Samoa’da Ergenlik ve Kültürel Görecelilik: Margaret Mead Üzerine Akademik İnceleme
Kitabın Adı:Samoa'da Ergen Olmak Yazar :Margaret MeadÇevirmen:Sayfa:272 Cilt:Ciltsiz Boyut:13,5 X 21 Son Baskı:07 Şubat, 2018 İlk Baskı:07 Şubat, 2018 Barkod:9786051716657 Kapak Tsr.:Editör:Gökçe Çiçek Çetin Kapak Türü:Karton Yayın Dili:Türkçe Orijinal Dili:İngilizce Orijinal Adı:Coming of Age in Samoa: A Psychological Study of Primitive Youth for Western Civilisation
Samoa’da Ergenlik ve Kültürel Görecelilik: Margaret Mead Üzerine Akademik İnceleme
Giriş
Margaret Mead (1901–1978), Franz Boas’ın öğrencilerinden ve antropolojide kültür ve kişilik yaklaşımlarıyla tanınan bir bilim insanıdır. 1925 yılında genç yaşta Amerikan Samoa’sına giden Mead, ergenlik döneminin evrensel bir fırtına ve bunalım mı yoksa kültürel farklılıklara bağlı bir süreç mi olduğunu araştırdı. O dönemde Batı’da G. Stanley Hall’un ergenliği doğal bir psikolojik kriz dönemi olarak gören görüşleri yaygındı. Boas’ın rehberliğinde Mead, Amerikan ve Samoalı gençlerin ergenlik deneyimini karşılaştırarak bu tezi sınamayı amaçladı. Yaklaşık dokuz aylık saha çalışması sonucunda, Mead Samoalı genç kızların ergenliği Batı’dakine kıyasla kaygıdan uzak, huzurlu bir dönem olarak yaşadıklarını gözlemledi. 1928’de yayımlanan Coming of Age in Samoa (Türkçesi Samoa’da Ergen Olmak), bu gözlemlere dayanarak Samoalı ergenliğini betimledi ve Mead’i uluslararası üne kavuşturdu. Kitabın popülerliği, Mead’in canlı dili ve bulgularının Amerika’daki eğitim-öğretim tartışmalarına doğrudan değiniyor olmasından kaynaklandı. Öte yandan, Mead’in Samoa toplumu tasvirini romantikleştirdiği ve aykırı bulguları göz ardı ettiği eleştirileri de ilk günden itibaren gündeme geldi. Çalışma bu bağlamda Boazcı kültürel görecelilik anlayışının tipik bir örneği olarak kabul edilir: Mead, Samoa’yı kendi bağlamında inceleyerek oradaki sosyal normları Batı standartlarıyla kıyaslamaktan kaçınmıştır.
Kuramsal Temel
Mead’in yaklaşımı, Boas’ın ortaya koyduğu kültürel görecelilik ilkesine dayanır. Boas, kültürün kendi iç dinamikleriyle değerlendirilmesini ve toplumlar arasında hiyerarşik değer yargıları taşınmamasını savunmuştur. Bu anlayış doğrultusunda Mead de ergenliği biyolojik sabitler yerine sosyalizasyonun bir ürünü olarak ele aldı. O, “farklı kültürler farklı sosyalizasyon uygulamaları sonucunda farklı kişilik tipleri üretir” tezini benimseyen bir kültür-ve-kişilik okulunun temsilcisidir. Bu bakış açısında, çocukluktan yetişkinliğe geçişin doğasında stresli olmak gibi evrensel psikolojik atfetmeler yerine, içinde bulunulan kültürün kuralları belirleyici olur. Mead, Samoa’da Ergen Olmak’ta Fr. Boas’ın talimatı doğrultusunda “bireyin kültürün genel deseni baskısı altındaki psikolojik tutumunu” incelemeye odaklandı. Sonuç olarak, ergenlik döneminin yaşanan zorluklarının biyolojik değil, kültürel farklılıklardan kaynaklandığını savundu. Bu çerçevede Amerikalı genç kızların yaşam koşullarıyla Samoalı kızların koşulları arasındaki farkları karşılaştıran Mead, ergenlikle ilgili olguları evrensel psikoseksüel gelişim yasalarından çok, sosyo-kültürel yapıların bir ürünü olarak ele aldı. Böylece Mead’in çalışması, çocuk yetiştirme gelenekleri ve toplumsal değerlerin bireyin kişilik gelişimini nasıl şekillendirdiğini inceleyen kültür ve kişilik yaklaşımının tipik bir örneğidir.
