Ziya Gökalp’in Türkçülüğün Esasları Üzerine Yüksek Lisans Seviyesinde İnceleme
Türkçülüğün Esasları
Ziya Gökalp’in Türkçülüğün Esasları Üzerine Yüksek Lisans Seviyesinde İnceleme
Ziya Gökalp ve Türkçülüğün Esasları Çerçevesinde Milliyetçilik
Ziya Gökalp (1876–1924), Türkiye’de sosyolojinin kurucusu ve Türk milliyetçiliğinin temel ideoloğu olarak kabul edilir. Türkçülüğün Esasları (1923) adlı eseri, Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküş döneminde Türk ulusal kimliğinin inşasında kilit rol oynamıştır. Gökalp bu eserinde Türk milletini kültürel ve sosyolojik bir perspektiften ele almış; dil, kültür ve tarih gibi ortak değerlerin önemini vurgulamıştır. Onun milliyetçilik anlayışına göre milliyet, soy-kökten çok kültürel birliktelik ve ortak değerler üzerine kuruludur. Birleşik bir kültürel kimlik ve eğitim yaşamayan bireylerin millete ait olmadığına inanır; milliyetin temel ölçütü olarak dili konuşmak ve kendini Türk hissetmeyi ön planda tutarhome.uchicago.edu. Bu yaklaşımda “coğrafi milliyetçilik” (tek bir siyasi sınır altındakileri millet sayma) reddedilir; millet ancak dilsel-kültürel birlik ile mümkündür. Gökalp, kişilerin milliyete gönüllü katılımını kabul etmez; milliyet üyeliği doğuştan ve inkâr edilemez bir aidiyet olarak görülür.
Kültür ve Medeniyet Ayrımı
Gökalp’in düşünce sisteminin merkezi kavramlarından biri, “kültür-medeniyet” ayrımıdır. Ona göre kültür (hars) bir millete özgü, tarihsel kökenli değerler bütünüdür: dil, din, sanat, gelenek, töre ve manevi değerler gibi unsurlardan oluşur. Kültür, milletin “milli benliği”ni oluşturur ve doğal evrimle biçimlenir; başka kültürlerle değiştirilemez veya paylaşılamaz Karşında ise medeniyet (tehâzib) kavramı evrensel, sınır aşan unsurlar içerir: bilim, teknoloji, hukuk, ekonomi, sanat ve estetik gibi nesnel gelişmeler medeniyetin parçalarıdır. Gökalp’e göre medeniyet unsurları farklı kültürlerden harmanlanabilir ve milletlerarasıdır; bilim ve teknolojinin evrenselliği burada öne çıkar Dolayısıyla Gökalp, Batı’nın bilimsel-teknolojik birikimini “medeniyet” olarak görür ve benimsenmesi gerektiğini savunurken, aynı zamanda milli kültürün korunması gerektiğini belirtir. Kültür ve medeniyet birbirinin karşıtı değil, tamamlayıcısıdır; modernleşme sürecinde milletler, kendi kültürlerini koruyarak medeniyetin evrensel kazanımlarını kazanabilirler. Bu ayrım, Gökalp’in Türk modernleşmesine yaklaşımını şekillendirmiş ve günümüzde de Türkiye’nin kültürel tartışmalarında referans noktası olmuştur.
Millet Anlayışı ve Toplumsal Dayanışma Kuramı
Gökalp’in milliyetçilik teorisi, Emile Durkheim’ın organik dayanışma anlayışından etkilenmiş “sosyal dayanışma” vurgusuna dayanır. Ona göre bir millet ancak kültürel birlik ile var olur ve bu birlik, toplumsal dayanışmanın temelidir. Milliyet “milli mefkûrelerden ve milli vazifelerden mürekkep” ahlaki bir bağdır. Gökalp, milletin birliğini sağlayan unsurları üç tür ahlakta toplamıştır:
- Vatani ahlak: Millî ülküler, vatan sevgisi ve milli görevlerden oluşur. Milletin kutsallığını kabul etmeyi içerir.
- Medenî (hukukî) ahlak: Toplumun bütün fertlerine saygıyı ve insanî davranış kurallarını kapsar. Tüm insanları sevgi ve saygıyla tanıma üzerine kuruludur.
