Mehmet Fuad Köprülü’nün 'Türk Edebiyatı Tarihi' Üzerine Akademik İnceleme


 

Kitabın Adı:
Mehmet Fuad Köprülü Külliyat 1 Türk Edebiyatı Tarihi 
Yazar             :
Mehmet Fuad Köprülü  

Sayfa:
550 
Cilt:
Ciltsiz 
Boyut:
14 X 21 
Son Baskı:
29 Aralık, 2020 
İlk Baskı:
07 Mayıs, 2014 
Barkod:
9786051068756 
Kapak Tsr.:
Editör:
Seda Çakmakçıoğlu Şan  
Kapak Türü:
Karton 
Yayın Dili:
Türkçe 
 
   
 
 
 
Orijinal Dili:

Orijinal Adı:
  




Mehmet Fuad Köprülü’nün 'Türk Edebiyatı Tarihi' Üzerine Akademik İnceleme

Mehmet Fuad Köprülü’nün Türk Edebiyatı Tarihi Eseri Üzerine İnceleme

Giriş

Mehmet Fuad Köprülü (1890-1966), Türk edebiyatı tarihçiliğinin ilmî kurucusu olarak tanınır. 4 Aralık 1890’da İstanbul’da doğan Köprülü, erken dönemde hukuk eğitimini yarıda bırakıp kendi kendini yetiştirerek Fransızca edebiyat ve fikirlerini incelemiş; edebiyat ve sosyolojiye olan ilgisi Fecr-i Âtî topluluğu içinde şekillenmiştir. Köprülü, 1913’te Darülfünun’da Türk Edebiyatı Tarihi dersini okutmak üzere atandığında şair ve eğitimci kimliğinden akademik bir edebiyat tarihçisi statüsüne erişmiş; bu dönemde yayımladığı “Türk Edebiyatı Tarihinde Usûl” makalesiyle edebiyat tarihinin incelenmesinde yeni metodolojik yaklaşımlar önerilmiştir. Köprülü’ye göre edebiyat tarihi, medeniyet tarihinin ayrılmaz bir parçasıdır ve ancak filoloji ile tarihin yöntemleriyle yazılabilir. Bu yönelim, onun Türk edebiyatının kökeninden Osmanlı’ya dek uzanan kapsamlı bir tarihi metotla ele almasına temel oluşturmuştur.

Türk Edebiyatı Tarihi Eserinin Genel Yapısı ve Kullanılan Kaynaklar

Köprülü’nün 1926’da yayımlanan Türk Edebiyatı Tarihi adlı eseri, edebiyat tarihçiliğinde yeni bir dönemin başlangıcı sayılır. Eser kronolojik-akademik bir düzen içinde, 13 bölüm halinde yapılandırılmıştır. İlk dört bölümde İslamiyet öncesi dönemin genel bakışı, lehçe ve alfabeler, milli destanlar ile “ilk şiirler ve şairler” gibi konular ele alınır,. Beşinci ve sonraki üç bölümde İslam medeniyeti sonrası dönemin genel çerçevesi, tasavvufun edebiyata yansımaları ve ölçü/tasavvuf etüdü gibi temalar incelenir. Geriye kalan bölümler ise Çağatay Türkçesi’ni ve Anadolu’daki Türk edebiyatını Selçuklu ve Moğol dönemlerine dek derinlemesine tartışır.

Köprülü, eserinde çok çeşitli kaynakları kullanmıştır. Divan tezkireleri, halk şiir derlemeleri, tarih kitapları, vakfiyeler ve yazmalar başta olmak üzere Osmanlıca, Farsça ve Arapça orijinal metinleri titizlikle okumuş; Avrupa’nın edebiyat tarihi çalışmalarından esinlenen bir yaklaşımla literatürü belgelerine dayanarak işlemiştir,. Kaynak taramasında dönemin önemli dergileri (örneğin Bilgi, Yeni Mecmua, Türk Yurdu vb.) ile İslâm Ansiklopedisi gibi yayınlar da yararlanılmıştır. Bu büyük hacimli eser, dönemin inkılap ve eğitim politikasının da etkisiyle Metin Usul’ünü, kaynak gösterimini ve eleştirel yorumları ön plana çıkaran ilk Türkiye’dek i edebiyat tarihi örneğidir,.

İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatına Yaklaşımı

Köprülü, tarih boyunca Türk edebiyatının başlangıcını İslamiyet öncesine kadar götürmüş ve bu dönemin eserlerini Türk kültür tarihinin bir parçası olarak ele almıştır. Eserinin ilk bölümleri “İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatına Genel Bakış” başlığı altında sözlü ve yazılı eski Türk edebiyatına dair temel bilgilere yer verir. Dönem itibarıyla Göktürk Yazıtları, Uygur metinleri, milli destanlar (örneğin Oğuz Kağan Destanı, Dede Korkut Hikayeleri) gibi unsurlar kapsamlı şekilde incelenir. Köprülü’ye göre bu kaynaklar, bir milletin ruhunu yansıtan canlı belgeler olup edebiyat tarihine dâhil edilmelidir. O, türk edebiyatı tarihini “bütün olarak” ele almanın gerekliliğini vurgulayarak, İslamiyet öncesinden modern döneme kadar sürekliliği olan bir inkişaf çizgisi tarif eder. Bu yaklaşımında köken araştırmalarına önem vererek, dil tarihini ve destan geleneğini Türk kültür varlığının temel taşları sayar.

Halk Edebiyatı ve Divan Edebiyatı Tasnifi, Metodolojik Bakış

Köprülü’nün edebiyat tarihlemesi, halk ile yüksek (Divan) edebiyatını müstakil başlıklar olarak incelemekten ziyade, her ikisini de bütünün parçaları olarak ele alan bir yaklaşıma dayanır. O dönemde Batılı literatürde yaygın olan “folk literature” ayrımından ayrılarak, Türk edebiyatını tarihsel ve coğrafi bağlam içinde değerlendirir. Yine de, çalışmasında halk şiiri ve tasavvuf şiiri gibi anonim ve âşık tarzı eserler ile Fars-Osmanlı kaynaklı divan şiiri ve nesri ayrı ayrı örneklemektedir. Özellikle halk edebiyatına yönelik bakış açısı zamanla olgunlaşmış; Köprülü, sonraki dönemde neredeyse tüm halk edebiyatı türlerinde çalışmış ve bu metinleri sadece yazıya geçirilmiş metinler olarak değil, tarih-sosyoloji-politika zemininde çözümlemiştir.

Metodolojik olarak Köprülü, edebiyat tarihçisinin “nesnel tarihçi” olması gerektiğini savunur. Ona göre edebiyat tarihçisi, sadece belirli bir tarihteki eserleri değil, bu eserlerin ortaya çıktığı toplumsal ve kültürel ortamı da kavrayarak kapsamlı bir bakış açısıyla hareket etmelidir. Bu anlayış çerçevesinde eserlere yaklaşırken karşılaştırmalı yöntemi benimser: farklı edebiyatları ve dönemleri mukayeseli olarak değerlendirerek, metinlerin doğru anlaşılmasını hedefler. Eserlerin ait olduğu dönemin koşulları, şairlerin hayat hikâyeleri ve sanat anlayışları daima değerlendirme dışında bırakılmaz. Bu şekilde, halk şiiri örneklerini (dini-tasavvufi deyişler, Âşık tarzı şiirler vb.) edebiyat tarihinin gelişim çizgisi içinde ele alırken, divan edebiyatı ürünlerini de aynı disiplinli bilimsellik içinde yerli yerine oturtur.

Köprülü’nün Tarihsel-Filolojik Yöntemi ve Modern Edebiyat Tarihçiliğine Etkisi

Köprülü’nün en belirgin katkısı, edebiyat tarihini tarih ve dilbilim temelli metodlarla inceleyen bir sistematik geliştirmesidir. “Türk edebiyatı tarihini edebiyat tarihinin en mühim parçası” olarak gören Köprülü, elindeki tüm kaynakları filolojik titizlikle araştırmış; metinlerin dilsel, edebî ve tarihî yönlerini derinlemesine sorgulamıştır. O, edebiyat tarihini yazarken dildeki gelişmeleri, lehçe ve alfabe farklılıklarını da dikkate alarak disiplinlerarası bir çalışma yürütmüştür. Köprülü’nün bilimsel yaklaşımı, sonraki edebiyat tarihçiliği için de örnek teşkil etmiş; eserinde kullandığı kronolojik-sınıflandırma ve objektif analiz usulleri, Türkiye’de edebiyat tarihçiliğinde dönüştürücü bir etki yaratmıştır.

