Mübeccel Belik Kıray’ın Sosyolojik Mirası Üzerine Derinlemesine Bir İnceleme
Kitabın Adı:Türk Sosyolojisinde Mübeccel Belik Kıray Yazar :Yücel Bulut
Sayfa:352 Cilt:Ciltsiz Boyut:13,5 X 21 Son Baskı:21 Eylül, 2022 İlk Baskı:21 Eylül, 2022 Barkod:9786254496615 Kapak Tsr.:Alper Zeki Kapak Türü:Karton Yayın Dili:Türkçe Orijinal Dili:Fransızca Orijinal Dili:İngilizce Orijinal Adı:
Mübeccel Belik Kıray’ın Sosyolojik Mirası Üzerine Derinlemesine Bir İnceleme
Mübeccel Belik Kıray’ın Türk Sosyolojisine Katkıları
Giriş: Mübeccel Belik Kıray (1923-2007), Türkiye’de sosyolojinin kurumsallaşmasında önemli bir rol oynamış, özellikle kentleşme ve toplumsal değişme konularına odaklanan bir sosyologdur. Kıray’ın çalışmaları, geleneksel yapının çözülmesi ve modern yapıya geçiş süreçlerindeki sorunları merkezine alır. Bu inceleme, Yücel Bulut’un derleyiciliğindeki Türk Sosyolojisinde Mübeccel Belik Kıray kitabı ve diğer kaynaklar temelinde Kıray’ın yöntemlerini, yapısal-işlevselci çözümleme yaklaşımını, kentleşme/toplumsal değişim konusundaki ampirik çalışmaları, özgün teorik katkıları ve akademik mirasını ele alır. Kıray’ın Türkiye’ye özgü sosyolojiye getirdiği yenilikler, özellikle tampon mekanizmaları ve saçaklanma gibi kavramları öne çıkaran ampirik yaklaşımlarıyla vurgulanacaktır.
Literatür Özeti
Türk sosyoloji literatüründe Kıray, yapısal-işlevselci ekolün önemli temsilcilerinden biri olarak tanımlanır. Kaçmazoğlu (2017), 1960’lardan itibaren Kıray’ın ampirik sosyolojiyi benimseyerek Türkiye’deki yapısal-işlevselci bakış açısının otorite ismi olduğunu belirtir. Kıray’ın sosyoloji anlayışı, toplumsal değişmeyi merkezine yerleştirir ve gelenekselden moderne geçiş sürecindeki dinamikleri araştırır. Eserlerinde köy yapısı, geleneksel üretim ilişkileri, aile, tabakalaşma gibi konuları irdelemiş, bu yaklaşıma yeni katkılar sağlayarak tampon mekanizmaları ve saçaklanma kuramlarını geliştirmiştir. Örneğin, Kıray Türkiye’de modernleşmenin doğrusal, düzenli bir dönüşüm olduğunu savunmuş; bu yüzden “geçiş toplumunun sosyoloğu” ve ampirizmin temsilcisi olarak tanınmıştır.
Sunay (2004) ise Kıray’ın çalışmalarının alan araştırmasına dayalı (ampirik) olmasını vurgular. Sunay’a göre “Kıray’ın tarzı, masa başında teorik yazılar yayımlamak değildir; alan araştırmalarının görgül verilerini bilimsel sistematiğe dökmesi, külliyatının belirgin özelliğidir”. Bu bakış açısı, Kıray’ın Türkiye’ye özgü kuramsal üretime katkısını da beslemiştir. Örneğin kent ve kentlilik sorunlarını, sahadan elde ettiği gözlemsel bulgularla açıklamaya çalışmıştır. Literatürde ayrıca Kıray’ın lineer modernleşme görüşüne sahip olduğu, Batı tipolojilerinden hareketle evrimci bir perspektif benimsediği vurgulanır. Diğer yandan Kıray’ın özgünlüğü, Batı kuramlarını yeniden yorumlayarak Türkiye’nin kırsal-kentsel dönüşümünü anlamaya çalışmasında görülür. Özetle, mevcut literatür Kıray’ı Türkiye’ye özgü sosyolojik kavramlar geliştiren, ampirik saha verileriyle çalışan bir bilim insanı olarak tanımlar.
