Erich Auerbach’ın Dante Çözümlemesi Üzerine Yüksek Lisans Seviyesinde İnceleme


 

Kitabın Adı:
Dante - Seküler Dünyanın Şairi  
Yazar             :
Erich Auerbach  

Çevirmen:
Sayfa:
230 
Cilt:
Ciltsiz 
Boyut:
13,5 X 21 
Son Baskı:
26 Temmuz, 2021 
İlk Baskı:
26 Temmuz, 2021 
Barkod:
9786254493744 
Kapak Tsr.:
Editör:
Kapak Türü:
Karton 
Orijinal Dili:
Almanc 
   
 
 
 
Orijinal Dili:
Almanca
Orijinal Adı:
Dante: Poet of the Secular World  



Erich Auerbach’ın Dante Çözümlemesi Üzerine Yüksek Lisans Seviyesinde İnceleme

Giriş

Erich Auerbach’ın Dante: Poet of the Secular World (1929) adlı çalışması, Dante’nin eserlerini tarihî ve edebî bağlam içinde ele alan öncü bir analizdir. Bu kitap, Dante’yi salt dinî bir şair olarak görmek yerine “seküler dünyanın şairi” olarak tanımlar. Auerbach, Dante’nin şiirlerinde insanın tarihî gerçekliği içinde bütünlüklü bir birey olarak resmedilişini vurgular. Böylece Dante’nin Komedyası sadece ilâhî boyutu değil, aynı zamanda insanın dünyevî yönlerini ve gündelik hayatını da kapsayan bir “comédie humaine” (insan komedyası) olarak okunur. Bu analiz yazısında, Auerbach’ın Dante üzerine yaptığı biçemsel (stilistik), anlatı-örgü ve tematik çözümlemeler irdelenecek; özellikle Dante’nin seküler dünya anlayışı, zaman-mekân kavrayışı, karakterlerin bireyselliği ve ahlaki sorumluluk konusundaki vurguları tartışılacaktır. Ayrıca Auerbach’ın filolojik yöntemi ile kültürel tarih perspektifi ele alınacak ve bu eserin Mimesis ile kurduğu düşünsel bağ değerlendirilecektir.

Auerbach’ın Dante Çalışmasının Genel Yaklaşımı

Auerbach, Dante çalışmasına antik Yunan edebiyatından başlar ve Dante’yi tüm Avrupa edebiyatını şekillendiren bir figür olarak konumlandırır. İlk kez Dante’den söz ederken, insanı “uzak efsanevi kahraman” veya “soyut bir etik tip temsili” olarak değil, “yaşadığı tarihsel gerçeklik içinde somut birey, birlik ve bütünlüğü içinde bir insan” olarak sunduğunu belirtir. Bu görüş, Dante’nin mit ve efsaneleri de tarihsel bir gerçekliğe dönüştüren bir bakışa sahip olduğuna işaret eder. Auerbach’ın deyişiyle, “Dante’yi salt bir dinî şair olarak görmek yanlıştır; o bundan çok daha fazlasıdır: ‘seküler dünyanın şairi’dir”. Burada “seküler” ibaresi, dinî kurumların sınırlamalarına bağlı olmayan, laik dünyaya ait unsurları içeren bir bakışı tanımlar. Auerbach’ın amacı, Dante’nin şiirini hem teolojik hem de beşerî bir zeminde okumak ve insanın dünyevî deneyimlerini de yücelterek ele almaktır.