Bu etki günümüzde de kabul görmektedir. Millî Mücadele yıllarında yayımlanan Türk Edebiyatı Tarihi ile Türk edebiyatı ilk kez “ilmi ve metotlu” bir tarihe kavuşmuştur. Eser, hazırladığı kaynak listeleri, haritalar ve alfabetik dizinlerle hâlâ araştırmacılar için temel bir başvuru kaynağıdır. Akademik literatürde Köprülü’ye sık sık atıf yapılmakta, onun edebiyat tarihine bakış açısı ve filolojik titizliği halen örnek alınmaktadır. Son dönemde yapılan çalışmalar, Köprülü’nün Osmanlı dönemi edebiyatını yeni bir edebiyat bilinciyle ele alışını ve eserlerindeki şablon kurmayı vurgulamaya devam etmektedir (örneğin, Türk edebiyatının “menşe” ve “kaynakları” üzerine tespitleri).

Eleştiriler ve Güncel Yansımalar

Köprülü’nün Türk Edebiyatı Tarihi’ne dönük eleştiriler genellikle eserin yayımlandığı dönemin ideolojik çerçevesiyle ilişkilendirilmiştir. Bazı eleştirmenler, Köprülü’nün eserinde Türk milliyetçiliği düşüncesiyle paralel olarak halk edebiyatını yüceltip divan edebiyatının bazı yönlerine mesafeli yaklaştığını belirtirler. Öte yandan, dönemin entelektüel ikliminde Osmanlıcılık, İslamcılık ve yükselen Türk milliyetçiliği akımlarının etkisi vurgulanırken, Köprülü’nün metodolojik tutumu takdir edilmiştir. Güncel akademik çalışmalarda Köprülü’nün tarihçiliği nostaljik bulan yaklaşımlara karşı uyarılar da yapılmaktadır; ancak genel kanaat, onun edebiyat tarihine bilimsel bir temel kazandırdığı yönündedir. Örneğin Necip Asım ve Yakup Kadri gibi çağdaşları Köprülü’yü “Türk edebiyatının ve tarihinin temellerini atan bir alim” olarak överken, sonraki kuşak araştırmacılar eserinde eksik buldukları noktaları literatüre dahil etmeye çalışmışlardır.

Sonuç

Mehmet Fuad Köprülü’nün Türk Edebiyatı Tarihi adlı çalışması, Türk edebiyatı tarihçiliğinde bir mihenk taşı olmuştur. Köprülü, batı yöntemlerine dayanan filolojik ve tarihî bir edebiyat tarihi anlayışı geliştirerek, edebiyat geçmişini kapsamlı bir medeniyet tarihi olarak kavramaya öncülük etmiştir. Eserinde yaptığı dönemlendirme, kaynak kullanım şekli ve nesnel analizler, Türk edebiyatının bilimsel birikimini ilk defa sistematize etmiştir. Gerek yayımlandığı dönemde gerekse günümüzde, Türk Edebiyatı Tarihi hem övülen hem de eleştirilen bir başyapıt olarak önemini korumaktadır. Sonuç olarak Köprülü’nün çalışması, Türk edebiyat tarihine kalıcı bir katkı sağlamış; sonraki edebiyat tarihçilerini besleyen bir kilometre taşı olarak edebiyat biliminin temellerini atmıştır.

Kaynakça (APA Stilinde):

  • Aktaş, E. (2013). Mehmet Fuad Köprülü’de folklor ile halk edebiyatı algısı ve bunlar üzerine yaptığı çalışmalar. Türk Dünyası İncelemeleri, 13(1), 151-172.

  • Akün, Ö. F. (2003). Mehmed Fuad Köprülü. TDV İslâm Ansiklopedisi. Erişim: https://islamansiklopedisi.org.tr/mehmed-fuad-koprulu

  • Gülşen, H. (2012). Edebiyat tarihi açısından Mehmet Fuat Köprülü. Türk Dili, 51–55.

  • İncirkuş, B. (2018). Mehmed Fuad Köprülü’nün ve Erwin Panofsky’nin sanat yapıtı inceleme yöntemlerinin karşılaştırılması. İdil Dergisi, 7(45), 151-172.

  • Özbudun, S. (2018). The making of Ottoman/Turkish literary history: Historiography and narrativity in transformation (Doktora tezi). Oxford University.

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.