İsmail Gaspıralı’nın Roman ve Hikâyelerinde Medeniyetçilik, Kadın Eğitimi ve Modernleşme
İsmail Gaspıralı Seçilmiş Eserleri 1 - Roman ve Hikayeleri
İsmail Gaspıralı’nın Roman ve Hikâyelerinde Medeniyetçilik, Kadın Eğitimi ve Modernleşme
Giriş
İsmail Gaspıralı (1851–1914), Kırım kökenli bir düşünür olarak Türk dünyasının modernleşme ve kültürel uyanış hareketlerinin öncülerindendir. Yavuz Akpınar’ın editörlüğünde yayımlanan Seçilmiş Eserleri 1: Roman ve Hikâyeleri başlıklı cilt, Gaspıralı’nın fikirlerini kurgusal anlatılarla nasıl dile getirdiğini göstermesi açısından önem taşır. Bu inceleme yazısında Gaspıralı’nın roman ve hikâyelerinde modernleşme ve eğitim anlayışı, kadın eğitimi ve toplumsal dönüşüm, milliyetçilik ve dil reformu ile anlatı tekniği temaları ele alınacak; ayrıca Osmanlı-Rusya-Türkistan üçgeninde Türk dünyasında uyanış düşüncesi bağlamına değinilecektir. Analizler Türkçülük, usûl-i cedîd hareketi ve Gaspıralı’nın edebi üslûbu üzerine güncel akademik çalışmalardan desteklenerek yapılacaktır.
Modernleşme, Eğitim ve Medeniyet Anlayışı
Gaspıralı’nın eserlerinde modernleşme, özellikle eğitim reformu ve yeniçağ medeniyeti hedefiyle iç içe işlenir. Gaspıralı, Kırım’da usûl-i cedîd adı verilen yeni usûl eğitim hareketini başlatarak eğitimin modernleşmesinin sembol isimlerinden biri olmuştur. Kendisi, 1881’deki Tavrida gazetesindeki programında toplumu atıl durumdan kurtarıp modernleştirecek reformları sıralamış; bu programda “milli okulların kurulması ve eğitimde reform yapılması”, “Müslüman hayat tarzının modernleştirilmesi”, “Müslüman kadınların hürriyetine kavuşturulması”, “milli aydınlar zümresinin yetiştirilmesi” gibi hedefler yer almıştır. Erdemli toplum idealini gerçekleştirmek amacıyla yaygın eğitim ve basının önemini vurgulamış, yenileşme ve çağdaşlaşma gerekliliği üzerine sürekli çözüm önerileri sunmuştur.
Gaspıralı’nın roman ve hikâyelerinde de bu modernleşme tasavvuru görülür. Eğitimli, aydın kişiler üstüne odaklanan kurgularında, cehalet ve geriliğe karşı eğitim yoluyla aydınlanma teması ön plandadır. Örneğin kahramanı Molla Abbas olan “Frengistan Mektupları”, “Sudan Mektupları” ve “Kadınlar Ülkesi” gibi anlatılarda, Gaspıralı batı tarzı eğitim, bilimsel düşünce ve ilerleme fikrini olumlar. Toplumsal dönüşüm için bireysel dönüşümü esas alan bu karakterler, cehaletten kurtulup yeni medeniyet değerlerini benimsedikçe hikâyelerde evrilir. Böylece yazarın medeniyet anlayışı, Doğu toplumunun Batı medeniyetiyle buluşmasında eğitime işaret eder ve eserlerinde modernleşme projelerini kurgusal olarak temsil eder.
Kadın Eğitimi ve Toplumsal Dönüşüm
Gaspıralı’nın eserlerinde kadınların rolü ve eğitimi, toplumsal kalkınmanın temel taşları olarak ele alınır. O, 19. yüzyıl sonlarında Osmanlı ve Kırım toplumlarındaki kadının yerine dair eleştirileri hem gazetelerinde hem edebi metinlerinde işleyerek kadın algısında değişimi vurgulamıştır. Gaspıralı için kadın eğitimi, cemiyetin aydınlanması için merkezi bir unsurdur; yayınladığı programlarda “Müslüman kadınların hürriyetine kavuşturulması” ilkesini reform hedefleri arasında zikretmiştir.
