Orta Asya'da Kutsal Bitkiler ve Hayvanlar



Orta Asya'da Kutsal Bitkiler ve HayvanlarJean- Paul Roux
  • Seri:Tarih
  • Ebat:16,5 x 23,5 cm
  • Sayfa Sayısı:456
  • ISBN:978-625-6839-08-3
  • Basım Yılı:Ekim 2023
  • Çevirmen:Aykut Kazancıgil,Lale Özcan

















 Orta Asya'da Kutsal Bitkiler ve Hayvanlar

Giriş

Orta Asya Türk kültüründe hayvanlar ve bitkiler tarih boyunca kutsal kabul edilmiş; göçebe yaşamın kozmolojisiyle sıkı bağlar kurmuşlardır. Bu çalışmanın amacı, Jean-Paul Roux başta olmak üzere mevcut akademik kaynakları kullanarak Orta Asya’da kutsal sayılan başlıca hayvan ve bitkilerin mitolojik ve sembolik anlamlarını incelemektir. Araştırmada karşılaştırmalı mitoloji ve etnografik analiz yöntemleri kullanılacaktır. Özellikle Roux’un “Orta Asya’da Kutsal Bitkiler ve Hayvanlar” (2005) adlı çalışması, Altay Türkleri başta olmak üzere Orta Asya halklarının bitki ve hayvan mitolojilerinin oluşum süreçlerine ve bunların kutsallaştırılma dinamiklerine odaklanır. Bu bağlamda Roux’a göre hayvan ve bitkiler “yaşamın temel tezahürü, varoluşun ifadesi” olarak görülmüş ve insan topluluklarının tarihsel-mitolojik inşasında merkezi bir rol üstlenmiştir. Bu çalışmada öncelikle kutsal sayılan hayvan türleri (kurt, geyik, kartal, ayı, yılan vb.) ile bu hayvanların mitolojik işlevleri, ardından kutsal bitkiler (hayat ağacı, ardıç, diğer kutsal ağaç ve otlar) ele alınacaktır. Devamında bu öğelerin Şaman inançlarındaki konumu, göçebe kültürde ikonografik yansımaları ve Roux’un bu konulara getirdiği bakış açısı değerlendirilecektir. Çalışmanın sonunda bulgular özetlenerek yorumlanacak ve gelecek araştırmalar için öneriler sunulacaktır.

Kutsal Hayvanlar

Eski Türk ve Orta Asya kültüründe birçok hayvan kutsal addedilmiş, mitolojide rehber ya da koruyucu sıfatıyla öne çıkmıştır. Kurt (bozkurt) bu hayvanlar arasında en önemlisidir. Ortaya atılan kurku inanışına göre Türk mitolojisinde bir soyun kurttan türediği ve kurtun soyun ebediyet sembolü olduğu savunulmuştur. AntikTarih’in verdiği bilgilere göre kurt, “kutsal hayvanların en önemlilerindendir”. Kurt, güç ve liderliğin simgesi olup destanlarda rehber ve “Tanrı’nın elçisi” olarak tasvir edilir. Örneğin Göktürk destanlarında kurt anası figürüyle Türklere (Bozkurt) soy çıkışı atfedilirken Ergenekon Destanı’nda bozlaklar tarafından kurtarma görevini üstlenen dişi kurt yer alır. Ayrıca Büyük Ayı takımyıldızı (“Yedi Kardeş”), karanlıkla mücadelede kurtlarla tasavvur edilir; bu da on iki hayvanlı takvimdeki kurdun önemine işaret eder.

Geyik de Orta Asya mitolojilerinde kutsal kabul edilmiş önemli bir hayvandır. Geyik ana veya “hayat ağacı” ile ilişkili yaratıcı tanrıça gibi tasvir edilmiştir. Örneğin Nilgün Dalkesen’in çalışmalarına göre geyik, “kutsal hayat ağacı ile birlikte yaratıcı tanrıça” olarak kabul edilmekte, hayatın ve ölümün kaynağı olarak görülmektedir. Geyik figürü Göktürk sanatında ve Türk efsanelerinde kahramanlara yol gösteren akıl hocasıdır; Anadolu halk kültüründe bile derviş geyik suretine bürünerek kutsal güce ulaşır. Özellikle aka geyik (lekeli geyik) motifinin rolü büyüktür; Bozkır sanatında ve uygarlık örneklerinde geyik figürleri sıklıkla kullanılmıştır. Matmazel Auboyer’ye göre antik bozkır sanatında başat hayvanlar geyikgiller, keçi/koç, at ve diğer yabani türlerdir (Roux 2005:19). Bu nedenle Orta Asya’dan Anadolu’ya uzanan Türk motifolojisinde geyik figürleri, doğurganlık, bolluk ve cömertliğin simgesi olarak sürekli işlenmiştir.

