Jared Diamond’ın 'Düne Kadar Dünya' Kitabı Üzerine Tez Niteliğinde İnceleme




Jared Diamond’ın 'Düne Kadar Dünya' Kitabı Üzerine Tez Niteliğinde İnceleme

Jared Diamond’ın “Düne Kadar Dünya” Kitabının İncelenmesi

Giriş

Jared Diamond, UCLA Coğrafya Profesörü ve Pulitzer ödüllü bir bilim yazarıdır. Bugüne dek Guns, Germs, and Steel ve Collapse gibi eserlerle tanınmıştır. Diamond, geniş disiplinlerde çalışan bir bilim insanı olarak jecoğrafya, biyoloji ve antropoloji arasında köprü kurar. Son kitabı Düne Kadar Dünya: Geleneksel Toplumlardan Öğrenebileceklerimiz’de ise, Smithsonian dergisine göre, “insanlık tarihinin büyük kısmı boyunca yaşadığımız şekliyle yaşayan insanlardan çok şey öğrenebileceğimizi” savunur. Kitap, sanayileşmiş toplumlarla küçük ölçekli, merkeziyetsiz geleneksel toplumların karşılaştırılmasını amaçlar. Diamond’a göre, dünya tarihinin büyük bölümü boyunca insanlık göçebe ya da ilkel tarımcı topluluklar halinde yaşamış; modern hastalıklar (kalp krizi, şeker hastalığı vb.) yeni ortaya çıktığından, bu geleneksel toplumların birçoğu hâlâ atalarımızın yaşam tarzını sürdürmektedir. Dolayısıyla bu toplulukların çocuk yetiştirme, yaşlı bakımı, beslenme, risk algısı gibi pratiklerinde batı dünyasının alabileceği dersler vardır. Yazar, Papua Yeni Gine’de geçirdiği 50 yılı aşkın saha deneyiminden yola çıkarak, geleneksel toplulukların yaşam biçimlerini ve tutumlarını karşılaştırmalı bir perspektifle ele almıştır.

Kuramsal Temeller

Diamond’ın yaklaşımı, karşılaştırmalı antroplojinin uzun tarihiyle örtüşür. Antropolojinin ilk dönemlerinde Frazer ve Morgan gibi araştırmacılar, insanlığın büyücülüktan dine, oradan bilime evrilen aşamalardan geçtiğini öne sürmüş, toplumları tek çizgisel bir evrim şemasına yerleştirmişlerdir. Buna karşılık Franz Boas ve tarihsel özelcilik akımı, her kültürü kendi iç bağlamında anlamak gerektiğini vurgulamış, evrimci genellemeleri reddetmiştir. Günümüzde karşılaştırmalı kültürel çalışmalar yeniden önem kazanmıştır; zira insanlar farklı kültürlerin benzerlik ve farklılıklarını öğrenmek ister. Karşılaştırmalı yöntem, antropolojiye geniş bir bakış açısı kazandırarak insan kültürlerinin evrensel özelliklerini ve çeşitliliklerini açıklamaya çalışır.

Diamond’ın yaklaşımı da benzer şekilde kültürlerarası karşılaştırmayı benimser. O, kendi tabiriyle geleneksel toplumların çeşitli tutumlarını “doğal deneyler” olarak görür ve bunları modern (devletli) toplumlarla kıyaslar. Bu bağlamda Diamond, her insanın genetik olarak avcı-toplayıcı geçmişten geldiğini hatırlatarak bu toplumları ortak bir insan tarihinin parçası olarak değerlendirir. Kitaba adını veren “dün” kavramı da, evrimsel psikolojideki gibi insanların kişilik ve sosyal eğilimlerinin büyük ölçüde atalarımızın yaşam koşullarında şekillendiği önkabulüne işaret eder.

