Charles Darwin’in Otobiyografisi Üzerine Yüksek Lisans Seviyesinde İnceleme





Kitabın Adı:
Yaşamım Anı ve Mektuplarından Derlenen Yaşam Öyküsü  
Yazar             :
Charles Darwin  

Çevirmen:
Sayfa:
150 
Cilt:
Ciltsiz 
Boyut:
12 X 20 
Son Baskı:
25 Kasım, 2021 
İlk Baskı:
12 Nisan, 2018 
Barkod:
9786051716961 
Kapak Tsr.:
Kapak Türü:
Karton 
Yayın Dili:
Türkçe 
 
 
   
 
 
 
Orijinal Dili:
Almanca
Orijinal Adı:
The Autobiography of Charles Darwin 1809–1882: With Original Omissions Restored  




Charles Darwin’in Otobiyografisi Üzerine Yüksek Lisans Seviyesinde İnceleme

Giriş

Charles Darwin’ın “The Autobiography of Charles Darwin 1809–1882: With Original Omissions Restored” adlı otobiyografisi, ünlü bilim insanının ailesi için özel olarak yazdığı anılarını içerir. Darwin, bu eseri 1876–1877 yıllarında kaleme almış, ancak yayımlanması ölümünden sonra, 1887’de oğulları tarafından hazırlanmış bir kitapta, sansürlü hâlde gerçekleşmiştir. Eserin 1958’de Nora Barlow tarafından orijinal sansürsüz biçimde yayımlanması, Darwin’in gerçek düşüncelerinin anlaşılması açısından büyük önem taşır. Bu analizde Darwin’in yaşam öyküsü, bilimsel düşünce evrimi, otobiyografik anlatım dili, dini ve felsefi görüşleri, aile ilişkileri ve eserin dönemin şartları çerçevesinde nasıl değerlendirilmesi gerektiği ele alınacaktır. Ayrıca 1887 baskısındaki sansürlenen bölümler ile 1958 baskısındaki orijinal metin arasındaki farklılıklara ve bu otobiyografinin bilim tarihindeki önemine değinilecektir. Çalışma boyunca Britannica, Darwin Projesi, Victorian Web gibi akademik kaynaklar kullanılacak ve APA formatında kaynakça verilecektir.

Darwin’in Yaşam Öyküsü ve Kişisel Gelişimi

Charles Robert Darwin, 1809 yılında Shrewsbury, İngiltere’de doğmuş, zengin bir doktor ailesinin çocuğudur. Babası Robert Darwin, annesi Susannah Wedgwood’tur. Darwin’in büyükanne ve büyükbabaları endüstri ve bilim dünyasında tanınmış figürlerdi; özellikle büyükbabası Erasmus Darwin, evrimsel düşüncelere dair erken fikirler geliştirmiş bir hekim-poet idi. Annesi Susannah’ın Darwin henüz sekiz yaşındayken ölmesi üzerine, aile içinde büyükanne ve ablası Catherine Darwin tarafından yetiştirilmiştir. Çocukluğu doğa gözlemleri ve koleksiyon tutkusu ile şekillenmiş; henüz yedi yaşında, bitki tohumları toplamış ve doğaya karşı büyük bir merak geliştirmiştir.

Eğitim hayatına Shrewsbury’de başlayıp, Edinburgh Üniversitesi’nde tıp eğitimi almak için devam etmiştir. Edinburgh’daki öğrenimi sırasında, Robert Edmond Grant gibi evrimci görüşlere sahip bilim insanlarıyla tanışarak bilimsel düşünceye ilgi duymuştur. Ancak babasının beklentisi tıp okumak olmasına rağmen Darwin, klasik eğitim yöntemlerinden hoşlanmıyor ve doğa bilimleriyle daha fazla ilgileniyordu. Bu nedenle 1828’de Cambridge Üniversitesi, Christ’s College’a geçmiştir. Cambridge’de botanik ve zooloji eğitimi almış, burada Henslow gibi akranlarınca desteklenen öğretim üyelerinin yönlendirmesiyle, 1831 yılında beş yıl süren HMS Beagle yolculuğuna katılma fırsatı elde etmiştir. Bu yolculuk, genç Darwin’in bilimsel kariyerinde kırılma noktası olmuş, dünyanın dört bir yanında topladığı fosil ve bitki-hayvan örnekleri, ileride geliştireceği evrim teorisine temel teşkil etmiştir.