Edebi anlatılarda da Gaspıralı ideal kadın modelini ön planda tutar. Ümmühan Bilgin Topçu’nun belirttiği gibi, Gaspıralı’nın “Kadınlar Ülkesi”, “Darürrahat Müslümanları” ve “Frengistan Mektupları” gibi roman ve hikâyelerinde kadın algısı toplumsal modernleşmenin bir göstergesi olarak işlenmiştir. Bu eserlerde kadınlar, geleneksel köle statüsünden sıyrılarak özgür bireyler olarak sunulur. Örneğin Kadınlar Ülkesi adlı hikâyede, kadınların eğitimle güçlendiği, erkeklerin otoritesinin yerini kadınların aklı ve eğitimi aldığı ütopik bir toplumsal düzen öngörülür. Gaspıralı’nın perspektifine göre eğitimli bir kadının topluma katkısı büyüktür ve bu, toplumsal dönüşümün anahtarıdır. Böylece kadının özgürleşmesi, Gaspıralı eserlerinde hem bireysel gelişimin hem de genel medeniyet seviyesinin göstergesi olarak kurgulanmıştır.
Milliyetçilik ve Dilde Birlik: İdeolojinin Edebi Tezahürü
Gaspıralı’nın milliyetçilik anlayışının özü, dilde birlik, fikirde birlik, işte birlik şiarında özetlenir. Toplumsal birlik için kültürel ve dilsel birliğin öncelikli olduğunu savunmuş, “Türk birliği meselesinde her şeyden önce kültür birliğinin sağlanması gerektiğine” inanmıştır. Gaspıralı’nın Tercüman gazetesinde bu şiarı kullanması, görüşlerinin yaygınlaşmasında merkezi rol oynarken, edebî eserlerinde de aynı ideal etrafında kurgular yapar.
Dil reformu bağlamında Gaspıralı, ortak bir edebî Türkçe oluşturmak için Osmanlı Türkçesi’ni referans almıştır. Mustafa Toker’in çalışmasında aktarıldığı üzere Gaspıralı, “Tercüman gazetesinde bütün dünya Türklüğünün anlayabileceği ortak bir edebî dil geliştirmeye çalışmış, bu dilin de Osmanlı Türkçesi olmasını istemiştir”. Bu amaçla Osmanlıcanın Arapça-Farsça terkiplerini sadeleştirmiş, Kırım ve Türkistan lehçelerinden aldıklarıyla zenginleştirdiği bir ortak dil kullanmıştır. Nitekim dönemin Türk aydınları da Gaspıralı’nın dil çalışmalarının yankısını yaşamış, Füyûzât gibi dergilerde ortak Türkçe üzerine tartışmalar yürütülmüştür. Toker’in değerlendirmesine göre Gaspıralı’nın “ortak edebî dil” çabaları geniş çevrelerde karşılık bulmuş, sadeliğin ve ortak Türkçenin önemi anlaşılmış, bu akım da Türk birliği fikrini güçlendirmiştir.
Edebi açıdan bakıldığında Gaspıralı’nın roman ve hikâyelerinde dil birliği ideali stilize edilmiştir. Karakterlerin konuşmaları nispeten süssüz, kültürel açıdan yalın bir Türkçe ile verilir; bu, hem okuyucuya anlaşılır gelmek hem de “Türkçülük bilinci”ni pekiştirmek içindir. Ziya Gökalp’in Türkçülüğün Esasları’nda belirttiği gibi dilde birlik, millî bilinç inşasında ilk basamağı oluşturur ve Gaspıralı bunu eserlerinde de vurgulamıştır. Örneğin Gaspıralı’nın bazı hikâyelerinde İstanbul şivesine yakın, halkın anlayacağı bir dil tercih edilmiştir; bu strateji, Türk dünyasının farklı coğrafyalarına yönelik birliktelik fikrini pekiştirme gayesini yansıtır. Böylece “dilde birlik” şiarı, Gaspıralı’nın kurgusal metinlerinde dil ve edebî uslûp aracılığıyla edebî bir tezahür kazanmıştır.