Şekil: Altay-Pazırık göçebe sanatından geyik figürü (antik Altay altın plâketi). Bu iconografide geyik, yerin ve hayatın kaynağı olarak kutsal kabul edilir.

Kartal, Orta Asya kozmolojisinde Gök Tanrı’nın elçisi ve gücün simgesidir. Şaman inançlarında gök ile yeryüzü arasında kalkan bir figürdür. Özellikle Sait Şahin’in çalışmalarına göre kartal, “Orta Asya Türk inancında Gök’e ulaşma, Gök’e yolculuk etme, refakat ve koruyucu görevi üstlenen en önemli figür” olarak tanımlanır. Tek veya çift başlı kartal motifleri, Göktürk metinlerinde hükümdarlık, Gök Tanrı inancı ve kutsallığın sembolüdür. Ayrıca Kaşgarlı Mahmut’a göre kartal, “cümle kuşların sultanı”dır; Çin’in ejderhasına karşı Türkler kartalı yüce kabul ederek tanrıya yakınlık atfetmişlerdir. Dede Korkut destanlarında av sahnelerinde ve şaman masallarında da kartal, şahin, atmaca gibi yırtıcı kuşlar güç kaynağı ve görme yetisiyle ön plana çıkar. Örneğin bir efsanede Tanrı, insanlara yardım etmek için kartalı görevlendirir; kartalın soyundan gelen ilk Şaman’ın kağan olacağı anlatılır. Böylece kartal, göksel mesajları ileterek insanlara kutsal habercilik yapmıştır.

Ayı, özellikle Sibirya ve Altay topluluklarında kutsal atalar arasında yer alır. Ayıya ilişkin geleneklerde ayı kutsal bir varlık sayılır; öldürülmesi ritüellerle çevrilmiş bir tabu konusudur. Zoya Sokolova’nın çalışmalarında belirtildiği gibi “ayı mezarı kutsal sayılır” ve ayının kafatası-kulakları kötü ruhlardan korunmak için ağaçlara asılır. Pek çok toplulukta (Nivh, Evenki, Ainu vb.) ayı, ilk ataların bir sembolü olarak görülmüş; Onun öldürülmesi sonrasında kanunlar doğmuştur. Ayı avlarının ardından düzenlenen ayı bayramlarında ayıya saygı duruşu ve ritüeller yapılır; örneğin mirasın paylaştırılması yerine ayıya hediyeler sunulur. Bu ritüellerde öldürülen ayının “yeniden canlanacağı” inancı vurgulanır (ayının ruhunun yaşatılması). Ayı aynı zamanda doğurganlık ve bereketin simgesi sayılır; bazen kutsal fallus ayinleriyle ilişkilendirilerek topluma bolluk getirmesi beklenir. Özetle ayı, gücü ve anasoyla bağı nedeniyle kutsal bir figürdür.

Yılan da Türk mitolojisinde karmaşık bir sembol olarak görülmüştür. Bir yandan yeraltı, kötülük ve Erlik ile ilintiliyken diğer yandan Ak Yılan ana tanrıça olarak kutsal addedilir. Ceylan’a göre Türk kozmolojisinde “Ak yılan” tüm yılanların atası sayılarak kutsallaştırılmıştır; dişisi İşbüke, erkeği Erbüke adıyla anılır. Bu kutsal yılan, Anadolu’da “sığın-kiyık” efsaneleriyle bağlantılıdır ve sağlık-tılsım simgesi olarak kullanılmıştır. Orhun Yazıtları’nda ve Uygur kağan kitabelerinde bile yılan motifleri yer alır; yılan sıklıkla saadet, bolluk ve koruyuculukla ilişkilendirilir. Bununla birlikte şaman elbiselerinde ve davulunun yüzeyinde, yılan başlarıyla betimlenen semboller bulunur; bazı şamanlar trans esnasında yılan hareketlerini taklit eder. Dolayısıyla yılan, hem yeraltı ilahı Erlik’in sembolü hem de kutsal bir şifa ve koruma unsuru olarak Orta Asya inanışlarında yer almıştır.

