Türk Töresi Eseri Üzerine Akademik Tez İncelemesi
Türk Töresi
Türk Töresi Eseri Üzerine Akademik Tez İncelemesi
Ziya Gökalp’ın Türk Töresi Eseri Üzerine Analiz
1. Giriş: Tarihsel Bağlam ve Gökalp’ın Düşünsel Pozisyonu
Ziya Gökalp (1876–1924), Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemi ile Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıllarında etkin olmuş bir sosyolog, fikir ve siyaset insanıdır. İttihat ve Terakki Partisi üyeliği ile Türk Ocağı kuruculuğu yapmış, Türk milliyetçiliğinin temel kavramlarını oluşturan düşünürlerden biri sayılır. Eğitimde Paris okuluna (Pozitivizm) yönelmiş; Durkheim, Hegel, Renan gibi Batılı düşünürlerin fikirlerinden etkilenmiş, ancak bunları Türk toplumuna uyarlamaya çalışmıştır. Gökalp’in temel kaygısı, Türk toplumunun Batı medeniyetini benimserken Türk ve İslam kökleriyle uyumlu bir ulus inşa etmesidir. Berkes’e göre bu, Gökalp’in “Türklerin Batı medeniyetini nasıl benimsemesi ve bu sürecin Türk ve İslami geçmiş ile nasıl uyumlu hale getirileceği” sorununa odaklanması anlamına gelmektedir.
Türk Töresi adlı eser, Gökalp’ın millî kültür öğelerini incelemek üzere yaptığı araştırmalardan biridir. İlk baskısı 1923’te İstanbul’da çıkan bu kitapta, Gökalp “Türklerin töreyi ne şekilde tanımladıklarını, töre anlayışlarının nasıl şekillendiğini, kısacası Türk töresinin ne demek olduğunu” tarihî kaynaklardan çıkarımlarla tartışmıştır. Eser, Cumhuriyet’in ilk yıllarında millî kimlik ve kültür temellerini belirleme amacıyla yazılmıştır. Gökalp bu çalışmayı Meclis Maarif Vekâleti’nin yayın komitesi onayıyla hazırlamış, aynı dönemde Türkçülüğün Esasları ve Türk Medeniyeti Tarihi gibi önemli eserlerini de yayımlamıştır. Türk Töresi, Türk düşünce tarihinde kültür milliyetçiliğinin programatik bir anlatımı olarak görülür ve Cumhuriyet dönemi eğitim ve kültür politikalarını etkilemiştir.
2. Töre Kavramının Tanımı: Gökalp’in Anlayışı ve Hars–Medeniyet İlişkisi
Gökalp’a göre “töre”, eski Türklere atalarından miras kalan bütün kuralların toplamıdır. Bu kurallar, yazılı yasalardan ibaret olmayıp yazılmamış teamüller (örf–adet) ve ahlaki-dinî normları da kapsar. Gökalp metninde açıkça belirtir: “Yazılmış yasalardan başka, yazılmamış teamüller de töre’nin içindedir. Hatta hukuki töreden başka, dinî ve ahlakî töreler de vardır. O halde Türk töresi, eski Türklere atalarından kalan bütün kaidelerin mecmuu (toplamı) demektir”. Yani töre, milletin manevi irfanı ve sosyal düzeni oluşturan kural bütünü olarak tanımlanır.
