Çatalhöyük ve Uygarlığın Doğuşunda Dinin Rolü Üzerine Tez Düzeyinde İnceleme
Kitabın Adı:Uygarlığın Doğuşunda Din - Çatalhöyük Örneği Yazar :John Fred , Ian Hodder
Yayın Dili:Türkçe Orijinal Dili:İngilizce Orijinal Adı:Religion in the Emergence of Civilization: Çatalhöyük as a Case Study
Çatalhöyük ve Uygarlığın Doğuşunda Dinin Rolü Üzerine Tez Düzeyinde İnceleme
Din ve Uygarlığın Doğuşu: Çatalhöyük Örneği Üzerinden İnceleme
Giriş
Çatalhöyük, Çanak Çömleksiz Neolitik Çağ’da (MÖ ~7200–6000) Konya Ovası’nda yer almış geniş ve nüfuslu bir yerleşimdir. Yaklaşık 9.000 yıl önce 3.500–8.000 kişi barındıran bu kentte gelişmiş bir sanat ve mimari geleneği oluşmuş, bu da Çatalhöyük’ü dünya çapında en önemli arkeolojik alanlardan biri yapmıştır. Arkeologlar James Mellaart’ın 1960’lı yıllarda başladığı kazıların ardından 1993’te Prof. Ian Hodder’ın liderliğinde yeniden başlatılmıştır. Hodder ve ekibi Çatalhöyük’ü, erken yerleşik yaşamın kültürel ve ritüel yapısını anlamaya yönelik kuramsal yaklaşımları test etmek için ideal bir vaka olarak ele almaktadırian-hodder.com. Bu nedenle, Ian Hodder’ın da editörlüğünü yaptığı Religion in the Emergence of Civilization: Çatalhöyük as a Case Study adlı eser, maneviyat ile uygarlık arasındaki ilişkiyi Çatalhöyük örneğiyle disiplinler arası bir perspektife oturtmayı amaçlamaktadırian-hodder.comian-hodder.com.
Kuramsal Çerçeve
Din ile uygarlık ilişkisini yorumlarken çeşitli sosyolojik ve arkeolojik teoriler öne sürülmüştür. Émile Durkheim, dinin toplumsal düzenin temel simgesi olduğunu savunur; din her şeyden önce toplumun kendi bilincinin yüceltilmesidir. Durkheim’a göre din “en temel toplumsal kurumdur ve neredeyse tüm diğer toplumsal kurumlar, tarih içinde bir noktada ondan doğmuştur”. Kendi tanımında ise din, “kutsal sayılan her şeye ilişkin inançlar ve uygulamalar bütünüdür” ve bunlar bir ahlaki topluluğu bir arada tutar. Başka bir ifadeyle, Durkheim din aracılığıyla bireyler toplumu kendilerine temsil eder ve toplumsal kimlik oluşturulur. Bu çerçevede din, topluluğu birleştiren anahtar bir sosyal yapıdır.
Bununla birlikte Mircea Eliade, dinin biçimlendirdiği anlam sistemine odaklanır. Eliade, farklı coğrafya ve çağlardaki ritüel deneyimleri kavramak için “din” yerine daha kapsayıcı bir “kutsal” terimini önerir. Ona göre mitler gerçekliği yansıtan ebedi hakikatleri simgeler, kutsal ile profan (kutsal olmayan) zaman-zaman örtüşür ama zıttır. Kutsalın tecelli ettiği anları, Eliade “hiyerofani” (kutsalın görünmesi) olarak adlandırır; bunlar tapınak, sembol, mit, ritüel gibi dini fenomenlerde ortaya çıkar. Eliade’ye göre bu hiyerofani örnekleri, dinin insan zihnindeki evrensel kodlarıyla bağlantılıdır ve dışardan bakmakla anlaşılamaz; yalnızca o inancı yaşanan kişi için anlamlıdır.
Yorumlayıcı (postprosesüel) arkeoloji ise arkeolojik veriyi tek bir deterministik modele bağlamadan, çok katmanlı anlamlarla ele alır. Ian Hodder’ın öncülüğünü yaptığı bu yaklaşım, mekan, sembol ve toplumsal ilişkilerin arkeolojik kayıt içindeki rolünü vurgular. Yorumlayıcı arkeoloji, somut mimarinin yanı sıra taşınan kültürel anlamları, ritüelleri ve bireylerin temsilini araştırmayı amaçlar. Örneğin Hodder ve ekibi, Çatalhöyük’te mimari planlama, duvar resimleri ve defin ritüelleri aracılığıyla inanç sistemi ve sosyal kimlik arasındaki bağı incelemiştir. Son olarak, sembolik etkileşimcilik kuramı dinin toplumsal ilişkilerin merkezine yerleşmiş semboller bütünü olduğunu vurgular. Bu yaklaşıma göre “insanlar, sembolleştiren varlıklardır” ve toplumsal etkileşimlerin çoğu semboller aracılığıyla gerçekleşir. Dolayısıyla din de, paylaşılan semboller üzerinden toplum üyeleri arasında kolektif anlam oluşturan bir olgu olarak tanımlanabilir.
