Mehmet Fuad Köprülü’ye Göre İslam ve Türk Hukuk Geleneği: Vakıf Müessesesi Üzerinden Tarihsel Bir İnceleme


 

Kitabın Adı:
Mehmet Fuad Köprülü Külliyat 10 İslam ve Türk Hukuk Tarihi Araştırmaları ve Vakıf Müessesesi   

Yazar             :
Mehmet Fuad Köprülü  

Sayfa:
590 
Cilt:
Ciltsiz 
Boyut:
14 X 21 
Son Baskı:
05 Mart, 2019 
İlk Baskı:
05 Mart, 2019 
Barkod:
9786051719375 
Kapak Tsr.:
Editör:
Kapak Türü:
Karton 
Yayın Dili:
Türkçe 
Orijinal Dili:

Orijinal Adı:
  



Mehmet Fuad Köprülü’ye Göre İslam ve Türk Hukuk Geleneği: Vakıf Müessesesi Üzerinden Tarihsel Bir İnceleme

Mehmet Fuad Köprülü ve “İslam ve Türk Hukuk Tarihi Araştırmaları ve Vakıf Müessesesi”

Mehmet Fuad Köprülü (1890–1966), Türk edebiyatı ve tarih araştırmalarında öncü bir bilim insanıdır. Edebiyat araştırmalarındaki kuramsal çalışmaları kadar Osmanlı ve Türk tarihine getirdiği özgün yorumlarla da tanınır. Ölümünden sonra oğlu Orhan F. Köprülü tarafından derlenen İslâm ve Türk Hukuk Tarihi Araştırmaları ve Vakıf Müessesesi (1983) adlı eseri, Köprülü’nün hukuk tarihi ve vakıf kurumu üzerine yazdığı makalelerin toplandığı temel bir kaynaktır. TDV İslâm Ansiklopedisi’nin değerlendirmesine göre, bu monograf köklü bir bilimsel hayatın ulaştığı zirve noktalarından birini oluşturmaktadır; ele aldığı konuda bugüne dek yapılmış “en terkibî” (bütünlüklü) çalışmalar arasında sayılmaktadır. Dolayısıyla bu eser, Türk-İslam hukuk geleneği ve vakıf kurumunu hem içerik hem de metodoloji açısından derinlikli biçimde inceleyen nadir çalışmalardandır.

Türk-İslam Hukuk Geleneğinin Tarihsel Gelişimi

Türk-İslam hukuk geleneği, İslam’ın ilk yüzyıllarında şekillenen şer’i hukuk ilkelerinin Türk töresiyle birleşerek oluştuğu bir sentezdir. Orta Asya’dan Anadolu’ya uzanan süreçte, Türk toplulukları İslam hukukunu benimsedikçe kendi örfî ve geleneksel hukuk kurallarını da buna entegre etmişlerdir. Köprülü’nün yaklaşımına göre, Türk devlet ve toplum yapılarını incelerken Batı kaynaklarının haklı eleştirilerinden çok, uzun bir “ortak mazinin” sürekliliğini dikkate almak gerekir. Örneğin, Köprülü’nün Osmanlı kurumlarının kaynaklarını incelediği çalışmasında, bu kurumların Bizans’tan devralındığı ön kabulüne karşı çıkarak onların kökeninin çok daha eski Türk geleneğine dayandığını vurgulamıştır. Bu bakış açısı, Türk-İslam hukukunun salt dışarıdan alıntılamalardan ibaret değil, kendi içinde tarihsel ve kültürel bir gelişimi olduğunun altını çizer.

Selçuklu Devleti döneminde İslam hukuku Türk dünyasında kurumsal bir şekle büründü. Selçuklular 1048 yılında Anadolu’da Pasinler’de ilk vakfı kurarak bölgeyi bu hayır kurumlarıyla tanıştırdılar. Büyük Selçuklu İmparatorluğu’nun yükselişiyle devlet bünyesinde açılan medreseler, zaviyeler ve sosyal kurumlar vakıf sistemiyle desteklendi; vakıf gelirleri bu dönemde önemli ölçüde arttı. Türk-İslam hukukunun bu dönemdeki dinamik gelişimi, Abbâsîler’den Osmanlılar’a dek İslam dünyasında vakıf kurumunun temel bir sosyal yapı taşı olarak kabul edilmesine paraleldir. Osmanlı öncesi Anadolu beylikleri de bu gelenekten yararlanarak medrese ve cami gibi hayır eserlerini vakıflarla finanse etmişlerdir.

