Oniki Hayvanlı Türk Takvimi Üzerine Akademik İnceleme
Oniki Hayvanlı Türk Takvimi
Oniki Hayvanlı Türk Takvimi Üzerine Akademik İnceleme
Giriş
On İki Hayvanlı Türk Takvimi, her biri bir yıla karşılık gelen on iki hayvanın döngüye girdiği geleneksel bir takvim sistemidir. Osman Turan’ın On İki Hayvanlı Türk Takvimi (1941) adlı çalışması bu konuda başvurulan temel kaynaklardan biridir. Bu incelemede takvimin tarihî kökeni, Çin astrolojisiyle ilişkisi, Göktürk ve Uygur gibi eski Türk devletlerindeki uygulamaları, hayvan sembollerinin kültürel-kosmolojik anlamları ve astronomik yapısı ayrıntılı biçimde ele alınacaktır. Ardından Turan’ın görüşleri Zeki Velidi Togan, Bahaeddin Ögel ve İbrahim Kafesoğlu’nun yaklaşımlarıyla karşılaştırılacaktır. Son olarak, takvim sisteminin Orta Asya kültür coğrafyasındaki yeri ve günümüzdeki izleri tartışılacaktır.
Tarihî Arka Plan
On İki Hayvanlı Takvim, tarihî kayıtlara göre Göktürk döneminde kullanılmıştır. Orhun yazıtlarında Kül Tigin’in mezar yazıtında “Köl Tigin koyun yılının on yedinci gününde ölüp…” biçiminde takvim referansları yer alır. Bilgi kaynaklarına göre Türkler uzun süre bozkır koşullarında yaşadıkları için zaman hesaplamasını doğaya dayalı olarak geliştirmiş; her yıl bir hayvan adıyla anılmıştır. Türk geleneklerinde on iki yıllık döngü bir devir veya çağ olarak kabul edilmiş, 60 yıllık periyot ortalama bir insan ömrüne eş tutulmuştur. Örneğin bazı İslam-Türk kaynaklarında bu 12’li sisteme “Tarih-i Türki” ya da “Sal-i Türkân” (Türk yılı) adı verilmiştir.
Takvimin kökeni konusunda çeşitli görüşler vardır. Genel kabul gören Çin kaynaklarında, takvim elementleri yin-yang, beş element ve göksel kökler gibi sistemlerle beraber geliştirilmiştir. Çin astrolojisine göre Jüpiter’in yörüngesi izlenerek göksel daire 12 eşit bölüme ayrılmış, Jüpiter’in yaklaşık 11,86 yıllık yörüngüsü kabaca 12 yıla yuvarlanmıştır. Bu süreçte “Yer Dallarının” başlatıldığı rivayet edilir (Nehir mitosu). Türk akademisyen Osman Turan ise takvimin aslî anlamda Türk icadı olduğunu savunmuştur: Türklerin Hunlar döneminden beri (MÖ 2. bin yıl) kullandığı ileri sürülmüştür. Turan’a göre takvim bozkır kültürünün ürünüdür ve Çin kaynaklarında kısmen Çin’e mal edilse de gerçekte Türk kökenlidir. Öte yandan bazı araştırmacılar, özellikle Çinlilerle ilgili kaynaklarda bu sistemin MS 6. yüzyıldan itibaren görüldüğünü belirtmiş, ancak bu bilgiler takvimin kullanımının Türklerde çok daha eski zamanlara dayandığını örtbas etmiştir. Fransız sinolog Edouard Chavannes da 1913’te “Twelve-Year Animal Cycle” adlı çalışmasında Çin’in kuzeyinde yaşadıkları düşünülen Türk-Moğol halklarının bu takvim kaynağı olduğunu vurgulamış; Çinlilerin MÖ 1. yy’dan itibaren haberdar olduğunu, yaygınlaşmasında Türk nüfusun etkisinin büyük olduğunu ifade etmiştir.