- Meslek ahlakı: Durkheim’ın meslek birlikleri modeline benzer şekilde, iş bölümü içindeki meslek gruplarının ürettiği ortak etik kurallardır. Bu meslekî dayanışma, toplumun toplumsal işbölümünü bütünleştirir.
Gökalp’e göre bu üç ahlak formu milli bütünlüğün çimentosudur. Böylece toplumun her kesiminden bireyler farklı kimliklerine rağmen ortak milli amaçlar etrafında birleşir. Dayanışma düşüncesine idealist bir vurguyla yaklaşan Gökalp, millî değerleri kutsallaştırır; bu, onun katı homojen topluluk tasavvuru eleştirilerine yol açsa da millî bütünleşmenin ideolojik temelini oluşturur. Sonuçta, Gökalp’te toplumsal dayanışma, toplumu bir arada tutan «organik birlik» olarak resmedilir ve bu birlik millî kültürün somutlaşmış ahlaki bağlarıyla kurulur.
Eğitim, Ahlak ve Millî Kimlik
Gökalp’in eğitim ve ahlak anlayışı da millî kimliğe hizmet edecek biçimde şekillenir. Cumhuriyet’in ilk yıllarında eğitim politikalarının oluşumunda etkin rol oynayan Gökalp, eğitimin millî kimlik inşasında kritik olduğunu düşünmüştür. Eğitim programının Türkçülük, İslamcılık ve Muasırlaşma ilkeleri üzerine kurulması gerektiğini savunmuştur. Bu üçlü hedefi bir liste halinde şöyle özetleyebiliriz:
- Türkleşmek: Millî kültür ve dili güçlendirmek; ataların törelerini, Türk tarihini anmak.
- İslamlaşmak: Türk milletinin tarihî dinî kimliğine sahip çıkmak; İslamî değerleri milletin ortak vicdanı olarak görmek.
- Muasırlaşmak: Batı’nın bilim ve tekniğindeki ilerlemeleri benimsemek; modernitenin materyal kazanımlarını elde ederken millî değerlerden vazgeçmemek.
Gökalp’e göre bu üç olgu birbirini tamamlar: Türk kültürünü güçlendirerek ataların değerlerine dönmek, İslam ile bağları koruyarak manevi birlik yaratmak ve Batı medeniyetini teknolojik-teknik düzlemde almak mümkündür. Eğitim müfredatında Türkçe dışında Arapça ve Farsçanın, Kur’an’ın yanı sıra bilim derslerinin okutulması bu sentezci yaklaşımla uyumludur. Ayrıca Gökalp ahlakı toplumsal bir ödev olarak görür; ahlak eğitimi, bireyleri millî kültürün değerleri etrafında bütünleştirir. Ona göre ahlâk, millî kültürün yansımasıdır ve bu ortak değerler toplumsal dayanışmayı güçlendirir. Millî ahlak anlayışı, seküler bir birlik arayan Durkheim’ınkinden farklı olarak toplumu “tanrısallaştıran” bir millî ideolojiye dönüşür; Gökalp böylece eğitim ve ahlakı millî kimlik üretiminde aktif araçlar olarak konumlandırır.
Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Dönüşüm: Türkçülüğün Esasları’nın Etkisi
Türkçülüğün Esasları, I. Dünya Savaşı sonrası Osmanlı imparatorluğu yıkılırken oluşan tarihsel krizin ürünüdür. Gökalp, imparatorluğun çokkültürlü yapısından bir ulus inşa etme çabası içinde, millî kimlik için tarihî-ahlakî bir zemin sunmuştur,. Eser yayımlandığında yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti’ni şekillendirecek zihinler henüz oluşuyordu; yine de Türkçülüğün Esasları, cumhuriyetin ideolojik altyapısında görece erken etkiler bırakmıştır. Gökalp’in fikirleri, Mustafa Kemal Atatürk ve Cumhuriyet Halk Fırkası nezdinde yankı buldu; Atatürk, Gökalp’i partinin gayriresmî ideoloğu olarak tanımlamış, onun modernleşme ve millî kimlik anlayışından esinlenmiştir. Gerçekten Gökalp’in “Türkleşmek, İslâmlaşmak, Muasırlaşmak” formülü, Cumhuriyet’in ilk dönem eğitim reformlarında, dil politikalarında ve toplumsal dönüşüm projelerinde [27†L151-L159][46†L89-L97] izler taşır. Örneğin, resmî dilin Türkçe olarak öne çıkarılması, eğitim programlarının millî-kültürel içerikle zenginleştirilmesi ve hukukta laiklik-sosyal dayanışma fikirlerinin öne alınması, Gökalp’in savunduğu sentezci milliyetçilik vizyonuyla uyumludur. Bu süreçte, çok-etnili Osmanlı toplumundan tek-kültürlü bir modern ulus devlete geçişte, Gökalp’in yazıları entelektüel bir kılavuz işlevi görmüştür; cumhuriyetin kuruluş kadrosu modernleşme çizgisi üzerinde Gökalp’in izlerini benimsemek suretiyle ilerlemiştir.
Gökalp’in Düşüncesi: Sosyoloji, Siyaset ve Kültürel Analiz
Gökalp’in fikirleri sosyoloji, siyaset bilimi ve kültürel analiz disiplinleri açısından çok katmanlıdır. Bir yandan sosyoloji bağlamında Durkheim’ın görüşlerini devşiren Gökalp, toplumu bireylerin üstünde organik bir bütün saymıştır. Organik dayanışma anlayışını millî birlik için uygulayan Gökalp, “meslek birlikleri”nin ve laik eğitimin gerekliliğini millî çerçevede yeniden yorumlamıştır. Yani, Durkheim’ın önerdiği meslek ahlakı ve vicdani bütünlük fikirlerini, milliyetçi-mukaddes bir kimlik inşası olarak kurgulamıştır. Bu açıdan, Gökalp sosyolojinin toplumsal dayanışma teorisini millî ideolojiye tercüme ederken rasyonel olmaktan ziyade ideolojik bir vurguyla (sosyalizm eleştirisi ve korporatist ekonomi önerileriyle birlikte) kullanmıştır. Siyasal olarak ise Gökalp, cumhuriyetçi milliyetçilik ile İslamcılık arasında bir sentez aramış, devletin biçiminde laikliğe ve genç nüfuzlara şüpheyle yaklaşmıştır Kültürel analiz bağlamında, Gökalp geleneksel Türk kültürü ile Batı medeniyetini harmanlayıcı bir perspektif öne sürmüştür: Modernleşmeyi Batı’ya özümleme, kendi kültürünü de koruma dengesi olarak tanımlamıştır. Bu yönleriyle Gökalp’in düşüncesi, sosyoloji ile milliyetçilik siyasetine entegre olmuş bir kültür kuramı oluşturur. Ziya Gökalp’in millî inşayı kültürel değerler ve etik üzerinden ele alışı, onun laik Batı modeli ile dinî kimlik arasındaki sentez arayışı, sosyoloji ve kültür incelemeleri açısından özgün bir konum sağlar.
