Mitlerin Özellikleri Üzerine Yüksek Lisans Seviyesinde Akademik İnceleme



Kitabın Adı:
Mitlerin Özellikleri
Yazar             :
Mircea Eliade  
Çevirmen:
Sayfa:
270 
Cilt:
Ciltsiz 
Boyut:
12 X 20 
Son Baskı:
02 Mayıs, 2024 
İlk Baskı:
23 Ağustos, 2016 
Barkod:
9786051713458 
Kapak Tsr.:
Kapak Türü:
Karton 
Yayın Dili:
Türkçe 
 
 
Orijinal Dili:
Fransızca 
 
Orijinal Adı:
Aspects du Mythe 

 


Mitlerin Özellikleri Üzerine Yüksek Lisans Seviyesinde Akademik İnceleme

Mircea Eliade ve Mitolojinin Anlamı

Mircea Eliade (1907–1986), dinler tarihi ve mitoloji çalışmalarında dönüm noktası sayılan bir akademisyendir. Eliade, mitleri yalnızca eski toplulukların “uydurmaları” değil, kutsal ve “gerçek” kabul ettikleri kozmik olayların anlatıları olarak değerlendirmiştir. Bu yaklaşım, mitolojiyi bireylerin varoluşuna derinlik katan, dünya görüşünü şekillendiren bir fenomen olarak görür. Örneğin bir incelemede Eliade’nin Mitlerin Özellikleri adlı eseri “mitlere umumi bir bakış sunan önemli bir eser” olarak tanımlanmıştır. Eliade’nin çalışmaları, modern hayatın bile mitlerle iç içe olduğunu göstererek mitolojinin canlılığını vurgulamıştır. Giriş bölümünde bu çerçevede Eliade’nin din ve mit araştırmalarındaki rolü ve özgün yöntemi kısaca ele alınacaktır.

Mitin Tanımı ve Temel Özellikleri

Eliade’ye göre mit, doğaüstü varlıkların bir zamanlar gerçekleştirdiği olayları anlatan, gerçek ve kutsal bir hikâyedir. Bu bağlamda mitin başlıca özellikleri şunlardır:

  • Kutsal Zaman (Ilĭndil Tempus): Mitler daima “başlangıçtaki” zaman diliminde geçer. Arkaik inanışta bu illud tempus veya “ilk zaman” olarak adlandırılır ve profan (gündelik) zamandan niteliğiyle ayrılır. Eliade, kutsal zamanın mevsimsel veya ritüel döngülerle düzenli olarak yeniden gündeme getirildiğini belirtir (örneğin Yeni Yıl törenleri)columbia.educolumbia.edu. Bu nedenle, mitolojik anlatılar gerçek zaman içindeki sıradan olaylar değil, evrenin veya öğelerin yaratıcılığına ait “ilk olaylar”dır.
  • Örnek Model ve Arketipler: Mitler, kozmik düzenin ya da toplumsal kurumların prototiplerini ortaya koyar. Bir yaratılış miti, tüm yaratım ve inşa süreçlerine örnek teşkil edercolumbia.edu. Arkeolojik ve psikolojik arketip anlayışına benzer şekilde, Eliade mitleri tüm insanlığın ortak edinimleri olan ‘ilk örnekler’ (arketipler) olarak görür. Bu arketipler kutsal ile insan deneyimi arasında evrensel köprüler kurar. Örneğin kutsal mekânlar (axis mundi) ve tapınaklar tüm dünyayı temsil eden birim gibi tasavvur edilircolumbia.edu.
  • Kutsal-Gerçeklik: Eliade mitleri “kesinlikle gerçek ve kutsal” kabul edilen öyküler olarak tanımlar. Yani bir mit anlatısı, efsane değil; topluluğun ontolojik gerçekliğine ilişkin ilksel vahiyler içerir. Bilinçli veya bilinçsiz bir dozda, dinlerde ve efsanelerde hala “bu olmuştur, oluyordur” niteliği vardır.
  • Tekrarlama (Ebedi Dönüş): Mitler sabit metinler olmaktan öte ritüellerde tekrar edilerek deneyimlenir. Her yıl veya uygun zamanlarda yapılan törenlerle kozmik yaratılış yeniden çağrılır ve kutsallık yeniden üretircolumbia.educolumbia.edu. Eliade’ye göre mit “mükemmel şeması” (sacred schema) olduğu için törenle tekrar yaşanması gerekendir ve bu, dünya ile insan arasında sürekli bir “ilk olay” bağlantısı kurar.

