Bernard Shaw’un The Intelligent Woman’s Guide to Socialism and Capitalism Eserinin Derinlemesine Analizi


 

Kitabın Adı:
Akıllı Bir Kadına Rehber  
Yazar             :
George Bernard Shaw  

Çevirmen:
Sayfa:
624 
Cilt:
Ciltsiz 
Boyut:
13,5 X 21 
Son Baskı:
09 Ocak, 2019 
İlk Baskı:
09 Ocak, 2019 
Barkod:
9786051718576 
Kapak Tsr.:
Kapak Türü:
Karton 
 
Yayın Dili:
Türkçe 
 
   
 
 
 
Orijinal Dili:
İngilizce
Orijinal Adı:
The Intelligent Woman’s Guide to Socialism and Capitalism  



Bernard Shaw’un The Intelligent Woman’s Guide to Socialism and Capitalism Eserinin Derinlemesine Analizi

George Bernard Shaw’ın Zeki Bir Kadına Sosyalizm ve Kapitalizm Kılavuzu Üzerine Derinlemesine Bir Analiz

Şekil 1. George Bernard Shaw’un 1928 tarihli The Intelligent Woman’s Guide to Socialism and Capitalism adlı kitabının İngiltere’de yayımlanan ilk baskısının cilt tasarımı. George Bernard Shaw (1856–1950), dönemin önde gelen oyun yazarlarından ve sosyalizm savunucularından biridir. 1928 yılında yayımladığı The Intelligent Woman’s Guide to Socialism and Capitalism (“Zeki Bir Kadına Sosyalizm ve Kapitalizm Kılavuzu”) adlı uzun eseri, Shaw’un sosyalist fikirlerini kapsamlı biçimde sunduğu önemli bir metindir. Bu eser, Shaw’un baldızı Mary Stewart Cholmondeley’nin “sosyalizm nedir?” sorusuna yanıt verme amacıyla kaleme alınmış bir broşür yazma talebine karşılık gelmekteydi. Ancak Shaw, bu isteğe çok daha geniş kapsamlı bir yanıt vererek, evlilikten çocuk yetiştirmeye, ekonomiden sanayi düzenlemelerine kadar pek çok konuyu içeren büyük hacimli bir kitap ortaya koymuştur. Hatta kitabın ithaf kısmında, Cholmondeley “zeki bir kadın” olarak tanımlanmış ve eser “bana yönelttiği soruya verebileceğim en iyi cevap” olarak ithaf edilmiştir. Bu analizde, Shaw’un bu eserini ele alarak 20. yüzyıl başı İngiltere’sindeki tarihsel ve ideolojik bağlamı, Shaw’un düşünsel arka planını ve anlatım stratejilerini, eserindeki sosyalizm-kapitalizm karşılaştırmasını ve metnin olası feminist boyutlarını inceliyoruz.

Tarihsel ve İdeolojik Bağlam

20. yüzyılın başları, Avrupa’da ve özellikle İngiltere’de sosyalizm ve işçi hakları taleplerinin giderek yükseldiği; aynı zamanda kadın hareketinin siyasal güç kazandığı bir dönemdir. Sanayileşme, gelirin eşit olmayan dağılımını derinleştirirken, Birinci Dünya Savaşı sonrasında kapitalizme yönelik eleştiriler de yoğunlaşmıştır. Bu dönemde İngiltere’de toplumsal değişimi hedefleyen en önemli gruplardan biri Fabien Cemiyeti idi. Edwardian dönemde (1901–1910) hızla büyüyen Fabien Cemiyeti, sosyalizmi parlamenter yöntemlerle gerçekleştirmeyi savunmuş ve üyeleri arasında George Bernard Shaw, H.G. Wells ve Emmeline Pankhurst gibi dönemin ünlü isimlerini barındırmıştır. Shaw, bu cemiyetin aktif üyelerinden biri olarak daha sosyalist fikirlerin yayılmasına katkı sağlamış; kendisi “65 yılı aşkın süre boyunca sosyalist duyarlılığın temel olduğunu savunmuş” ve Marks’tan bile daha etkili bir sosyalist düşünür olarak değerlendirilmiştir. Gerçekten, Shaw Fabien Cemiyeti’nin 1889’da yayımladığı Fabian Essays in Socialism derlemesini düzenlemiş ve 1890’larda Londra’da kendisini “Socialist, London” (Londra Sosyalisti) olarak adlandırmıştır.

