Homeros’un Dünyasında Mit, Tarih ve Toplum: Vidal-Naquet Üzerine Akademik İnceleme
Kitabın Adı:Homeros’un Dünyası Yazar :Pierre Vidal-Naquet
Çevirmen:Sayfa:136 Cilt:Ciltsiz Boyut:13,5 X 21 Son Baskı:02 Ocak, 2024 İlk Baskı:02 Ocak, 2024 Barkod:9786254498954 Editör:Kapak Türü:Karton Yayın Dili:Türkçe Orijinal Dili:Fransızca Orijinal Dili:İngilizce Orijinal Adı:Le monde d’Homère
Homeros’un Dünyasında Mit, Tarih ve Toplum: Vidal-Naquet Üzerine Akademik İnceleme
Giriş
Pierre Vidal-Naquet (1930–2006), 20. yüzyılın önde gelen Fransız antik tarihçilerinden ve Yunan dili-edebiyatı uzmanlarından biridir. Hem bilimsel çalışmaları hem de Cezayir Savaşı’ndaki insan hakları savunuculuğu ile tanınmıştır. Le Monde d’Homère (2000) adlı eseri, Vidal-Naquet’in Homer geleneğine yönelik kapsamlı tarihsel analizini sunar ve geniş bir okuyucu kitlesini İlyada ile Odysseia’yı yeniden değerlendirmeye teşvik etmeyi amaçlar. Eserin önsözünde yazar, tutkusu olan Homeros metinlerini olabildiğince geniş bir kitleyle paylaşma niyetinden söz eder ve iki destanın oluşum sürecini, tarihsel ve coğrafi bağlamlarını kısaca özetler. Vidal-Naquet, yarım yüzyılı aşkın süredir Yunan mitolojisi ve antik toplum araştırmalarına adanmış bir tarihçi olarak, okuyucuya Homeros’un dünyasını “haritalandırır”, trajik savaş anlatılarını ve kahramanlık anlayışını açıklığa kavuşturur. Homeros’un Dünyası Türkçe çevirisinde (Devrim Çetinkasap çevirisi, 2024) da belirtildiği gibi, yazar; savaş alanlarını, olay mekânlarını ve kahramanların yolculuklarını betimleyerek, demokratik toplumun ilk izlerini Homeros’un diliyle açıklamaya çalışır; özgür yurttaşlar ile köleler, Yunanlar ile “barbarlar” ve insanlar ile tanrılar arasındaki ilişkileri inceler. Bu inceleme yazısında, Vidal-Naquet’in Le monde d’Homère kitabının temel bulguları ele alınarak, Homerik destanların içeriği (mitolojik zaman ve tarihsel bellek, savaş, kahramanlık, tanrısal müdahale), destanlarda betimlenen antik Yunan toplumu (sosyal hiyerarşi, mülkiyet, misafirperverlik, öç, onur), siyasal-ekonomik boyutları ve Vidal-Naquet’in tarihselci yorumu ile yapısalcı/mitolojik yaklaşımlar arasındaki farklar kapsamlı biçimde tartışılacaktır.
Teorik Çerçeve
Homer çalışmalarında farklı yaklaşımlar öne çıkar. Vidal-Naquet, metinleri tarihsel bir bağlam içinde yorumlama eğiliminde olmuştur. Bu tarihselci yaklaşım, “Paris Okulu”nun diğer üyeleri Jean-Pierre Vernant ve Marcel Detienne’in mitolojik/yapısalcı analizlerinden ayrılır. Vernant ve yapısalcılar, Homeros’u, yapısal ikilikler ve sembolizmler üzerine kurulu bir mit sistemi olarak inceler; Destanlardaki tanrılar, kahramanlar ve ritüeller arasındaki karşıtlıklar üzerinden derin anlamlar arar. Vidal-Naquet ise tam tersine, metinleri dönemin toplumsal kurumları, siyasal düzeni ve tarihsel olaylarla ilişkilendirir. Dabdab Trabulsi’nin de belirttiği gibi, “Vidal-Naquet sıklıkla bunların arasında en ‘tarihçi’ olarak sunulmuştur; J.-P. Vernant ise bu nitelemeden kaçınmıştır”. Bu bağlamda Vidal-Naquet’in yorumu, Homeros’un anlattığı öyküleri antik dünyanın gerçeklikleriyle örtüştürmeye çalışır. Yapısalcı yaklaşımlar ise Homeros’taki düzen motifleri ve mitoloji unsurlarının evrensel veya toplumsal işlevlerini vurgular. Vidal-Naquet’in bakışı, analizi tarihsel belgeler, arkeolojik bulgular ve hatta Rönesans’tan modern dönem düşünürlerine kadar uzanan kültürel yansımalar üzerinden genişleterek Homerik dünyayı anlamlandırmaya odaklanır. Bu çalışmada Vidal-Naquet’in tarihselciliği baz alınırken, yapısalcı ve mitolojik okumalara da değinilerek farklı yorumlar karşılaştırılacaktır.