Bu özellikler bir araya gelerek Eliade’nin mit tanımını oluşturur: Mitler, başlangıçtaki kutsal olayların örnek modellerini sunan, tarih ötesi zaman diliminde gerçekleşen gerçek hikâyelerdir. Dolayısıyla mit, zaman içinde tekrarlanıp yeniden deneyimlenerek varoluşsal anlam ve düzen kazandıran bir fenomen olarak değerlendirilir.

Mitin İşlevi: Ontolojik, Kozmolojik ve Toplumsal Roller

Eliade’ye göre mitler farklı düzeylerde işlev görür:

  • Ontolojik İşlev: Mit, bir varlığın veya olayın nasıl oluştuğunu açıklar. Yani mit aracılığıyla gerçekliğin kökeni kavranır. Bu bakımdan mitler, varlıkların ortaya çıkışını ilk defa gerçekleştiği anda gösterircolumbia.edu. Örneğin Eliade, mitlerin “bir gerçekliğin nasıl hayata geçtiğini” anlattığını yazar. Başka bir ifadeyle, mitolojik anlatıların nihai amacı insanı yaratılış anına geri götürerek o gerçeklikle doğrudan bağ kurmasını sağlamaktır.
  • Kozmolojik İşlev: Mitler evrenin düzenini ve zamanın yapısını tanımlar. Bir yaratılış miti, evrenin nasıl düzenlendiğini sembolize eder ve kozmik zamanın başlangıcına işaret edercolumbia.educolumbia.edu. Eliade, tapınak ve kutsal alanların evrenin kopyası (imago mundi) olduğunu belirtir; her tapınak “dünyanın imgesi” olarak tüm kozmosa ve kozmik zamana kutsallık kazandırır. Böylece mitler, bir çeşit kozmik açıklama sunar ve zamansal döngülerin (yeni yıl döngüleri vb.) kutsal boyutunu ortaya koyar.
  • Toplumsal İşlev: Mitoloji toplumsal normları ve düzeni meşrulaştırır. Fonksiyonalist yaklaşımların da belirttiği gibi (örn. Malinowski), mitler topluma uyumu teşvik eden söylemler sunar. Malinowski örneğin mitlerle sosyal hiyerarşinin kutsallığının vurgulandığını belirtir (örneğin Britanya monarşisi efsanelerle kadimleştirilir). Eliade ise, benzer şekilde, geleneksel ve modern öğretileri bağdaştırmakta mitlere vurgu yapar. Oyun, edebiyat veya sinema gibi modern anlatılarda bile insanları sıradan zamandan çıkıp mitik zamana taşıyarak “bir lüks zaman” yaşattığını savunur. Bu anlamda mit, kişiye deneyimsel bir dönüşüm sunar ve insanı tarihsel zamanın “terörü”nden geçici olarak uzaklaştırır.

Tüm bu işlevler bir araya gelerek mitin çok boyutlu bir rol oynamasını sağlar. Ontolojik işleviyle varoluşa temel sorulara yanıt verir, kozmolojik işleviyle evrenin bütünüyle ilişkili semboller sunar, toplumsal işleviyle topluluk bilincini ve normları güçlendirir. Eliade’ye göre mitler, dolayısıyla, sadece eski dönemlere ait birer masal değil; insan zihninin ve toplumlarının hâlâ evrensel davranış kalıpları ve anlam düzenekleri sunan dinamik unsurlarıdır.

