Antoine Compagnon’un Montaigne’le Bir Yaz Eserinin Yüksek Lisans Seviyesinde İncelenmesi
Kitabın Adı:Montaigne’le Bir Yaz Yazar :Antoine Compagnon
Çevirmen:Sayfa:120 Cilt:Ciltsiz Boyut:12 X 20 Son Baskı:23 Şubat, 2024 İlk Baskı:23 Şubat, 2024 Barkod:9786254499241 Kapak Tsr.:Editör:Kapak Türü:Karton Yayın Dili:Türkçe Orijinal Dili:FransızcaOrijinal Adı:Un été avec Montaigne
Antoine Compagnon’un Montaigne’le Bir Yaz Eserinin Yüksek Lisans Seviyesinde İncelenmesi
Montaigne’in Düşünme Dünyası: Antoine Compagnon’un Montaigne’le Bir Yaz Eseri Işığında
Giriş. Bu çalışmada Michel de Montaigne’in düşünce dünyası, Antoine Compagnon’un Montaigne’le Bir Yaz (2013/2015) eserinden hareketle incelenmiştir. Compagnon’un radyo konuşmalarından derleyip kitaplaştırdığı eseri, Montaigne’in Denemeler’inden seçilen pasajlarla zenginleştirilerek Montaigne’in temel kavramlarına dair özgün yorumlar içerir. Çalışmamız, Montaigne’in düşünme ve yazma tarzını, benlik-birey anlayışını, kuşkuculuğunu ve deneyim felsefesini; ölüm, zaman, dostluk ve doğa temalarını; modern bireyin Montaigne’le ilişkisini ve Compagnon’un yorumunun özgün yönlerini ele alacaktır. Montaigne’in Denemeler’inin yanı sıra Compagnon’un kitabı ve ilgili akademik kaynaklar tartışmamızın temel dayanakları olacaktır.
Montaigne’in Düşünme ve Yazma Tarzı
Montaigne’in Denemeler’inde kurduğu üslûp, dönemin geleneğinden farklı olarak içsel, denemevari ve sohbetî bir karakter taşır. Geleneksel sistematik incelemeler yerine serbest ve kişisel bir yaklaşım benimser; eserlerinde kendine has bir diyalog diliyle düşüncelerini keşfe çıkmıştır. Montaigne, düşüncelerini kasıtlı düzenlerden bağımsız bir şekilde, “konuşur gibi, kendi kendini düşündüğü” bir uslûpla aktarır. Kendi duyguları, anıları, gündelik deneyimleri ve klasik metinlerle giriştiği açık diyalogla, modern deneme türünü belirler. Bu yazma tarzı, kesin yargılar koymaktan kaçınır, aksine fikirleri derinlemesine sorgular; deneme türünü “deneme” (Fr. essai: deneme, girişim) olarak adlandırması bu esneklik arayışını yansıtır.
Montaigne’in üslûbunda öznel içtenlik ve farklı bakış açılarını kucaklama vardır. Yazılarında kendisiyle “aldanırsa” aldanabileceğini vurgulayarak, fikirlerindeki tutarsızlıkları açıkça itiraf etmekten çekinmez. Aynı şekilde, insan aklının sınırlarına dair sürekli bir keşif hâli içindedir. Bilginin mutlaklığı yerine şüpheye, dogmatik inançlar yerine kişisel sorgulamaya eğilimlidir. Bu bağlamda Montaigne’in yazma tarzı, kendini yargılamak yerine zihnini keşfetme çabasıdır. Denemeler bazen seyyar bir sohbeti andıracak serbestlikte akarken, en sıradan konuları bile derinlemesine analiz eder. Kısacası Montaigne’in uslûbu, sorgulayıcı ve diyalojiktir: İnsan doğasını ve düşünceyi katı şemalara hapseden anlayış yerine, deneyimleme ve şüpheyi ön plana çıkarır.
Benlik ve Birey Kavramı
Montaigne, Denemeler’de “Ben” üzerine odaklanarak insanın kendini anlamasına çabalar. Kendisini edebiyatın konusu haline getirerek, “İşte okuyucu; ben kendim, kitabımın konusuyum” demiştir. Bu yaklaşım Montaigne’i “bir birey olarak kendini betimleyen” ilk yazarlardan biri kılmıştır. Kendi deneyim ve düşüncelerini aktarırken, kişiliğini ve zihnini yazar. Bu bakış açısından Montaigne, sergilediği “otobiyografi gibi zihinsel bir serüven” ile bilinir. Bir deneme yazarının kullandığı birinci tekil kişi çoğu zaman az sayıda olsa da (Mkarta’da, “Ben” yerine sıklıkla “insan” ya da “biz” kullanır), Montaigne’in bütün eserlerine bakıldığında onun kendini merkeze alan bir benlik tasviri üstlendiği görülür. Örneğin, Virginia Woolf’un da belirttiği üzere, Montaigne’in kitabı ”kendisidir”. Bu yüzden Denemeler yalnız Montaigne’in değil, insanlığın farklı hâllerine de ışık tutar.