Bir diğer kuramsal temas çevresel determinizmdir. Diamond, daha önceki çalışmalarında olduğu gibi, çevre faktörlerinin toplumsal gelişimde belirleyici olduğuna vurgu yapar. The Guardian yazarı Wade Davis’ın ifadesiyle Diamond, ırk ya da zekâ farklılıklarına dayanmaktan kaçınarak uygarlıklararası başarı farklarını çevresel koşullarla açıklar. Örneğin, uygarlığın ilk doğduğu bölgelerde bitki ve hayvanların kolayca evcilleştirilmiş olması sayesinde tarımın, nüfus patlamasının ve dolayısıyla merkeziyetçi devletlerin ortaya çıktığını öne sürer. Bu görüşü determinist bulanlar olmakla birlikte, Diamond kendisini kesin belirleyici değil “olanak tanıyıcı” bir yaklaşımda görür. Bununla birlikte, antropologlar bu perspektifi eleştirir; Davis, GGS’nin “medeni bir hiyerarşi” öne sürdüğünü, Diamond’ın ise kültürü sadece çevresel bir sonuç gibi ele alarak modern antropolojinin reddettiği 19. yüzyıl düşüncelerini yineliyor olabileceğini vurgular. Yani Diamond’ın bakışı, çevrenin ve coğrafyanın toplumu şekillendirdiği fikrine ağırlık verir; bu da güncel antropolojide “çevresel determinizm” tartışmasını gündeme getirir.

Tematik İçerik İncelemesi

Diamond’ın kitabında ele aldığı temel temalar, karşılaştırmalı olarak analiz edilir. Hukuk ve uyuşmazlık çözümü bağlamında, o çağdaş toplumlarda merkezi yargı kurumları bulunmayan geleneksel topluluklarda anlaşmazlıkların akrabalık ve gelenek yoluyla çözüldüğünü belirtir. Örneğin Diamond, Papua Yeni Gine’de mahkeme bulunmayan topluluklarda çatışmaların genellikle tazminat, telafi veya toplumsal uzlaşma yoluyla giderildiğini gözlemler. Bir antropoloji eleştirisine göre, küçük gruplarda herkes birbirini tanıdığı için uzlaşma, şiddet-dövüş döngülerinin önlenmesine hizmet ederken; modern sistemde çözümler anonim mahkeme kararlarına dönüştürülür. Diamond, geleneksel yöntemleri örnek gösterip modern toplumda alternatif arabuluculuk modellerinin geliştirilmesini önerir (örneğin kabilelerdeki tazminat gelenekleri gibi).

Çocuk yetiştirme konusunda Diamond, avcı-toplayıcı toplumlarda çocukların özgüvenli, girişken ve bağımsız olarak büyüdüğünü vurgular. O, “avcı-toplayıcı çocuklarının bağımsızlığı, güvenliği ve sosyal olgunluğunun” ziyaretçileri etkilediğini belirterek bunu uzun süreli emzirme, farklı yaş gruplarının bir arada oynaması ve alloparenting (ebeveyn dışı akraba desteği) gibi uygulamalara bağlar. Kendi deneyiminden örnek verir; çocuklarını yürürken sürekli kontrol etmek yerine onlardan biraz uzak durup gerektiğinde yardım etmeyi tercih ettiğini anlatır. Diamond ayrıca geleneksel toplumlarda büyükanne ve büyükbabaların bakımda önemli roller üstlendiğini, bu kolektif ebeveynlik modelinin çocukların ruh sağlığını koruduğunu öne sürer. Wade Davis’ın öne çıkardığı gibi, bu tür uygulamalar Batı’da çok daha az görülür, oysa Diamond’a göre modern aileler büyükanne katılımını artırarak çocuk yetiştirmede daha sağlıklı sonuçlar elde edebilirler.

Yaşlılık ve yaşlı bakımı bakımından Diamond, geleneksel toplulukların yaşlıları farklı biçimde ele aldığını belirtir. Bazı geleneksel toplumlarda yaşlılar aile içinde önemli roller oynar ve saygı görür; bu da daha katılımcı bir yaşlılık deneyimi yaratır. Diamond, modern toplumların aksine, geleneksel yaşlı bakımı pratiklerinden “daha iyi yaşlanma” ve toplumsal dayanışma dersleri çıkabileceğini vurgular. Kitabın diğer bir yerinde “daha iyi bir yaşlılık” için geleneksel toplumların çocuk büyütme ve sağlık yaklaşımlarından fikir edinilebileceğini belirtir. Öte yandan Alex Golub’un gözlemlerine göre, Diamond geleneksel toplumların işlediği bazı gelenekleri dile getirirken, sağlık ve yaşam süresi açısından modern tıbbın sağladığı avantajları da kabul eder. Golub’a göre, Diamond geleneksel toplumlardaki daha sağlıklı diyetler ve kolektif bakımın olumlu yanlarını sıralarken, bunlara karşın Batı’nın tedavi ve yaşam beklentisi gibi avantajlarını da önemser.