Mitin Tarihsel Dönüşümü

Eliade, tarih ile mit arasındaki farkı vurgulayarak modernleşme sürecinde mitin nasıl dönüştüğünü analiz eder. Geleneksel toplumlarda, mitler bellek ve tören yoluyla sürekli canlı tutulur. Eliade’ye göre arkaik insan, kabilesinin mitik hikâyelerini ezberlemek ve uygun dönemlerde yeniden gerçekleştirmek zorundadır. Modern insansa kendini zaman içinde akıp giden lineer bir tarihin parçası olarak görür ve geçmişi bütünüyle öğrenmek zorunda olmadığına inanır. Bu ikili bakış açısı arasındaki en önemli ayrım şudur: modern insana göre tarih “geri dönülmez bir süreç” iken, arkaik insan için mitlerin yeniden gerçekleşebilmesi mümkündür. Arkaik zaman döngüsünün özelliği de budur: “Her yokoluş yeni bir başlangıcın müjdecisidir” anlayışı hâkimdir ve felaketler bile yeni doğuşların işareti olarak beklenir.

Sekülerleşme ise mitin tarihsel konumunu kökten değiştirmiştir. Eliade’ye göre Batı kültüründe yazılı gelenek baskın hale geldikçe mit ve kutsal öğretiler sekülerleşmiş, dolayısıyla “logonun mitosa karşı zaferi” gerçekleşmiştir. Modern tarihyazımı, mitolojik anlatıları “gerçek dışı” kategorisine sokarak itibarını azaltmıştır. Ancak Eliade, tam tersine, mitlerin yok olmadığını, aksine modern ideolojilerde (Marksizm, milliyetçilik), sanat ve popüler kültürde “kamufle bir kutsallık” olarak yaşamaya devam ettiğini vurgular. Örneğin Eliade, Tylor ve Frazer gibi klasik yazarların aksine, modern efsanelerden (örneğin bir ulusun köken miti gibi) öğrenilmesi gerektiğini savunur. Modern dönemde bile insanlara geleneksel mit arketiplerinin kökenini hatırlatan unsurlar vardır.

Bu çerçevede, modern çağda “tarih terörü”nden kaçış arayan Eliade, tarihsel materyalizmi yetersiz bulur. Onun için gerçek kurtuluş kutsalın boyutunu yeniden yaşamakta, mitlere dönmekte yatmaktadır. Ancak eleştirmenler Eliade’yi tarih karşıtı olmakla suçlamışlardır; Douglas (1988) gibi araştırmacılar, Eliade’nin tarihî düşüncenin kendisinde yıkıcılık gördüğünü ve tarihsel olayların kutsallaştırılamayacağını varsaydığını ileri sürer. Sonuç olarak, Eliade’nin geleneksel–modern geçişine dair görüşleri, kutsalın sadece eskide kalmış gibi kabul edilemeyeceğini, tarihsel anlatıların da bir tür kutsallık ifadesi olarak yeniden yorumlanabileceğini göstermeye yöneliktir.

Yapısalcı ve Fonksiyonalist Yaklaşımlardan Farklar

Eliade’nin mit anlayışı, 20. yüzyılın diğer büyük mit teorileriyle keskin bir kontrast oluşturur. Yapısalcılardan Claude Lévi-Strauss mitleri zihinsel yapıları çözümleyen evrensel ilişkiler olarak incelerken, Eliade mytholojiyi öncelikle kutsal anlatılar olarak görür. Yapısalcılar ikili karşıtlıkları (örneğin hayat/ölüm, doğa/kültür) ortaya çıkarırken ve mitleri bir kültürün bilişsel kodları olarak değerlendirirken, Eliade’nin ilgisi mitin anlattığı ritüelin maddi gerçekliğinden çok, özündeki kutsallaştırılmış içeriğe odaklıdır. Örneğin Eliade bir miti “mitik zamanın resmi” olarak değerlendirir; amacı, o mitin içsel anlamını yeniden deneyimlemektir.