Darwin, evine döndükten sonra akademik çalışmalarını sürdürelecek ortam yaratmış; 1839’da kuzeni Emma Wedgwood ile evlenmiş ve bu evlilikten on çocuk sahibi olmuştur (bunlardan yedisi yetişkinliğe ulaşabilmiştir). Aile yaşantısında kendisini bilim çalışmalarına adayan Darwin, Down kasabasındaki Downe köyünde sakin bir hayat sürerken, arka arkaya önemli eserlerini kaleme almıştır. Örneğin 1859’da yayımlanan Türlerin Kökeni, biyoloji biliminin temel taşını oluşturmuş, sonraki yıllarda cinsellikle seçilim, duygu ifadesi gibi konularda diğer başyapıtları takip etmiştir. Darwin’in bilimsel yaklaşımı, doğa gözlemlerine dayalı ampirik veriler toplamaya dayanır; HMS Beagle’den döndükten sonra titizlikle notlar tutmuş, bulgularını uzun süre teorik bir çerçeveye oturtmaya çalışmıştır. Nitekim Doğal Seçilim kavramını tamamen anladığı 1858 yılında Alfred Russel Wallace’tan gelen yazıyla birlikte görüşünü açıklamış, 1859’da teorisini yayınlayarak bilime devrim niteliğinde bir katkıda bulunmuştur.

Bilimsel Düşüncelerinin Oluşumu

Darwin’in bilimsel düşünce sistemi, gençlik yıllarındaki doğa sevgisi ve çok geniş bir gözlem yelpazesine dayanır. Çocukluğunda bitki ve hayvan toplama tutkusu besleyen Darwin, bu eğilimini yetişkinliğinde derinleştirmiştir. Cambridge yıllarında Paley’nin Natural Theology (Doğal Teoloji) kitabıyla tanışarak evrende bir tasarım fikriyle büyütülen Darwin, HMS Beagle yolculuğu boyunca topladığı fosiller, coğrafi dağılım verileri ve farklı türlerin özellikleri ile bu tasarımcı-biyolog görüşünü sorgulamaya başlamıştır. Örneğin yolculuk sırasında gözlemlediği canlıların dağılımı, fosillerin farklı bölgelerde bulunması, zaman içinde türlerin sabit kalmadığı izlenimini uyandırmış; dönüş yolculuğu sonrasında bu konuları titizlikle not alan Darwin, 1838’den itibaren ampirik verilere dayalı olarak kendi teorisini geliştirmeye koyulmuştur. Darwin’in Malthus’tan (nüfus artışı üzerine) etkilenerek üreyen nüfus ve sınırlı kaynaklar arasındaki rekabet fikri, doğal seçilimin temel mekanizmasını kavramasında kritik rol oynamıştır. Dolayısıyla evrim teorisi, Darwin’in çok geniş gözlem, karşılaştırma ve spekülasyonlarla desteklenmiş zihinsel birikiminin ürünüdür.

Darwin’in bilimsel evrimi sadece biyolojiyle sınırlı kalmamış, jeoloji ve paleontoloji alanlarına da önemli katkılar sağlamıştır. Örneğin Darwin, Lyell’in jeolojik görüşlerinden esinlenerek kıyı ağaçları ve mercan resifleri üzerinde hipotezler üretmiş, Beagle’den sonra birikimlerini yazıya dökmüştür. Ayrıca bitki anatomisi ve kısır bitkiler (ordo fertilizasyon) gibi konularda da deneysel çalışmalar yapmıştır. Kısacası, Darwin’in bilimsel düşünce gelişimi, çocuklukta başlayan doğa merakıyla güçlenen bir teorik birikim ve kesintisiz gözlem ile bilgi toplamaya dayanmaktadır.