Samoa Toplumu ve Ergenlik
Mead’in saha çalışması yaptığı Samoa’da toplum, yaklaşık otuz-kırk hanelik köylerden oluşuyordu ve her evin başında bir matai (erkek reis) bulunuyordu. Çocuklar, geniş aile grupları içinde toplu olarak yetiştirilir; babalar annelerden ziyade köyün yaşlıları tarafından yönlendirilir. Küçük kızların gündelik yaşamı büyük ölçüde ev işlerine yardımcı olmakla geçti. Mead, “küçük kızların başlıca etkinliği bebek bakımı” olduğunu; aynı zamanda ev süpürmek, palmiye ağacına tırmanmak, su taşımak, yemek yapmak ve geleneksel dans siva yapmak gibi görevler üstlendiklerini gözlemledi. Bu görevler, Amerika’daki modern çocuk eğitimine göre oldukça sorumluluklu ve çok çeşitlidir. Samoa’daki çocuklar ergenliğe geçişte de doğum, ölüm ve cinsellik gibi insan hayatının gerçekleriyle erken yaşta yüzleşirlerdi: “Bu çocukların tümü doğum ve ölümü görmüştü; birçokları kısmi cinsiyet organına sahip cenin görmüştü”. Yani Samoalı çocuklar Batılı çocuklar gibi korunaklı değildi; yaşlılar çocukları hayatın “görücü”sünden uzak tutmazdı.
Ergenliğe geldiğinde Samoalı genç kızların durumu Batı’dan çok farklıydı. İlköğrenimini tamamlayan ergen genç kızlar, artık sürekli bebek bakmak yerine başka üretken işlere koşuluyordu ve sosyal özgürlükleri artıyordu. Mead’in tanımladığı gibi, Samoalı ergen kızlar “birazcık seks yapmakla” yaşamın keyfini çıkaran, evliliklerini mümkün olduğunca erteleyen bir dönem geçiriyordu. Samoalı toplumda evlenmeye kadar cinsel deneyim görece serbestti. Gizli gece buluşmaları (“pam ağacının altı”), ortalık yerde el çektirme şeklinde kaçışlar (avaga), gönderme törenleri ve hediyelerle besmeleli görmeler gibi çok sayıda rituelleşmiş serbestlik biçimi vardı. Bahsedilen “moetotolo” diye bilinen uyku sırasında sessizce girme yöntemi, reddedilen genç erkeklerin başvurduğu bir kaçamak formuydu. Ancak bu tarz zorlayıcı girişimler toplum tarafından aykırı kabul edilip cezalandırılırdı. Genel olarak, Mead’in gözlemlerine göre Samoalı ergen gençler ailelerinden ve yaşlılardan görece az baskı görüp, dışlanmadan cinselliklerini deneyimleyebiliyor, dolayısıyla ergenliği “en iyi dönem” olarak yaşayabiliyorlardı. Söz gelimi, genç bir kızı bahtiyar eden herkesin yanında görülebilir; ahlaksızlık genellikle para veya eşya şeklinde tazminatla sonuçlandırılıyordu. Özetle Mead, Samoalı toplumun kültürel olarak istikrarlı ve çatışmalardan uzak olduğunu, bu sayede ergenliğin travmatik değil uyumlu geçtiğini belirtmiştir.