Homeros’un Dünyası: Mitolojik Zaman ve Tarihsel Bellek
Vidal-Naquet, İlyada ve Odysseia’yı sadece mitolojik anlatılar olarak değil, aynı zamanda tarihsel belleğin izlerini taşıyan metinler olarak ele alır. Homeros’un sefer ve savaş betimlemeleri, Tunç Çağı Yunanistan’ıyla örtüşen izler taşır. Örneğin, Homeros destanlarındaki Truva’nın konumu günümüz Türkiye’sinde Hisarlık tepesiyle ilişkilendirilmekte, pek çok tarihçi Homeros’un Yunanistan tasvirinin Tunç Çağı (Miken) uygarlığına ait olduğunu değerlendirmektedir. Gerçekten, Ulysses’in gezileri ve İlyada’daki kahramanların geçtikleri yerlerin birçoğunda, Miken kültürüne ait arkeolojik kalıntılar bulunmuştur. Vidal-Naquet’e göre Homeros, on iki yıl süren Truva Savaşı’nı anlatırken, çevresindeki sözlü geleneği yansıtarak gerçek olaylardan da izler taşımış olabilir. Heinrich Schliemann’ın 1870’te Troya ve Miken’e yaptığı kazılar da Homeros’un metinlerini tarihsel gerçeklikle ilişkilendirme çabasının bir parçasıdır; Schliemann, İlyada’nın anlatısının tarihsel bir gerçekliği gösterdiğine inanarak Troya’da Priamos hazineleri, Mykene’de altın maske gibi öğeler keşfettiğini iddia etmiştir. Buna karşılık, Vidal-Naquet homerosik metni tamamen tarihi bir tanıklık olarak değil, zaman içinde kırılmalar yaşamış bir sözlü-gelenek ürünü olarak görür; mitolojik unsurları tarihsel bir çerçevede değerlendirir ve metnin arka planında yatan tarihsel hafızayı sorgular. Özellikle Odysseia’da geçen “insanlık” teması, Homeros’un kahramanlarının olağanüstü sınavları aracılığıyla insan olmanın ne demek olduğunu tartışmaya açar. Bu çerçevede Vidal-Naquet, “homerosik insan”ı tahıl yiyen (tarımcı) olarak tanımlar; örneğin dönemin düşüncesinde toprak, bereket ve tarım İlyada’daki “insanî dünya”nın temelidir.
Savaş, Kahramanlık ve Tanrısal Müdahale: Vidal-Naquet, İlyada’yı “savaş destanı” olarak yorumlar. Yazar, savaşı soylu bir ölüm ve kahramanca bir mücadele olarak betimler; buna göre eski Yunan düşüncesinde savaş “güzel ölüm” (belle mort) ideolojisiyle yüceltilmiştir. İlyada’da ölüm, ölüm sonrasıyle birlikte onurlu bir son bekler; tüm bunlar da bir kültürel-tarihsel bilinç çerçevesinde ele alınır. Vidal-Naquet özellikle aristeia kavramını vurgular: kahramanların öfkeye kapıldığında edindikleri aşırı güçle öne çıktığı ve düşmanları biçtikleri sahneler (örneğin Achilles’in Patroklos’un intikamı için sergilediği aristeia) Homeros toplumundaki onur anlayışına işaret eder. Öte yandan, destanlarda tanrılar sürekli olarak sahnede yer alır ve çatışmaları insanoğlunun siyasi hesapları gibi etkiler; Athene ile Apollon’un farklı tarafları desteklemesi buna örnektir. Vidal-Naquet, Homeros’u mitolojiye düğümlenmiş bir din adamı değil, seyirciyi etkilemeye çalışan bir aêd (şair/ozan) olarak görür; tanrılarla ilgili betimlemelerde yeri geldiğinde ince bir ironi kullandığını not eder. Nitekim İlyada’nın üçüncü kitabında Paris–Menelaos düellosu tanrısal oyunlarla kesintiye uğrar; Aphrodite, uygun düştüğünde Paris’i kılıç darbelerinden kurtararak “sevgi savaştan daha kutsaldır” mesajı verir. Vidal-Naquet’e göre bu tür müdahaleler, sadece destanın akışını değiştirmekle kalmaz, aynı zamanda antik Yunan düşüncesinde tanrı–insan ilişkilerinin sosyal düzen yansıtmalarına da işaret eder. Örneğin yazar, İlyada’da Zeus’un tanrıları topladığı meclisi, Homeros’un bildiği insan kurumlarının bir yansıması olarak yorumlar.