Otobiyografik Anlatım Dili

Darwin’ın otobiyografik üslubu oldukça sade ve içtentir. Kendisinin de belirttiği üzere, bu anı yazısı ailesine hitap eden, “tamamen yayınlanacağı düşünülmeyen” bir kayıttır. Darwin, yazısını “sanki başka bir dünyada ölü bir insanmış da ömrüne geriye bakıyormuş” hissiyatıyla kaleme almıştır. Bu sebeple dili akıcı ve anlaşılır olup, süslü edebi anlatım yerine dürüst bir dile öncelik verir. Kendisinin ifadesiyle, yazı için “üslup bakımından hiçbir çaba sarf etmediğini” söylemesi, anlatımın ne kadar doğal olduğunun göstergesidir. Ayrıca Darwin, metni kronolojik bir sıra izleyerek, çocukluk anılarından başlayıp bilimsel keşiflerine dek bir hatıra defteri formatında aktarmıştır. Bu samimi anlatımda mizah ve öz eleştiri de yer alır: çocukluk yalanlarını ve yaramazlıklarını çekinmeden itiraf etmekten kaçınmamıştır. Anlatımda bilimsel terimler minimal düzeyde kullanılır; örneğin HMS Beagle gezisindeki gözlemlerini anlatırken bile teknik detaylara girmeden genel izlenimlere odaklanır. Darwin’ın üslubunda açıklık ve yalınlık ön plandadır; gereksiz süslemeleri eleştirip “anlatımda gereksiz olan her kelimeyi atması gerektiğini” söyleyen bir yaklaşımı benimsemiş olması, yazısına da yansımıştır. Özetle, Darwin’ın otobiyografisindeki dil, kişisel ve mütevazı bir ton taşır; olayları objektifçe aktarır ve geçmişine dönüp bakarken duygusal dalgalanmalardan çok nesnel gözlemlerini önceler.

Darwin’in Dini ve Felsefi Görüşleri

Darwin’in dini görüşleri yaşamı boyunca derin bir değişim geçirmiştir. Çocukluğunda Anglikan Kilisesi’ne mensup bir ailede büyüyen Darwin, Beagle yolculuğu sırasında Hristiyan inancına bağlı olduğunu belirtmiş, kıta gezisinin başında İncil’den alıntılar yapacak kadar tutucuydu. Ancak zamanla Kur’an-ı Kerim değil, İncil’deki Çıkış ve Yaratılış hikayeleri gibi tevrat unsurları üzerinde düşünerek, kutsal metinlerdeki tutarsızlıkların farkına varmıştır. Darwin, örneğin Yaratılış efsanesinde gökkuşağı ve Babil Kulesi gibi “açıkça gerçek olmayan” öğelere dikkat çekmiş, Tanrı’yı intikamcı bir figür olarak tasvir eden anlatımların güvenilir olmadığını yazmıştır. Zamanla Darwin, “en açık delillerin bile aklî bir insanı mucizelere inandırmaya yetmeyeceğini” düşünerek Hristiyanlık inancını sorgulamaya başlamıştır. Kendi ifadeleriyle, Batı dünyasında yaygın olan diğer birçok “sahte din”in benzer hızla yayıldığını gördüğünde, Hristiyanlığın tek doğru dini olduğuna dair inancı sarsılmıştır. Bu süreç sonucunda Darwin, “yavaş bir hızla, ama sonunda tam olarak” Hristiyanlığa olan inancını kaybettiğini yazar. Kendisinin ifadesiyle, “inanmama” hali üzerinde uzun süre üzüntü duymadığından ve kararından zerre şüphe etmediğinden bahseder.