Montaigne bu bağlamda “modern birey” paradigmasının öncülerindendir. Yazar Sarah Bakewell ve çağdaş kaynaklar, Montaigne’in “belki de ilk gerçekten modern birey” olduğuna işaret eder. Kendi tatları, endişeleri ve geçmişiyle müzakereye girerken, Montaigne modern insanın takip ettiği yolu önceden açmıştır. Yazılarında bireysel iç deneyimin önemini vurgulayıp “kendini tanı” ruhunu taşımıştır. Bu anlamda Montaigne, çağını aşan bir samimiyet ve özeleştiricilikle modern okura hitap eder. Denemeler’i bugün okuyanlar genellikle Montaigne’i “bizim ortak öz benliğimizin sesi” gibi algılar. Hatta Montaigne’in niyetini, “okuyucuya kendini tanıtmak” olarak açıkça dile getirdiği bölümünde, bir sonraki güne değişebilecek kendi görüşünü açıkça ortaya koyduğu görülür. Böylece Montaigne, benlik üzerine yaptığı tartışmalarda sabit bir “öz” aramaktan çok kendini sürekli yorumlayan bir benlik imgesi sunar.
Kuşkuculuk ve Deneyim Felsefesi
Montaigne’in felsefesinde kuşkuculuk (şüphecilik) temel bir öğedir. Rönesans dönemi aklıyla sorgulamaya; dogmatizme karşı şüpheyle yaklaşmaya dair klasik kuşkuculuğu yeniden canlandırmıştır. Montaigne, derin bir şüpheci geleneğin izinden giderek “Ne biliyorum?” (Fr. Que sais-je?) sorusunu yaşam ilkesi haline getirmiştir. Kendi zihnini inceleyip sürekli karşıt görüşleri dengeleyerek fikirlerinde sonuca varmaktan ziyade durumu birkaç açıdan görmeyi seçmiştir. Örneğin Montaigne’in basit ahşap zeminine “İki ölçek: eşitlik hakkından vazgeçilmez” anlamına gelen Latince “iudicio alternante” yazısı asması, yargısını hep yan yana karşıt fikirler koyarak dengeleme çabasını simgeler.
Montaigne kuşkuculuğu bilginin sınırlarını vurgulama aracı olarak kullanır. Aklın mutlak gerçeğe erişemediğini, dolayısıyla bilgide kesinlik aramanın boşa olduğunu belirtir. “İnsan ruhuna sabit bir yargıdaymış gibi hiçbir şey dikte edilemez” diyerek hakikatin akışkanlığını kabul eder. Bu tutum, şüpheyi erdem olarak görmesini sağlar. Denemeler’inde özgün biçimde dile getirdiği “Ölçütümüz – kim vuracak değil, ringde en iyi çabayı gösteren olacak” ifadesi, kuşkuculuğu bir mücadele yöntemi olarak görür. Bu bakımdan Montaigne, dogmatik kesinlik yerine eleştirel sorgulamayı, soyut akıl yürütmeler yerine çeşitlenen deneyimlerle bilgi arayışını önerir.
Bilgi kuramı açısından Montaigne, deneyim vurgusuna büyük önem verir. Deneyimleri aracılığıyla insanı tanımaya çalışmanın felsefesini savunur. Stanford Felsefe Ansiklopedisi’ne göre Montaigne “bilgi arayışını deneyim üzerinden sürdürür; kavramların anlamını tanımlamak yerine ortak dile veya tarihsel örneklere bağlar”. Bu çerçevede, kendi eylem ve düşüncelerini yansıtmaya özen göstererek “kendini her durumda bil” (Yunanca gnothi seauton) öğüdünü uygular. Aslında Montaigne için önemli olan hakikatin evrensel kazanılması değil, her bir olay üzerinden kendi yargımızı uygun biçimde devreye sokabilmektir. Cemal Süreya’nın bir savunmadır dercesine Montaigne, sonuçtan çok arayış sürecine anlam yükler: “Önemli olan kim hakikati bulur değil, ringde en iyi hamleyi yapanın kim olduğu” gibi bir özdeyiş benimser. Böylelikle Montaigne’in deneyim felsefesi, bilgiyi ancak bireyin kendi tecrübesine dayalı refleksiyon yoluyla geliştirilebilecek bir alan olarak belirler. Makul ve mutlak doğru arayışının yerine, değişken hayata uygun olarak esneyen bir muhakeme şekli koyar.