Seküler Dünya Kavrayışı

Auerbach’a göre Dante, şiirinde insanı tüm arzularıyla, zaaflarıyla ve erdemleriyle resmeder. Dante’nin İlahi Komedyasında cezalandırılan ya da mükâfatlandırılan ruhlar, yeryüzündeki hayatlarının “somut verileri” ve kişilikleriyle tasvir edilir; Auerbach’ın belirttiği gibi, “dünya hayatlarında sahip oldukları somut veriler ve kişiliklerinin atmosferi, burada onlara bir tamlık ve gerçeklikle yansır ki, yeryüzündeki yaşamlarında neredeyse hiç ulaşmadıkları bir bütünlüktür”. Yani Dante’nin öteki dünyadaki karakterleri, dünyevi hayatlarında sahip oldukları bireysel özellikleri eksiksiz ve yoğun olarak sergiler. Örneğin, Dante’nin karşılaştığı Farinata ve Cavalcante gibi kişiler, öte dünyada bile derin hayranlık ve dehşet uyandıracak kadar tanıdık gelirler (Auerbach, Gallippi’ye göre Farinata karşılaşmasını özellikle vurgular). Bu durum, Dante’nin karakterlerine dair derin bireysellik anlayışını gösterir.

Böylece Auerbach, Dante’nin şiirinde insan figürünü bütünlüklü bir varlık olarak ele aldığını, insana ait dünyevî duyguların ve eylemlerin kutsal dünyada da belirgin kılındığını ortaya koyar. Bu bağlamda Dante’nin komedisi, yalnızca ilâhî ezgilerden ibaret olmayıp insanî duygularla da örülü bir eserdir. Michael Dirda’nın da işaret ettiği gibi, Dante bizden bu büyük eseri salt “ilahî komedi” olarak değil, bir comédie humaine olarak da okumamızı ister. Bu perspektif, Dante’nin sanatını sadece ilâhî öğretiyle sınırlamadan, insana dair geniş bir tabloyla sunar.

Zaman ve Mekân Anlayışı

Auerbach’ın Dante yorumunda, zaman ve mekân unsurunun tarihî doğrulukla işlenmesi önem taşır. Dante’nin Komedyası belirli tarihî olayların ve kişisel deneyimlerin izdüşümüdür. Örneğin Auerbach, Dante’nin yaptığı yolculuğun (vizyonun) yılı olarak 1300’ü verir; bu tarih henüz Dante’nin felaket dolu geleceğini hazırlamıştır ama hikâye başlangıcı bu tarihe dayanır. “Vizyondaki zaman 1300 yılıdır, Dante Floransa’da hâlâ yaşamakta, felaket ise hâlâ olacağındadır. Şiirin başlangıcındaki hata bu tarihten önceye dayanır ve onu izleyen sürgün, boşa umutlar, yoksulluk, gururla çekilme gibi felaketlerin hata ile bağlantısı yoktur; onlar Dante’ye, yüksek bir makama yaraşır bir onur gibi, uygun ve layık dünyevî kader olarak aittir”. Bu tespit, Dante’nin bireysel geçmişini ve gelecekteki akibetini şiirin yapısı içinde nasıl birleştirdiğini gösterir. Yani Dante, gerçekleştirdiği ilahi yolculuğu kişisel tarihî bağlamıyla örtüştürerek zamanın hem bireysel hem de evrensel boyutlarını dengeler.

Mekan açısından Auerbach, Dante’nin kurgusunu ortaçağ ilahî kozmolojisine uygun Ptolemaik bir evren modeli üzerine oturtur. Dünya küresi evrenin merkezinde durur, dokuz göksel küre bu gezegenin çevresinde döner, en dışta Ruhani Cennet (Empyrean) yer alır. Yeryüzünün sadece kuzey yarımküresi insanlarla doludur; Doğu ve Batı sınırları Ganj Nehri ile Cebelitarık’tır. Dünyanın iç kısmında, kuzey yarımkürelerde, daralan bir huni biçiminde Cehennem yer alır ve en dibe İblis oturmuştur. Cennetten kopan bir toprak parçası ise ayaklarında Purgatorio dağını oluşturur; bu dağın zirvesinde, Günah İşlenmemiş Cennet bulunur. Dante’nin cennet katmanları ise Mars’tan Ay’a kadar sırayla gezegenlerin bulunduğu kürelerden meydana gelir. Bu yapısal tasvir, Dante’nin dünyasını hem fiziksel hem de metaforik olarak katmanlı ve anlamlı bir mekân kurgusu haline getirir. Auerbach, bu evren modelinin Dante’nin ahlaki ve metafizik görüşüyle iç içe geçtiğini gösterir. Böylece mekân, Dante metninde sadece coğrafik bir ortam değil, aynı zamanda evrenin ilâhî düzeninin bir yansıması olarak yorumlanır.