Darwin’in şüpheleri sadece bilişsel değil ahlaki nedenlerle de şekillenmiştir. O, özellikle “cehennem” fikrini ahlaken kabul edilemez bulmuş, çocukluğundan beri inancını sürdürmeye çalışmasına rağmen, ölülerin ebedî acıyla cezalandırılması doktrinini “lanetli” (damnable) olarak tanımlamıştır. Ayrıca yaşamın çektiği acılar ve doğadaki acımasızlık Darwin’i derinden etkilemiştir. Türlerin doğal seleksiyonla ortaya çıktığını kavradığında, evrendeki sonsuz kanunlara dayalı acı ve yaşam mücadelesinin iyice anlaşılır hale geldiğini, bu durumun Allah’ın müdahalesine gerek kalmadığını vurgulamıştır. Nitekim otobiyografisinde “tüm organların rastlantısal yasalardan geliştiğini” düşündüğü için Paley’in tasarım argümanını reddettiğini ve doğadaki düzenin tamamen yasalara bağlı olduğunu belirtmiştir. Kendisini “ateist” olarak görmediğini, daha ziyade bilginin sınırını kabul eden bir agnostik olarak tanımlamış; T.H. Huxley’in kullandığı bu terimi benimsemiştir. Sonuç olarak Darwin, yaşamının ileri dönemlerinde dine olan inancını terk etmiş; bu dönüşümü “ağırbaşlı bir şekilde aileye yazdığı otobiyografide” açıklarken, özel mektuplarda ve otobiyografisinde dini görüşlerine dair net ifadelere yer vermiştir.

Ailesiyle İlişkileri

Darwin için aile, hayatının merkezi olmuştur. 1839’da ilk kuzeni Emma Wedgwood ile evlenen Darwin, bu evliliği boyunca ona büyük sevgi ve saygı beslemiş; Emma’nın derin Hristiyan inancı ile Darwin’in bilimsel şüpheciliği evliliklerinde belirli gerilimlere yol açsa da, birbirlerine karşı anlayış içinde olmuşlardır. Evliliğin meyvesi olarak dünyaya gelen on çocuk, Darwin’in hayatında hem neşe hem de hüzün kaynağıdır. Üç çocuğunu erken yaşta kaybetmiş olan Darwin, bu acıyı duygusal olarak yoğun bir biçimde yaşamıştır. Kız çocukları Henrietta ve Anne, babasının eserlerinin editörlerine yardım etmiş; özellikle Henrietta, Darwin’in yayın süreçlerine katkı sağlayan isimlerden biri olmuştur. Öte yandan Darwin’in aile içinde mizaha ve sevgiye verdiği önem, günlük yazışmalarında ve anılarında görülür. Otobiyografisinin başında çocukluk anılarını canlandırırken “sadece dört yaşını biraz geçmişken plajda denize gittiği tatili” bile net bir şekilde hatırladığını yazması, içtenliğinin ve aile ilişkilerine verdiği değerin bir işaretidir. Francis Darwin’un belirttiği üzere, otobiyografi “eşi ve çocukları için” kaleme alınmıştır; bu nedenle içsel düşünceler ve aileye ait özel anılar metnin ana yapısını oluşturmuştur. Ancak bu mahrem anlatım tarzı, bazı düşüncelerin aile huzuru adına metinden çıkarılmasını da beraberinde getirmiştir (örneğin çocuklarına dinî inançlarını aktarmamak için iki uyarıcı pasaj çıkarılmıştır). Genel olarak Darwin, ailesine bağlı ve sorumluluk sahibi bir baba-evlattır; ailesi için yazdığı bu eser de onun duygusal dünyasının kapılarını okuyucuya açar.