Temalar: Ölüm, Zaman, Dostluk ve Doğa
Montaigne’in Denemelerinde ele aldığı temel temalar arasında ölüm, zaman, dostluk ve doğa öne çıkar. Bu temalar üzerine düşünceleri, hem kendi felsefesini hem de dönemin insanının kaygılarını yansıtır.
- Ölüm ve Zaman: Montaigne, ölümü doğal bir gerçeklik olarak kabul eder ve ona yönelik korkuyu küçümser. Cicero’dan aktardığına göre “Felsefe, insanın kendini ölüme hazırlamasından başka bir şey değildir”. Yine kendisi sık sık, ölümün kaçınılmaz olduğunu vurgulayarak “Ölüm her halükârda gelir” der. Ona göre ölüm, insan yaşamının doğasına aittir ve hakikat bu gerçekle yüzleşmeyi gerektirir. Montaigne’in ünlü “ölümü düşünmek, ölümü pratik etmektir” fikri, insanın günlük düşüncelerini dünyevi kaygılardan arındırarak yaşamın değerini anlamasına hizmet eder. Zaman algısında ise Montaigne insanın anıları ve geleceğe dair planları arasında sallanır. Bir denemesinde, “Biz asla evimizde değiliz, hep ötelerdeyiz; korkular, arzular ve umutlar bizi geleceğe savurur” diyerek insanın geçmiş ile gelecek arasında kaybolduğunu belirtir. Zamanı, töz (diğer varlıklar, doğa) karşısında göreceli görür; yaşamın uzunluğu kadar kıymeti üzerinde durur. Özetle, Montaigne ölüm ve zamanı hayatın ayrılmaz parçaları olarak ele alır ve onlar hakkında alışılagelmiş kaygılardan sıyrılarak akılcı bir yaklaşım benimser. Böylece ölüm karşısında cesareti, zamanı ise anlamlı yaşama teşvik eden bir unsur olarak görür.
- Dostluk: Montaigne için dostluk, insanın doğasındaki en temel eğilimlerden biridir ve yüksek bir değer taşır. En ünlü eseri Denemeler’in 27. bölümünde La Boétie adlı dostuyla olan olağanüstü bağını işler. Ona göre gerçek dostluk, iki ruhun öylesine örtüşmesidir ki “o bendim, ben oydum” hissi doğurur. Montaigne bu aşkın ilk kıvılcımı olarak La Boétie ile ilk karşılaşmalarını verir; bu olay, “okuru” üst üste dayatarak kurduğu sanata evrilen bir dönemeci simgeler. Yazdığı gibi, dostlukları öylesine kusursuz, dokunulmamış ve bütündür ki benzerine tarihte nadiren rastlanır. Dostluk aynı zamanda Montaigne’e göre toplumsal doğamızın gereğidir; Aristo’nun da belirttiği gibi iyi yasalar dostluğu adaletten daha üstün tutar. Yine de Montaigne, sıradan çıkar ilişkilerinin beslediği bağları dostluk kabul etmez. O, dostluğun kendisi için kendi amacı olduğuna inanır; çıkar, çıkarım ya da toplumsal zorunluluk içermediği sürece “gerçek dost” olur. Bu bakış, Montaigne’in modern anlayışa yakın durduğu en somut konulardan biridir: onun gözünde gerçek dostluk, kalpten gelen özgür bir bağdır, akrabalık gibi zorunlu ilişkilere değil, insanların ruhsal uyumuna dayanır.
