Antik Mısır’da Günlük Hayat Üzerine Akademik İnceleme
Kitabın Adı:Antik Mısır’da Günlük Hayat Yazar :Bob Brier , Hoyt Hobbs
Çevirmen:Sayfa:408 Cilt:Ciltsiz Boyut:13,5 X 21 Son Baskı:23 Mayıs, 2024 İlk Baskı:23 Mayıs, 2024 Barkod:9786254499265 Kapak Tsr.:Editör:Kapak Türü:Karton Yayın Dili:Türkçe Orijinal Dili:İngilizce Orijinal Adı:Religion in the Emergence of Civilization: Çatalhöyük as a Case Study
Antik Mısır’da Günlük Hayat Üzerine Akademik İnceleme
Antik Mısır’da Günlük Yaşam
Sosyal Yapı ve Toplum
Antik Mısır toplumunun organizasyonu hiyerarşik bir piramit şeklindeydi. Piramitin en tepesinde, hem tanrı hem kral sayılan firavun yer alır; onu büyük vezir ve üst düzey rahiplerle soylular izlerdi. Din adamları (rahipler) ve yazıcılar yüksek statülü meslek gruplarını oluşturuyordu; bu sınıflar devlet işlerini yürütür ve kültürel mirası korurdu. Yazıcılar, özellikle yazılı kayıt ve eğitim işleriyle uğraştıkları için Tanrı Thot tarafından seçilmiş sayılırdı. Sosyal hareketlilik sınırlıydı: bir kişinin mesleği genellikle babasından miras kalırdı. Toplumun en altında ise köylüler ve köleler yer alıyordu. Köylüler Nil’in taşkınlarıyla geçimlerini sağlar, ürünün büyük kısmını devlet veya toprak sahibine vermek zorundaydı. Örneğin Antik Mısır’da yaygın bir söz, “Asil için çalışalım!” idi. Bu durum, ekonomiyi tarıma dayalı barter sistemiyle birleştirmişti: 525 MÖ’ye kadar ekonomi önemli ölçüde tahıl, yağ gibi mallarla dönüşüme dayanırdı ve değer ölçüsü olarak “deben” adı verilen bronz veya gümüş ağırlıklar kullanılırdı.
Aile Yaşamı
Antik Mısır’da çekirdek aile toplumsal düzenin temel birimini oluşturuyordu. Ailenin reisi genellikle baba olarak kabul edilirdi; baba tarlada çalışarak geçimi sağlarken, anne evin sorumluluğunu üstlenirdi. Anne, yemek pişirme, temizlik ve çocukların bakımından sorumluydu. Soybilim babanın soyu üzerinden izlenirdi ve tek eşlilik normaldi. Eşler arasındaki ilişki sıklıkla sevgi ve sadakat dolu olarak betimlenmiştir; mezar resimlerinde karısına sarılan kocalar ve yanlarında duran mutlu çocuklar sıkça görülür. Mısır geleneğinde çocuk, “en büyük mutluluk” sayılırdı; çocuk sahibi olmayan çiftler genellikle evlat edinirdi. Çocuklar aile hayatının merkezindeydi; küçüklükten itibaren doğruluk, aileye saygı ve yardımlaşma gibi değerler öğretilir, aile işlerinde sorumluluk almaları sağlanırdı.
Kadınların Toplumdaki Rolü
Kadınlar Antik Mısır’da toplumun aktif üyeleriydi ve yasal haklar bakımından erkeklerle neredeyse eşit sayılırlardı. Kadınlar iş kurabilir, mülk sahibi olabilir, ticari sözleşme yapabilir ve dilediklerinde boşanma talep edebilirdi. Toprak ve ev sahibi olmaları, miras hakkı bulunması veya kendi adlarına mahkemeye başvurabilmeleri örnek verilebilir. Evlilik ve annelik Antik Mısır’da çok önemsenirdi; pek çok tanrıça figürü (İsis vb.) ideal birer anne olarak toplumda öne çıkarılmıştır. El işleri, dokuma ve ev yönetimi gibi faaliyetlerde kadınların aktif görev aldığı, köy ve kent yaşamında tarım veya bira yapımı gibi işlerde de kadın emeğinin temel bir yeri olduğu bilinmektedir. Kadınlar, kendi ekonomik kazançlarını da evlendirmeden önce ve sonra artırabilirdi; tapınak işletmelerinde tekstil işçisi gibi çalışmaları veya kendi mülklerinden gelir elde etmeleri mümkündü.