Dil ve çokdillilik bağlamında Diamond, çokdilliliğin hem öğrenme hem de uzun dönemde zihinsel sağlık için yararlı olduğunu savunur. UCLA Röportajında aktarıldığı üzere, çokdilli büyüyen çocukların İngilizce öğrenmede dezavantaj taşımadığını, hatta diğer dilleri öğrenmede daha başarılı olduklarını ve bunun Alzheimer gibi demans türlerine karşı en güçlü korunma sağladığını vurgular. Yani Diamond, Batı eğitim sistemlerinin aksine çocukların erken yaşta birden çok dille iç içe büyütülmesinin hem eğitimsel hem de sağlık açısından kazançlı olduğunu ileri sürer.

Din ve inanç üzerine Diamond, dinin sadece doğaüstü inançlar bütünü olmadığını, sosyal ve psikolojik işlevlerinin de olduğunu belirtir. Kitabın din bölümünde, dinin insanların dünyayı anlama biçimini şekillendiren bir fenomen olduğunu anlatır. Yakın arkadaşlarının yaşam öyküleri üzerinden, inancın pek çok kişisel gereksinimi (aidiyet, anlam arayışı vb.) karşıladığını vurgular. Diğer yandan, geleneksel toplumların tehlike ve belirsizlik karşısındaki tutumları dini şekillendirici faktörler olarak ele alır. Örneğin, geleneksel toplumlarda tehlikeyi açıklama çabasının dinin kökenine katkıda bulunmuş olabileceğini savunur. Yani Diamond, dinin yalnızca mezhep anlayışıyla sınırlı olmadığını; felaketleri anlamlandırmak ve toplumsal düzen sağlamak için de önemli olduğunu iddia eder.

Tehlike algısı bakımından Diamond, geleneksel toplumlarda çevresel tehlikelere karşı çok daha dikkatli bir tutum gözlemler. Batı toplumlarının aksine, bu topluluklarda “yapıcı bir paranoya” hakimdir; insanlar felç kalma, ağrı veya ölüm gibi sonuçlardan kaçınmak için aşırı tedbir alırlar. Smithsonian’daki söyleşide Diamond, bir New Guinealı’nın kötü düşme sonucu bacağını yanlış kaynatıp sakatlanabileceğini, batılı birinin ise doktora koşacağını; bu nedenle geleneksel toplumların sıradan tehlikeleri bizimkinden daha ciddiye aldığını açıklar. Özellikle medikal imkânların kısıtlı olduğu köylerde, yangın ya da yüksekten düşme gibi basit kazalar bile yaşam boyu sakatlık anlamına gelebileceği için tehlikeye karşı aşırı ihtiyatlılık gelişir. Diamond, modern insanların odaklandığı “teröristler, kanser” gibi risklerin çoğu için tedavi seçeneği bulunduğunu ama geleneksel toplumlarda her travmanın telafisi olmadığını vurgular.

Sağlık ve beslenme bakımından ise Diamond, geleneksel toplumların diyet ve yaşam tarzının hastalıklara karşı sağladığı avantajları öne çıkarır. Geleneksel toplumlar genellikle işlenmemiş, düşük tuzlu ve organik beslenir; bu da kalp-damar hastalıkları, diyabet gibi batı hastalıklarını büyük oranda önler. UCLA röportajında verdiği mesajda, “Şeker hastalığını ve kalp hastalığını önlemeyi öğrenelim” der ve geleneksel beslenme ile düzenli egzersizin modern hastalıkları engellediğine dikkat çeker. Diamond’a göre Batı diyetindeki yüksek tuz, şeker ve yağ, atalarımızın kıtlık dönemlerine adaptasyon sonucu oluşmuş beden eğilimlerini hastalık riskine dönüştürmüştür. Kitapta, New Guinealılarda obezite yoktur; Amerikalıların aşırı şekerli ve tuzlu beslenmesiyle modern hastalıklara yakalandıklarını; oysa dengeli bir diyet ve egzersizle bu eğilimlerin tersine çevrilebileceğini anlatır. Özetle, Diamond’ın mesajı, geleneksel toplumların diyetinden ilham alarak modern beslenmeyi temizlemek ve kronik hastalıkları azaltmaktır.