Kadınların siyasal hakları da bu dönemin en önemli tartışma konularından biriydi. İngiltere’de 1918’de bazı kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanındı, ancak tam eşit haklar 1928’de (Shaw’un kitabının yayımlandığı yıl) ancak sağlandı. Bu süreçte kadınların özgürlük arayışları, sosyalizm ile iç içe geçmiştir. Örneğin, Fabien Cemiyeti bünyesinde 1908 yılında “Fabian Kadınlar Grubu” kurulmuş; bu yapı, kadınlara oy hakkı ile sosyalizm hareketi arasında güçlü bağlar kurmayı amaçlamıştır. Yine dönemin feminist düşünürleri ve yazarları “Yeni Kadın” kavramı çerçevesinde kadınların bağımsızlık ve eşit hak taleplerini savunmuş; bu, Shaw’un sosyalist bakışıyla örtüşen bir tutumdu. Cambridge Üniversitesi yayımları içindeki bir çalışmada belirtildiği gibi, Shaw’un sosyalist idealleriyle ilk dalga feminizmin eşitlikçi hedefleri birbirine yakınken, Shaw bazen feminist kampanyalarla ittifak kurmuş ancak bireysel feministlere karşı zaman zaman belirsiz tavırlarla hareket etmiştir. Bu bağlamda, Shaw’un Zeki Bir Kadına Kılavuzu eseri, hem 1920’lerin İngiltere’sindeki sosyalist tartışmaların hem de kadınların politik hak mücadelelerinin ürünü olarak değerlendirilebilir. Bu nedenle eserin yayınlandığı dönem, hem sanayileşmenin yarattığı eşitsizliklere yönelik eleştirilerin hem de kadın hakları hareketinin ivme kazandığı siyasal bir arka plana işaret eder.

Shaw’un Düşünsel Arka Planı ve Anlatı Stratejileri

George Bernard Shaw, İrlanda kökenli olup yaşamı boyunca tiyatro oyunlarıyla tanınsa da, edebiyat ve politik düşünce alanında da etkili bir figür olmuştur. Edward Zamanı İngiltere’sinde eğitim görmüş bir Fabian sosyalisti olan Shaw, toplumun dönüşümü için demokratik yolları savunmuştur. Kişisel felsefesi büyük ölçüde ahlaki ilerleme ve akılcılık üzerine kuruludur. Örneğin, Zeki Bir Kadına Kılavuz’ta, Rousseau tarzı toplum savunuculuğunu reddederek “uygarlığın zorladığı bir kölelik” görüşünü benimser ve “doğuştan özgür değiliz” fikrini vurgular (bkz. Guardian). Shaw’un anlatımı genellikle öğretici ve yer yer ateşli bir üslupta ilerler; kimi noktalarda nüktedan ve iğneleyici bir dil kullanır. The Guardian yazarı Polly Toynbee’nin de belirttiği gibi, Shaw’un kalemi “yüksek ideallerle durağan gerçekçilik arasında garip bir karışım” barındırır. Kimi zaman okurları rahatsız edecek sert ifadelerden kaçınmaz. Örneğin eserin giriş kısımlarından birinde, “fakirlerden nefret ettiğini” ve zenginlerin de “ortadan kaldırılması” gerektiğini söylemekten çekinmez. Bu tür ifadeler, Shaw’un duygusal bir tutumdan çok, eşitsizliğin gücüne ve yönetenlerin hırsına yönelik amansız bir eleştiri ürettiğini gösterir.

