Türk-Moğol” olarak adlandırılarak millî anlatının parçası haline getirilmiştir.

Sonuç

Yusuf Akçura’nın “Müverrih Léon Cahun ve Muallim Barthold’a Göre Cengiz Han” adlı eseri, 20. yüzyıl başı Türk milliyetçi tarih düşüncesinin en somut örneklerinden biridir. Akçura, Cahun’un Moğol-Türk birliği iddiasını esas alarak Gengiz Han’ı bütün Türk topluluklarını birleştiren büyük bir lider olarak kurgulamış, halk arasında millî bir mit yaratmıştır. Barthold ise Moğollara farklı açılardan yaklaşsa da, Akçura’nın kullandığı dilde bir imgesini vermemiştir. Erken Cumhuriyet’te bu anlatı, resmî tarihyazımının bir parçası olmuş; Gengiz Han’ın imparatorluğu resmi dille “Türk-Moğol İmparatorluğu” olarak yer almıştır. Sonuç olarak, Akçura’nın eserindeki Cahun vurgulu yaklaşım, Türkiye’de Türk Tarih Tezi’nin oluşumu ve Türk tarih bilincinin şekillenmesinde etkili olmuştur.

Kaynakça (APA Formatında):

  • Erdem, A. (2014). Cengiz Han ve Türk-Moğol Devleti (Yüksek Lisans Tezi). Fırat Üniversitesi, Elazığ.
  • Özkan, A. (2008). Milliyetçilik-milli tarih bağlamında Türk Yurdu dergisinde milli tarih oluşturma çabaları (1911-1918). Ankara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, 37, 289-309.
  • Yıldırım, K. (2023). Türkiye’de Moğol tarihi üzerine yapılan çalışmalara dair bir değerlendirme. Tarih Dergisi - Turkish Journal of History, 81(3), 525-595. https://doi.org/10.26650/iutd.20238116
  • Yılmaz, B. (2024). Cengiz Han ve Moğollar tartışmasında iki taraf: Togan ve Köprülü ekolleri. Türklük Bilimi Araştırmaları, 56, 187-211. (Alıntılar 2024 sayısından)

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.