Batı Toplumlarıyla Karşılaştırma
Mead’in temel tezi, ergenlikteki “kriz” ve bunalımın biyolojik zorunluluk değil, kültürel bir olgu olduğuydu. Batı’da, özellikle 1920’lerde, gençliğin kaçınılmaz olarak huzursuz, çatışmalı geçeceği düşünülüyordu. Oysa Mead Samoa’da böyle bir zorluk görmedi. Amerikan ergenliğiyle kıyaslandığında, Samoalı kızların psikolojik olarak dengeli ve keyifli olmaları kültürel farklılıklarla açıklanıyordu. Mead’in ifadeleriyle: “Amerikanların kızları mağdur bir tutum içindeyken, Samoalı kızların kaygısız halleri onların kültürel stabiliteleriyle ilgiliydi”. Bu bulgu, kültürel göreceliliğin somut bir örneği olarak sunuldu. Mead, Amerikan ergenlerinin gündelik hayatlarında fazlasıyla utanma, cinsellik korkusu, aşırı aile beklentisi ve gelecek kaygısıyla kuşatılmış olduğunu; oysa Samoalı gençlerin bu değer çatışmalarından büyük ölçüde muaf olduğunu savundu. Örneğin Amerikalı psikolog Mary Pipher ve diğerleri, Mead’e atfen “Amerikalı gençlerin sorunlarının çok fazla seçenek ve baskıdan, ayrıca doğum ve ölüm gibi gerçeklerle yeterince erken karşılaşmamaktan” kaynaklandığını belirtmişlerdir. Nitekim Mead, çalışmasının sonuç bölümünde Batı’ya yönelik çıkarımlara yer vererek, Amerika’da çocuk yetiştirmenin yeniden düşünülmesi gerektiğini vurgulamıştır. Genel kanıyla ters düşen bu görüş, ergenlik kavramının kültürlerarası karşılaştırmalı analizini antropolojiye taşımış ve “doğuştan ergen krizi” varsayımını sorgulamıştır.
Cinsiyet Rolleri ve Toplumsal Cinsiyet
Mead’in çalışması özellikle genç kızları merkeze almıştır; o dönemde birçok antropolog, kız çocukların toplumsal yaşama katılımını gözden kaçırırken Mead bu boşluğu doldurmuştur. Samoa’daki cinsiyet rolleri Batı’dan farklıydı. Örneğin yalnızca soylu ailelerdeki kızlar (taupo adı verilen töresel bakireler) evlenene kadar çok sıkı korunurken, sıradan ailelerin kızları ergenliğe girer girmez cinsel serbestlik yaşarken erkek partnerlerinden göreceli bir eşitlik beklentisi içindeydiler. Bir taupo asla başka evlere gidemez, geceleri yalnız kalamaz, hep yaşlı bir kadın refakatinde uyurdu. Taupo evliliklerde hep başka bir yüksek soylu aileden bir erkekle evlendirilirdi; bu törenler büyük ritüellerle yapılırdı. Dolayısıyla Samoalı toplumun yüksek tabakasında kadınların cinsel masumiyeti kutsal sayılırken, halk katmanında kadın ve erkekler arasında, ergenlik döneminde daha esnek bir ilişki biçimi hakimdi. Erkekler, toplumda hâkim rolle donanmıştı: her evin reisleri erkek matailerdi ve aile içinde en son söz onların olurdu. Erkeklerin aile içi ve toplumsal statüdeki bu önceliği, taupo geleneklerinde de açığa çıkar; bir köyün töresel kızına dokunmak ölümle cezalandırılırdı. Bununla birlikte Mead, Samoalı toplumu Batı’nın cinsiyet ayrımcılığından farklı olarak betimlemiştir. Örneğin evlilik ve monogamiyi “eğlenceli bulmadıklarını”; uzun ömürlü tek eşlilik fikrinin Samoalılar için anlaşılmaz olduğunu aktarmıştırresolutereader.blogspot.com. Yani Samoalı gençler, Batı’da sıkı şekilde düzenlenen cinsel normların yerine kişisel bağ ve zaman içinde oluşan topluluk onayı içindeki ilişkileri benimsemişlerdi. Özetle, Mead’in gözünden Samoalı kadın ve erkek rolleri daha esnek görünse de ataerkil gelenekler sürdürüldüğünden, toplumsal cinsiyet konusundaki gerçekliğin karmaşık olduğunu not etmek gerekir.
Eleştiriler ve Tartışmalar
Coming of Age in Samoa yayımlandığı ilk yıllardan itibaren hem akademide hem kamuoyunda tartışma yarattı. 1980’lerde antropolog Derek Freeman’ın çarpıcı eleştirileri konuyu yeniden gündeme getirdi. Freeman, Samoa’yı 1960’larda inceleyerek, Mead’in idealize ettiği serbest cinselliğin aksine ataerkil, Hıristiyan ve kısıtlayıcı bir topluluk olduğunu iddia etti. Mead’in Samoalı genç kızların anlattıkları serbest deneyimleri bir şakayla(!) süsleyip ona yutturduğunu savundu. Örneğin Freeman’a göre, Samoa’da taupo geleneği çok güçlüdür ve hiçbir taupo başkasıyla flört etmez; anlaşmada bir sakınca varsa bile kız hoş görüden dolayı çıt çıkarmadan kabul eder. Freeman bu iddialarını, Mead’in Savoa’daki bir köyde yıllar sonra bulduğu ve Mead’e “yalan söylediğini” söyleyen bir kadının ifadeleriyle desteklemeye çalıştı.