Shaw bu eserinde diyalog biçimi yerine düz yazı ve açıklamalı anlatım tercih etmiştir. Kendinden emin, adeta bir öğretmen edasıyla, okuyucusuna yüklü fikirler sunar. Bununla birlikte bazen hadise üstünde esprili öğeler ve hiperbol kullanarak, örneğin kapitalizmin insan doğası üzerindeki etkisini “küçük su çiçeği ve tifüs gibi” bir hastalık benzetmesiyle belirtir. Eser, bir kadına hitap etmesine rağmen cinsiyetçi bir yaklaşımdan ziyade, eşitlikçi bir perspektif içerir. Ancak eleştirmenler arasında, Shaw’un bu kapsamlı ve zaman zaman üstünlük kuran tarzı tartışılmıştır. İngiliz sosyolog Lilian Le Mesurier, eser için 1929’da kaleme aldığı yanıtta Shaw’un “kendinden memnun ve tepeden bakan” bir tavrı benimsediğini eleştirmiştir. Bu eleştirinin, Shaw’un gücünü kullandığı didaktik üslubu ifade ettiği söylenebilir. Yine de eserin dili Türkçe’ye özgü edebi bir üslup taşımaz; ama İngilizce dönem diliyle son derece nüanslı bir argüman topluluğu sunar. Sonuç olarak, Shaw’un anlatım stratejileri; ideallerini katı felsefi önermelerle savunmak, deyim yerindeyse okurunu kışkırtmak, aynı zamanda mantıklı ve sistematik bir biçimde sosyalist bakış açısını savunmaktır. Bu yönüyle eser, hem bir ders kitabı hem de politik bir manifesto hüviyetinde okunabilir.

Sosyalizm ve Kapitalizm Karşılaştırması

Shaw’un kitabının temel amacı sosyalizm ile kapitalizmi kapsamlı biçimde karşılaştırmak ve sosyalist bir dünya görüşünü savunmaktır. Eserde ele alınan ana temalardan biri gelir eşitliği ve mülkiyet düzenidir. Shaw’a göre gerçek sosyalizm “gelir eşitliği anlamına gelir; gelir eşitliği olmadan sosyalizm olamaz ve sosyalizmde bireylerin fakir kalmasına izin verilmeyecektir”. Kapitalist sistemin aksine, sosyalizmde herkesin temel ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde beslenmesi, giyinmesi, barınması, eğitimi ve işi garanti altındadır. Hatta Shaw bir noktada, beklenmedik bir şekilde, “charity [sadaka]” kavramını reddeder ve sosyalizmin ne fakirlere yardım etmekle ne de zenginlere yardım etmekle ilgili olduğunu söyler; tam tersine “fakirlikle ve zenginlikle ilgilidir, her ikisini de acımasızca ortadan kaldırmayı hedefler” şeklinde özetlergutenberg.org. Başka bir deyişle, kapitalizmin kaçınılmazı olarak gördüğü gelir adaletsizliklerini sosyalizm sona erdirir. Bunu sağlamak için Shaw önerileri radikaldir: tüm insanlara yetenekleri, çabaları veya karakterleri ne olursa olsun “aynı şeyi kazandıracak” eşitlikçi bir düzen kurulmasını savunur. Bu sayede, örneğin kadın ile erkeğin ücreti arasındaki fark kalkacak, anneler kocaya bağımlı kalma zorunda olmayacaktır. Eserde geçen ifadeye göre, eşitlikçi bir sosyalizmde “diğer kadınlar saat başına iki şilin kazanırken sizin yarım kron kazanmanıza ya da tam tersi bir duruma izin verilmez”. Shaw, böylece “sosyalizmde” liyakat ve ahlakın ödüllendirilmesi gerektiğini, paranın değil, insan değeri ile ilerleme olacağını vurgular.

Kapitalizm eleştirisi ise Shaw’da eleştirel ve nükteli anlatılır. Ona göre kapitalizm “insan ilişkilerini paraya indirger”, her şeyi ticaret ve borsa değerine bağlar. Toplum içindeki tüm ilişkiler, insanlar arasındaki para alışverişiyle bozulmuştur; buna karşı sosyalizm “paraya olan bağımlılığı” ortadan kaldıracak ve herkesin eşit kazancı ile “herkesin doğal erdemi” serbest kalacaktır. Bu fikir, eserin pervasız üslubuyla da uyumludur: Kapitalist düzenin neden “insanlığı iğrenç” hale getirdiğini belirtirken, Shaw, insanların açgözlülükle açıklanamayacak pek çok motivasyona sahip olduklarını savunur. Toplumsal eylemlerin salt bireysel menfaatten ibaret olmadığı vurgulanır; kapitalist tablodaki “heyecanlı hayali umutlar, piyango kazanma hayalleri, kalıtsal servet beklentileri”nin eşitsizliği idare eden araçlar olarak kullanıldığı; yoksullara sadece açlığa düşmemeleri için asgari destek sağlandığı için hiçbir toplumsal ayaklanmanın patlak vermediği ifade edilir. Shaw bu noktada, kapitalizmin yarattığı “sahte bilinç” eleştirisini de yapar: Yoksulların sisteme karşı örgütlenememesinin, “daha az düşünen” veya sisteme entegre olmuş olmalarından kaynaklandığını öne sürer.