Karakterlerin Bireyselliği

Auerbach’a göre Dante’nin karakterleri, döneme özgü soyut arketiplerden çok, kendine özgü kişiliklere sahip bireylerdir. Yukarıda belirtildiği gibi, Dante’nin diğer dünyadaki ruhları yeryüzündeki hallerini tamlıkla taşıyan gerçek kişiler gibidir. Auerbach, Dante’nin ruhları canlı varlıklar gibi göstererek okuyucuda derin bir duygusal etki uyandırır. Bu durum, hem Dante’nin kendi çağdaşlarını hem antik kahramanları bir bakış açısıyla karşılaştırmasına olanak verir. Örneğin Auerbach, Dante’nin kahramanı olarak kendisini antik çağ kahramanlarından ayırır: Antik kahramanların ölümü trajediyle sonuçlanırken, Dante’nin kahramanı ölümden sonra yaşamaya devam eder ve bu zafer, dünyevi hayatıyla uyumludur; çünkü Komedyâ’da mahiyet kazanan yaşam, öteki dünyadaki akıbetini belirler. Başka bir deyişle, Dante’nin bakışında bireyin dünyevi eylemleri, ahiret sonunu kesinlikle şekillendirir, bu da her karakterin gerçek bir kişisel tarihinde bireysel seçimlere dayalı olduğunu vurgular.

Karakterlerin ayrıntılı bireyselliği Auerbach’ın filolojik yaklaşımıyla da ilişkilidir. Auerbach, Dante’yi okumada dil ve üslup analizini tarihî bağlamla birleştirerek, her bir karakterin kişilik zenginliğini ortaya çıkarır. Özellikle İgnaviler (ehlileşmemiş ruhlar) gibi gruplara duyulan tepki, bireysel tutum farkının önemini gösterir; Dante, hiçbir tutum almayanlarla alay ederek bunları epik bir üslupla vurgular ve bu tavrın ardında, her insanın eylemlerinden sorumlu olduğunu gösterir. Bunun yanında, Dante karakterleriyle okuyucunun karşılaşmasının anlık duygular uyandırdığına da dikkat çeker. Dante’nin Komedyâ’da yaşayanlarla ölüler arasında kurduğu karşılaşmalar, her iki tarafı da şaşkınlık, sevinç veya dehşet duygularına boğar; “insanî duyguların en derin temellerine erişen ve eşine az rastlanır bir şiirî güç ve zenginlik yaratan” karşılıklı tanıma anlarıdır. Bu analizler, Dante’nin kişilerini benzersiz kılmasını sağlayan dramatik derinliği ortaya koyar.

Stilistik ve Anlatı Özellikleri

Auerbach, Dante’nin üslubunu öz ve etkili bulan bir yaklaşımla değerlendirir. Orta Çağ şiirinde süslemeci gelenek yerine “somut olay”ın ön plana çıkmasını vurgular. Örneğin Auerbach, Dante’nin ilk aşk şiirlerinde artık soyut retoriğin yerini belirli yaşanmışlıkların aldığını belirtir: “Dante’nin şiirleri bir duygudan ya da düşünceden çok bir olaydan doğar – Dante’de duygusallık, öznel alandan çıkarılıp nesnel bir geçerlilik kazanır”. Bu ifade, Dante’nin tasvirlerinde realizmin arttığını ve birliği arayan tutkusunu gösterir. Auerbach, Dante’yi kendinden önceki şairlerden farklı olarak akıl ile coşku, dünyevî gerçekçilikle ilahî vizyon arasında uyum sağlayan bir üslup benimsemiş olarak görür.