Yöntem ve Anlatım Tarzı

Diamond, yöntembilim olarak karşılaştırmalı veriye ağırlık verirken hem kendi saha gözlemlerine hem de ikincil antropolojik kaynaklara dayanır. Bizzat Papua Yeni Gine dağlarında geçirdiği yarım yüzyılı aşkın süre boyunca topladığı anekdotlar ve gözlemler, kitabın omurgasını oluşturur. Röportajlarda işaret ettiği gibi, bu topluluklarda yaşadığı yıllar boyunca “her şeyi geleneksel yöntemlerle yapan” insanların hayatlarını incelemiş; uyuşmazlıkları, tehlikelere bakışını, çocuk ve yaşlı bakımı gibi pratikleri doğrudan deneyimlemiştir. Bunun dışında kitaptaki betimlemelerin büyük bölümü, klasik antropoloji literatüründen örneklerle desteklenir. Los Angeles Review of Books’ta belirtildiği üzere, her bölümde farklı coğrafyalardan onlarca toplumun tutumlarını sunar; bu bilgilerin çoğu klasik etnografik çalışmalardan ve kendi deneyimlerinden derlenmiştir. Ardından bu verileri modern dünyadan seçtiği örneklerle karşılaştırır ve “bizim toplum olarak hangi dersleri çıkarabileceğimizi” tartışmaya açar.

Diamond’ın anlatım tarzı, akademik içeriklere rağmen oldukça popüler bir dile sahiptir. Kapsamlı ekler veya dipnotları tercih etmeyip okuyucu dostu bir üslup kullanır. Kendisi de UCLA muhabirine, akademisyenlerin genel halk için kitap yazmasının alışılmış olmadığını, ancak “sorunları genel okuyucunun anlayacağı terimlerle açıklamamız” gerektiğini vurgulayarak açıklamıştır. Yani Diamond, karmaşık antropolojik kavramları bile akıcı ve anlaşılır bir üslupla sunar. Yazılarında bolca kişisel anekdota ve gözlemlere yer verir; New Guinea’da karşılaştığı insan hikâyelerini ve yaşadığı komik ya da düşündürücü olayları başarıyla kullanır. Eleştirmenler, kitap boyunca bireysel karakterlere ve deneyimlere odaklanmasını, verdiği örnekleri sempatik bulmuşlardır. Öte yandan, akademik titizlikten ödün vermesi eleştiri konusu olmuştur. Alex Golub’un da belirttiği gibi, kitap yalnızca on sayfalık “ek okumalar” bölümü içerir (bunların ancak beşi gerçek kaynak gösterir). Diamond, bu tercihini okuyucuyu yormamak için yaptığını söylese de, eleştirmenler bu durumun akademik zayıflık olduğunu vurgular. Sonuçta Düne Kadar Dünya, akıcı ve anlaşılır bir popüler bilim üslubuyla yazılmış olup, salt akademik bir çalışma değildir. Aksine geniş halk kitlelerine antropolojik düşünceyi taşıyan bir popüler bilim kitabıdır.