Odysseia’nın kahramanlık anlayışı ise farklıdır: Vidal-Naquet’a göre bu destanda asıl erdem kahramanın akıl ve insanî değerleriyle ilişkilidir. Odysseia, genel olarak “barış destanı” olarak görülür; İlyada’nın aksine sonu, Athena’nın iki tarafı uzlaştırdığı bir barışla biter. Hikâye boyunca Ulysses’in hayatı, gurbette karşılaştığı engelleri aşması ve insan olarak kalma sınavları etrafında döner. Vidal-Naquet, Ulysses’in yarı tanrısal yardımlar karşısında bile zaman zaman acizlik ve ölüm gerçeğiyle yüzleştiğini belirtir; örneğin, Odysseus’un kaderinin Tanrıça Athena tarafından belirli bir süre barış içinde yaşamak olduğu, onun “ölümü uzak ve huzurlu” bir ortamda karşılayacağı Kehanetçiler tarafından bildirilmiştir. Tüm bunlar, Odysseia’nın hırs, sadakat ve insanî değerler merkezli bir trajedi olduğunu gösterir.
Antik Yunan Toplumu
Vidal-Naquet, İlyada ve Odysseia’daki toplumsal yapıyı ayrıntılı biçimde inceler. Homeros dünyası, Aristokrasi ile halk kitleleri arasında çok katmanlı bir hiyerarşi barındırır. Yazar, destanları demokratik toplumun ilk izlerini gösteren bir bağlamda değerlendirir: Homeros, özgür yurttaşlar ile köleler, Yunanlar ile “barbarlar” (özgür konuşmayan halklar) ve insanlar ile tanrılar arasındaki ilişkileri ortaya koyar. Vidal-Naquet’e göre mitolojik destanlarda bile bu sınıf farklılıklarının izleri görülür; örneğin İlyada’da hem krallar (Priamos, Agamemnon) hem de anıtsal öneme sahip sıradan bireyler (bayramcı askerler, köylüler) vardır. Galhac’ın özetinden öğrendiğimize göre Vidal-Naquet, eserinde toplumun tüm bileşenlerine eğilir: kadınlar, gençler ve yaşlılar (s.91–108), krallar ve aristokratlar ile anonim kitle (thete’ler, köleler, dilenciler, zanaatkârlar) ayrı bölümlerde ele alınır. Bu analizde homerosik toplumda “dünya erkektir” vurgusu yapılır; örneğin Athenai demokratik sisteminde kadınların oy hakkı yoktur ve Homeros döneminde kadın figürleri genelde birkaç ana karakterle sınırlıdır. İlyada’da sadece Helen gibi önemli kadın figürleri görülürken, Odysseia’da Penelope, Kalipso, Kirke gibi kadın karakterlerin aile ve misafir ilişkileri (xenia) çerçevesinde daha aktif rol oynadığı ifade edilir. Vidal-Naquet bu farkı, destanların muhtemelen farklı dönem ve dinleyici kitleleri için yazılmış olabileceğinin bir yansıması olarak değerlendirir.
Sosyal mülkiyet ve ekonomi konuları da Vidal-Naquet’in ilgi alanındadır. İlyada’da kahramanlar arasındaki servet paylaşımı, hediye değişimi (damn for damn) şeklinde düzenlenmiştir; saldırganlıklara barış teklifleri getirilirken bile hediyelerle anlaşma önerilmiştir. Vidal-Naquet’e göre Homeros dünyasında para henüz yoktur; üretim-takas ekonomisi ağırlıklıdır. Örneğin Miken dönemi mitolojisindeki Lemnos Adası’nın İlyada metninde şarap ihraç ettiği ve savaş esirlerinin köle olarak satıldığı kayıtlarından çıkarılmaktadır. Yazar, Odysseus’un Kiklop diyarında tüccar mı korsan mı olduğunun sorgulanmasının dahi ticaretin meşruiyetine işaret ettiğini vurgular. Ekonomik ilişkilerde mübadele değeri olarak belki gemi, silah veya köleler kullanılmış, fakat hepsinin ortak değeri “insanlık onuru” çerçevesinde ölçülmüştür.