Ayrıca Auerbach, Dante’yi antik Yunan edebiyatının mirasçısı olarak betimler: Dante’nin cümleleri “antik çağdan bu yana dünyayı barındıran ve basit ilk öğretmen satırları kadar açık”tır; hem derin bir duygu ifade eder hem de “retoriğin gerçeği bastırmadığı, tersine gerçeği şekillendirip tutan” cümlelerdir. Bu satırlar, Auerbach’ın Dante’nin üslubunun sadeliğini ve açıklığını vurgulamasının kanıtıdır. Dante, kelimelerle duyguları onuruna yakışır bir rahatlıkla ve berraklıkla aktarır; bu, okuyucuya metni hem akıcı hem canlı kılar. Gallippi’nin de belirttiği üzere, Dante’nin lirik özellikleriyle başladığı daha karmaşık Komedyâ dersinde, anlatının ve içeriğin felsefi/ahlaki boyutu şiirsel gücün temelidir. Auerbach, Dante’nin hem içerik hem biçim açısından tutarlı bir evren kurguladığını; bu yüzden Komedyâ’nın konusunun şiirin temeli olduğunu söyler: “[Komedyâ’nın konusu ve öğretisi] şiirin madde biçimidir, şiire hareket veren ve büyüleyen, vizyonuna gerçek biçimini kazandıran güçtür”.

Anlatı açısından bakıldığında, Auerbach Dante’nin ilahi yolculuk motifi sayesinde dünyevî deneyimini de simgesel bir anlatıya dönüştürdüğünü vurgular. Dante, dördüncü bölümde belirttiği gibi Thomas Aquinas sonrası dönemde akıl dizgesinin doruğa ulaştığını ve artık “üstesinden gelinmesi için şiir” gerektiğini söyler. Bu nedenle Dante, bilimsel aklın yetersiz kaldığı yerde, aşk ve umut dolu mistik bir yolculuğu edebi bir yapı olarak seçer. Bu yapı üçlü nümeroloji (üç kat cennet cehennem dağıtımı) gibi kısıtlamalar içerirken, Auerbach’a göre bu kısıtlamalar Dante’ye çok boyutlu yaratıcılık sağlar. Özetle Auerbach’ın çözümlemesine göre Dante’de sadelik, birlik tutkusu ve sembolik anlatım birbirini tamamlar; böylece anlatı, hem derin bir felsefi temas hem de akıcı şiirî bir deneyim sunar.

Ahlaki Sorumluluk Teması

Dante’nin Komedyâsında özgür irade ve eylemlerin sorumluluğu temel bir temadır. Auerbach, Dante’nin ehlileşmemiş ruhlara (ignavi) karşı duyduğu büyük öfkeyi işaret eder. Dante, hiçbir şey için mücadele etmeyen, ne ‘sıcak’ ne ‘soğuk’ kalan bu ruhlara karşı acımasızdır; Auerbach’a göre Dante’nin “onlara ilişkin anlatımdaki şiddeti, gerçekten tutkulu ve yılmaz bir iyinin savunucusu olan ve etkin mücadeleyi doğal yaşam biçimi sayan bir adamın kişisel bakış açısını” ortaya koyar. Auerbach, Komedyâ’nın teması olarak “hakkaniyet için özgür iradenin doğru yolda kullanılması”na vurgu yapar. Yani her birey, kendi iradesiyle bir amacı savunmalı ve eylemlerinin sonuçlarından sorumlu olmalıdır. Bu bakış açısından nötr kalma veya eylemsizlik Dante için kabul edilemez bir tutumdur.