Hikâye Tekniği ve Anlatı Yapısı
Gaspıralı’nın roman ve hikâyelerinde kullanılan anlatı tekniği, genellikle didaktik bir karakter sergiler. Ferhat Uzunkaya’nın analizine göre Gaspıralı, eserlerinde fikirleri ile bir karakter sentezi yaparak başkişinin kişisel gelişimine odaklanan bir anlatım kurar. Karakterleri değişim ve gelişim çizgisi temelinde ele alır; anlatılarının ana rengini, özellikle başkişinin olgunlaşma süreci oluşturur. Bu bakımdan Gaspıralı’nın eserleri, Doğu’daki cehalet ile Batı’daki yenilik fikri arasındaki gerilimi somutlaştıran metinlerdir.
Teknik olarak Gaspıralı, eserlerinde sıklıkla mektup ve seyahat formunu kullanır. Örneğin “Frengistan Mektupları” ve “Sudan Mektupları” isimli hikâyeleri, başkahraman Molla Abbas’ın çeşitli yerlere mektup göndermesi kurgusuyla ilerler. Bu yöntemde olay örgüsü, coğrafi veya kültürel yolculuklar çerçevesinde gelişir; böylece okuyucu uzak coğrafyalarda bile Gaspıralı’nın evrensel mesajıyla buluşur. Anlatılarda bir diğer önemli motif, ideal toplum tasavvuru içeren ütopya karakterli mekânlardır (örneğin Kadınlar Ülkesi). Bu eserlerde toplumun değişme imkânının bir simgesi olarak sıradışı yerler kurgulanır. Uzunkaya’nın belirttiği üzere, tüm bu anlatılarda olayların temel motivasyonu başkişinin dönüşümüdür. Karakterler, tanıştıkları Batılı fikirler ve modern eğitim araçları sayesinde dönüşür; bu dönüşüm, metnin fikirsel mesajıyla paralel ilerler.
Diğer yandan, Gaspıralı’nın dil ve üslup tercihleri de dönemin Türk roman geleneği ile paraleldir. Ağırlıklı olarak açık, ahenkli bir üslûp kullanan yazar, mensur şiir benzeri sade cümlelerle ideallerini aktarmıştır. Yine Topçu’nun ifadesiyle Gaspıralı, Tanzimat romanına benzeyen bir tarzda, toplumsal eleştirilerini kurgusal anlatılarla okura ulaştırmıştır. Karakterlerin diyaloglarında dönemin günlük dil öğeleri öne çıkar; böylece ideolojik mesaj, didaktik olmaktan çıkarak yaşamın içinden bir gerçekçilik kazanır. Özetle, Gaspıralı’nın anlatıları fikri gelişim ile karakter gelişimini birlikte yürüten, didaktik ama aynı zamanda macera ve romantizm unsurları taşıyan kurgular olarak tanımlanabilir.
Osmanlı-Rusya-Türkistan Üçgeninde Türk Dünyasında Uyanış
Gaspıralı, Türk dünyasının farklı coğrafyalarını tek bir bütün olarak görmüş; fikirlerini ve faaliyetlerini hem Osmanlı hem Rus hem de Orta Asya Türklerine yönelik olarak yürütmüştür. Kırım’da doğmuş ve gençliğinde geçici olarak İstanbul’a gelmeye çalışmış bir entelektüel olarak, Osmanlı ve Rus entelektüellerle eş zamanlı benzer uyanış akımlarına temas etmiş, her iki taraftaki gelişmeleri takip etmiştir. Türk dünyasının birliği için kültürel ve eğitimsel ortaklık vurgusunu, Osmanlı-Türk ve Rusya-Türk toplulukları arasında köprü kurarak savunmuştur.