Kutsal Bitkiler

Orta Asya kültüründe çeşitli bitkiler de kutsal addedilmiş; ibadet ve ritüellerde önemli roller üstlenmiştir. Hayat Ağacı kavramı bunların başında gelir. Orta Asya mitolojisinde Hayat Ağacı, dünyanın merkezini göğe bağlayan kutsal eksen olarak görülmüştür. Salih Işık’ın ortaya koyduğu gibi, hayat ağacı “dünyanın merkez noktasından, göğün yedi katına kadar uzanan; kökleri yeraltı dünyasına inen” kozmik bir semboldür. Hayat ağacının hep canlı, meyve dolu olması, yaşayanlara ölümsüzlük ve cenneti simgeler. Kökler alt dünyayla, dallar ise gökle bağlantılıdır; bu nedenle hayat ağacı tüm evrenin sürekliliğini ve yenilenmesini temsil eder. Türk mitolojisinde insanların yaratılışı genellikle hayat ağacına bağlanır; ilk insanın bu ağaçtan çıktığı, sonsuzluğu orada bulduğu anlatılır. Bu sembolizm Orta Asya’dan Anadolu’ya dek Türk sanatında sıkça işlenmiş, çeşitli mezar stellerinde ve taş kabartmalarda hayat ağacı betimlemeleri görülmüştür (ör. Altay mezar taşları, Türkmen çadır tepelikleri, Orhun anıtları).

Diğer kutsal ağaçlardan en ünlüsü ardıçtır. Ardıç hem fiziksel özellikleri (hem ağaç, hem ibret verici kokusu) hem de ritüel kullanımı nedeniyle kutsal sayılmıştır. Ardıç, ateşle yapılan temizlik ve kötü ruhları kovmayla özdeşleştirilir. Orta Asya’da ev, ahır gibi yerlere ardıç dalları asılarak kötü enerjiler uzak tutulduğu söylenir. Yakut Türkleri başta olmak üzere birçok toplulukta ardıç, kutsal bir ağaç olarak kabul edilir; ataş yakılırken ardıç dalı eklenir, cenaze törenlerinde ardıç külü serpilir. Anadolu’da da göçebe Türkmen geleneklerinde bebğin beşiği ardıçla tütsülenir. Ardıç ağacının Orta Asya mezarlarına dikilmesi geleneği bu yüzden yaygındır. Salih Işık’ın derlemesine göre, Türklerde kutsal sayılan ağaçlar arasında ardıç, “kutsal kabul edilen ağaçlar” listesinde yer alır (kayın, çam, kavak, ardıç, çınar, servi, meşe, dut, söğüt, elma vb.). Bu listede adı geçen her ağacın sembolik nedeni olsa da ardıçın “arda kalan, tükenmez güç” izafe edilen anlamı, onun kültürel önemini pekiştirir.

Bunlara ek olarak Orta Asya’da otlar ve diğer bitkiler de şifalı ve tılsımlı sayılmıştır. Özellikle Şaman ritüellerinde bir dizi bitki kullanımı görülür. Örneğin bazı Orta Asya şamanlarının uyuşturucu veya halusinogenik etkili bitkiler (örneğin pelyevnik türleri) kullanarak transa geçtikleri bilinmektedir. Bazı şamanlar sır fısıldamak veya kötü ruhlara karşı mücadele için belirli toprak bitkilerini (öküzgözü, pelin vb.) kullanmıştır. Örneğin Oğuzlar eski Türk kültüründe “yabani öğüt” anlamına gelen pelin otu kutsal sayılmış; hasta için pelin kaynatılıp kullanılmıştır. Bunların yanında Aralıklı mışır otlarının, tütünden farklı yakılarak kötü ruhları kovmaya yaradığına dair inanışlar da mevcuttur. Ancak Orta Asya’da bitkilerin sembolik kullanımı hakkında ayrıntılı bilgiler sınırlıdır. Roux’un bahsettiği üzere bu kitapta işlenen bitki mitolojilerinde, ortama göre yeni ritüel öğeler ortaya çıkmıştır.