Auerbach ayrıca Dante’nin ahlâkî sistemi için Aristoteles’in Nikomakhos’a Etik’indeki gibi bir zemine dayandığını gösterir. Dante, düşünceyi (aklı) duygusal dünyanın üzerinde tutmayan, fakat dünyevî yaşamın ciddiyetine de göz yummayan bir etik anlayışı savunur. Dante’nin bakış açısına göre her insan, hayatı boyunca iyiyi ya da kötüyü seçme gücüne sahiptir ve bu seçimin sonuçları ölümden sonraki kaderini belirler. Bu felsefi altyapı, Dante’nin hem Orta Çağ skolastik etiğiyle hem de bireyin özgürlüğüyle ilgili Platonik/Hristiyan düşüncelerle uyumludur. Auerbach’ın yorumuyla, Dante’de “ölçülü tutkularla yücelik bağdaştırılır” ve bu bağdaştırma, sıradan insan yaşamını en yüce biçimde temsil eden bir estetik değeri ortaya koyar.

Auerbach’ın Filolojik Yöntemi

Auerbach, geleneksel filolojinin ötesine geçen bir yöntem benimser. O, metinleri sadece dilbilimsel açıdan incelemekle kalmaz, aynı zamanda metnin tarihî-kültürel bağlamını da derinlemesine araştırır. De Campos’un aktardığı gibi, Auerbach “filolojik yaklaşımı tarihî bakış açısıyla bütünleştirmeye çalışmıştır; böylece okura edebiyatın yeni gerçekliği nasıl özümsediğine dair bir anlayış sağlamıştır”. Yani Auerbach için dil çözümlemesi, bir dönemin dünyaya bakışını, değerlere atfedilen anlamı ve toplumsal koşulları anlamanın anahtarıdır.

John Pistelli’nin belirttiği üzere, Auerbach’a göre filoloji bir eserin veya dönemin tüm dünya görüşünü “sezgisel olarak kavramaktır”. Filolog, bir dönemin düşünsel yoğunluğunu ve estetik deneyimini metnin içinde bulmaya çalışır. Bu bağlamda Auerbach, Dante çalışmalarında orijinal Latince ve İtalyanca metinlerin incelenmesini ihmal etmez; her bir uzun cümleyi, ayrı bir tarihî dönemin karakterini yansıtacak şekilde okur. Porter’ın söylediği gibi Auerbach, geleneksel filoloji anlayışını “dil yoluyla tarihsel yorumlama” biçimine dönüştürmüştür.

Auerbach’ın “tarihsel perspektivizm” adını verdiği yaklaşımda, her edebî eserin üretildiği toplumsal ve kültürel bağlam detaylıca ele alınır. Auerbach’ın Vico’dan esinlenen bu yöntemine göre, bir eserin oluşturulduğu dil ve biçem, dönemin fikir dünyasını ve insan anlayışını açığa çıkarır. Buna göre Dante’yi anlamak için Floransa kentindeki siyasal çatışmaları, Orta Çağ Kilisesi’nin etkisini, skolastik düşünce eğilimlerini göz ardı etmemek gerekir. Auerbach’ın vurguladığı gibi, tarihsel bağlamın bilinmesi edebî şekillerin ortaya çıkışını aydınlatır. Filolojik çözümleme ile tarihsel analizi bir araya getiren Auerbach, böylece Dante’nin şiirinde hem evrensel insanlık durumunu hem de özgün İtalyan Rönesans öncesi atmosferini bütünlüklü olarak yorumlar.

Kültürel Tarih Yaklaşımı

Auerbach’ın yaklaşımı sadece filolojik sınırlar içinde kalmaz; o, aynı zamanda edebiyatın kültürel tarih içindeki rolünü göz önüne alır. “Kültürel tarihselcilik” olarak adlandırılabilecek bu bakışta, Dante’nin eserini kendi döneminin kültürel çatışmaları ve fikir hareketleri çerçevesinde değerlendirmek esastır. Auerbach, Dante’ye kadar Avrupa edebiyatında benzeri bulunmayan bir köprü inşa ederken bu köprünün ayağını hem antik Yunan mirası hem Hristiyan düşünce tarihiyle sağlamlaştırır. Örneğin Auerbach, Dante’de Platon’dan Aristoteles’e, Aziz Augustinus’tan Thomas Aquinas’a kadar uzanan çok yönlü etkileri vurgular; bu sayede Dante’nin düşüncesinin, çağının bütün entelektüel geleneklerini sentezleme çabası olduğunu gösterir.