- Doğa: Montaigne, insanın hayatını doğa ile ilişkilendirmeye özen gösterir. Doğayı yaşamın temel dengesi olarak görür ve insanın doğayla barışık olmasını öğütler. Compagnon’un ifadesiyle, Montaigne “doğaya boyun eğmiş, kaderini kabul eden çıplak bir insandır, kardeşimizdir”. Bu sözüyle Montaigne’i “döneminin Aydınlanmacı büyüğü” imajından uzaklaştırır; onun doğayla barışık, gurursuz bir insan olduğunu vurgular. Montaigne eserlerinde doğanın asıl öğretmen olduğunu düşünür: kendi bedensel ihtiyaçları ve alışkanlıklarıyla uyumlu yaşamaya çalışır, “bana gerçekten zevk veren hiçbir faaliyetten zarar görmedim” diyerek doğanın öğütlerine güvendiğini belirtir. Doğaya saygı, onun erdem anlayışının ayrılmaz parçasıdır; insanın nefasetinin ve yaşamın çelişkilerini kabullenerek, doğanın bir parçası olduğunu her daim hatırlamaya çalışır. Bu saygı, Montaigne’in modern insana yönelik mesajının da temelini oluşturur: doğayla uyumlu yaşamak, sonu mutlak olan hayatlarımızı anlamlı kılar.
Modern Birey ve Montaigne
Çağdaş okur için Montaigne, zamansız bir akıl hocası gibidir. Yazdıkları, yüzyıllar sonra bile modern benliği etkileyen unsurlar içerir. Montaigne’in kendi ifadesiyle “biz” dedikleriyle kastedilen insan doğasının çeşitli hallerinin kendisi olduğuna inananlar, onun eserlerinde içsel bir yol arkadaşı bulur. Denemeler’in günümüz insanına hitap etmesinin nedeni, Montaigne’in olağanüstü içtenlik ve dikkatliliğidir: Örneğin bir denemesinde, insanın gelecek hayalleriyle şimdiki anı görmezden gelme eğilimini eleştirir ve “biz asla evimizde değil, hep ötelerdeyiz” der. Bu saptama modern okuyucunun gelecekle kurduğu karmaşık ilişkiyi anlamlandırmasına yardımcı olur. Dahası, Montaigne insanların kendi sınırlılıklarını oldukları gibi kabul edebileceklerinin farkındadır. Her birimizin çeşitli “delilik ve kaprislerden” oluştuğunu belirtir ve insanların kendisini tamamen tanıyamayacağını kabul eder. Böylece modern birey, Montaigne’in bilgelik arayışında kendini görebilir.
Montaign’e göre denemenin amacı okuru bilgilendirmekten öte kendini yansıtmaktır: “Okuyucuya inandığım şeyleri sunuyorum, inanılması gerekenleri değil… Sadece kendimi açığa çıkarmayı hedefliyorum”. Bu ifadesinde Montaigne, çağdaş bireyin seçkin veya kesin bilgi yerine, kendini anlama arayışına yönelmesini teşvik eder. Modern okur onun çalışmasında kendi “ben”ini arar; Montaigne’in paylaştığı kaygılar, akıl yürütmeler ve mizah, günümüz insanının kişisel deneyimiyle çakışır. Örneğin Montaigne’in “Kendini ölçmek imkânsızdır” diyen düşüncesi, benlik kavramını sorgulayan bugünün insanına ortak bir buluşma noktası sağlar. Sarah Bakewell’ın da belirttiği gibi Montaigne, kendimiz de dahil, “birçok okurun en karanlık merakını karşılarken, onlara eşlik eder”. Günümüz bireyi Montaigne’i samimi, dost canlısı bir düşünür olarak görür, onun açık üslubunda kendi iç sesiyle karşılaşır.
Antoine Compagnon’un Montaigne Yorumu
Antoine Compagnon’un Montaigne’le Bir Yaz çalışması, Montaigne’i geleneksel söylemin ötesinde değerlendirerek kimi beklenmedik yönleri ortaya çıkarır. Compagnon, Montaigne’i sarsan bir radyo monologları serisi yaparak, Denemeler’den tipik ve az bilinen pasajları bir araya getirir. Onun yorumunda Montaigne, çağdaş Aydınlanmacılarca sıkça ima edilen gibi sadece değişim ve ilerleme yanlısı bir figür değildir; aksine “sağda” veya “sol” gibi dar tanımlara girmeyen tutucu-ılımlı bir karaktere sahiptir. Compagnon’a göre Montaigne, radikal reformlar yerine eski değerlerin devamını savunur. Örneğin Montaigne’nin “Değişim şimdi değil” sloganını açıkça reddedeceğini belirten Compagnon, Montaigne’in reformcuların çoğunun durumu iyileştirmekten çok kötüleştirdiğini düşündüğünü yazar. Bu açıdan Montaigne, geleneğe ve istikrara tutunmuş bir insandır; “ideali” sıklıkla geçmişte arar ve “eski düzeni yeniden kurmayı yepyeni bir dünya yaratmaktan yeğleyecek” kadar muhafazakâr bir yaklaşım sergiler.