Çocukların Rolü
Çocuklar aile yapısının vazgeçilmez parçalarıydı. Ailenin genç üyeleri, evlilik çağını simgeler ve aile geleceğini devam ettirirlerdi. Çocuklara küçüklüğünden disiplin, erdem ve aile geleneklerine bağlılık öğretilir, saygılı ve sorumluluk sahibi bireyler olarak yetiştirilmeleri sağlanırdı. Çocuklar aynı zamanda sosyal statü ve miras açısından önemliydi; nüfusun yaşlanmasını önlemek için çocuk sahibi olmak büyük mutluluk sayılırdı. Zengin ailelerin kız çocuklarına, kendi aile yönetimi ve ev idaresi konularında eğitim verilirken erkek çocuklar tarım veya yöneticilik gibi işlerde yetiştirilirdi. Ailede küçük yaşlardan itibaren çalışmaya ve işbirliğine alıştırılan çocuklar, erken yaşta günlük ev işlerini, tarım işlerini veya çıraklık eğitimi alarak bir zanaatı öğrenmeyi üstlenirdi.
Dinî İnanç ve Ritüeller
Mısır’da din, günlük yaşamı içinden çıkılmaz biçimde şekillendiriyordu. Antik Mısırlılar, doğadaki her olayı yöneten yüzlerce hatta binlerce tanrı ve tanrıça olduğuna inanıyordu. Nil Taşkını, güneşin doğuşu, bolluk ve ölüm gibi fenomenler ilahi güçlere bağlanırdı. İnsanlar rüyalarının tanrılardan mesajlar içerdiğini düşünür, tapınak rahiplerine danışarak kehanet yaptırırdı. Her Mısırlı, iyi bir ahiret umuduyla tanrılara düzenli sunular ve dualar adardı. Ölümden sonra hayat kavramı toplumun omurgasını oluşturduğundan, mezarlar inşa edilirken hayatın sevilen unsurlarından (yiyecek, içecek, giysi, oyuncak vb.) örnekler konur, bunların ruhun öteki dünyada işine yarayacağına inanılırdı. Brier ve Hobbs’e göre Mısırlılar “evreni her doğal olayı kontrol eden bir ruhlar topluluğunun yaşadığı” yer olarak görüyordu; bu nedenle bireyler her an tanrısal iradeye muhtaç ve güçsüz hissediyordu. Tüm bunlar, dinsel ritüellerin ve tapınak törenlerinin, bireysel ve toplumsal yaşamda son derece merkezi bir yer kaplamasına yol açmıştır.
Ekonomi ve Üretim İlişkileri
Mısır ekonomisi uzun süre tarıma dayalı bir tarımcılık ekonomisiydi. Toprağın sahipliği resmi olarak firavuna ya da tapınak ve soylu sınıflara aitti. Köylüler, Nil nehrinin yıllık taşkınından sonra tarlaları sürer, ektikleri tahılın çoğunu sahibi oldukları makamlara verir, geriye kalan az bir bölümü kendileri için ayırırlardı. Kadınlar genellikle ev bahçelerini işler, sebze ve meyve yetiştirir, içki üretimine katılırdı. Mısır’da 525 MÖ’ye dek para yerine tahıl, yağ ve mum gibi emtialar yaygın olarak alışveriş aracı olarak kullanıldı. Değeri ölçmek için “deben” adı verilen ağırlıklar kullanılırdı; örneğin 75 litre buğday bir deben’e karşılık geliyordu. Bu nedenle basit bir takas sistemi kurmak, tıpkı bir fırıncının ekmek karşılığında bir çift sandalet kabul etmesi gibi, Mısırlılar için günlük hayatta normaldi. El sanatları ve inşaat işleri de ekonominin önemli parçalarını oluşturuyordu: Çok büyük yapı projelerinde görev alan kalifiye işçiler iyi ücret alır, sıradan tarım işçileri ise tahıl veya bira ile çalıştırılırdı. Mısırlılar, yapılarının inşası için köylülere projelerde çalıştırma karşılığı yiyecek ve içecek sağlama gibi gelir dağıtım sistemleri geliştirmişti; bu sayede piramit ve tapınak inşaatlarında zorunlu köle emeğine nadiren başvurulmuştur.
Sağlık ve Tıp Uygulamaları
Antik Mısırlılar tıbbı oldukça gelişkin bir biçimde uygular, doğaüstü inançlarını tıp uygulamalarıyla birleştirirdi. Tıbbi eğitim genellikle yazıcı (sürahi) olarak başlar, daha sonra özel tıp bilgisi edinilirdi; çünkü günümüz tıp metinlerinin çoğunu rahip-yazıcılar kaleme almıştır. Hastalıklar çoğunlukla tanrıların bir cezası veya kötü ruhların musallatı olarak görülür, bu yüzden hekimler tedavi sürecine doğaüstü güçleri de dahil ederdi. Örneğin Sekhmet tanrıçasının rahipleri savaş ve hastalık ilahının rehberliğinde tıbbi uygulama yapardı. Hekimler, dişçiliğinden cerrahiye kadar çeşitli alanlarda bilgi sahibiydi; dinsel yazılar arasında ameliyat ve kırık tedavisiyle ilgili metinler bulunur. Kadınlar da tıp alanında aktif rol oynuyordu: Kadın hekimler sayıca azımsanmayacak kadar fazlaydı ve Yunan hekim Agnodike bile Mısır’da eğitim almayı tercih edecek kadar kadın doktorların saygınlığını vurgulamıştır. Özetle, sağlık alanında antik Mısır ilerici bir geleneğe sahipti; hekimler tanrılardan yardım istemeye devam etse de, anatomi ve tedavi konularında detaylı gözlemler yapan bir geleneğe sahiptiler.
