Edward Said’in Filistin Sorunu Üzerine Tez Düzeyinde İncelemesi
Kitabın Adı:İktisadi Hayatın SosyolojisiYazar :Mark Granovetter , Richard Swedberg
Çevirmen:Sayfa:824 Cilt:Ciltsiz Boyut:16 X 23,5 Son Baskı:01 Ekim, 2024 İlk Baskı:01 Ekim, 2024 Barkod:9786253891060 Kapak Tsr.:Editör:Kapak Türü:Karton Yayın Dili:Türkçe Orijinal Dili:İngilizce Orijinal Adı:The Spirit of Capitalism: Nationalism and Economic Growth
Edward Said’in Filistin Sorunu Üzerine Tez Düzeyinde İncelemesi
Edward Said’in Filistin’in Sorunu Üzerine Akademik İnceleme
Giriş
Edward Said (1935-2003), Filistin kökenli Amerikalı bir entelektüel ve edebiyat eleştirmenidir. Kudüs’te doğmuş, 1947’de ailesiyle Kahire’ye göç etmiş ve çocukluğundan beri hem Arapça hem İngilizce eğitim almıştır. Princeton ve Harvard’da eğitim gördükten sonra Columbia Üniversitesi’nde profesör olan Said, edebiyat ve kültür eleştirisiyle uluslararası üne kavuşmuş; özellikle Oryantalizm (1978) ve Filistin’in Sorunu (1979) kitaplarıyla tanınmıştır. Bir entelektüel olarak Said, “Âlimlerin iktidara karşı hakikat söylemesi” gerektiğini savunmuş, adalet
ve insani değerler
vurgusunu Filistin davasına da taşımıştır. 1967 Altı Gün Savaşı’ndan sonra Filistin meselesine yönelik duyarlılığı artmış, Amerikan kamuoyunda Filistin’in haklılığını savunan etkin bir ses olmuştur. Bu bağlamda Said’in 1979’da yayımlanan Filistin’in Sorunu adlı eseri, Filistinlilerin yaşadığı mağduriyeti tarihselleştirerek ve medyadaki çarpıtmaları göstererek Batı’yı uyarmaya yönelik bir politik eleştiridir. Bu incelemede, Said’in entelektüel birikimi kısaca özetlenip, Filistin’in tarihî süreci, oryantalist temsilleri, sömürgecilik eleştirisi ve direniş biçimleri bağlamında değerlendirilerek, Said’in Filistin için adalet, eşitlik ve birlikte yaşama vizyonu ele alınacaktır.
Tarihsel Bağlam
Filistin’in Osmanlı sonrası dönemi, İngiliz mandası ve İsrail’in kuruluşuyla şekillenen uzun bir mücadele sürecidir. Bu dönemin temel tarihî dönemeçleri şu şekildedir:
- Siyonizmin Doğuşu (19. yüzyıl sonu): Artan Avrupa antisemitizmi ve pogromlar, Yahudi milliyetçi hareketi Siyonizmi doğurmuştur. Modern siyasi Siyonizmin kurucusu Theodor Herzl (1896 Der Judenstaat), ‘Eretz İsrail’de Yahudi ulusal yurdu’ fikrini savunmuş, 1897 Basel Kongresi’yle resmi harekete dönüşmüştür. Bu dönemde, birçok Avrupalı Yahudi Filistin’e göç etme stratejisini benimsemiştir.
- Balfour Deklarasyonu (1917): I. Dünya Savaşı sırasında Britanya dışişleri bakanı Arthur Balfour, Lord Rothschild’e yazdığı mektupta “Hükümet, Filistin’de Yahudiler için bir millî yurt kurulmasını uygun karşılamakta” ve bunu kolaylaştırmak için çalışacağını beyan etti. Aynı mektupta, “Filistin’deki mevcut Yahudî olmayan toplumların sivil ve dinî haklarına zarar verecek hiçbir şey yapılmayacağı” vaat edildi. Bu deklarasyon, Arap çoğunluğun yaşadığı Filistin’in geleceğine dışardan müdahale eden bir adımdı ve Yahudi göçüne yeşil ışık yakılması anlamına geldi.