Fonksiyonalistlere gelince (Malinowski, Radcliffe-Brown vb.), onlar mitin toplumsal işlevlerine dikkat çeker. Fonksiyonalistler mitlerin sosyal yapıyı meşrulaştırdığı, üyeleri toplum kurallarına bağladığı görüşündedir. Örneğin Malinowski, mitleri sosyal hiyerarşi ve ritüelleri koruyan araçlar olarak yorumlamıştır. Eliade ise mitin fonksiyonel boyutunu da kabul eder ama onun vurgu noktası farklıdır: Fonksiyonalistlerden farklı olarak, Eliade mitlerin birey üzerinde yarattığı kişisel dönüşümü vurgular. O, mitleri birer “sihirli halı” olarak tanımlar – mit duyulduğunda veya yeniden yaşandığında insanı yaratılış zamanına geri taşıyıp ilahiyle buluşturur. Yani fonksiyonalistlerin “toplumu tatmin” işlevinin yanında, Eliade bireye ilksel gerçeği deneyimletme işlevini öne çıkarır. Modern yaşamda da insanlar hikâye veya film yoluyla eski bir dünyayı deneyimler gibi, Arkaik insan da mitlerle kendi “gerçek dünya”sını sürekli pekiştirir.

Özetle, Eliade’nin mitolojisi daha metafizik ve fenomenolojik bir yaklaşımla ele alınır. Yapısalcılar mitin formel yapısına, fonksiyonalistler sosyal işleyişine odaklanırken, Eliade mitleri kutsal gerçeklikler olarak kabul edip bireyin bu gerçeklikteki deneyimine vurgu yapar.

Mitin Ritüel ile İlişkisi ve Kutsalın Yeniden Üretimi

Eliade’ye göre mit ve ritüel ayrılmaz bir bütündür; ritüeller mitik olayları tekrar canlandırarak kutsallığı zamansal olarak yeniden üretir. Bir ritüel, mitin “meksikalı yeniden deneyimlemesi” gibidir. Örneğin Babil’in Yeni Yıl törenlerinde Enûma Eliş yaratılış şiiri yüksek sesle okunur; bu dini ayin Tiamat ile Marduk arasındaki kozmik savaşın ve evrenin yaratılışının tekrar sahnelenmesidircolumbia.edu. Aynı şekilde Algonkin halkının kutsal çadırı hem tapınak hem de “dünyanın imgesi” olarak inşa edilir; böylece bir ritüel aracılığıyla hem mekânda hem zamanda kozmik yenilenme gerçekleştirilir.

Ritüel ve mit ilişkisini multiversum özeti de vurgular: “Etnografik bulgular, törenlerin mitik zaman yaşanmasına imkân tanıdığını” belirtir. Eliade, ritüelin kutsal zamanı kemirgen gündelik zamanın üstünde yeniden başlatarak geçmişin idealiyle o anı birleştirdiğini söylercolumbia.educolumbia.edu. Sonuçta, mitik olayların ritüeller yoluyla yeniden “tekrarlanması” kutsalın sürekliliğini sağlar ve topluluklara koskocaman bir evrenin sürekliliği inancını kazandırır. Böylece tarihte yaşanmış ilk kutsal anlar, her fırtınada, ekin biçiminde veya bayramlarda zaman içinde yeniden doğar.