Eğitim Sistemi ve Yazıcılık
Eğitim, Antik Mısır’da ayrıcalıklı bir statüye sahipti. Okuma-yazma bilmek, toplumun en prestijli rollerinden biri olan yazıcılık mesleğine giden yoldur. Çocuk yaşlarda eğitim büyük ölçüde zengin sınıflara özeldi. Her şehirde bulunan “Yaşam Evi” (House of Life) adı verilen tapınak-okullarında rahipler ve seçkin ailelerin çocukları okutulurdu. Bu kurumlarda matematik, hukuk, astronomi ve dinî bilgiler öğretilir; yazı yazma (hiyeroglif) bu okullarda öğrenilirdi. Ancak okul ücretsiz değildi: Sadece zengin ailelerin çocukları eğitim görebilir, fakir halk çocukları genellikle yetişkin olduktan sonra aile mesleklerini öğrenirdi. Kız çocukları ise genellikle resmi eğitimden muaf tutulur, ev içi beceriler ve evlenip aile kurmaya yönelik bilgilerle yetiştirilirdi. Yazıcılık mesleği bu sistemin merkezindeydi; dünyanın en eski sağlık ve hukuki metinlerinin pek çoğu, büyük tapınak kütüphanelerinde kâtiplerce kopyalanmıştır.
Mimari ve Konut Düzenlemeleri
Antik Mısır mimarisi gelişkin ve özgün bir yapı sergiler. İnşa ettikleri tapınak ve anıtlar kadar, sıradan halkın yaşadığı evlerin de kimi yenilikleri vardı. Kırsal kesimdeki çiftçi evleri genellikle kerpiç duvarlı, sazlı çatılı tek veya çift odalı yapılar şeklindeydi. Bu evlerin tavanları kamışlardan veya bitki demetlerinden, zeminleri toprak tabanlı olup üstleri hasır veya samandan yapılmış kilimler ile kaplanırdı. Su tesisatı ve tuvalet gibi modern konforlar çoğunlukla yoktu; her sabah su kuyu veya Nil’den kovalarla çekilir, ihtiyaçlar dışarıdaki çukurlara giderilirdi. Zengin sınıf ise avlulu evler, sütunlu salonlar, hatta tuvalet ve iki katlı binalar inşa edebiliyordu. Örneğin Louvre Müzesi’nde sergilenen ahşap ev modeli de gösteriyor ki, evlerin ortasında açık bir avlu, çevresinde birkaç oda bulunuyordu
Giyim-kuşam ve Hijyen Alışkanlıkları
Kıyafet genellikle ketenden (linenden) yapılırdı, çünkü keten nefes alması sayesinde sıcak İskenderiye iklimine uygundu. Brier ve Hobbs’e göre, günlük giysiler “son derece pratik” olmasına rağmen aynı zamanda en gösterişli modern elbiseler kadar süslü olabilirdi. Erkekler basit keten etek (kilot) giymeyi tercih ederken, kadınlar omuzlarından askılı ve bileklerde biten sıkı keten elbiseler giyerdi. Zenginler daha renkli ketenler, geniş pelerinler ve takılar kullanabilirken, halk çoğunlukla yıkanarak tamamen beyazlamış keteni tercih ederdi. Bir ziyafet sofrasında resmedilen sahneye göre, erkek ve kadınlar yerde yemek yerken boylarına kadar uzanan bol keten elbiseler giyerdi; kadınlar ellerinde lotus çiçeği tutar, kafa üstünde de adeta eriyen bir koku konisi taşırdı. Parfüm ve kozmetiğe büyük önem verilirdi: Günlük olarak sabunla yıkanılır, ten ve saç üzerine güzellik yağları sürülürdü. Mısırlılar son derece temizliğe düşkündü; tarihî kaynaklarda herkesin her gün banyo yaptığı, zenginlerin küvette yıkanırken yoksulların Nil’de yıkanmayı tercih ettiği belirtilir. Temizlik kültürü, hem sağlık hem de ritüel saflık için kilit önemdeydi: Katırlı yolların tozu nedeniyle kokuları engellemek adına sık sık koku spreyleri kullanılır, başta koku konileri eriyerek hoş koku salar ve giysiler de bitki ve baharat yağlarıyla tatlandırılırdı.
Leave a Comment