Tematik İnceleme
Çatalhöyük Örneği
Çatalhöyük evleri, gündelik hayatla iç içe geçmiş ritüel kullanıma açık alanlardır. Hodder’ın çalışmaları, burada kamusal tapınaklardan çok, her evin hem yaşam hem de dini ritüel işlevi gördüğünü göstermiştir. Özellikle evlerin ana odalarının kuzey kesimleri, duvar resimleri, kabartmalar ve ritüel eşyalarıyla özenle dekore edilmiştir. Örneğin Building 77 gibi bazı evlerde, kuzey tarafta bulunan platformların etrafına sıvanmış buzağı veya boğa kafaları, yabani domuz dişleri ve akbaba kafatasları yerleştirilmiştir. Aynı alanlarda, ölüler kazılarak gömülmüş; bazı evlerde birden fazla mezar bulunmaktadır. Bu bulgular, ev içlerinin hem sembolik hem de atalara saygı ritüellerine ayrıldığını gösterir. Muna Silav’ın da belirttiği gibi, Çatalhöyük’te sadece barınak ve yemek gibi maddi işlevler değil, yapıların simgesel anlamlar taşıdığı açığa çıkmıştır. Özgün bir “tapınak” alanı da tespit edilmişse de, bu yapılar evlerden daha geniş ve özenli dekorasyonlu odalardır. Evlerin çatılarından girilen iç mekanlarda geometrik bezemelerin yanı sıra dini sahneler ve hayvan kabartmaları (örneğin boğa ve koç başları) görülmüş, ibadet gereksiniminin çok sayıda yapı biriminde ortak olduğu anlaşılmıştır. Özetle, Çatalhöyük’te inanç ve ritüeller büyük tapınaklar yerine evlerin iç mekanlarına dağılmış, her ev adeta küçük bir kült alanı işlevi görmüştür.
Din ve Toplumsal Yapı
Çatalhöyük toplumu merkezi bir yönetim veya ayrıcalıklı bir sınıf içermiyordu. Kazı verileri, yerleşmede ne bir idari bina ne de gelir getirici işlerin yapıldığı özel atölyelerin olduğuna işaret eder. Aksine, her ev benzersiz bir toplum içi birim olarak tasarlanmış, insanlar işlerini kolaylaştırmak için grup halinde çalışmış, faaliyetlerin çoğunu ev içinde yürütmüştür. Bu yapıya göre Çatalhöyük’te eşitlikçi bir toplum örgütlenmesi hâkimdi.
Evlerin bu kadar merkezi olması, dinin de toplumsal yaşamda nasıl örgütlendiğine ışık tutar. Çatalhöyük evleri, sadece maddi ihtiyaçların karşılandığı değil, aynı zamanda toplumsal ve kültürel değer birikimini yansıtan toplumsal belleğin mekanlarıydı. Her evde bireyler gündelik üretim yapmış, ölülerini evde gömmüş, sanat eserleri yaratmış ve ritüel etkinlikler düzenlemiştir. Bu durum, dinin toplumdaki birleştirici rolünü somutlaştırır. Durkheim’ın ifadesiyle, din aslında toplumu kutsallaştırmaktır; bir nevi “din toplumun kendisini kutsaması”dır. Çatalhöyük’teki her evde görülen ritüeller, dinî semboller ve ortak ibadet pratiği, bu eşitlikçi grup içinde kolektif kimliğin pekişmesine hizmet etmiştir. Sembolik etkileşimcilik bakımından da din, burada üyeler arası iletişimi sağlayan paylaşılan bir semboller ağı olarak düşünülebilir. Mekânsal örgütlenme açısından, tapınak dışındaki tüm aktivitelerin tek çatı altında toplanması, dinin günlük hayattan ayrılamayan, içkin bir rol üstlendiğine işaret eder.
Karşılaştırmalı Perspektif
Göbekli Tepe, Çatalhöyük’ten yaklaşık 2.000 yıl daha eski (MÖ ~9600 civarı) bir merkezdir ve insanlığın bilinen en eski anıtsal inanç yapılarından oluşur. Burada T şeklindeki devasa dikilitaşlar, hayvan kabartmaları ve soyut semboller içeren dairesel tapınak kompleksleri açığa çıkmıştır. Göbekli Tepe’de yerleşik evler veya tarım kültürüne dair iz yoktur; bu nedenle modern çalışmalarda “yerleşim değil, kült merkezi” olarak tanımlanır. Böylece Göbekli Tepe, insanlığın tarım öncesi avcı-toplayıcı dönemde bile ortak dinsel ritüeller geliştirdiğine dair eşsiz bir örnek sunar.