Kaşgarlı Mahmud’un Divanü Lügati’t-Türk adlı eserinde (11. yy) Hakan’ın ava çıkarıp hayvanları bir ırmağa sürmesiyle 12 hayvanlı takvimin ortaya çıktığı bir efsane aktarılır. Bu rivayette sırasıyla “sıçan, öküz, pars (panter), tavşan, nag (timsah), yılan, at, koyun, maymun, takagu (tavuk), it (köpek) ve toŋuz (domuz)” yılları zikredilir. Not olarak, Çin takvimindeki ejderha yerine burada timsah (nag) yılının bulunmaktadır; bu, yerel hayvan kültürünün etkisini göstermektedir. Yazıtlar ve Kaşgarlı’nın aktardığı bilgiler, takvim adlarının Göktürk-Uygur ve Karahanlı Türkçelerinde benzer olduğunu ortaya koymaktadır. Orta Asya’da Göktürklerden Uygurlara, Hunlardan Son Türk devletlerine kadar geniş bir coğrafyada uygulandığı bilinmektedir. Özetle, tarihî kaynaklar Türk takvim geleneğinin çok eskiye dayandığını, bir kısım araştırmacının aksine Çin takviminden alıntı olmaktan ziyade bağımsız bir gelişme olduğunu işaret eder.
Kültürel ve Kozmolojik Anlam
On İki Hayvanlı Takvim’de her hayvana atfedilen özellikler, Türk toplumlarında bir kehanet aracı olarak benimsenmiştir. Şamanist inanışlarda ve halk kültüründe her hayvanın yıl boyunca yaşanacak olaylara sembolik etkisi olduğuna inanılmıştır. Örneğin Kaşgarlı Mahmud’a göre öküz yılı savaşın, tavuk yılı bolluğun, timsah (veya yılan) yılı şiddetli yağışın, domuz yılı ise sert kışların habercisidir. Bu inançlar devam etmiş, Osmanlı döneminde bile menzilname ve yılnâmelerde doğan çocukların karakterleri doğdukları yılın hayvanına göre yorumlanmıştır. Örneğin sıçan yılının insana hareketlilik ve sezgi kazandırdığı, insanları takdire açık kıldığı, karlı soğuk gecelerde uyanık kalma alışkanlığı getirdiği anlatılır (Biray 2009’dan aktaran Sertkaya 2014).
Ayrıca hayvanlara astrolojik yön atıfları vardır. Tablo bilgilerinde sıçan yılı Kuzey, tavşan yılı Doğu, at yılı Güney, tavuk yılı Batı ile ilişkilendirilir. Hayvan sembollerine verilen bu yön anlamları, eski Türk gökbilimine paraleldir. Hayvanlar aynı zamanda bereket, güç, zeka vb. niteliklerle özdeştirilmiştir. Örneğin at hızı ve azmi, koyun bereketi, maymun kurnazlığı simgeler. Bütün bu özellikler, Türk mitolojisinde hayvanların totomik önemini yansıtır. Özetle, takvimdeki hayvanlar göksel takvim sisteminin bir parçası olmanın ötesinde Türk kültüründe doğa ve yaşamın döngüsüne dair inançların da taşıyıcısıdır.
Astronomik Yapı
Takvim esas olarak Güneş yılına dayanır; yıl 12 aya bölünmüştür. Bir ‘çağ’ 12 yıllık bir devir olup, beş böyle çağ 60 yıllık bir devreyi oluşturur (Çağ = 12×5 = 60 yıl). 12 yılın bir devre sayılması, ortalama insan ömrüne denk düşen bu uzunluğu tanımlamak içindir. 1 yıl 12 aydır; aylar genellikle 30 gün olarak sayılır. Geleneksel kaynaklara göre 1 gün de Güneş’in iki kez aynı konumdan geçmesine (gece yarısından gece yarısına) eşdeğerdir; bu bir “Güneş günü” olarak kabul edilmiştir. Gün de 12 eşit parçaya (her parça yaklaşık 2 saat) bölünmüş, bu 2 saatlik periyoda çağ denmiştir. Haftanın günleri Türk takviminde isimlendirilmez; hafta 7 gün olarak kurgulanır.