Yapısal Çözümleme Yaklaşımı ve Yöntemleri
Kıray, sosyolojide yapısal-işlevselci paradigma doğrultusunda toplumsal yapıyı analiz etmiştir. Ona göre toplumu oluşturan kurumlar bir fonksiyonlar bütünüdür ve değişme bu bütünlük içinde ele alınmalıdır. Bu çerçevede Kıray, Durkheimcı evrimci yaklaşımları benimseyerek toplumsal değişmenin evrensel ve ilerlemeci olduğunu savunur. Metodolojik olarak ise ampirik ve karşılaştırmalı çalışmalar ön plandadır. Kıray’ın akademik kariyerinin ilk dönemlerinde tamamladığı doktora tezi, dört farklı kültürde tüketim normlarını ve toplumsal tabakalaşmayı karşılaştırmalı olarak incelemiştir. Yine Ankara’daki saha araştırmasıyla kentin zengin-orta halli-fakir mahallelerini ayrıştırarak toplumsal tabakalaşmaya dair gözlemler yapmıştır. Sunay’ın da belirttiği gibi, Kıray çalışmaları sahada yürüttüğü gözlemsel araştırmalarla beslemiştir. Örneğin 1960’larda İzmir’de yürütülen kapsamlı bir saha çalışmasında, kentin sanayi öncesi yapısının nasıl dönüştüğünü, işyeri ve yerleşim düzenini inceleyerek ortaya koymuştur (bk. [25†L653-L662]). Kıray’ın yöntemlerindeki bu ampirik vurgu, onun “deneye tabi tutma olasılığı sınırlı olayları sistematik veri ile açıklama” şeklinde özetlenen yaklaşımla örtüşür.
Ayrıca Kıray, Türkiye’den bağımsız Batılı modelleri birebir uygulamak yerine, bu modellerin sınır ve varsayımlarını ülke koşullarına uyarlamıştır. Örneğin işlevselci teorilerdeki “denge” kavramına eleştirel bir bakış açısı getirerek tampon mekanizmaları kavramını geliştirmiştir. Ona göre bir toplumda bazı öğeler değişirken bazıları eski işlevlerini sürdürebilmek için tampon rolü üstlenir. Bu mekanizmalar, toplumsal yapının tamamen dağılmasını önleyerek orta hızda bir değişmeyi mümkün kılar.
Kentleşme ve Toplumsal Değişme Çalışmaları
Kıray’ın sosyolojisinde kentleşme ve toplumsal değişme birbiriyle iç içe ele alınmıştır. Kırsaldan kente göç, gecekondulaşma, yeni kent tipolojileri gibi konuları Türkiye’ye özgü bir perspektifle incelemiştir. Gecekondu olgusu, onun şehirleşme sürecine dair çalışmalarında merkezi bir öneme sahiptir. Kıray’a göre gecekondu mahalleleri, “kentin geçiş bölgeleri” değil, kentin içinde birer alt-orta tabaka konut bölgesi olarak ortaya çıkmıştır. Yani gecekondular, sanayileşme ve mekanizasyonla biçimlenen kent içi doku içinde zamanla farklı katmanlara evrilmiş, “iç bünyesine has özellikler” kazanmıştır. Bu bağlamda Kıray gecekondu bölgelerini, kentleşmenin bir tampon mekânizması olarak görmüştür. Köyden ilk göç eden işçiler önce kent merkezi civarında geçici kalmış, sonra gecekondu yaparak bu bölgede yerleşmiş; bu süreçte ortaya çıkan gecekondu mahalleleri, sosyal yapının kopmamasını sağlayan ara bir katman oluşturmuştur. Özetle Kıray, gecekondulaşmayı kırsal-kentsel kopuşun bir ifadesi olarak tanımlar ve göçü kademeli bir uyum süreci olarak ele almıştır.
Kıray’ın bir diğer özgün katkısı saçaklanma (metropolitenleşme) kuramıdır. 1950’lerden itibaren metropoller belirginleşirken, sanayinin kent dışındaki yerlere kayması sonucu metropol çevresinde düzensiz bir sanayi-konut şebekesi oluştuğunu gözlemlemiştir. Bu modelde büyük sanayi tesisleri kent çevresinde kümeler oluşturmakta, etrafında düşük gelirli işçi mahalleleri belirmekte, zamanla orta sınıf konut bölgeleriyle harmanlanarak saçak benzeri bir yerleşim düzeni ortaya çıkmaktadır. Kıray’a (1998) göre bu, Avrupa ve Amerika’da 1960’larda görülen formasyondan farklı olarak, gelişmekte olan bir ülkenin kentsel ekolojisinde “saçaklanma” şeklinde gerçekleşmektedir. Örneğin İstanbul’u ele alarak, kentin etkisi altındaki büyüklükteki orta kentlerin sanayi merkezlerine dönüşmesini ve nüfusun kentin çevresine yoğunlaşarak bir çeper oluşturmasını bu kuram çerçevesinde açıklamıştır. Bu kuram, Türkiye’de kentleşmeyi salt anomi veya uyumsuzluk olarak değil, işlevsel açıdan inceleyen ilk yaklaşımlardan biridir.
Diğer yandan Kıray aile ve statü değişimi üzerine de çalışmış, geleneksel toplumsal yapının dönüşümünü ele almıştır. Örneğin kentteki sınıfların ve zümrelerin dinamiklerini, patronaj ilişkilerini ve sosyal statü kavramlarını ampirik olarak incelemiştir. Bu çalışmaları, kırsal kesimdeki feodalitenin çözülüşünü ve modern topluma geçişte ortaya çıkan sosyal çatışma noktalarını aydınlatmaya yöneliktir. Genel olarak, Kıray’ın kentleşme-toplumsal değişme analizleri, Türkiye’nin geç sanayileşme sürecini yerel dinamikleriyle anlamaya çalışmıştır.