Shaw’un sosyalizm vizyonu, klasik Marksist sosyalizmden farklıdır; o daha çok Fabien geleneğine uygun, devletçi ama demokratik bir sosyalizm modelini savunur. Eserde özel mülkiyet, üretim araçları ve bankacılığın kamulaştırılması gibi somut öneriler de vardır. Örneğin, Shaw bankaların millileştirilmesini destekler ve yerel belediye bankaları kurulmasının ekonomik krizlerde yararlı olacağını ifade eder. Ayrıca, dünya nüfusunun kontrolü ve modern koşullarda değer biçme gibi zor meseleleri de tartışmaya açar. Kapitalizmin yarattığı savaş ve sömürgecilik gibi sorunlara değinir; özellikle “çağdaş barbarlığın kaynağı” olarak görmekten çekinmez. Eserin fabrika işleyişine, tarım tekellerine ve uluslararası sisteme yönelik eleştirileri, Shaw’un o dönemde giderek güçlenen faşizm ve Sovyet düzeni gibi alternatif politikalara şüpheyle yaklaştığını da göstermektedir. 1937’deki gözden geçirmede faşizm konusuna da yer vermiş olsa da, ekonomik ve siyasal olarak önemli risk taşıyan bu sistemlerden uzak durduğu gözlenir. Ancak eserin özünde idealci bir bakış hakimdir: Shaw, kapitalist dünyanın devam edemez olduğunu savunur ve sosyalizm ile “kalıcı medeniyet”in mümkün olacağını iddia eder.

Eserin Feminist Perspektifle Olası İlişkileri

Shaw’un Zeki Bir Kadına Kılavuzu, adından da anlaşıldığı gibi özellikle kadın okuyuculara hitap eden bir eser olarak sunulmuştur. Bu tercih, dönemin cinsiyet politikalarıyla yakından bağlantılıdır. Kadınlara seslenen bir sosyalizm kılavuzu fikri, kadınların ekonomik bağımsızlığını sağlamanın sosyalist hedefler açısından önemini vurgular. Polly Toynbee’nin yorumuna göre Shaw, sosyalist düzende herkesin kazancının eşitlenmesiyle kadının erkek desteğinden tamamen kurtulacağını belirtir: “Kadınlar en sonunda erkeklere bağımlılıktan kurtulacak; hâlihazırda kadın-erkek gelir farkı, çoğu anneye bir erkek ya da çocuklarının daha yoksul bir hayatı arasında seçim yaptırmaktadır”. Shaw’un bu satırları, feminist bir perspektiften bakıldığında kadının ekonomik özgürleşmesine yaptığı vurgu olarak değerlendirilebilir.

Shaw’un kadın hareketine yaklaşımı karmaşıktır. Kendisinin açık bir feminist sayılmasa da, bir dönem Fabien Feminizmi’yle (Fabian Society’de kadın hakları grupları) temasları olmuştur. Kadınlara seçme hakkının tanınması ve bazı eğitim-yetki fırsatlarının açılması, Shaw’un eşitlikçi sosyalist idealleriyle örtüşüyordu. Ancak bazen feminist kampanyalarla sıkı işbirliğinin yanısıra, ara sıra mesafeli tutumlar da sergilemiştir. Örneğin, 1906’da Warwickshire’da Mary Dormer Harris adlı bir kadın aktivistin kadınlara oy hakkı konusunda destek istemesi üzerine Shaw, bu konuyu İşçi Partisi’ne havale etmek gerektiğini söylemiş ve “kadın haklarının normal akıl süzgecinin dışında anılmaması” gerektiğini vurgulamıştır. Bu tavır, Shaw’un toplumsal değişimi parlamenter yol üzerinden gerçekleştirme eğilimini yansıtır; Shaw, radikal eylemlerden ziyade kurumların reformu yoluyla ilerlemeyi uygun bulmuştur. Sonuç olarak, feminist taleplere mutlak katılım göstermese de, ilk dalga feminizmin eşitlikçilik talepleriyle sosyalizm arasında bazı ilkesel örtüşmeler olduğu görülür.