Misafirperverlik ve Onur Kültürü: Vidal-Naquet için xenia (konukseverlik) iki destanın da merkezindedir. Şöyle ki, Homeros kahramanları “ekmek yiyen” (tarıma dayalı) toplumun bir parçası olarak misafire saygı göstermeyi bir erdem sayar. Örneğin Odysseia boyunca tehlikeli karakterlerden bile misafirperver bir tutum beklenir; bu bekleyişi Vidal-Naquet insanlık onuru olarak değerlendirir. Destanlarda misafirperverliğin ihlal edilmesi—Kyklop Polyphemos’un misafirlere şiddet uygulaması, Laistrygonların Odysseus’un yolcularını yemek istemesi gibi olaylar—toplumun ortak değerlerine açık ihlaller olarak yorumlanır. Vidal-Naquet, Phemius ve Eumeus gibi hizmetkârların Ulysses’e sadakati örneğinde olduğu gibi, köle veya serf konumundaki bazı kişilerin bile onur ve sadakat anlayışıyla eylemleri toplumsal hiyerarşiyi gölgeler. İlyada’daki aristeia kavramı ve timē (onur) anlayışı, hem Aşil ile Hektor’un şanlı ölümü hem de Odysseus’un İthaka’ya dönüşünde şerefli davranışlarıyla örneklenir. İlyada sonunda Priamos’un Aşil’den oğlunu geri istemesi ve Aşil’in hüznünü bir yemek sofrasında paylaşması töresi, yıkıcı savaşa rağmen “insanlığın sütü”nü (Shakespeare’dan ödünçle “le lait de la tendresse humaine”) gösteren bir onur ritüeli olarak okunur. Vidal-Naquet’e göre Homeros, bu sahnede düşmanlıkların arkasında bile ortak insanî değerler olduğunu vurgulamaktadır. Sonuç olarak, destanlardaki intikam ve öç kültürü (Aşil’in Patroklos’un intikamını alışı, Odysseus’un Suitor’lara hesap sorması) adalet ve onur beklentileri ile sıkı sıkıya bağlıdır ve bu sosyal kodlar Vidal-Naquet’in analizinde tarihselleştirilir.
Siyasal ve Ekonomik Boyutlar
Vidal-Naquet’in yorumunda Homeros’un dünyası, henüz şehir-devlet öncesi (pre-polis) bir toplumun izlerini taşır. Yazar, Truva Savaşı öncesindeki Yunanistan’ın görece merkeziyetçi krallıklardan oluştuğunu, yavaş yavaş kabile meclisleri ve aristokratik paylaşımlar biçiminde polise evrildiğini öne sürer. İlyada’da tanrıların kura ile evreni paylaştığı söylenmesi ve Zeus’un tanrı meclisini toplaması, yazarın gözünde erken dönemde “şans/kura ile makam belirleme” fikrinin (arkaik Atina demokrasisinde kurulması) sembolik bir yansımasıdır. Öte yandan, Odysseia’da Ithaka krallığı, ailenin danışma meclisi ve usul düzenlemeleriyle geçiş toplumuna işaret eder. Vidal-Naquet, Achilles’in Hades’te “ölmüş bir kral olmaktansa yeryüzünde yoksul bir köylünün hizmetinde bir thete (en alt sınıf yurttaş) olmayı” tercih ettiğini söyleyen ünlü cevabını (S. XI) analiz eder. Bu cevap, kral olmanın bile ölümden sonra değersiz kaldığına ve gerçek egemenliğin yaşamla ilgili sosyal ilişkilerde yattığına işaret eder. Öte yandan Ulysses’in hem kral hem yoksul dilenci olarak geçirdiği maceralar, Homerosik toplumun “toplumsal merdiveninin” iki ucunu deneyimleme aralığını gösterir. Vidal-Naquet, bu uç deneyimin İlyada’da savaş meydanı eksenli hiyerarşinin (savaşta şöhret kazanan asilzâdeler) sadece bir yansıması olduğunu, gerçekte toplumun dinsel ve askeri erkten esnek bir şekilde beslendiğini belirtir.
Ekonomik açıdan, Vidal-Naquet antik dünyada paranın henüz yaygınlaşmadığını, ilişkilerin hediye ve hizmet alış-verişine dayandığını vurgular. İlyada’da hediyelerle kazanılan prestij, Odysseia’da konukseverliğin ödüllendirilmesi gibi örneklerle Homerosik ekonomi “paylaşım ekonomisi” olarak yorumlanır. İlyada’daki dönüm noktası olaylarından biri, Odysseia’daki Polyphemos karşılaşmasının “tüccar mı yoksa korsan mı?” tartışmasıdır: Vidal-Naquet, korsanlığın o dönemde olumsuz bir terim olmadığını, hem ticaretin hem de deniz akınlarının “doğal” karşılandığını not eder. Demek ki “değer” kavramı henüz para ile belirlenmiyor; mülk ya da armağan, topluluğun ortak değer sistemi içinde değiş tokuş ediliyordu. Vidal-Naquet’e göre bu sistemin evrimi, erken arkaik dönemde sikke basımının (M.Ö. 6. yy) başlamasına kadar sürmüştür.