- Mandater Dönem ve Çatışmalar (1920-1940): Osmanlı sonrası Filistin’de İngiliz manda yönetimi kuruldu. Britanya destekli Siyonist örgütler topluca göçlere başladı; toprak alımlarıyla 10 binlerce Filistinli yerinden edildi. 1936-39 yıllarında İngiliz manda yönetimine ve Siyonistlere karşı büyük bir Arap ayaklanması yaşandı, ancak nihayetinde İngilizler isyanı bastırdı. Bu dönemde Filistinli halk, hem sömürgeci İngilizlerle hem de silahlı Siyonist gruplarla çatışarak mücadele etti.
- BM Taksim Planı ve Nakba (1947-1948): Kasım 1947’de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, Filistin’i Yahudi ve Arap devletleri olarak ikiye bölmeyi önerdi. O sırada Filistin nüfusunun üçte biri henüz Avrupa’dan gelmiş Yahudilerden oluşmakta, toprakların ise ancak %5.5’ini kontrol edebiliyorlardır. Plan Araplar tarafından reddedilince 14 Mayıs 1948’de İsrail Devleti ilan edildi. Arap komşu devletlerin savaşa girmesiyle çıkan 1948 Arap-İsrail Savaşı İsrail lehine sonuçlandı. Bu savaş sırasında yaklaşık 750 bin Filistinli evlerinden sürüldü veya kaçtı (Filistinlilerce Nakba, “Büyük Felaket” olarak anılır). Nakba, Filistin toplumunda derin bir travma yaratarak diasporanın büyümesine yol açtı.
- 1967 Sonrası ve İşgal: 1967 Altı Gün Savaşı’nda İsrail, Sina (Mısır) ve Golan Tepeleri (Suriye) yanında Doğu Kudüs ile Batı Şeria ve Gazze’yi de işgal etti. Bu, Filistin topraklarının önemli bir kısmının askeri kontrol altına alınması ve yerleşimlerin genişlemesiyle sonuçlandı. Uluslararası hukuk, 1967 sonrası yapılan Yahudi yerleşimlerini (yerleşim birimlerini) yasa dışı saymaktadır. Günümüzde Batı Şeria ve Doğu Kudüs’te yaklaşık 450.000 kadar İsrailli yerleşimci bulunmaktadır, Doğu Kudüs dahil edildiğinde bu rakam 670.000’i geçmektedir. Bu tarihî süreç, Filistin davasının merkezine sürgün, toprak gasbı ve uluslararası çatışmaları oturtmuştur.
Oryantalizm ve Temsil
Edward Said’in Oryantalizm kuramı, Batı’nın Doğu’yu nasıl “öteki”leştirdiğini gösterir. Bu bakış açısı Filistin meselesine uygulandığında, Batı medyası ve entelektüel alanları Filistinlileri basmakalıp imajlarla sunar. İsrail genellikle Batı değerleriyle özdeşleştirilip “medenî, özgür ve haklı” bir duruşla anlatılırken, Filistin halkı ise Doğu’ya özgü klişeler çerçevesinde “vahşi” veya “ağzı açık kurban” pozisyonunda gösterilir. Örneğin İNSAMER analizine göre “İsrail, Batı değerleriyle özdeşleştirilirken, Filistin halkı ve siyaseti Doğu imgesi üzerinden ötekileştirilmekte ve ‘saldırgan’ olarak konumlandırılmaktadır”. Bu şeytanlaştırma stratejisi, Filistinlilere yönelik tepkileri meşrulaştırır; aynı zamanda kurbanlaştırma kalıbıyla, onların sadece mağdur taraf olduğu imajı yaratılarak hikâyeleri basitleştirilir.
Said’in kendisi de Batılı medyanın çifte standardını eleştirir. O, çoğu Batılı okuyucunun “Filistin sorunu”nu ilk duyduklarında aklına hemen “terörizm” kelimesinin geldiğini belirtir ve kitabında bu kavramı savunmaya zaman ayırmayacağını söyler. Daha önemlisi, “Batılı (özellikle liberal Siyonist) gazeteciliğin cehaleti ve samimiyetsizliği”ne dikkat çeker: Batılı basın Arapların eylemlerini “Arap terörü” olarak öfkeyle yansıtırken, İsrail’in saldırılarını “tarafsız” ifadelerle verir. Bu zihniyette Filistin meselesi hakkındaki gerçek hikâye göz ardı edilir; örneğin Lübnan’daki Filistin mülteci kamplarına yönelik İsrail bombardımanı haberleri alt metinlerle gizlenir. Dolayısıyla, Said’in oryantalizm eleştirisi Filistin söyleminde Batı’nın gerçeklikleri çarpıttığını, Filistinlilerin sesi kısık bırakıldığını ve onları düşmanlaştırmanın yolunun açıldığını gösterir.