Kitaptaki Örnekler Üzerinden Açıklamalar

Eliade Mitlerin Özellikleri kitabında çok sayıda mit örneği üzerinden kavramlarını açıklar. Bunlardan bazıları şunlardır:

  • Yaratılış Mitleri: Yaratılış mitleri evrenin veya belirli varlıkların başlangıcını anlatır. Eliade’ye göre her mit aslında bir “yaratılış hikâyesi”dir: “Bir şeyin nasıl yaratıldığını, nasıl var olmaya başladığını anlatır”. Kitapta çeşitli kültürlerin yaratılış mitleri incelenir; örneğin Hint ve Eski İran kozmogonileri, insanlığın kökenine dair efsaneler. Eliade, bu mitleri aynı zamanda törenlerde tekrar üretilmesi gereken ortak şemalar olarak görür.
  • Kahraman Mitleri: Eliade, kahramanların efsaneleşmesi ve toplumdaki rollerine de dikkat çeker. Bir değerlendirmeye göre, Ortaçağ’da Hristiyanlık tüm paganik inanışları içselleştirmiş, böylece ejderha öldüren efsanevi kahramanlar Aziz Yorgi’ye bağlanmıştır. Benzer biçimde Batı mitlerinde Kral Arthur ve Kutsal Kâse efsaneleri, eski kahramanlık motiflerinin yeniden canlanışıdır. Eliade, bu örnekler üzerinden mitik düşüncenin Batı kültüründeki etkisini gösterir.
  • Kutsal Mekân ve Zaman Anlayışları: Eliade’nin kutsal mekân ve zaman kavramları hayli ünlüdür. Örneğin tapınaklar, kiliseler veya kutsal dağlar “tanrıların yeryüzündeki evi” olarak görülür ve tüm kozmik düzenin izdüşümleri sayılır. Eliade, “Kutsal mekan, kutsal zaman” bölümünde, kutsanmış yer ve zamanların arkaik insan için her şeyin ötesinde anlam taşıdığını yazar. Bir tapınağın merkezi, dünyanın merkeziyle özdeştir; bir bayram ise dünyanın yaratılış anına zihnen dönüş imkanı sunar. Yıllık döngülerde dünya her yeni yılda evrimini yeniler ve önceki “tarihsel” kirlilikten arınırcolumbia.edu. Bu örnekler, Eliade’nin mit ile ritüel arasındaki sımsıkı bağlantıyı vurgulamak için kullandığı temel motiflerdir.

Eleştirel Değerlendirme

Eliade’nin yöntemi fenomenolojik ve karşılaştırmalı bir yaklaşımdır. O, dinî ve mitik olguları öznel âlemlerinde ele alır; mitin inanan tarafından nasıl tecrübe edildiğini tarif etmeye çalışır. Böylece Eliade, modern bilimlerin (sosyoloji, psikoloji vb.) gözünden bağımsız bir “öteki” dünya tasavvur eder. Bu yaklaşım, birçok yönden özgün katkılar sunsa da eleştirmenler tarafından çeşitli açılardan sorgulanmıştır:

  • Tarih Ötesi Tavır: Eliade, tarihsel olayı “kutsallaştıracak” bir perspektiften ziyade, tarihin kendisini aşan bir kutsallık arar. Bu yüzden tarih içinde anlam arayan yaklaşımlarla (örneğin Marksist veya rasyonalist yorumlarla) genellikle uyumlu değildir. Eleştirmenler, Eliade’yi “tarih karşıtı” olarak tanımlamışlardır. Örneğin Douglas (1988), Eliade’nin tarihe salt “tarihçilik” gözüyle baktığını, yani mitleri sadece evrensel kalıpları göstermek için kullandığını; tarihsel farklılıkları görmezden geldiğini savunur.
  • Kutsalın Daralması: Eliade’nin kutsal anlayışı, sadece dinî bağlamı kapsayan, her dinî olayı “arkhe” olarak gören bir modeldir. Bazı eleştirmenler, kutsalın daha kapsamlı (örneğin aşk, sanat, doğa gibi seküler değerlerde de ortaya çıkabileceğini) görmüş, Eliade’nin kutsalı fazla dar tutmakla itham etmiştir. Özetle, Eliade’yi sadece dindar-insanın dünyasını analiz etmekle, “secülar kutsal”ı göz ardı etmekle suçlarlar.
  • Yöntem Sınırlılıkları: Eliade’nin “morfolojik metot” dediği karşılaştırmalı sınıflandırma bazen eleştirilir; bazıları onun kültürel bağlam ve tarihsel evrimi göz ardı ettiğini, arketiplere aşırı vurgu yaparak farklı toplumları hiyerarşik olarak birleştirmeye çalıştığını savunur. Ayrıca Eliade, Batı’nın ıraksadı (logos) unsurlarını, doğu kökenli dinî fenomenolojiden yalıtarak genel yorumlarına uydurması bakımından da eleştiri almıştır. Örneğin, Eliade kendi eserinde “yazının sözlü geleneğe karşı zaferi”ni kabul etmiş ve bunun Batı medeniyetinde mitlerin kutsallığını erozyona uğrattığını belirtmiştir. Bu tespit, yöntemi eleştirenlere göre, Eliade’nin fenomenolojisinin Batı’nın tarihsel dönüşümünü ve yazılı kültürün etkisini gereği kadar dikkate almadığını gösterir.
  • Dilin Fenomenolojik mi Teolojik mi olduğu: Bazı araştırmacılar Eliade’nin eser dilinin fenomenolojik olduğunu, görünen kutsal gerçekliği nesnel bir varlık olarak ele almadığını savunur. Örneğin Studstill (2000) ve Rennie (1996), Eliade’nin betimlemelerini derinlemesine okuyan yorumcular, onun aslında “ilkel insanın zihnini” anlatmaya çalıştığını, kutsalın özerk bir varlık olduğunu savunmadığını ileri sürer. Bu yorum, eleştirilere yanıt niteliğindedir ancak yine de Eliade’nin ele aldığı deneyimin subjektif olması tartışmalı bir konudur.

Bu eleştiriler mitolojik çalışmaların güncel tartışmalarını da şekillendirmiştir. Yine de, Eliade’nin fenomenoloji aracılığıyla saklı kalmış mitik düşünceyi açığa çıkarması ve modern ile gelenekseli bağdaştırma çabası, bilimsel mit çalışmalarına derinlik kazandırmıştır. Eliade’nin yöntemiyle ilgili yapılan eleştiriler, onun katkılarının önemini azaltmaktan ziyade, mitin farklı perspektiflerle incelenmesi gerekliliğini ortaya koymuştur.

Sonuç

Mircea Eliade’nin Mitlerin Özellikleri adlı eseri ve genel mitoloji yaklaşımı, mitin kültürel sürekliliğini ve canlılığını vurgulamıştır. Eliade’ye göre mitler sadece geçmişin kalıntıları değil, bugün hâlâ bizi çevreleyen, inanılan ve icra edilen bir olgudur. Modern ideolojilerden sanata, halk anlatılarından bireysel yaşantıya kadar birçok olgu, arka planda bir ölçüde mitik öğeler taşı. Bu açıdan Eliade, mitolojinin bilim olma önemine dikkat çekmiş ve mitolojiyi sadece arkeolojik bir alt disiplin olmaktan kurtarmıştır.

Eliade’nin katkısı, mit araştırmalarına kutsal-cosmic perspektifi yerleştirmesidir. O, mitlere yeni bir sayfa açarak dinler tarihinin modern fenomenolojik şubesini güçlendirmiştir. Bugün mitoloji çalışmaları Eliade öncesi anlayışlara da dayanarak çeşitlilik kazanmışsa da, onun örnek prototip ve kutsal zaman kavramları hâlâ temel referanslar arasındadır. Sonuç olarak, Eliade mitolojiyi kültürel sürekliliğin temel unsurlarından biri olarak ele almış, mit araştırmalarının teorik ufkunu genişletmiştir.

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.