Kıray’ın Özgün Kuramsal Katkıları ve Ampirik Çalışmaları
Kıray’ın akademik özgünlüğü ve kuramsal katkısı, Türkiye’ye özgü toplumsal değişme süreçlerini incelemek üzere geliştirdiği kavramlarda somutlaşır. Tampon mekanizmaları kuramı ve saçaklanma kavramsallaştırması bunlar arasındadır. Bu kavramlar, Türkiye gibi “orta gelişmiş” ülkelerde görülen hızlı ama düzensiz dönüşümlerin açıklanmasında kullanışlıdır. Kıray, tampon mekanizmalarla toplumun dengesini koruyan yeni aracı kurumları vurgulamış, saçaklanmayla da kentsel dönüşümün mekânsal boyutunu ele almıştır. Ayrıca Kıray, kentleşmeyi sadece kırsaldan kopuş olarak değil, aynı zamanda yeni sosyal sınıf ilişkilerinin oluşturduğu kentsel katmanlaşma süreci olarak kavramıştır. Örneğin Ampirik İzmir araştırması (1967-68) Türkiye’nin sanayi öncesi kent düzeni ile sanayileşme sürecinde metropolite dönüşümü arasındaki ilişkiyi göstermiştir. Bu çalışmanın bulguları, Örgütleşemeyen Kent: İzmir’de İş Hayatının Yapısı ve Yerleşme Düzeni (1972) adlı eserinde değerlendirilmiştir.
Kıray’ın yöntemlerindeki özgünlük ise alanda saha verisi toplamaya ve yerel örüntüleri tespit etmeye verdiği önemde kendini gösterir. Çalışmalarını, bilgi sistematiği elde etmek için ampirik bulgulara dayandırmıştır. Örneğin gecekondulaşma ve metropolitenleşme araştırmalarında yüz yüze görüşmeler, anketler ve gözlemlerle elde ettiği verileri analiz etmiş; hipotezlerini bu somut verilerle test etmiştir. Bu yönüyle Kıray, “ampirizmin temsilcisi” sıfatıyla da anılır. Kuramsal üretiminde de bu saha bulgularına referans vermekten kaçınmamış, teorik çıkarımlarını Türkiye’ye özgü örüntülerden hareketle yapmıştır. Bu haliyle Kıray, Batı merkezli evrimci kuramlara yeni, Türkiye’ye özgü boyutlar kazandırmıştır.
Akademik Mirası
Akademik alanda Kıray, anabilim dalı başkanlıkları ve çok sayıda doktora öğrencisi yetiştirerek Türkiye sosyoloji ekolüne yön vermiştir. 1960’larda ODTÜ Sosyal Bilimler Bölümü’nde başladığı öğretim üyeliği, kırklı yaşlar boyunca bu anlayışın yaygınlaşmasında kilit rol oynamıştır. Bilimsel yayınları boyunca aydınlatıcı alan çalışmaları ve özgün teoriler ortaya koyması, sonraki kuşak sosyologlar tarafından anılmıştır. Bilkent Üniversitesi Mustafa Parlar Ödülü, TÜBA üyeliği gibi onurlarla da tanınan Kıray’ın Türkiye’de sosyolojinin kurumsallaşmasındaki katkısı büyüktür. Akademik mirası, kentsel dönüşüm ve toplumsal değişme konularındaki analizlerinin güncel olarak referans alınmasıyla yaşamaktadır.
Sonuç: Mübeccel Belik Kıray, Türkiye sosyolojisinin geçiş toplumu paradigmasına özgün katkılar sunan bir kuramcı ve saha araştırmacısıdır. Türkiye’nin kentleşme ve modernleşme süreçlerini ampirik verilerle kavramaya çalışmış, yapısal-işlevselci geleneği Türkiye koşullarına uyarlayarak yeni kavramlar geliştirmiştir. Kıray’ın akademik özgünlüğü, gecekondulaşma ve kent çeperindeki genişleme (saçaklanma) gibi kavramlarda ve toplumsal yapıyı dengeleyen tampon mekanizmaları teorisinde kendini gösterir. Yöntemsel olarak gözlemsel ve karşılaştırmalı analizler yapmış, Batılı modelleri eleştirel biçimde yeniden yorumlamıştır. Onun mirası, Türkiye’ye özgü sosyolojik kuram üretimi ve alan araştırmalarıyla güçlendirilmiş olup, toplumsal değişme çalışmalarına kuramsal altyapı sağlamaya devam etmektedir.
Kaynakça (APA):
- Kaçmazoğlu, H. B. (2017). Mübeccel Belik Kıray’ın sosyolojik görüşlerine üzerine. Sosyoloji Konferansları, 55, 385–412.
- Sunay, C. (2004). Mübeccel Kıray’ın eserlerinde kent ve toplumsal değişme. Bilgi, 8, 43–61.
- Bulut, Y. (Ed.). (2022). Türk Sosyolojisinde Mübeccel Belik Kıray. Alfa Yayınları.
Leave a Comment