Sömürgecilik ve Direniş
Filistin’in bugünkü koşulları, birçok açıdan “yerleşimci-sömürgecilik” eleştirisinin kapsamındadır. İsrail devletinin Batı Şeria ve Doğu Kudüs’teki yerleşim politikaları, BM ve uluslararası kurumlarca gayrimeşru kabul edilmiştir. Örneğin 2023 yılında Batı Şeria ve Doğu Kudüs’te inşa edilen yeni konut sayısı önemli oranda artmış, bu durum Avrupa Birliği tarafından iki devletli çözüme dönük umutları aşındıran bir gelişme olarak nitelendirilmiştir. Bugün Batı Şeria’da 450.000’in üzerinde yerleşimci yaşamakta, bu yerleşimler için Filistinlilerden çok sayıda arazi kamulaştırılmıştır. Bu koşullar altında Filistinliler ciddi bir askeri ve bürokratik kontrolle karşı karşıya kalmış, hareketleri kısıtlanmış, topraklarında giderek az sayıda hakka sahip olmuşlardır.
Filistinliler ise her türlü baskıya karşı çeşitli biçimlerde direniş göstermiştir. Siyasi ve diplomatik direniş: 1964’te Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) kurularak direniş uluslararası alana taşındı; BM, UNESCO gibi platformlarda Filistinlilerin ulusal hakları savunuldu. Kitle hareketleri: 1987 (Birinci İntifada) ve 2000 (İkinci İntifada) yıllarında sivil halk kitlesel ayaklanmalarla (taş atma, grev, gösteri) İsrail işgaline tepki gösterdi. Örneğin Birinci İntifada, grafiti, afişler, şiir ve sokak sanatıyla bir kültürel başkaldırı dalgası yarattı. İkinci İntifada ise belgeseller ve filmlerle (Mohammad Bakri’nin Jenin, Jenin filmi gibi) dış dünyaya Filistin direnişi anlatıldı. Kültürel direniş: Diasporadaki aydınlar (Mahmoud Darwish, Ghassan Kanafani, Naji al-Ali gibi) edebi eserlerinde Filistin’in hikâyesini yazdı. Örneğin Darwish’in şiirleri ve Kanafani’nin Hayfa’ya Dönüş romanı direnişin sembolleridir. Kara mizah ögesi Handala karakteri de Filistin kimliğinin simgesi hâline gelmiştir. Uluslararası sivil toplum: BDS (Boykot, Yatırımları Geri Çekme ve Yaptırımlar) hareketi, İsrail politikalarına karşı küresel baskı aracılığıyla direnişi yaygınlaştırmaya çalışır. Bu çok yönlü direniş biçimleri, Filistinlilerin kimliklerini ve taleplerini canlı tutarken İsrail işgal politikalarını meşrulaştıran söylemlere karşı dayanma gücü sağlamıştır.
Uluslararası Tepki ve Said’in Eleştirisi
ABD ve Avrupa’nın İsrail politikaları genellikle Filistin lehine adım atmaktan uzaktır. Örneğin ABD yönetimleri, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde Filistin’in tam üyeliğiyle ilgili önerileri sıkça veto etmişlerdir. Nisan 2024’te de ABD, Filistin’in BM tam üyeliği yönünde tasarının önünü keserek İsrail’i uluslararası baskıdan korumaya çalışmıştır. Filistin liderleri bu tutumu “adaletsiz ve ahlaksız” bulmuş, Washington’un politikalarının “İsrail’i Gazze ve Batı Şeria’da Filistin halkına karşı yürüttüğü savaşta teşvik edici” olduğunu söylemiştir. Avrupa Birliği ise resmi olarak “yerleşimlerin uluslararası hukuka aykırı” olduğunu vurgulasa da pratikte yaptırımları sınırlıdır. Özellikle AB’nin iki devletli çözüme desteği sürekli yinelense de yerleşim engellemeleri ve yenileri planlamaları bu çözüm umudunu aşındırmaktadır.