Gökalp ayrıca “Türk” sözcüğünün de “töreli, töre sahibi” anlamına gelebileceğini ileri sürerek; Türk/Törük kelimesinin töre kelimesiyle aynı kökten gelmiş olabileceği düşüncesini belirtir. Bu bağlamda töre, millî kimlik ile derinden ilişkili bir kavramdır. Kültür (hars) ve medeniyet ayrımı açısından baktığımızda, Gökalp kültürü ulusunun tarihî ve ruhî mirası; medeniyeti ise bilim, teknoloji ve uygarlık düzeyi olarak görmüştür. Ona göre toplumlar hem kendi harsını (örf-adet, millî törelerini) koruyup yaşatmalı, hem de medeniyetin getirdiği ilerlemeyi benimsemelidir. Böylece bir yandan geleneğe bağlı kalıp köklerinden kopmayan, öte yandan çağdaşlaşan bir “yeni kimlik” inşa edilecektir. Gerçekte, Gökalp’in hars-medeniyet ikiliği, töre kavramını kültür-medeniyet sentezi içinde ele almasını sağlar: Millî töre (hars) ile evrensel ilerleme (medeniyet) bir arada uyumlaştırılmalıdır.
3. Türk Toplumunda Geleneksel Hukuk: Töre, Örf ve Adetlerin Sosyolojik Rolü
Gökalp’te töre aynı zamanda geleneksel hukuk anlamına gelir. Eski Türk toplumunda kanun (il) ve töre birlikte anılır: “İl bırakılır, töre bırakılmaz” atasözü, “devlet/ülke terk edilebilir, töre (kültür) terk edilemez” anlamına gelir. Bu ifade, Türklerin hâlâ töresine bağlı kaldığını, devlet kaybedilse bile kültür (töre) vazgeçilmez sayıldığını gösterir. Dolayısıyla töre, toplumun en temel kurumudur. Gökalp’in millî devlet modeli, bu toplumsal sistemi esas alır: Devlette de hukukun temelinde töre yatar; devletin egemen gücü, halkın töresine (örf-adetine) dayanmalıdır. Kendi şiiri Devlet’te Gökalp şöyle der:
“Hukuk, dinden ayrı bir iştir, / Bırakılmış ulû’l-emre devlete. / Hukuk örfe uymayınca değiştir, / Örfe uydur! demiş Tanrı, millete! / Devletimde halkın örfü hâkimdir…”.
Bu dizelerde Gökalp, hukukun dinden bağımsız bir kurum olduğunu savunur ama yasaların toplumun töreleriyle uyumlu olması gerektiğini vurgular. “Halkın örfü hakimdir” sözü, devlet otoritesinin dahi töre kuralarına göre işlediğini gösterir. Yani devlet yönetimi, halkın geleneksel hukukunu (töresini) üstüne alamaz; ulû’l-emre (yönetici) töreye uymak durumundadır. Bu durum, Gökalp’in dayanışma, “örgütlü toplum” anlayışıyla da örtüşür. Onun sosyolojisinde “hâlinden razı, aralarında ortak inançlar bulunan toplum” demek olan mekanik dayanışma unsuru, töre merkezli bir örgütlenme ile sağlanır. Arslantürk ve Amman’a göre Gökalp için toplumun en ileri evresi “kültür temeline dayalı millet”dir ve kültürü oluşturan din, ahlak, hukuk, dil, ekonomi gibi sistemlerin birbirine bağlayan öğe örflerdir. Başka bir ifadeyle, kültürün bütün kurumları törelerinden güç alır; milletin birlikteliği de bu ortak törelerle sağlanır.
4. Ahlak, Hukuk ve Din İlişkisi: Gökalp’in Etik Sisteminde Töre
Gökalp’in töre anlayışında ahlak, hukuk ve din iç içedir. O, törenin hem insanî hem de ilahî kaynaklı kurallar bütünü olduğunu vurgular; kültürde dinî törelerin, ahlâkî törelerin de yer aldığını belirtir. Bu bağlamda töre, millî toplumun vicdanını oluşturan ortak ahlâki ilkeleri kapsar. Ziya Gökalp’in şiirsel ifadeleri bu ilişkiyi açıklar: “Kur’an diyor: itaat edin Hakk’a, sonra peygambere, devlete… Vicdanımın bütün hissi sadakat kanunlara, hadis ile ayete.” Bu dizeler, Gökalp’in hukukla vicdanın ilişkisinin altını çizer. Dine (Kur’an ve hadis) itaat önemsenir ama yine de hukuk ve vicdanî sorumluluk ayrı düzenlerdir. Gerçekten de devamında gelen dizelerde Gökalp, “Lâkin hukuk dinden ayrı bir iştir, bırakılmış ulu’l-emre devlete” diyerek modern devlette hukukun özerkliğini kabul eder.