Eserde cinsiyetçilik veya ayrımcılık açıkça gözlemlenmez; bilakis cinsiyet eşitliği, kitabın genel sosyalizm anlayışının bir parçası olarak ele alınır. Ancak meta-seviyede feminist yorumlar yapmak mümkündür. Örneğin dil bakımından, eserin hitap ettiği “zeki kadın” kavramı, kadına aydınlatıcı bir konumda rol biçerken bir yandan da bir nevi erkek otoritesinden bağımsız düşünüldüğüne işaret eder. Zeki Bir Kadına Kılavuz başlığındaki “zeki” vurgusu, kadının aklıselim bir muhatap olarak görülmesini simgeler. Öte yandan, Shaw’un kitabın yayınlandığı yıl kadınlara tam seçme hakkının verilmesi (1928, aynı yasayla) üzerine duyduğu memnuniyetsizlik de kayda değerdir. Toynbee, Shaw’un kadın seçmenlerin kendileri için oy kullanmamasından “iğrenç bir hayal kırıklığı” duyduğunu belirtir. Yine de Shaw, “kadınların oy kullandıkları ilk dönemin sonunda” bile onların kendi temsilcilerini veya sosyalizm yanlısı adayları desteklememelerine şaşmıştır. Bu bakış, feminist yorumcular tarafından, Shaw’un kadının siyasete katılım beklentilerini gerçekçi bulmaması şeklinde algılanabilir.

Kitabın feminist perspektifi bakımından bir başka önemli nokta, kadınların günlük hayatındaki deneyimlere değinmesidir. Shaw, eşitlikçi bir sosyalizmde normali olarak belirttiği gelirin herkes için eşit olmasıyla, kadının ekonomik bağımsızlığına ve toplumsal statüsüne işaret eder. Ayrıca, ev yaşamı, eğitim ve çocuk yetiştirme gibi konularda da eser boyunca evrensel ilkeler önerir. Örneğin, eşit gelir dağılımı altında annelerin çocuk bakma sorumluluğunun ekonomik olarak neden bir yük olmaması gerektiği fikri, feminist açıdan da önemlidir. Shaw’un ideallerinde, kadın da erkek kadar üretime katılan, dolayısıyla ekonomik değeri eşit tutulan bir bireydir. Elbette Shaw’un üslubu zaman zaman “bana söz hakkı verdiğiniz için üstten konuşuyorum” hissi verecek niteliktedir; ancak amacı kadının özgürleşmesini değil, toplumsal eşitlik adına herkesin konumunu iyileştirmektir. Bu çerçevede eser, feminist bir manifesto olmasa da, dönemin cinsiyet eşitliği taleplerinin sosyalist bir programla nasıl bağdaştırılabileceğini göstermesi bakımından feminist bir tartışma zemini de sunar.

Sonuç

George Bernard Shaw’ın Zeki Bir Kadına Sosyalizm ve Kapitalizm Kılavuzu adlı eseri, 20. yüzyıl başı İngiltere’sinin toplumsal çalkantılarını, kadın hareketlerini ve sosyalist fikirleri bir arada ele alan özgün bir çalışmadır. Eser, sanatsal bir metin olmaktan çok, siyasi ve felsefi bir manifestoyu andırır; Shaw bu yönüyle bir oyun yazarı olmaktan ziyade öğretici bir üslup benimsemiştir. Kitapta kapitalizmin yarattığı sınıf farklılıkları ve gelir adaletsizlikleri sert bir dille eleştirilirken, ideal bir sosyalist toplum modeli detaylıca resmedilir. Shaw’un sosyalizm anlayışı, mülkiyetin kamulaştırılması ve eşit gelir ilkesi etrafında şekillenir; gelir farklılıklarının ortadan kalktığı, herkesin temel ihtiyaçlarını eksiksiz karşıladığı bir toplumu tarif eder. Bu ideali elde etmek için öne sürdüğü yöntemler her ne kadar ütopyacı bulunsa da, o dönemin entelektüel ortamında sosyalist fikirlerin zihinlerde ne denli önemli bir yere sahip olduğuna işaret eder. Shaw, eşitlikçi sosyalizmi mümkün kılmak için kapitalizmin mazur gösterdiği tüm “haklı nedenleri” birer birer deşifre eder.