Gökalp ve Çağdaş Milliyetçilik Teorileri
Gökalp’in milliyetçilik yaklaşımı çağdaş teoriler bağlamında hem modernist hem etnosimbolist yaklaşımlarla karşılaştırılabilir. Örneğin, Benedict Anderson’ın “hayali cemaatler” tanımına göre milletler bir matbaa devrimi ve basın aracılığıyla inşa edilen kurgusallardır. Gökalp ise milliyetin yalnızca zihinsel bir tasarımla kalmayıp objektif dil-kültür birlikteliği gerektirdiğini savunur; bu yönüyle Anderson’dan daha objektif kriterlere vurgu yapar. Ernest Gellner’ın modernleşme-teorisine göre milliyetçilik sanayi toplumlarında ortaya çıkar; devletin okullarla tek kültür yaratması milliyetçiliğin doğuşunu sağlar. Gökalp ise benzer biçimde Batı’nın teknolojik ilerlemelerini öne çıkarırken kendi kültürel kimliğini yüceltmiştir. Dolayısıyla Gellner’le ortak olarak modern bilimi benimsese de, Gökalp bunu millî değerlere tercih etmeyerek aralarında denge kurar. Anthony D. Smith’in etno-sembolist perspektifine göre ulusların tarihsel kökleri vardır; Gökalp da şamanizmden İslâm’a uzanan tarihî kimlik öyküsünü Türk milliyetçiliğine dâhil etmiştir. Sonuçta Gökalp’in milliyetçilik anlayışı, imparatorluktan ulus devlete geçiş sürecine özgü bir “modernleşen etnik milliyetçilik”tir. Hem Türk tarihi ve maneviyatından beslenen bir kökene (Smith’in değerlendireceği biçimde) hem de eğitimle şekillenen modern bir ulusa (Gellner-Anderson tarzı) vurgu yapar. Bu karşılaştırmalı değerlendirmede, Gökalp ideolojisi ile çağdaş milliyetçilik teorileri arasında: toplumu bir arada tutan ideolojide kültürel süreklilik ve modern inşa arasındaki etkileşim görülebilir.
Sonuç
Ziya Gökalp’in Türkçülüğün Esasları eseri, Türk milliyetçiliğinin teorik altyapısını şekillendirmiş; kültür–medeniyet, milliyet ve toplumsal dayanışma kavramlarını yeniden tanımlamıştır. Gökalp’e göre millet, ortak kültürel ve ahlaki değerlere sahip organik bir bütündür ve bu bütünlüğü korumanın yolu özgün “kültürü” canlı tutarak, “medenî” unsurları seçerek benimsemektir. Eserin Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçişte entelektüel etkisi büyüktür: Cumhuriyet’in milliyetçi modernleşme projesinin birçok yönü Gökalp’in fikirleriyle paraleldir. Gökalp’ün milliyetçilik kuramı sosyolojik kuramlara eklemlenmiş bir korporatizm ve kültür analizidir; modernist teorilerden bilimi alır, etnik köklerin önemine de vurgu yapar. Böylece Gökalp, hem toplumsal dayanışmayı besleyen geleneksel değerleri hem de toplumun çağdaşlaşması için bilimsel-teknolojik ilerlemeyi birleştirmeye çalışır. Günümüze dek süren tartışmalarda, onun “Türk ve İslâm kimliği” sentezi, eğitim reformları ve millî kültür vurgusu, Türkiye’de milliyetçilik düşüncesinin şekillenmesinde kapsamlı bir miras bırakmaya devam etmektedir.
Kaynakça: Anderson, B. (1983). Imagined communities: Reflections on the origin and spread of nationalism. London: Verso. Çapcıoğlu, İ. (2024). Ziya Gökalp’e göre kültür ve medeniyet ilişkisi. Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 26(Özel Sayı), 85–96. Durdu, Z. (2023). Cumhuriyet’in sosyolojisini kurmak: Ziya Gökalp’te modernleşme ve kimlik. Bitig Edebiyat Fakültesi Dergisi, 3(6), 49–58. Gellner, E. (1983). Nations and nationalism. Ithaca, NY: Cornell University Press. Kandemir, N. K., & Aksu, M. (2024). Ziya Gökalp ve Emile Durkheim’da ahlâk eğitimi: Toplumsal düzen ve kimlik inşası üzerine karşılaştırmalı bir inceleme. Sosyologca, 28, 131–140. Özcan, U. (2025). Durkheim ve Gökalp’te solidarizm savunusu ve sosyalizm eleştirisi. Sosyologca, (29), 117–125. Smith, A. D. (1986). The ethnic origins of nations. Oxford: Blackwell. Yazgan, A. M. (2025). Ziya Gökalp’in milliyetçilik anlayışı: Primordializm mi modernizm mi? Milliyetçilik Araştırmaları Dergisi, 7(1), 1–10. Gökalp, Z. (1923/2014). Türkçülüğün esasları (M. C. Özcan, Haz.). İstanbul: Kitapzamanı. Celarent, B. (2012). Book review: Turkish Nationalism and Western Civilization by Z. Gökalp. American Journal of Sociology, 117(5), 1536–1538.
Leave a Comment