Töre, Gökalp’e göre devlet hukukunun temeli olmakla birlikte, doğrudan dinden türetilmiş yasaları da içerir. Onun bakışında İslam hukuku (fıkıh) bir toplumsal düzen kurma kodudur. Hukuk, töreye uymuyorsa Tanrı’nın millete verdiği emir gereği hukuk töreye göre değiştirilmelidir. Buradan çıkan sonuç şudur: Gökalp’te kanun ahlaka hizmet eder, hakka egemen olmaz. Dizeyle ifade edildiği gibi “Kanun, hakka hâkim değil, hâdimdir”. Yani hukukun amacı toplumsal hak ve adaleti korumaktır. Gökalp için din, tekâmül eden bir ahlâkî töre kaynağıdır; dinî töreler millî töre ile uyumlu olmalı, toplumsal bütünlüğe hizmet etmelidir. Bu yüzden Gökalp, töre ve İslam’ı birbirine yakın tutar ancak ikisini doğrudan eşleştirmek yerine; töre içinde hem devletin hem de dinin rolünü birleştirir. Özetle Gökalp’in etik sisteminde töre, millî ahlâkın, geleneksel hukukun ve dinî inançların kaynağıdır; ve bu öğeler birbirinden bağımsız değil, toplumu bir arada tutan ortak kültürel çatı altında birleşmiştir.
5. Töre ve Ulus İnşası: Gökalp’in Milliyetçilik Anlayışında Töre
Gökalp’e göre ulus, esasen “kültür birliği” ile tanımlanır. Bir bireyin hangi millete ait olduğu kan bağıyla değil, paylaştığı kültür, tarih ve töre ile belirlenir. Bu bakımdan Gökalp “ırkçı” değil, kültür milliyetçisidir. Milleti oluşturan en önemli unsurlar dil, tarih ve kültür birliğidir. Töre, bu kültürel birlikteliğin temel taşlarından biridir: Aynı töreye (örf–geleneğe) bağlı topluluklar, güçlü bir “harsî millet” oluşturur. Gerçekten Gökalp, Türk ulusunu “harsi millet” olarak tanımlamış; toplumun en yüksek gelişim aşamasının kültür temelli birleşmeyle olduğunu belirtmiştir.
Töre, ulusu birleştirici bir rol oynar. Gökalp’in düşünce haritasında Türk toplumunun tarihî aidiyet duygusu töre ile pekiştirilir. Örneğin Orhun Yazıtları’ndaki ifadelerden alıntı yaparak, Türk töresinin devlet kurma ruhunu anlattır. Ayrıca arkeolojik ve tarihî kaynaklardan derlediği eski Türk efsanelerinin özeti de töre bilincine hizmet eder. Şentürk’e göre Gökalp, Türkiye’yi kurtarmak için İslamcılığı, Türkçülüğü ve Çağdaşlaşma akımını “toplumun dinamik ve yaşayan örfü” temelinde birleştirmek gerektiğini ileri sürmüştür. Yani onun milliyetçi formülünde millî birlik, dinî duygu ve modernleşme ancak ortak töre zemininde sağlanacaktır.