Şamanist İnançlarla İlişkisi

Hayvan ve bitkiler Orta Asya’daki Şamanist inanç sisteminde hem araçsal hem de kozmik anlamlar taşır. Şamanlar, doğaüstü ruhlarla temas kurmak için hayvanları ve bitkileri kullanır; bu canlılar genellikle şamanın ruhani yolculuklarında “ruhsal yardımcı” işlevi görür. Arkeofili’nin derlediği bilgilere göre, eski Türklerde hayvanlar “tanrı habercisi” olarak da görülmüş, kamların (şamanların) ruhu hayvan suretinde tasavvur edilmiştir. Şaman elbiseleri kartal veya ayı postları gibi hayvan motifleriyle bezelidir; bu, şamanın o hayvanın ruhuyla bütünleşerek ilahi mesajları ileteceğine inanıldığı anlamındadır. Örneğin Gök Tanrı inancında kartal, tanrılar ile insanlar arasında aracı olduğuna göre şaman törenlerinde kartal figürü başlıca semboldür. Roux’un da vurguladığı gibi, hayvanlara atfedilen doğadışı güçler, ilkel insan zihninde mitlerin doğmasına yol açmıştır. Şamanist uygulamalarda bu yüzden evcil hayvanlar (at, koyun) aile/akrabalık bağlarıyla ilişkiliyken, yırtıcı hayvanlar (kurt, kartal, ayı) tehlike, güç ve önderlikle bağlantılandırılmıştır. Örneğin kış mevsimi gelince şamanlar kuzeye, “kara yılan” takım yıldızına yönelerek kara yılanı (Erlik’i) anarken, yaz aylarında şaman dalları acı ot yakıp yükselen dumanla tanrılara ulaşmaya çalışmıştır.

Roux bu açıdan, Orta Asya kozmolojisinde “insan-hayvan-bitki birliği” anlayışını öne çıkarır. Şamanlar ölmeden önce kartal gibi süzülür, atın sırtında alt dünyaya iner ve bu arada ruhani bitkilerle dualar ederler. Hayvan motifleri yalnızca ritüel objelerde değil, İnal destanları ve takvim sistemlerinde de kullanılır; On İki Hayvanlı Takvim’deki Kurt, Tuğra isimli göksel at, Akrepler ve yılanlar insan kaderini belirler. Özetle, hem bitkiler hem de hayvanlar, Şamanist ritüellerde ruhani dünyayla iletişim kurmanın aracı, tılsımlı varlıklar olarak görülmüş; insana koruma, şifa veya güç sağlayan “kutsal” varlıklar olarak saygı görmüştür. Bu durum kaynaklarda şu şekilde vurgulanır: “Hayvan, Türk insanının zihninde yüceltilendir; aynı zamanda çok yakın olduğundan güven duyulan bir canlıdır”.

Göçebe Kültürde Hayvan ve Bitki İkonografisi

Göçebe Türk topluluklarının malzemeci kültüründe bitki ve hayvan motifleri sanatın her alanına yansımıştır. Kara çadır çinileri, halılar, dokuma kuşaklar ve silah kabartmaları hayvan üslubundaki figürlerle süslenir. Göbekli tasvirlerde kurt ve geyik yaygınken; Türkmen kilimlerinde at, kurt, ak rep ve kuş motifleri kutsal anlam taşır. Kavimler Göçü öncesine ait Altay mezarlarında bulunan altın plakelerde dağ keçisi, geyik, kartal gibi stilize hayvan betimlemeleri görülebilir. Matmazel Auboyer’nin sınıflandırmasına göre eski bozkır sanatında en çok betimlenen canlılar sırasıyla “geyikgiller, koç, at ve vahşi hayvanlar”dır (Roux 2005:19). Bu sınıflandırma, Türk mimarisinde ve taş sanatında neden geyik motifinin bolca yer aldığını da açıklar. Ayrıca Orta Asya hayvan üslubu denen sanatsal tarz, sadece Türkistan’da değil, Asya’nın kuzey ve batısında da yaygınlaşmış; Gotik süslemeye benzer şekilde Sibirya’dan Avrupa’ya akınlar boyunca taş oymacılığında günümüze ulaşmıştır. Bu üslupta bazen yarı-insan yarı-hayvan fantastik yaratıklar (ejder, tüylü arslan, Yutpa gibi) görülür; bu da totemik inançların sanat üzerindeki yansımalarıdır.

Bitki motifleri de benzer biçimde ikonografik öğe olmuştur. Örneğin Türk çinilerinde hayat ağacı, eğreltiotu desenleri, meyve ağaçları (gül, üzüm) kullanılmıştır. Ağaç ve dal motifleri, Türk mezar taşları ve mimari süslemelerde ölümsüzlük ve soy devamlılığı anlamına gelir. Göçebe handa (evcil büyükbaş barakası) iç duvarlarda asılı duran ağaç tasvirleri, hem Tengri ile irtibatı sembolize eder hem aile soy ağacına atıfta bulunur. Ruhhâli Koustenov gibi araştırmacılar, Orta Asya’da ağaç/çiçek simgelerinin —özellikle kayın, kavak, meşe— bereket ve koruma amaçlı kullanıldığını not etmiştir.