Çin astrolojisindeki 12 yıllık döngü, Jüpiter’in 12 yıllık yörüngesel periyoduna dayanır. Türk takviminde benzer bir yıldız hareketi temel alınmış olabilir. Her hayvan yılı, bilhassa tarımsal faaliyetlerin ve göç zamanlarının belirlenmesinde de kullanılmıştır. Öte yandan, tarihî belgelerde yılbaşı olarak çoğunlukla Nevruz (21 Mart) dönencesi işaretlenir; takvimler farklı dönemlerde Türkiye’de “Ergenekon takvimi” vb. adlarla adlandırılmıştır. Genel olarak astronomik açıdan bu takvim, Çin takvimi ile örtüşen döngüsel yapıyı Türk gökbilim anlayışıyla bütünleştirir.
Karşılaştırmalı Tartışma
Osman Turan, 1941’de yayımladığı monografisinde On İki Hayvanlı Takvim’in kökenini Türk dünyasında aramış, bu geleneği bozkır kültürünün bir ürünü saymıştır. Turan’a göre takvim efsanesi “ilkel bir mitoloji” örneğidir ve kime ait olduğu tartışılırken şüpheye gerek yoktur; gerçek sahibi Türk boylarıdır. Zeki Velidi Togan da benzer şekilde takvimin çok eskiye uzandığını savunmuş, hatta MÖ 2. bin yıllarına tarihlendirmiştir. Togan’ın yaklaşımı daha çok kronolojik çıkarımlara dayanır; “Gerçek mucidi Türkler” fikri Turan tarafından da paylaşılmıştır.
Bahaeddin Ögel, Türk mitolojisi ve halk gelenekleri üzerinde durduğu çalışmalarıyla bu takvim simgelerini folklor açısından ele almıştır. Ögel, Türklerin Mitolojik Hayvanlar ve şamanik unsurlarını incelediği eserlerinde, on iki hayvan döngüsüne verilen ilkel anlamları vurgulamış, Türk topluluklarının takviminin halk arasında halk takvimi olarak yaşatıldığını belirtmiştir. İbrahim Kafesoğlu ise Türk Milli Kültürü kitabında İslam öncesi ve sonrası takvim uygulamalarını karşılaştırırken bu takvimden “Tarih-i Türki” olarak bahseder; İslam-Türk alimlerinin bu takvime verdiği çeşitli adları sıralar. Dolayısıyla Kafesoğlu, takvimin bir “milli yıl” kavramı olarak tanındığını vurgulamıştır.
Bu tarihçilerle Osman Turan’ı karşılaştırdığımızda şunlar öne çıkar: Togan ve Turan benzer şekilde takvime çok eski bir köken atfederken, Turan daha çok eski Türk kültürünün bir yansıması olarak görmüştür. Ögel’in yaklaşımı mitolojik-arkheolojik bağlamdayken, Kafesoğlu daha çok kavramın adlandırılması ve İslam dönemi yorumlarıyla ilgilenmiştir. Özetle, Turan öncelikle Türk kimliği ve bozkır geleneğine vurgu yaparken; Togan kronolojik argümanlarla tarihî derinliği; Ögel kültürel-simgesel katmanı; Kafesoğlu ise terminolojik ve millî perspektifi ele almıştır. Bu görüşler birbirini tamamlar niteliktedir. Ayrıca Türk takvimi üzerine çalışan yabancı bilim insanlarından Louis Bazin, Çin kaynaklı olmasına rağmen bu sistemin Orta Asya Türk kültürüne derin şekilde nüfuz ettiğini, neredeyse “milli miras” konumuna eriştiğini belirtmiştir.