Feminist bir perspektifle bakıldığında, Shaw’un eseri kadınların ekonomik ve toplumsal haklarına da yer verir. Kitapta vurguladığı gelir eşitliği, özellikle kadınların erkeklere bağımlılığını kırabilecek bir adım olarak sunulur. Öte yandan Shaw’un kendisi, feminist kampanyalara hem müttefik hem eleştirel yaklaşmış bir figürdür; kadın hakları onun için önemli olmakla birlikte, siyasette kadın kitlelerin beklenen sonuçları vermemesinden de hayal kırıklığına uğramıştır. Eserde doğrudan cinsiyetçi ifadeler bulmak mümkün değildir; aksine Shaw, tüm bireylerin eşit görülmesini savunur. Bu anlamda, sosyalist tasavvuruyla kadınların özgürleşmesi fikirlerini örtüştürerek, eserini kadınları da kuşatan bir perspektifle inşa etmiştir.

Akademik açıdan bakıldığında, Shaw’un bu kitabı sosyalizmin kapsayıcı bir savunusu olarak değerlendirilebilir. Zeki Bir Kadına Kılavuz, erken dönem sosyalist düşünce tarihi içinde, pratiğe yönelik çok az öneri içeren ama ideolojik bir rehber niteliğinde ayakta duran bir metin olarak önem taşır. Shaw’un popüler dili, zaman zaman kışkırtıcı ifadeleri ve eserdeki sayısız metafor, eseri ezber bozan bir siyasi yazı haline getirir. Eserin sonuna doğru yaptığı ütopyacı tasavvurda, piyasa temelli bakış açısının son bulduğu ve insan doğasının iyiliğinin ön plana çıktığı bir gelecek öngörülür. Bu idealist “milli umutlar”ı, Shaw’un döneminde henüz yaşanmamış olsa da, politik kavgaların altyapısını kavramak isteyenler için eşsiz ipuçları sunar. Nitekim kitabın 1937’de yeni baskılandığı dönemde Allen Lane, bu metni çağının toplumsal tartışmalarına dair en önemli eser olarak görmüş ve Pelikan kitaplar serisine ilk kitap olarak seçmiştir.

Sonuç olarak, Shaw’un Zeki Bir Kadına Kılavuz adlı eseri, erken Cumhuriyet dönemi sosyalizm tartışmalarının İngiliz versiyonunu ve bu tartışmalarda kadının konumunu mercek altına alan bir başyapıttır. Hem tarihsel bağlamı hem ideolojik içeriği incelendiğinde, metnin yalın üslubu ve kapsamlı ele alımı sayesinde sosyalist ve feminist çalışmalarda sıkça referans verilen bir kaynak olduğu anlaşılır. Shaw’un bu uzun metni, sosyalizm ve kapitalizm eleştirisini sürdüren herkes için hem değerli bir kuram hem de ilginç bir dönem tanığı olarak kalacaktır.

Kaynakça: 

  • George Bernard Shaw’ın The Intelligent Woman’s Guide to Socialism and Capitalism adlı eserinin yanı sıra aşağıdaki kaynaklardan yararlanılmıştır.
  • Alexander, J. (2015). Socialism. In B. Kent (Ed.), George Bernard Shaw in Context (pp. 230–237). Cambridge University Press.
  • Hadfield, D. A. (2015). Feminism. In B. Kent (Ed.), George Bernard Shaw in Context (pp. 215–221). Cambridge University Press.
  • Le Mesurier, L. (1929). The Socialist Woman’s Guide to Intelligence: A Reply to George Bernard Shaw. [Yayınevi bilgisi yok].
  • Shaw, G. B. (1928). The Intelligent Woman’s Guide to Socialism and Capitalism. Constable & Co.
  • Toynbee, P. (2012, 12 Ekim). Bernard Shaw’s guide to the post-crash world. The Guardian.
  • (Ersöz 2018, Warwickshire kadın hakları yazıları vb. çevrimiçi tarihî kaynaklardan alınan bilgiler.)

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.