Diğer yandan, Erken Neolitik Çağ’da Kafkasya çevresinde gelişen Âin Mallāha/Jericho gibi yerleşimlerde ise hem yerleşik konutlar hem de dinsel işlevli yapılar görülür. Örneğin, Geç Pottersiz Neolitik B evresinde (MÖ 7000–5200) Birecik civarında ortaya çıkarılan olağanüstü boyutta bir tören yapısı, iç kısımlarında alçak duvar havuzları ve kubbeli mekânlar barındırmaktadır ve törensel kullanıma tahsisli olduğuna inanılmaktadır. Ayrıca Jericho’da atalara ait kafatasları çimento benzeri malzeme ile sıvanıp duvarlarda sergilenmiş, ata kültü veya koruyucu tılsım işlevleri üstlenmiş olabilir. Bu örnekler, Göbekli Tepe’de tamamen kamusal tapınaklara dayanılırken, Jericho’da yerleşimle iç içe tek büyük tapınağın bulunduğunu; Çatalhöyük’te ise dinin genellikle ev içlerine dağılmış ritüeller biçiminde örgütlendiğini göstermektedir. Farklı merkezler arasındaki bu çeşitlilik, dinin biçim ve işlev açısından örtük olarak yerleşim koşullarına uyum sağladığına işaret eder.
Sonuç
İncelenen teorik yaklaşımlar ve Çatalhöyük örneği birlikte değerlendirildiğinde, dinin uygarlığın doğuşundaki rolünün tek başına belirleyici olmaktan çok, toplumsal dokuyla iç içe geçmiş bir olgu olduğu anlaşılmaktadır. Durkheim gibi klasik sosyologlar dinin toplumsal kurumların kökenindeki önemi vurgulasa da, arkeoloji bulguları dinin genellikle diğer sosyal, ekonomik ve kültürel faktörlerle eşzamanlı evrildiğini gösterir. Çatalhöyük’te din, hiyerarşik bir kurumdaymış gibi tek taraflı bir motivatör değil, her evde ortaklaşa yaşanan bir deneyimdi. Evlerin kendisi günlük ve tören hayatının merkezi haline gelmiş, bu sayede din toplumsal kimliğin inşasında kolektif bir paydaş olmuş, ancak uygarlığa geçişin tek nedeni olarak sunulmamıştır. Nitekim Ian Hodder’ın editörlüğünü yaptığı derlemede de, dinin hem ruha hem maddeye, bilişe ve toplumsal rollere entegre edilmesi gerektiği vurgulanırian-hodder.com. Göbekli Tepe, Jericho ve Çatalhöyük karşılaştırmasında görüldüğü üzere, dinin ilk medeniyetlerde ortaya çıkışı farklı biçimlerde cereyan etmiştir. Bu verilere dayanarak, din Çatalhöyük özelinde “uygarlığın doğuşundaki en temel itici güç” olmaktan çok, erken köy toplumlarının kültürel dokusuna eşlik eden entegral bir unsur olarak değerlendirilmelidir.
Kaynakça:
- Hodder, Ian (ed.) Religion in the Emergence of Civilization: Çatalhöyük as a Case Study, Cambridge University Press 2010ian-hodder.comian-hodder.com; Durkheim, Emile, The Elementary Forms of Religious Life (1912)
- ; Eliade, Mircea, The Sacred and the Profane (1957);
- Silav Utkan, Muna, “Çatalhöyük’te Yaşam ve Sembolik Anlamlar”, Acta Turcica 2014;
- Kıraç, Yusuf, “Çatalhöyük, Prof. Dr. Ian Hodder”, Anadolu Medeniyetleri Müzesi 2024;
- Gürkan, Nihat, “Sembolik Etkileşimcilik”, Türk Kültürü ve Hacı Bektaş-ı Veli Araştırma Dergisi 2015;
- Arkeoloji ve Sanat (Aydınlık), “12 Bin Yıllık En Eski Tapınak: Göbekli Tepe”, 2015;
- “Jericho”, Smarthistory (S. German 2015);
- Çatalhöyük Kazı Alanı Rehberi (Yapı Kredi 2016);
- Toprak, Bilal, “Dinin Sosyal Kurumlardaki Yeri”, Türk Arkeoloji ve Kültür Mirası Dergisi 2017;
- Wikipedia “Göbeklitepe” (erişim 2025).
Leave a Comment