Compagnon’un Montaigne okumalarında diğer dikkat çekici bir boyut, Montaigne’in otoriteden uzak duruşudur. Yazılarına bile destek almayı reddeder; kendisini herhangi bir felsefe akımının mensubu olarak görmez, antik yazarları saygıyla anmak yerine çoğunlukla adı zikretmeden alıntılar ve bu sayede okurun “tarihî otoriteye kanıp gözlerinin kamaşmaması”nı ister. Örneğin Montaigne’nin yeğenine yazdığı mektupta “Öyle bir fikrimdir ki … okurlarımı eski Yunan öğreti ve yazarlarına körü körüne tapmalarını önlemek için onların isimlerini zikretmemeye özen gösteriyorum” demesi bu tavrı açıklar. Compagnon bu yönüyle Montaigne’i tevazu sahibi, temkinli bir aydın olarak tanımlar: Eserlerinde “Ben biliyorum!” demek yerine “Ne biliyorum?” sorusunu yeniden sorar; öğretirken bile özgür düşünceye davet eder.
Sonuç olarak, Antoine Compagnon’un yorumu, Montaigne’e “istikrarçı özgürlükçü” bir kimlik kazandırır. Montaigne bir yandan otoriteyi sorgulayan, entelektüel bağımsızlığı benimseyen yenilikçidir; öte yandan radikal dönüşümlere şüpheyle bakan, toplumun köklü kurumlarını korumaya değer veren muhafazakâr bir düşüncedir. Bu bakış, Montaigne’i hem dönemin şartlarına hem de modern dünyaya uyarlanabilecek karmaşık bir figür olarak gösterir. Compagnon’un özgün katkısı, Montaigne’e “Aydınlanma öncüsü” etiketinin ötesinde bir portre çizmesidir: Montaigne’yi, doğaya teslim olmuş bir sükûnet ve mizah içindeki bir kardeşimiz olarak yeniden tanımlar.
Sonuç. Antoine Compagnon’un Montaigne’le Bir Yaz eserine dayanarak yaptığımız bu inceleme, Montaigne’in dünya görüşünün zenginliğini ortaya koymuştur. Montaigne’in yazma biçimi samimi ve arayışçıdır; kendine dair sorgulamalarıyla birey olmanın anlamını derinleştirir. Kuşkuculuğu, aşırı güven yerine eleştirel düşünmeyi öne çıkarır; deneyime dayalı felsefesi ise insanın kendi yaşamı üzerinden hakikate erişebileceğini gösterir. Ölüm, zaman, dostluk, doğa temalarında Montaigne, yaşamın evrensel gerçeklerini anlamaya çalışır ve okurun da aynı refleksiyonu sürdürmesini sağlar. Modern birey, onun içtenlikte bulduğu yoldaşlıkla çağlar üstü bir bağ kurar. Compagnon’un yorumu ise Montaigne’e yeni açılımlar ekleyerek, onun siyasi ve toplumsal yaklaşımlarını anlamamıza yardımcı olur. Montaigne, zihnin özgürlüğü ile toplumsal denge arasındaki gerilimi kavrayan, bu yüzden de günümüz insanına meşruiyet kazandıran saygın bir bilge olarak yeniden karşımıza çıkar.
Kaynakça
- Compagnon, A. (2015). Montaigne’le bir yaz (I. Cangül, Çev.). Yapı Kredi Yayınları. (Orijinal çalışma yılı 2013)
- Montaigne, M. de. (2019). Denemeler (T. Dagüloğlu, Çev.). Remzi Kitabevi. (Orijinal çalışma yılı 1580)
- Kramer, J. (2009, 31 Ağustos). Me, Myself, and I: What made Montaigne the first modern man? The New Yorker. Erişim: [The New Yorker web sayfası]
- Foglia, M., & Ferrari, E. (2019). Michel de Montaigne. In E. N. Zalta (Ed.), The Stanford Encyclopedia of Philosophy (Winter 2019 ed.). The Metaphysics Research Lab, Stanford University. Erişim: https://plato.stanford.edu/archives/win2019/entries/montaigne/
- Yapayalnız, B. (2016). Montaigne – Denemeler. (T. Dagüloğlu, Çev.) İstanbul: Remzi Kitabevi. (Montaigne’in Denemeler’indeki ilgili bölümler)
- Aușra, A. (2013). How to Live: A Life of Montaigne. Vintage Books.
Leave a Comment