Dönem Bağlamında Darwin

Darwin’in yaşamı ve otobiyografisi, 19. yüzyılın ortaları Viktorya dönemi İngilteresi’nin bilimsel ve kültürel atmosferi içinde değerlendirilmelidir. Bu çağda İngiltere büyük bir imparatorluk haline gelmiş; sanayi devrimi bilimsel ilerlemeyi hızlandırırken, toplumda geleneksel Hristiyanlık hâlâ güçlü bir etkiye sahipti. Darwin’in evrim teorisi, 1859’da yayımlandığında bilim ile din arasında yoğun tartışmalar başlatmış; birçok çevre onu “dogmatik bir dönemin sonunu işaret eden” bir dönüm noktası olarak görmüştür. Bununla birlikte, Darwin de sosyal ve bilim insanları da bu tür çatışmalardan çekinmiş, inanç konusu çoğunlukla özel mektuplarda kalmıştır. Darwin’in otobiyografisi yazarken “kendini sadece ailesine ve yakın çevreye açıklama amacı taşıdığı” bilinmelidir. Bu nedenle, eseri dönemin yayımlanmış bilimsel yapıtları kadar genel okuyucuya yönelik olmayan, oldukça kişisel ve seçilmiş bir belge olarak düşünmek gerekir. Öte yandan Darwin’in teorisi, kısa sürede bilim dünyasında büyük etki yaratmıştır. 1860’lardan itibaren Darwin’in doğal seçilim fikri giderek daha fazla kabul görmüş; 20. yüzyılda modern sentetik evrim kuramının oluşmasıyla evolüsyon biyolojisi tüm yaşam bilimlerinin temel bir açıklaması haline gelmiştir. Bu bağlamda Darwin, hem çağının ruhunu yansıtan yenilikçi bir düşünür hem de sonraki kuşakların bilimsel anlayışını derinden etkileyen bir figür olmuştur.

Sansürlenmiş Kısımlar ve Orijinal Versiyon

Darwin’in otobiyografisinin ilk yayımlanan nüshasında bazı bölümler çıkarılmıştır. Francis Darwin’un editörlüğündeki 1887 tarihli Life and Letters baskısında, özellikle Darwin’in dinî konulara yönelik eleştirel görüşleri sansürlenmiştir. Francis Darwin, bu kararı “kendi eşine ve çocuklarına yönelik kişisel bir anlatı olduğu için bazı bölümlerin çıkarılmasının gerekli olacağı” gerekçesiyle açıklamıştır. Ne yazık ki sansür edilen kısımlar metin içinde hiçbir şekilde işaretlenmemiştir, böylece okurlar Darwin’in hangi detaylarının çıkarıldığını sonradan anlayamamıştır. 1958’de Nora Barlow tarafından yayımlanan orijinal versiyon ise bu eksikleri tamamlamıştır. Barlow’un edisyonunda Darwin’in 1880’lerde kaleme aldığı bölümler tam metin olarak eklenmiş ve “sansürsüz” olarak sunulmuştur. Örneğin Darwin’in “Hristiyanlığı nihayetinde terk ettiğini” yazdığı satırlar ve “ebedi cezalandırma doktrininin lanetli bir öğretiden başka bir şey olmadığını” belirttiği ifadeler bu baskıda ortaya çıkmıştır. Ayrıca Barlow, metne açıklayıcı dipnotlar ve kronoloji ekleyerek metnin tarihsel bağlamını güçlendirmiştir. Bu farklar, eserin kitaplarda veya makalelerde kullanılan versiyonuna göre çok daha açık ve dürüst bir portresini sunar; yayıncı düzenlemesi olmaksızın Darwin’in asıl anlatımına ulaşmamızı sağlar.

Darwin’in Bilim Tarihindeki Konumu

Charles Darwin, hayatı boyunca yaptığı çalışmalarla bilim tarihinde önemli bir dönüm noktası oluşturmuştur. Evrim kuramını açıkladığı Türlerin Kökeni (1859) adlı eseri, modern biyolojinin temelini atmış ve tüm türlerin ortak atadan geldiği fikrini kanıtlarıyla ortaya koymuştur. Darwin, doğa bilimlerinin Darwinizmi olarak adlandırılan bu görüş ile biyoloji, ekoloji, genetik ve paleontoloji gibi alanları birleştiren kapsamlı bir teori sunmuştur. Life and Letters kitabı [13†L444-L449] Darwin’i “insan tarihinin en etkili figürlerinden biri” olarak tanımlar. Gerçekten de, bilim insanları arasında Darwin’in konumu Evrenin sırlarını açığa çıkaran kuramcı mertebesindedir; Westminster Abbey’de gömülü olması bile resmi bir onurdur. 1870’lerden itibaren evrim teorisinin biyolojiye egemen görüş haline gelmesi, Darwin’in mirasının kalıcılığını göstermiştir. Günümüzde biyolojide kullanılan canlı çeşitliliği, fosil kayıtları ve genetik kanıtlar Darwin’in kuramıyla tutarlıdır ve onun evrimi açıklayan ilk büyük kuramcı olduğu kabul edilmiştir. Bilim tarihi açısından Darwin, Galileo ve Newton gibi büyük düşünürlerin yanında, yerine göre bir «zamanın paradigma değişimini» başlatan figürlerden biri olarak anılır.