Auerbach’ın bir başka önemli tespiti, Dante’nin eserini “görünüşte kaybolmuş bir Hristiyan evreni geri kazanma” çabası olarak görmesidir. Komedyâ, Orta Çağ kilise kozmolojisinin idealleriyle batıya savrulan toplum düzenine rağmen, eksiksiz bir evren tasarısı sunar. Auerbach’a göre Dante bu yapıyı bir “tarihî-politik sistem” olarak kurgular; böylece, Orta Çağ’ın Ptolemaik evreni ile Hristiyan cenneti arasındaki sentezi anlatısına katar. Dante’nin “üç”lü sayıya verdiği mistik önem (Üçleme, Terza Rima gibi) bile, bu kültürel bütünlüğün bir parçası olarak görülür. Auerbach’ın deyişiyle Dante’nin yaratıcı kısıtlamaları (“Üç” sayısı gibi) sanatı geriletmeyip, aksine poetik özgürlüğü zenginleştirmektedir.

Kültürel tarih yaklaşımı aynı zamanda Dante’nin siyasi deneyimlerine de dikkat çeker. Dante Floransa’nın iç savaşlarını, sürgününü ve kilisenin gücünü bizzat yaşamıştır. Auerbach, Dante’nin kişisel tarihini şiirsel kurguyla kaynaştırırken, aynı zamanda bu tarihsel deneyimlerin Dante’nin dünya görüşüne nasıl sirayet ettiğini irdeler. Örneğin Dante’nin sürgün yılları, Komedyâ’nın kötümser bitişine ve Dante’nin daha sonra düşünce özgürlüğüne yönelişine yansımıştır. Auerbach, bu açıdan Dante’nin şiirini yalnızca teolojik bir metin değil, dönemin İtalyan toplumunun bir ürünü olarak görür. Böylece eseri kültürel tarihin bir parçası haline getirir ve Dante’nin “anlatısının ilham kaynağını”, kendi zamanının kültürel-kamusal yaşantısıyla bağdaştırır.

Mimesis ile Düşünsel İlişki

Auerbach’ın Dante: Poet of the Secular World kitabı, Mimesis’te daha kapsamlı ele aldığı konuların habercisi sayılır. Avihu Zakai’nin belirttiği gibi, Dante kitabı birçok kavram ve temayı Mimesis’te yeniden işler. Bununla birlikte iki eser arasında önemli bir fark vardır: Auerbach Dante çalışmasında görüşlerini öncelikle klasik Yunan dünyasından başlatır, oysa Mimesis’te eski Ahit’ten başlar. Yani Dante’de antik çağın perspektifi hâkimken, Mimesis’te Auerbach İbrani İncil’iyle medeniyetlerin temsilini tanımlar.

Her iki metinde de Dante örneği önemli bir yere sahiptir. Auerbach’a göre, Dante’nin gerçekçiliği (“epik derinlik” ve “sıradan yaşam ciddiyeti” karşıtlığı) modern Avrupa temsilciliğinin keşfidir. Mimesis’te Auerbach, Hz. Yusuf hikâyesinden Homer’a, Dante’den Balzac’a edebi örnekler üzerinden bu gerçeğin izini sürer. Dante’nin bireycilik anlayışı, Mimesis’te “her insanın tek ve bütünlüklü bir varlık” olduğu fikrinde kendini gösterir. Öte yandan Dante’nin sürgünü Auerbach için de bir motif olmuştur: Dante gibi Auerbach da Nazi zulmünden kaçıp sürgünde bu büyük eseri tamamlamıştır. Dolayısıyla Dante’yle Auerbach arasında hem içerik hem biçim açısından bağ kurulabilir; Zakai’nin vurguladığı gibi, Dante’nin Cehennem-Purgatoryum-Cennet yolculuğu ile Auerbach’ın kendi sürgün deneyimi birbirini yansıtır.