Eleştirel Değerlendirme

Düne Kadar Dünya’nın hem güçlü hem zayıf yanları vardır. Güçlü yönlerinden biri, Diamond’ın konuları geniş bir perspektifle ele alarak kamuoyunun dikkatini antropolojik meselelere çekebilmesidir. Kitap açık ve sürükleyici bir dille yazılmıştır; yan yana koyduğu farklı toplum örnekleri, okura bakış açısını genişletme fırsatı sunar. Diamond’ın yıllar süren saha gözlemlerinden süzülmüş anekdotları samimi ve orijinal bulunur. Wade Davis, Diamond’ın Papua Yeni Gine’deki Dani kabilesiyle geçirdiği yılları, mizahi ve içgörü dolu anekdotlarla anlatmasını överek “herhangi bir anda gözlemleri hep orijinal ve çoğu zaman bilgece” şeklinde tanımlar. Bu tür anlatılar, kitabı sadece akademik bir analiz olmaktan çıkarıp okuyucuyu çeken bir öyküye dönüştürür.

Ancak eleştirmenler, kitabın pek çok önemli alanda yüzeysel kaldığını ve derslerinin çoğunun açık ve “kendiliğinden” olduğunu ileri sürer. Wade Davis’a göre, Diamond’ın çıkardığı sonuçlar genellikle “ilham verici olmaktan uzak ve apaçık” derslerdir. Örneğin, geleneksel toplumların bize öğretebileceği başlıca şeylerin “daha sağlıklı diyetlere sahip olmak, çocuk yetiştirmede büyükanneyi dahil etmek, ikinci dil öğrenmek” gibi nispeten basit alışkanlık değişiklikleri olduğu söylenebilir. Antropologlar, Diamond’ın kitapta sadece 39 toplumdan söz ettiğine dikkat çeker (bunların 10’u bildik New Guinea topluluklarıdır) ve onun bu küçük veriyle dünya geneline hükmedemeyeceğini savunurlar. Ayrıca kitabın bilimsel altyapısının zayıf olduğu eleştirisi vardır: Davis, Diamond’ın bir etnolog olmadığını; görüşlerini esas olarak PNG’deki Dani şoförleriyle geçirdiği zamana dayandırdığını; antropolojik literatüre hâkim olmadığını ve bibliyografisinin çok yetersiz olduğunu yazarak bunu sertçe vurgular. Golub da, Diamond’ın kapsamlı bir antropolojik analiz yapmadığını; daha çok kendi gözlemlerini ve klasik etnografik kaynakları serbestçe harmanladığını belirtir. Özetle, kitap akademik yayınlardan çok popüler yazın diliyle yazıldığından, zaman zaman bilimsel titizlikten ödün vermektedir.

Antropolog eleştirmenlerin en çok üzerinde durduğu noktalardan biri, Diamond’ın genellemelere yaslanmasıdır. Örneğin Birleşik Krallık’ta The Guardian gazetesindeki bir habere göre, Diamond’ın “kabile halklarının neredeyse sürekli savaş halinde yaşadığı” iddiası, Survival International örgütü tarafından “hem gerçekçi hem ahlaki açıdan tamamen yanlış” ve çok tehlikeli bulunmuştur. Örgüt, Diamond’ın çok sınırlı bir örneklem (39 toplum) üzerinden çıkarsama yaptığını, istatistikleri yanıltıcı kullandığını ve yerli hakları hareketine zarar verebilecek bir söylem ürettiğini savunmuştur. Bu tür eleştiriler, kültürel genellemelerin potansiyel tehlikelerine işaret eder. Diamond ise geleneksel toplumları ne tamamen romantikleştirmemeyi ne de yermemeyi önerir; Smithsonian röportajında açıkça belirttiği gibi “geleneksel toplumların pek çok harika yönü olduğu kadar korkunç şeyler yaptıkları”nı vurgular. Bununla birlikte, eleştirmenler Diamond’ın genel biçimleri kullanırken bazı grupların sesini göz ardı ettiği ve stereotiplere açık kapı bıraktığı görüşündedir. Ek olarak, etik açıdan da tartışmalı noktalar ortaya çıkar. Canlı hâlde insanları tarihsel kalıntılar gibi incelemek, bu kültürleri olağanüstü bir kültürel kapasite gösterisi yerine “biyolojik müze” muamelesiyle ele almak şeklinde eleştirilir. Golub, Diamond’ın “yerli halkları potansiyel olarak zarar veren soyut bir söylem içine çektiğini” ileri süren yorumlara yer verir. Sonuç olarak, hem antropologlar hem de yerli savunucuları Diamond’ın çalışmalarının popüler etkisini sorgulamış, onun yaklaşımının hem güçlü hem sorunlu yönlerini dile getirmiştir.