Batı medyası ve kamuoyundaki bu eksende Filistin sesinin bastırılması en belirgin sorunlardan biridir. Said, Amerikan basınını eleştirirken, dış politikayı körükleyen medyanın Filistin gerçeğini gizlediğini belirtmiştir. Medya, genellikle ABD ve Avrupa siyasetinin alt yapısını yansıtarak İsrail’i “demokrasi” ve “insan hakları” koruyucusu, Filistinlileri ise “terörle” özdeşleştiren dar bir perspektif sunar. Said, bu bağlamda Batı’nın İsrail yanlısı politikalarını “saçma, inatçı, sorumsuz ve şaşırtıcı derecede yıkıcı” olarak nitelendirmiştir. Başka bir ifadeyle, Washington’un Ortadoğu politikası Filistin’in haklarını değil, İsrail’in statükosunu korumaya yöneliktir. Yine de Said, hâlâ Amerikan ve İngiliz kamuoyuna seslenerek adalet arayışını bırakmamış, Batı’nın demokratik hassasiyetlerine hitap ederek Filistin gerçeklerini duyurmaya çalışmıştır.
Sonuç
Edward Said, Filistin sorununa çözüm ararken adalet ve eşitlik prensibini temel almıştır. Savaşı kazanan İsrail ile topraklarından edilen Filistinliler arasında bir barış ancak her iki halkın da haklarının tanınmasıyla mümkündür. Cohen’in aktardığı Said’in sonucu olarak, “İsrail’deki Yahudiler kalacak; Filistinliler de kalacak. İki tarafın da her birinin haklarının tam olarak tanındığı bir barış içinde yan yana yaşayabilmekten en çok kazanç sağlayacağı” vurgulanmaktadır. Said, uzun vadede laik ve demokratik ortak bir devlet idealinden yana olmuşsa da, pratik adım olarak Filistin’in Batı Şeria ve Gazze’de bağımsız bir devlet kurmasını kabul etmiştir. Ona göre bu “ilk ve en önemli barış adımı” olacaktır. Her koşulda Said, hem entelektüel etik gereği hem de vicdani sorumlulukla adaletin savunulmasını tavsiye etmiştir; “akademisyen, modaya kurban olmadan gerçek fikirlere ve değerlere ses vermek için adalet ısrarında bulunmalıdır” düşüncesi, Filistin davasına yaklaşımını özetler. Dolayısıyla Said’in vizyonunda Filistin’in geleceği, haklarına kavuşmuş bir toplumun ve İsraillilerin eşit kabul edildiği bir bölgenin barış içinde bir arada yaşadığı bir gelecek olarak canlanır.
Kaynakça
- Bulut, Y. (2008). “SAID, Edward William”. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi.
- Interactive Encyclopedia of the Palestine Question. Edward W. Said – Biography (Palestine Encyclopedia).
- Said, Edward W. (1979). The Question of Palestine. New York: Times Books.
- “Balfour Deklarasyonu (1917)”. Vikipedi. (https://tr.wikipedia.org/wiki/Balfour_Deklarasyonu_(1917)).
- “Siyonizm”. Vikipedi. (https://tr.wikipedia.org/wiki/Siyonizm).
- Al Jazeera Palestine Remix, “Al Nakba – Büyük Felaket” (Belgesel, 2016).
- Avrupa Birliği Dışişleri ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilciliği (EEAS), “Report on Israeli settlements in the occupied West Bank, including East Jerusalem (Jan–Dec 2023)” (2 Ağustos 2024).
- Population statistics for Israeli settlements in the West Bank. Vikipedi (https://en.wikipedia.org/wiki/Population_statistics_for_Israeli_settlements_in_the_West_Bank).
- Özcan, Mesut. “İsrail’e Ağlayan Batılı Gözler ve Filistin’in Doğulu İmgesi”. İNSAMER Analiz (31 Ekim 2023).
- Arab Center DC. “Palestinian Cultural Resistance in the Service of the National Project” (2013).
- SETA Washington DC. “ABD’den Filistin’in BM Üyeliğine Veto” (19 Nisan 2024).
- Cohen, Stu. “Two Views of Said, The Question of Palestine”. Middle East Research and Information Project (MERIP, 1981).
Leave a Comment