Jean-Paul Roux’un Perspektifi

Jean-Paul Roux, Türkoloji dünyasında özellikle Altay Türkleri ve eski Türk dinleri konusunda derinlemesine çalışmalar yapmış bir araştırmacıdır. Roux bu eserinde bitki ve hayvanlara ilişkin mitolojik öğeleri, “kendi öngöremediği” zengin bir materyalin zorlamasıyla ele almıştır. Roux’a göre Altay Türkleri için tanrı, bitki ve hayvan üçlemesi birbirinden ayrılamaz; ölüm tasavvurları, tam tersine yaşamı anlama biçimlerinin aynasıdır. Roux, modern ikilik (ruh-cisim, insan-toplum) kavramlarının geçerli olmadığı eski bir varoluş tarzını gözler önüne sermeye çalışır; bu kültürlerde tüm canlıların “Yaşamın Birliği” içinde algılandığını belirtir. Öte yandan Roux, bitki/hayvan mitolojilerindeki ayrıntılara derinlemesine girerek (örneğin Orta Asya şamanlarının hangi hayvanları ongun olarak kabullendiği, hangi bitkilerin tıbbi veya büyülü işlev taşıdığı gibi) kapsamlı bir sentez sunar. Roux’un yaklaşımı, göçebe toplumun bitki-hayvan-tanrı ilişkisinin bütünselliğini öne çıkarır; insan dışındaki varlık türlerinin kutsallığının, ilkel insan deneyiminin temelinde yattığını vurgular. Nitekim Roux’un çalışması, bitki ve hayvan sembolizminin Orta Asya kozmolojisini anlamada bir kapı araladığı konusunda modern okura yeni perspektifler sunar.

Sonuç

Orta Asya Türk inanç sisteminde hayvanlar ve bitkiler kutsiyet ve kozmik düzenin temel öğeleri olarak öne çıkar. Kurt, geyik, kartal, ayı, yılan gibi hayvanlar; güç, koruyuculuk, önderlik ve ölümsüzlük temalarıyla bağdaşırken, hayat ağacı, ardıç gibi bitkiler dünyayla gök arasındaki kutsal bağlantıyı simgeler. Bu canlılar Şaman ritüellerinde ruhsal rehber, tılsım veya ibadet objesi olarak işlev görmüş; aynı zamanda sanat eserlerine işlenen motiflerle toplumsal bellekte yaşatılmıştır. Araştırma bulguları, Jean-Paul Roux’un ileri sürdüğü “canlılar birliği” anlayışını desteklemektedir; yaşamı doğrudan kapsayan kutsal öğelerin, ölüm-sonrası inancı bile şekillendirdiği görülmüştür. Gelecekte bu alanda yapılacak çalışmalar, örneğin Orta Asya’dan Anadolu’ya göç süreçlerinde bitki-hayvan motiflerinin nasıl evrildiğini veya farklı Orta Asya toplulukları arasındaki benzerlikleri çapraz karşılaştırmalarla aydınlatabilir. Böylece kutsal bitki ve hayvan ikonografisinin kültürel devamlılık ve değişim süreçlerine ışık tutulması sağlanmış olacaktır.

Kaynakça (APA):

  • Dalkesen, N. (2007). Orta Asya’dan Anadolu’ya Türk kültüründe geyik kültü (Yüksek lisans tezi, Çukurova Üniversitesi).
  • Işık, S. (2014). Hayat Ağacı ve Kutsal Ağaçlar: Türk ve Çin Mitolojisi Üzerine Bir Araştırma. International Journal of Humanities and Education, 2(4), 547-558.
  • Roux, J.-P. (2005). Orta Asya’da kutsal bitkiler ve hayvanlar. İstanbul: Kabalcı Yayınları.
  • Şahin, S. (2014). Gök Tanrı İnancı ve Şamanizm’de Kullanılan Kartal Figürünün Kimliği Üzerine Bazı Düşünceler. International Journal of Turkish Studies, 9(3), 520-568.
  • Sokolova, Z. P. (2023). Ayı Kültü. Bitig Türkoloji Araştırmaları, 1(1), 63-78.
  • Yıldız, Ş. N. (2016). Türk halk anlatılarında hayvan motifleri (Yayımlanmamış yüksek lisans tezi). Fırat Üniversitesi.

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.