Sonuç

Jared Diamond’ın Düne Kadar Dünya kitabı, antropolojik içerikleri geniş kitlelere ulaştıran bir popüler bilim eseri olarak önemli bir yere sahiptir. Kitabın temel iddiası –her kültür kendi çözümlerini sunar ve bunlardan öğrenecek çok şey vardır– eski bir antropolojik geleneği (örneğin Margaret Mead’in çalışmaları) güncel söylem içinde yeniden öne çıkarır. Diamond, farklı toplumların karşılaştırmalı analizi yoluyla modern Batı toplumuna eleştirel bir ayna tutmayı hedeflemiştir. Bu yaklaşım, akademik dünyada tartışmalara yol açmış; pek çok antropolog onun metodolojisini eleştirse de, aynı zamanda kültürel çeşitliliğin zenginliği ve “ortak insan mirası” fikri üzerine yeniden düşünmeyi teşvik etmiştir.

Toplum ve kamuoyu açısından bakıldığında, Düne Kadar Dünya geniş yankı uyandırmıştır. Kitap yayımlanır yayınlanmaz uluslararası basında geniş yer bulmuş, Guardian, Smithsonian, UCLA Magazin gibi ortamlarda tartışılmıştır. Yayınlanan röportajlar ve eleştiriler, kitabın popülerliğini gösterirken aynı zamanda kültürel genellemeler ve yerli hakları konusunda kamusal farkındalığı artırmıştır. Sosyal katkısı olarak, çocuk yetiştirme, beslenme ve çok dillilik gibi alanlarda halkın bilgi edinmesine, geleneksel yaşama dair mitlerin sorgulanmasına zemin hazırlamıştır. Akademik etki açısından ise kitap tam bir konsensus oluşturamamış olsa da, karşılaştırmalı antropolojinin önemini tekrar vurgulayarak disiplin içinde yeni diyaloglara kapı aralamıştır. Sonuç olarak, Düne Kadar Dünya hem antropoloji pratiğine hem de toplumsal tartışmalara mal olmuş bir eser olarak değerlendirilebilir; bu sayede okuyuculara modern yaşam alışkanlıklarını sorgulama ve farklı perspektiflerden öğrenme fırsatı sunmuştur.

Kaynakça (APA)

  • Benedict-Nelson, A. (2013, Ağustos 22). What Can We Learn from Jared Diamond? Los Angeles Review of Books. Erişim adresi: https://lareviewofbooks.org/article/what-can-we-learn-from-jared-diamond/
  • Crawford, A. (2012, 26 Aralık). What Traditional Societies Can Teach You About Life. Smithsonian Magazine. Erişim adresi: https://www.smithsonianmag.com/people-places/what-traditional-societies-can-teach-you-about-life-172240516/
  • Davis, W. (2013, 9 Ocak). The World Until Yesterday by Jared Diamond – review. The Guardian. Erişim adresi: https://www.theguardian.com/books/2013/jan/09/history-society
  • Feuer, J. (2013, Ocak 1). The World Until Yesterday. UCLA Magazine. Erişim adresi: https://newsroom.ucla.edu/magazine/jared-diamond-world-until-yesterday
  • Golub, A. (2013, 23 Nisan). Anthropology, Footnoted: Jared Diamond’s The World Until Yesterday. The Appendix. Erişim adresi: https://theappendix.net/issues/2013/4/anthropology-footnoted-jared-diamonds-the-world-until-yesterday
  • Helmore, E. (2013, 2 Şubat). Jared Diamond in row over claim tribal peoples live in 'state of constant war'. The Guardian. Erişim adresi: https://www.theguardian.com/books/2013/feb/03/jared-diamond-clash-tribal-peoples
  • Human Relations Area Files (2019). The return of the comparative method in anthropology. Yale University. Erişim adresi: https://hraf.yale.edu/the-return-of-the-comparative-method-in-anthropology/ (Borofsky, R.)


Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.