Erkem’in milliyetçilik literatüründen aktardığı gibi, Gaspıralı önderliğindeki Cemiyet-i Cedid harekâtı Türkleri birleştirme amacı taşıyan; dil ve kültür birliği yönünde çalışan bir hareket olarak tanımlanır. Bu hareket millî kimlik inşası için bir dayanak oluşturmuş, özellikle Rusya’daki Müslüman Türkler arasında “milli uyanışı” başlatan etkiyi yaratmıştır. Gaspıralı’nın Kırım’daki faaliyetleri ile Rusya Türkleri arasında yaydığı yenilikçi eğitim ve basın faaliyetleri, kısa sürede Özbekistan ve Buhara-Hive yöresinde de yankı bulmuştur. Pınar Erkem bu bağlamda, Gaspıralı’nın Tercüman gazetesiyle yaptığı yayınlar ve Usûl-i Cedîd okulları aracılığıyla Rusya Müslümanlarının milli uyanışını başlattığını vurgular. Bu sayede 20. yüzyıl başlarında Türkistan’daki yeni kuşak aydınlar arasında medeniyet değişimi tartışmaları hız kazanmıştır.
Cedid hareketinin 1917’ye kadar aktif kalmasıyla, Erkem’e göre hareket Türklük bilincinin oluşmasını ve Türkistan Türklerinin siyasallaşmasını sağlamıştır. Gaspıralı, yalnızca kendi toplumuna değil Osmanlı-Türkiye dâhil tüm Türk dünyasına seslenmiş; Yusuf Akçura’nın ifadesiyle “hiç kimse Kırımlı İsmail Bey Gaspırinski kadar bütün Türklük gayesini… nazariyatta takip, fiiliyatta tatbik etmemiştir”. Yine bir Türk düşmanı olarak eğitimi bir çözüm aracı kabul eden Mirza Feth Ali Ahmedzade gibi aydınlarla benzer görüşler paylaşmıştır. Bu çabalar üç imparatorluk coğrafyasında bir aydınlar kuşağı yaratarak, Osmanlı-Rusya-Türkistan üçgeninde Türk dünyasının uyanış düşüncesini beslemiştir. Sonuç olarak, Gaspıralı’nın roman ve hikâyelerinde ürettiği ortak dil, eğitim ve medeniyet temaları, Türk milletini yeniden ayağa kaldırmayı amaçlayan geniş bir entelektüel hareketin edebi bir yansıması olarak değerlendirilebilir.
Sonuç
İsmail Gaspıralı’nın Seçilmiş Eserleri 1 cildindeki roman ve hikâyeleri, onun fikir dünyasının kurgusal tezahürleridir. Eserlerdeki ortak temalar; eğitimle donanma ve modernleşme, kadın-erkek eşitliğine dayanan toplumsal dönüşüm, Türkçe’nin sadeleştirilmesiyle millî bilinç inşası, başkişinin fikri gelişimini temel alan anlatı kurgusu ve Türk dünyasında kültürel uyanış çabalarıdır. Akademik kaynaklar, Gaspıralı’nın hem fikir hem de edebî formda ortaya koyduğu bu çabaların, dönemin yenilikçi Türk düşüncesiyle uyumlu olduğunu göstermektedir. Edebî inceleme ve sosyo-kültürel yorum ışığında, Gaspıralı’nın roman ve hikâyeleri, 19. yüzyılın sonlarında Türk dünyasını etkilemiş modernleşme ve milliyetçilik projelerini bütüncül bir perspektifle yansıtır.
Kaynakça
- Akpınar, Y. (Yay. Haz.). (2005). İsmail Gaspıralı: Seçilmiş Eserleri 1 – Roman ve Hikâyeleri. İstanbul: Ötüken Neşriyat.
- Erkem, P. (2024). İsmail Gaspıralı’nın eğitim reformu ve Cedid hareketinin Özbekistan bölgesindeki yansımaları: Modernist milliyetçilik perspektifi. İmgelem (Özbekistan Özel Sayısı), 1–36.
- Topçu, Ü. B. (2014). Gaspıralı’da kadın. Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, (20), 45–62.
- Toker, M. (2004). İsmail Gaspıralı ve “Dilde Birlik” fikri üzerine. Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, (16), 31–45.
- Uzunkaya, F. (2023). İsmail Gaspıralı anlatılarında şahıs kadrosu. Karadeniz YitikSöz, 2023.
- Yücebaş, F. (2020). İsmail Gaspıralı’nın Türk-İslam birliğine yönelik faaliyetleri. Türk Dünyası Araştırmaları, 124(245), 395–404.
Leave a Comment