Vakıf Müessesesinin Selçuklu ve Osmanlı Dönemindeki Yeri

Selçuklu Devleti, devlet iktidarının İslam’ı resmî mezhep olarak belirlemesiyle birlikte vakıf kurumunu kurumsal bir boyuta taşıdı. Büyük Selçuklu Sultanlığı, merkezi iktidarı güçlendirmek amacıyla Anadolu’da çok sayıda medrese ve zaviyenin açılmasını teşvik etti; bu da vakıf müessesesinin gelir ve nüfuzunun artmasına yol açtı. Selçuklu vakfiyeleri bugüne kadar dimdik ayakta kalmış, hayır kurumlarının ihtişamı devam etmiştir. Öte yandan Anadolu Selçuklu kaynakları, vakıf senetlerinin hem hukukî belgeler hem de toplumsal yaşamın aynası olduğunu göstermektedir; bu döneme ait vakfiyeler, dönemin sosyal, kültürel ve iktisadî koşullarını yansıtan değerli kaynaklardır.

Osmanlı İmparatorluğu ise vakıf kurumunu en üst düzeye taşımıştır. İlk Osmanlı vakfını kuran Orhan Gazi, Bursa’da bir cami, zaviye, misafirhane ve imaret inşa ederek bunlara vakıf gelirleri tahsis etmiştir. Ondan sonra bütün padişahlar, zenginler ve halktan kişiler vakıf kurmaya devam etmiş, söz konusu vakıflar yeni yatırımlar ve hayır eserleriyle zenginleşmiştir. Osmanlı toplumunda hemen her sosyal ve kültürel ihtiyaç; cami, medrese, hastane, han, hamam, köprü, çeşme gibi kurumlar aracılığıyla vakıflarca karşılanmıştır. Nitekim Osmanlı dönemi, “vakıflar dönemi” olarak da nitelendirilir; çünkü pek çok kamusal hizmet vakıflar aracılığıyla organize edilmiş, insanlar hayatlarının her anında vakıf eserlerinin sunmuş olduğu hizmetlerden yararlanmıştır. Osmanlı belgelerinde, vakıf gelirlerinin toplumu bakım ve hizmetinde kullanılmasına dair sayısız örneğe rastlanmaktadır. Kısaca, Selçuklu’dan devralınan vakıf geleneği Osmanlı’da kat kat artmış, imparatorluğun her köşesine yayılarak sosyal hayatın omurgası haline gelmiştir.

Vakıf Müessesesinin Sosyal, Kültürel ve Hukuki İşlevleri

Vakıf müessesesi, İslam ve Türk toplumlarında hem sosyal yardımlaşmayı hem de kültürel hizmetleri sağlayan çok yönlü bir kurumsal çerçevedir. Sosyal işlevleri bakımından vakıflar, fakirlere, kimsesizlere, göçmenlere ve ihtiyaç sahiplerine uzun süreli destek sağlar. Örneğin Osmanlı vakıf kurumunun tarihsel rolü, modern devletin üstlendiği pek çok hizmeti karşılaması üzerinden değerlendirilir: yol ve köprü inşası, su dağıtımı gibi bayındırlık hizmetleri; aşevleri ve hastaneler aracılığıyla sağlık hizmetleri; kimsesiz ve felaket mağdurlarına yardım gibi sosyal projeler bir vakıf esasıyla yürütülmüştür. Bu sayede toplumda servet zenginlerden fakir kesimlere aktarılmış, sosyal denge ve iç barış korunmuştur. Günümüz sosyal devlet anlayışına benzer şekilde, Osmanlı’da yüksek derecedeki vakıflar, eğitimden sağlığa; ekonomiden ahlaki yardıma kadar pek çok alanda halka hizmet sunmuştur. Örneğin vakıf mülkiyeti altında inşa edilen okullar, medreseler, kütüphaneler ve imaretler bu kurumların temel hizmet alanlarına girer.

Kültürel işlevleri açısından vakıflar, İslamî eğitim ve kültürün yayılmasında büyük rol oynamıştır. Vakıflar aracılığıyla medreseler, kütüphaneler, camiler, tekke ve zaviyeler kurulmuş, ilim ve irfan üretimi desteklenmiştir. Geleneksel vakıflar, dinî eğitim verilen okulların yanı sıra konferans ve ilim meclisleri için gelir temin etmiş; şair, müderris ve sanatkârların maaşları vakıf kaynaklarından ödenmiştir. Böylece vakıf müessesesi, Türk-İslam kültürünün sürekliliğini sağlamış, ilmî çalışmaların kurumsal altyapısını oluşturmuştur.