Bu vurgunun şiirsel ifadesi de Devlet adlı şiirde görülür: “Devletimde halkın örfü hâkimdir, başka kuvvet onu tahdit edemez”. Bu sözlerle Gökalp, millî iradenin kaynağının töre olduğunu, hiçbir ideolojik zorlamanın ulus töresinin yerine geçemeyeceğini belirtir. Bu anlayış, Cumhuriyet’in kuruluş felsefesinde töre ve milli kültürün önceleneceği söylemlerine kaynaklık etmiştir. Nitekim Gökalp, Osmanlıcılığı reddederek, Türk ulusunu esas almış; İslam öncesi Türk kültürüne dayalı yeni bir kimlik ve medeniyet modeli önermiştir. Sonuçta Türk Töresi, Gökalp’ın milliyetçi vizyonunun anahtar metinlerinden biri olmuş, “Türk ulusu, töresiyle yetişir” anlayışını kuramsal zemine oturtmuştur.
6. Eğitim, Aile ve Devlet Yapısında Töre: Sosyal Kurumlarda İşlevi
Gökalp için töre, toplumun tüm sosyal kurumlarında belirleyicidir. Eğitim alanında milli eğitim ilkesini savunur; okullarda milletin ortak töre ve ahlâk değerlerinin öğretilmesini talep eder. Altın’a göre Gökalp, eğitimin milli olması gerektiğini vurgulamış ve eğitim sorunlarının çözümünde öğretmen kalitesine önem vermiştirajindex.com. Böylece okullarda “milli tereci” yetiştirilerek genç nesillere töre bilinci kazandırılmak istenmiştir.
Aile, Gökalp’a göre toplumun küçük bir mikrokozmosudur ve töre burada nesilden nesile aktarılır. Kendi yazışmalarında aileyi “cemiyetin en küçük, fakat en canlı birimi” olarak niteler; güçlü bir aile yapısı sayesinde kuvvetli bir millet doğacağına inanır. Ailenin temel taşı olan kadının eğitimi ve rolü ise millî töreye göre belirlenmelidir. Gökalp, kadınları “milletin terbiye kademesinin mürebbi” olarak görür ve kızların eğitimine öncelik verilmesi gerektiğini savunur. Bu bakımdan “milli aile” modeli, kültürel değerlere dayanan ideal aile tipidir; modern (Avrupaî) aile yapısı ise sadece biçimsel bakımdan benzer olsa da millî olmayan bir model sayılır. Ailedeki töre, toplumsal faziletlerin ve topluluk fedakârlığının ilk öğretimidir; Gökalp, ailede çocukların sabır, adalet ve itaat gibi değerleri öğrenerek topluma hazırlandığını belirtmiştir. Böylece aile, bireylere hem millî ahlâkı hem de toplumsal sorumluluklarını öğretir.
Devlet yapısı ise Gökalp’ın töre kavramıyla doğruca ilişkilendirdiği diğer kurumdur. O, Osmanlı’nın aksine “millî devlet” fikrini savunur; yeni devlette egemenlik ulusun töresine dayanmalıdır. Bu yüzden verdiği şiirde açıkça “Devletimde halkın örfü hâkimdir…” demiştir. Yani yasalar, yöneticiler ve kurallar, halkın millî törelerine uygun olmak zorundadır. Belirlediği “ulus devlet” tanımında bile devlet, ancak milletin töresine sadık kaldığı sürece meşrû kabul edilir. Bu görüş, Cumhuriyet dönemi hukukunda millî unsurların öncelenmesi politikalarını etkilemiş, “kanunlar örfe uydurulur” anlayışının zeminini oluşturmuştur.
7. Eleştirel Tartışmalar: Gökalp’in Töre Yaklaşımına Yönelik Çağdaş Eleştiriler
Gökalp’ın Türk Töresi ve genel töre anlayışı, hem kendi döneminde hem de sonraki yıllarda eleştirilmiştir. Birinci tartışma grubu, Gökalp’in ulus-devlet inşasını ve kültür tanımlarını sorgulamıştır. Örneğin Gökalp’in kültür–medeniyet ikiliğini kesin biçimde ayırması eleştirilir; kültürün millî, medeniyetin evrensel sayılması ve Batı’nın teknolojisi alınırken kültüründen uzak durulabileceği savı, değişen dünyada sürdürülemez bulunmuştur. Batı’dan alınan sanat ve teknoloji doğrudan kültürü de etkilerken Gökalp’in öngördüğü “gerçekleşmemiştir” eleştirisi de getirilmiştir.