Sonuç olarak, Dante: Poet of the Secular World Auerbach’ın entelektüel gelişiminde Mimesis’in zeminini atmıştır. Dante çalışmasındaki temalar –insanın tarihî gerçekliği, bireysel kader, dünyevî sorumluluk– Mimesis’te daha evrensel bir düzeye taşınmıştır. Auerbach, Dante’yi incelerken geliştirdiği filolojik ve tarihî yöntemleri ileriki çalışmalarında da kullanmış, böylece edebiyat tarihinde gerçekçiliğin izini sürmeyi bir bilim haline getirmiştir.

Sonuç

Erich Auerbach’ın Dante: Poet of the Secular World adlı eseri, Dante çalışmaları için bir mihenk taşıdır. Auerbach bu yapıtında Dante’yi hem teolojik hem beşerî açılardan inceler, onun eserlerindeki basitliğe, tözselliğe ve bireyselliğe dikkat çeker. Dante’nin “seküler” yönünü vurgulayan Auerbach, insanı tarihî bir karakter olarak ele alır ve ahlâkî sorumluluğu merkeze yerleştirir. Aynı zamanda Auerbach’ın filoloji ile tarihsel perspektifi birleştiren yöntemi, Dante’yi kendi zamanının kültürel ve entelektüel bağlamında anlamamızı sağlar. Dante: Poet of the Secular World, Auerbach’ın Mimesis’te de geliştireceği düşünceleri önceden işaretleyen bir çalışmadır ve Dante okurlarına eserin bütünlüklü yorumunu sunar. Bu nedenle Auerbach’ın Dante hakkındaki bu kapsamlı analizi, hem edebiyat eleştirisinde filolojik hassasiyetin hem de kültürel tarih anlayışının güzel bir örneğini teşkil eder.

Kaynakça (APA)

  • Auerbach, E. (2007). Dante: Poet of the Secular World (R. Manheim, Çev.). New York, NY: New York Review Books. (Orijinal yayın 1929)
  • Gallippi, F. (2020). Erich Auerbach: Dante, Poet of the Secular World (kitap incelemesi). Rivista di Studi Italiani, 38(2), 331-335.
  • de Campos, R. E. (2017, 14 Kasım). Dante: Poet of the Secular World [Blog yazısı]. Dante’s Inferno. https://infernodotblog.wordpress.com/2017/11/14/dante-poet-of-the-secular-world/
  • Zakai, A. (2017). Dante and the “Discovery of European Representation of Man”. In L. Reisner (Ed.), Erich Auerbach and the Crisis of German Philology (s. 29–36). Cham: Springer.
  • Confinity. (2024). Erich Auerbach Legacy. Erişim adresi: https://www.confinity.com/legacies/erich-auerbach
  • Pistelli, J. (2019, 22 Mayıs). Erich Auerbach: Time, History, and Literature: Selected Essays – John Pistelli. Rain Taxi. https://www.raintaxi.com/erich-auerbach-time-history-and-literature-selected-essays/
  • Auerbach, E. (2003). Mimesis: The Representation of Reality in Western Literature (R. Manheim, Çev.). Princeton, NJ: Princeton University Press. (Orijinal yayın 1946)
  • Metinde ayrıca Edgar Allan Poe’dan Oscar Wilde’a, Dante’den Homer’a kadar çeşitli edebi örneklere atıf yapan Mimesis ve Auerbach’ın diğer eserleri temel alınmıştır (bkz. Potstil, 2019


Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.