Bu saldırılar antropoloji çevrelerinde pek çok tepki çekti. Başta ana akım antropologlar olmak üzere eleştirmenler, Freeman’ın verilerini seçici kullandığını ve Mead’in çalışmasını çarpıtmaya çalıştığını belirtti. Paul Shankman’ın 2009 tarihli analizine göre Freeman, Sahra dışı veriler getirerek bazı iddialarını çürütmüş gibi görünse de, bu verilerin büyük bölümü tutarsız veya bağlamından koparılmıştır. Shankman, Freeman’ın vaka bulgularında tutarsızlıklar tespit etmiş; örneğin taupo sisteminin Mead’in yaşadığı dönemde de hâlâ var olduğunu vurgulamıştır. Freeman’a dayanarak samimi bir şekilde “bilimsel olarak kesin kanıt” sunduğunu söyleyenler bile, görüşünün dayanaksız olduğunu itiraf etmek durumunda kalmıştır. Öte yandan Mead’in yöntemindeki eksikler de dile getirildi: Bir yıldan kısa süren saha çalışması, sadece tek adada sınırlı sayıdaki kızla mülakatlar üzerinden genelleme yapılabileceği; Mevcut dönemde Amerikan etkisinin büyümesi gibi toplumsal dönüşümlerin gözlemlerin sonuçlarını etkilemiş olabileceği vurgulandı. Tüm bu tartışmalar, etnografik metodoloji ve antropologların sonuçlarını nasıl yorumladığı üzerine derin bir diyalog başlattı. Genel görüş bugün, Mead’in temel analizlerinin kültürel bakış açısından değerli olduğu; Freeman’ın öne sürdüğü bazı bulguların ise yeterince belgelenmediği yönündedir.
Sonuç
Margaret Mead’in Samoa’da Ergen Olmak çalışması, akademik antropolojide kültürel görecelilik ve ergenlik çalışmaları bağlamında bir dönüm noktası olarak görülür. Mead’in gözlemleri, ergenliğin doğuştan gelen bir kriz olmadığını, sosyal çevre tarafından şekillendirildiğini güçlü biçimde savunmuştur. Eser, Batı’da toplumsal cinsiyet ve cinsellik konularında tartışmaları kışkırtmış, 1960’ların özgürlükçü kültür hareketlerine kaynaklık ettiği bile söylenmiştir. Her ne kadar metodolojik eleştiriler ve kültürel çıkarımlar üzerine tartışmalar uzun yıllar sürdüyse de, Mead’in katkılarının önemi küçümsenmemiştir. 2009’da yayınlanan çalışmasında Paul Shankman, Mead’in saha notlarının sergilenmesinin, Meyer’in bulgularının temelde tutarlı olduğunu ortaya koyduğunu belirtti. Günümüz antropolojisi, Samoalı gençlerin durumunun Mead’in göründüğünden daha karmaşık olduğunu kabul etse de, Samoa’da Ergen Olmak, kültürel görecelilik ve kültürün birey üzerindeki etkisi tartışmalarında hâlâ referans gösterilen bir başyapıttır. Mead’in eseri, antropologlara ve sosyal bilimcilere, farklı toplumlardaki gençlik ve cinsiyet dinamiklerini anlamanın önemini aşılamış ve sonraki kuşaklara zengin malzeme sunmuştur.
Kaynakça
-
Margaret Mead, Coming of Age in Samoa: A Psychological Study of Primitive Youth for Western Civilisation. William Morrow, New York 1928 (Samoa’da Ergen Olmak, çev. …, İz Yayıncılık, İstanbul 2000).
-
Paul Shankman, The Trashing of Margaret Mead: Anatomy of an Anthropological Controversy. University of Pennsylvania Press, Philadelphia 2009.
-
Colorado University Boulder Today, “’Trashing’ of Margaret Mead’s Reputation Based on Deeply Flawed Evidence” (10 Aralık 2009).
-
Library of Congress, Margaret Mead: Human Nature and the Power of Culture sergisi, “Samoa: The Adolescent Girl” bölümü (erişim 2025).
-
World History Commons, “Margaret Mead, Coming of Age in Samoa” (erişim 2025).
Leave a Comment