İkinci olarak metodolojik eleştiriler yöneltilmiştir. Gökalp’in büyük ölçüde Durkheim, Renan, Cohon gibi yabancı kaynaklardan esinlendiği, özgün bir fikir üretmekten çok dışarıdan alıntılarla Türkiye’ye uyumlu sentezler yaptığı vurgulanır. Eleştirmenler, Gökalp’in Osmanlı sonrası ve Cumhuriyet dönemi fikirleri arasında tutarsızlıklar bulunduğunu, bu nedenle geliştirdiği yaklaşımın bir arayış içinde olduğunu belirtmiştir. Dolayısıyla töreyle ilgili tezlerinin ne derece özgün olduğu tartışmalıdır.
Üçüncü tartışma odağı dinî içerik ve modernite kavramı üzerinedir. Gökalp, töre-milliyetçilik sentezinde İslam’ı devletin değil, toplumun alt yapı öğesi olarak görmüştür. Bu yaklaşım, özellikle din merkezli milliyetçilik savunanlarca eleştirilmiştir. Nurettin Topçu ve diğer muhalifler, Gökalp’in dinin toplumdaki rolünü küçümsediğini; dinî inancı millî kültürün bir parçası olarak değil, “yan unsur” addederek ele aldığını ileri sürerler. Gökalp’in Türkçe ezan ve ibadet fikri getirmesi, bazı görüşlerde “dine zarar verme” olarak değerlendirilmiş, dinî duyarlılıktan yoksun olduğu vurgulanmıştır. Buna karşılık laik çevreler de, Gökalp’in devlet hukukunu töreyle kaynaştırmasını, “kanun Tanrı’nın değil halkın emrinde” sözleriyle modern hukuk anlayışını ihlal olarak görebilirler. Sonuçta, onun töre-din-devlet formülasyonu, farklı ideolojik kesimlerden hem laik hem de muhafazakâr eleştiri almıştır.
Bu eleştirilerin ışığında, Türk Töresi eserinin ve Gökalp’in töre kavramının çağdaş değeri tartışmalıdır. Bir yandan eser, Türk milliyetçiliği geleneğinde kurucu metin sayılmaya devam etmektedir; Cumhuriyet’in ideolojik mirası içinde Gökalp’ın “millî ahlâk” ve “devletin töreye göre şekilleneceği” görüşleri yer etmiştir. Öte yandan, bazı akademisyenler Gökalp’ı kültür kavramının dar yorumu ve dış kaynaklı metoduyla eleştirmekte; töreye yüklediği idealize anlamların bugünün Türkiye’sinde ne ölçüde geçerli olduğunu tartışmaktadır. Günümüzde Türk Töresi üzerine yeni kuşak çalışmalar (örn. Taşdelen 2024) hem Gökalp’ın tarihsel katkılarını değerlendirir hem de milliyetçilik söylemindeki eksiklikleri masaya yatırır.
8. Sonuç: Türk Töresi’nin Günümüzdeki Anlamı ve Türk Düşünce Tarihindeki Yeri
Ziya Gökalp’ın Türk Töresi adlı eseri, Türk düşünce tarihinde Türk milliyetçiliğinin ve kültür kuramının en önemli kaynaklarından biridir. Gökalp, bu eserle Türk toplumu için tarihî bir “hars projesi” ortaya koymuş, Türk kimliğini şekillendirecek töre öğelerini sistematik bir şekilde açıklamaya çalışmıştır. Türk Töresi, Cumhuriyet’in ilk döneminde millî eğitimin ve hukuk düzeninin biçimlendirilmesinde etkili olmuş; millî cemiyette ortak kültürel normları tanımlamıştır. Gökalp’in vurguladığı üzere “Türk milletindenim, İslam ümmetindenim, Avrupa medeniyetindenim” formülü, Türk millî kimliğinin üç temel unsuru olan töre–din–medeniyet dinamiğini özetler niteliktedir.