Otobiyografinin Modern Biyografi Anlayışına Katkısı

Darwin’in otobiyografisi, bilim insanı biyografilerinin gelişimine de katkıda bulunmuştur. 19. yüzyıl sonlarında, bilim insanlarının yazdığı otobiyografik eserler nadirdi; Darwin’in ailesi için yazdığı bu içten kaydın yayımlanması, sonraki dönemlerde bilim insanlarıyla ilgili biyografilerin hazırlanmasında yeni bir yaklaşım benimsenmesine ilham vermiştir. Özellikle Nora Barlow’un sansürsüz baskısı, biyografi editörlüğünde “yazarın niyeti ve orijinal metne sadakat” ilkelerinin önemini vurgulamıştır. Darwin’in yazısını kesip biçen Francis Darwin’un aksine, Barlow metindeki tüm bölümleri okuyucuyla paylaşmış; bu yöntem günümüzde tarihçilerin ve biyografi yazarlarının otantik kaynaklara ne kadar değer verdiklerini gösterir. Ayrıca Darwin’in otobiyografik anlatımı, daha sonraki biyograflar tarafından örnek alınmıştır: Karşılaştırmalı ve çok kaynaklı biyografi anlayışı geliştirirken, temel fikir ve ruh hâlini anlamak için bu tür birincil kaynakların kullanılması yaygınlaşmıştır. Sonuç olarak, Darwin’in otobiyografisi, bilim insanının düşünce gelişimini ilk kişi ağzından belgeleyen erken örneklerden biridir ve modern biyografi yazımına insanî-entelektüel profili ön plana alan bir anlayış kazandırmıştır.

Sonuç

Charles Darwin’ın otobiyografisi, hem yaşam öyküsünü hem de düşünce evrimini doğrudan kendisinden aktaran değerli bir belgedir. Yazarın içten anlatımı, dönemin bilimsel-dini çatışmalarıyla örülü atmosferde bile cesurca kendi gelişimini kaydeder. Sansürlenen kısımların geri kazanılmasıyla gördüğümüz tam metin, Darwin’in inanç ve felsefeyle ilgili dürüst itiraflarını içerir ve bilim tarihçilerine onun zihniyetini daha doğru değerlendirme imkânı tanır. Otobiyografi, Darwin’in hem kişisel hem de bilimsel evrimini gözler önüne sererken, modern biyografya anlayışına da otobiyografik söylemin ve editörlüğün önemini gösteren bir örnek olarak katkıda bulunmuştur. Darwin bilim tarihindeki yeri tartışılmaz olsa da, kendi kaleminden yaşamının anlatımının aydınlattığı noktalar, onun mirasını daha da zenginleştirmiştir.

Kaynakça 

  • Desmond, A. J. (2025). Charles Darwin. Encyclopædia Britannica. Retrieved from https://www.britannica.com/biography/Charles-Darwin
  • Darwin, C. R. (1958). The autobiography of Charles Darwin 1809–1882: With original omissions restored (N. Barlow, Ed.). London: Collins.
  • Darwin Correspondence Project. (n.d.). What did Darwin believe?. University of Cambridge. Retrieved from https://www.darwinproject.ac.uk/commentary/religion/what-did-darwin-believe
  • Landow, G. P. (n.d.). Charles Darwin’s views of religion: his agnosticism and his reasons for rejecting Christianity. Victorian Web. Retrieved from https://www.victorianweb.org/victorian/science/darwin/religion2.html
  • Landow, G. P. (n.d.). Charles Darwin’s autobiography (Chapter II). Victorian Web. Retrieved from https://www.victorianweb.org/science/darwin/darwin_autobiography.html

  •  

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.