Hukuki işlevleri bakımından vakıf, kurucusunun malvarlığını sürekli bir amaç için tahsis ederek bunun hukukî güvence altına alınmasını sağlar. İslam hukukuna göre vakıf, “sadece Allah’ın rızasını kazanmak amacıyla mali imkân sahibi kimseler tarafından kurulan ve geliri ihtiyaç sahiplerine tahsis edilen müesseselerdir”. Türk Medeni Kanunu da vakfı, belirli ve sürekli bir amaca tahsis edilen mal varlığının tüzel kişiliğe kavuşmuş topluluğu olarak tanımlar. Bu tanımlar, vakfın hukuki bakımdan nasıl bir kuruma dönüştüğünü gösterir: Vakıf, kurucu ile yararlanıcılar arasında hukuka dayanılarak kurulan bağın resmî ifadesidir. Vakıf senetleri (vakfiyeler), bu bağın yazılı kanıtları olarak, kurucunun niyeti, vakfedilen malın türü ve vakfın yönetim esaslarını belirler. Dolayısıyla vakıf müessesesi, toplumsal yardımlaşmanın yanı sıra mülkiyetin sabit bir amaç için sürekli kullanılmasını teminat altına alan hukukî bir mekanizmadır. Hukukî açıdan vakıf, kurucunun iradesinin gerçekleşmesi için ömür boyu devam eden bir teminat sistemi işlevi görmüş, kaynakların korunması ve gelirlerin amacına uygun kullanılması hukuken zorunlu kılınmıştır.

Köprülü’nün Metodolojik Yaklaşımı

Köprülü’nün çalışma tarzı, Türk tarihi ve kültürünü geniş perspektif içinde ele almak esasına dayanır. Onun yaklaşımında bir konuyu incelerken en başta ilgili tüm kaynakları tarayıp mevcut literatürdeki eksiklik ve çelişkileri ortaya koymak bulunur; ardından eserin gerçek mahiyetine ulaşmak için ne tür yöntem takip edilmesi gerektiğini açıklar. Türk-İslam hukuk geleneği ve vakıf kurumu özelinde de Köprülü, Doğu ve Batı kaynaklarını birlikte değerlendiren karşılaştırmalı bir metot izlemiştir. Örneğin Osmanlı sosyal kurumlarını incelerken, bu kurumların salt Bizans’tan alınmadığını; aslında Türk geleneğinin kesintisiz seyri içinde geliştiğini ortaya koymaya çalışmıştır.

Köprülü’nün metodolojisinde tarihsel süreklilik ve kaynak hakimiyeti ön plandadır. O, bir konuya girmeden önce önceki çalışmaların nitelik ve eksikliklerini gösterip yolu temizler; ardından sağlam sonuçlara varabilmek için gereken belgeleri (vakfiyeler, kitabeler, arşiv kayıtları vb.) sistemli şekilde analiz eder. Bu çerçevede, vakıf senetlerini sadece hukukî belge olarak değil, aynı zamanda dönemin sosyal ve kültürel yaşamını yansıtan tarihî kaynaklar olarak değerlendirmiştir. Köprülü’nün öğrencilerinden de Mehmet Altay Köymen gibi isimler, vakıf vesikelerinin tarih yazımında taşıdığı önemi vurgulamışlardır. Sonuç olarak Köprülü, esprili ifadeyle Türk medeniyetinin hakikatini ortaya koymayı amaçlamış, tüm eserlerinde Batı’da oluşturulan olumsuz kanaatleri bilimsel yöntemlerle çürütmeye çalışmıştır.

Bu bağlamda İslâm ve Türk Hukuk Tarihi Araştırmaları ve Vakıf Müessesesi eserinde Köprülü, hukuk tarihine ilişkin analizlerini “terkibî” bir yaklaşımla sunmuştur. Ansiklopedik titizlikle hazırlanan bu çalışma, ele aldığı vakıf konusunu dinî, sosyal ve hukukî boyutlarıyla bütünlüklü biçimde irdeler. Kültür mirası olarak vakıf vesikeleri ve Osmanlı idari uygulamaları arasındaki ilişkiyi ortaya koyarken, tarihsel ve hukukî sentezler yapmıştır. Böylece Köprülü’nün metodu, Türk-İslam hukuk ve sosyal kurumları tarihine katacağı yeni bakış açıları açısından dönüm noktası olmuştur.

Kaynakça

  • Akman, M. (2007). Fuad Köprülünün Hukuk Tarihçiliği. Türk Hukuk Tarihi Araştırmaları Dergisi, 4, 13-22.
  • Alican, M. (2021, Kasım). Osmanlı bir vakıf medeniyetidir, ya Selçuklu? Derin Tarih. https://www.derintarih.com
  • Gündüz, S., & Aydın, Y. (2006). İslâm’da Vakıf Müessesesi: Selçuklu ve Osmanlılarda Vakıflar. Türk Dünyası Araştırmaları, Ekim, 131-137.
  • Köprülü, M. F. (1983). İslâm ve Türk Hukuk Tarihi Araştırmaları ve Vakıf Müessesesi (Orhan F. Köprülü, Haz.). İstanbul: Ötüken.
  • T.C. Vakıflar Genel Müdürlüğü. (n.d.). Tarihte Vakıflar. https://www.vgm.gov.tr/kurumsal/tarihce/tarihte-vakiflar
  • Akün, Ö. F. (2003). Mehmed Fuad Köprülü. İslâm Ansiklopedisi. https://islamansiklopedisi.org.tr/mehmed-fuad-koprulu
  • Toksoy, E. (2017). Osmanlı’da Vakıf Kültürü (Yüksek lisans tezi, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi).

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.