Eser, günümüzde eleştirel bir ilgiyle yeniden okunmaktadır. Çağdaş araştırmacılar, Gökalp’ın Türk töresine ve kültür inşasına ilişkin tezlerini hem tarihî bağlamda pozitif olarak değerlendirir hem de modernleşme, çoğulculuk ve insan hakları bağlamında sorgular. Örneğin Gökalp’ın “irade=milletin töresi” yaklaşımının demokratik çoğulculuğa uygunluğu, veya kadın–erkek rollerini tanımlayan töre anlayışının günümüz toplumsal cinsiyet normlarıyla ilişkisi gibi konular tartışma konusudur. Bu tür eleştirel okumalarla Gökalp’ın katkılarının sınırları da ortaya konmaktadır.
Sonuç olarak, Türk Töresi Türk milliyetçiliği literatürünün kilit eserlerinden biri olarak Türk düşünce tarihinde yerini korumaktadır. Esas olarak millî bir tarih ve kültür perspektifi sunduğu için değerli görülse de; hem içeriğinde hem de yöntemde taşıdığı selefî ögeler, eleştirilere açıktır. Günümüzde, Gökalp’ın töre kavramı millî kimliğin tarihî kodlarını anlamak için hâlâ başvurulan bir kavramsal araçtır. Ancak aynı zamanda, çağdaş sosyoloji ve tarih yazımı töre tartışmasını daha kapsamlı sosyal ve kültürel perspektiflerle tamamlamayı amaçlamaktadır. Türk Töresi, Türk aydınlarının millî inşa vizyonunda önemli bir milat olarak kalırken; eleştirilerle birlikte okunması, Türkiye’nin kültür-siyaset tarihine bakışımızı derinleştiren bir kaynak olmaya devam etmektedir.
Kaynakça (APA biçimiyle)
Altın, H. (t.y.). Ziya Gökalp’in eğitim tarihimiz açısından önemi. (Çevrimiçi makale)ajindex.com.
Arslantürk, Y., & Amman, E. (2000). Ziya Gökalp’in sosyolojik düşüncesi. İstanbul: Milenyum. (s. 131).
Gökalp, Z. (1923). Türk Töresi. İstanbul: Matbaa-i Amire. (Basım 1976).
Kadıoğlu, A. S. (2024). Ziya Gökalp sosyolojisinde İslam hukukunun toplumsal temellendirilmesi. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Ziya Gökalp Özel Sayısı, 129-145.
Koçak, G., & Evran, R. (2023). Ziya Gökalp’e göre modern Türk ailesi: Gelenekten geleceğe. Uluslararası Sosyal Bilimler Araştırma Dergisi, 12(2), 300-310. (Bu çalışma üzerinden ilgili bölümler).
Taşdelen, H. M. (2024). Ziya Gökalp’de töre kavramı, Cengiz Han’ın yasası ve Türk kimliği. Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 26(Özel Sayı), 75-84.
Yılmaz, E. (2020). Ziya Gökalp ve Batı algısı. Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, 13(71), 103-117. (Kaynakça kaydı).
Eser, F. (2020). Ziya Gökalp ve fikirlerine yapılan eleştiriler. Dibace.net. Erişim: Kasım 2025, https://www.dibace.net/fikir-yorum/ziya-gokalp-ve-fikirlerine-yapilan-elestiriler/ .
Kadıoğlu, A. S. (2024). Social Foundation of Islamic Law in Ziya Gökalp’s Sociology. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Special Issue on Ziya Gökalp, 129-145. (İngilizce makale, ilgili bölümler).
(Bu kaynakçadaki bazı eserlerin çevrimiçi bölümlerine metin içinde 【...】 ile alıntı yapılmıştır.)

Leave a Comment