Sonuç
On İki Hayvanlı Türk Takvimi, tarihî derinliği ve kültürel zenginliğiyle Türk dünyasının karakteristik bir zaman ölçüsüdür. Tarihî kaynaklar bu takvimin Göktürk ve Uygur döneminde yazılı olarak kayıt altına alındığını, Osman Turan gibi bazı tarihçilerin ise kökenini Türklerle özdeşleştirdiğini gösterir. Hayvan sembollerine verilen anlamlar, eski Türk şamanizmi ile kesintisiz bağ kurar ve toplulukların kutsal inançları ile örtüşür. Astronomik açıdan da Güneş yılı esaslı, 60 yıllık döngüsü ve Jüpiter hareketiyle uyumlu bir sistemdir.
Farklı tarihçiler arasında yapılan karşılaştırmada, takvimin millî (Türk) kimliği üzerinde durulması ortak paydadır. Osman Turan’ın derlemesi bu geleneğin Türklerin kültürel mirasının bir parçası olduğunu öne sürerken; Zeki Velidi Togan bu geleneği daha da geriye (MÖ 2. bince) götürmüştür. Bahaeddin Ögel ve Kafesoğlu ise takvimin Türk halk kültüründeki devamlılığına işaret etmiş, İslam sonrası literatürdeki adlandırmalarını açıklamıştır. Sonuç olarak On İki Hayvanlı Takvim, Orta Asya bozkır kültüründe mitoloji, astronomi ve günlük yaşamın kesişim noktalarından biridir. Günümüzde resmi takvim yerini Gregoryen düzenine bırakmış olsa da, geleneksel takvim halk takvimi olarak yaşatılmakta; Çin takvimiyle birlikte özellikle Yeni Yıl dönemlerinde medyada hayvanlara göre tahminler ve yorumlar yapılmaktadır. Böylece 12 Hayvanlı Takvim, Türk kültür coğrafyasında hem tarihî hem sembolik bir köprü olarak varlığını sürdürmektedir.
Kaynakça
- Arık, D. (2024). On İki Hayvanlı Türk Takvimi ve Çuvaş Kültüründeki İzleri. İdil-Ural Araştırmaları Dergisi, 6(2), 131-156.
- Isakov, A. (2013). Kırgızlarda ve Moğollarda On İki Hayvanlı Takvim (VI. – XV. Yüzyıllar Arası). Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, Cilt 168, Sayı 6, 161-172.
- Kafesoğlu, İ. (1997). Türk Milli Kültürü. İstanbul: Ötüken Yayınları. (s.343).
- Kaşgarlı Mahmud. (11. yy). Divanü Lügâti’t-Türk. (Mahmud al-Kashgari).
- Ögel, B. (1979). Türk Mitolojisi (Cilt I). Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları.
- Sertkaya, A. (2014). Eski Türklerde Zaman ve Takvimler (Sâlnamelere Göre 12 Hayvanlı Takvim İncelemesi). TAED, 39, 667-689. (Biray 2009’dan aktaran).Temelkuran, T. (2015). Türklerin Kültür Mirası Olarak 12 Hayvanlı Türk Takvimi. Akademia Disiplinlerarası Bilimsel Araştırmalar Dergisi, 1(1), 1-5.
- Yaman, S. (2021). On İki Hayvanlı Türk Takvimi. Selçuk Türkiyat Araştırmaları Dergisi, 51, 411-415.
- Zeki Velidi Togan. (1985). Tarihte Usûl. İstanbul: Enderun Kitabevi.
- Çin Radyo Televizyon Kuruluşu (CRI Türkiye). (2011, 12 Ocak). 12 Hayvanlı Takvim Türk icadı mı? Retrieved from https://turkish.cri.cn/757/2011/01/12/1s130661.htm.
Leave a Comment