Eleştirel Tartışma: Tarihselci ve Yapısalcı Yaklaşımlar
Vidal-Naquet’in tarihselci yorumu ile Homeros’a ilişkin yapısalcı/mitolojik okuma biçimleri arasında belirgin farklar vardır. Yapısalcı yaklaşımlar (örneğin Jean-Pierre Vernant ve Marcel Detienne) Homeros’u bir uygarlık zihniyeti ve mitolojik yapılar bütünü olarak görür; tanrılar, kahramanlar ve ritüeller arasındaki karşıtlıkları (insan vs tanrı, hayat vs ölüm gibi) çözümleyerek evrensel ya da psikolojik anlamlar ararlar. Vidal-Naquet ise Homeros’u antik dönemin sosyal ve siyasal gerçekliğine ait belgeler olarak ele alır. Bu farkı Dabdab-Trabulsi’nin çalışması da teyit eder: “Vidal-Naquet, söz konusu ekolün içinde sıklıkla en ‘tarihçi’ olarak sunulmuştur; J.-P. Vernant ise bu nitelemeden kaçınmıştır”. Yapısalcı okuma, Homeros’u daha çok mitolojik evrende dolaşan soyut bir zihniyetin ürünü sayarken, Vidal-Naquet Homeros’un destanlarını dönemin toplumsal kurumlarına, mülkiyet ve güç ilişkilerine, birey-sınıf dinamiklerine dayandırır. Örneğin, yapısalcılar Odysseia’daki sirenleri “eril/feminen çekicilik” temsili olarak yorumlarken; Vidal-Naquet bu ve benzeri örnekleri antik Yunan’ın yolculuk ve yabancılık deneyimi bağlamında ele alır. Mitolojik yaklaşımda Homeros’un tanrılarını çok tanrılı dinin bir yansıması olarak okumak ilginç görülürken, Vidal-Naquet bu betimlemeleri dönemin gücün meşruiyeti tartışmalarıyla ilişkilendirir. Sonuç olarak, Vidal-Naquet’in tarihi kanıt ve mantık temelli metodolojisi, yapısalcı analizlerin izlediği mitoloji odaklı okumayı, “bağlam dışı” bulur. Bu eleştirel tartışma, çalışmamızın önceki bölümlerinde ele alınan temaların (savaş, toplum, siyaset) farklı yorumlarını ortaya koyacaktır.
Sonuç
Pierre Vidal-Naquet’nin Le monde d’Homère kitabındaki tarihsel bakış, Homeros destanlarına antik Yunan düşüncesi ve tarih bilinci açısından derinlik kazandırır. Vidal-Naquet, İlyada ve Odysseia’nın yalnızca mitolojik metinler olmadığını; dönemin toplumsal yapısını, siyasî mücadelelerini ve ekonomi ilişkilerini yansıtan belgesel bir değer taşıdığını savunur. Bu yaklaşıma göre, İlyada ve Odysseia, Batı edebiyatının doğuşu sayılan epik gelenek içinde “trajedi” ve “komedi” olanaklarını keşfeden öncü eserlerdir. Roman ya da tiyatronun temellerini atan bu destanlar, savaş, ölüm, güç ve adalet gibi temel insanî temaları vurgulayarak sonraki düşünce sistemlerine ilham vermiştir. Vidal-Naquet’in tarihsel okuması, Homeros’un Batı entelektüel mirasındaki rolünü yeniden vurgular; böylece antik Yunan toplumu, mitolojinin ötesinde daha somut bir gerçeklik olarak tarihe geçirilir. Eser, Homeros okumalarını tarihsel perspektifle zenginleştirir ve bu destanların Antik Yunan düşünce dünyası ile tarih yazımı üzerindeki önemini gözler önüne serer.
Anahtar Kelimeler: Pierre Vidal-Naquet; Homeros; İlyada; Odysseia; Antik Yunan toplumu; tarihçilik; yapısalcılık; mitoloji.
Kaynakça (APA 7)
- Galhac, S. (2003). Pierre Vidal-Naquet, Le Monde d’Homère. Revue des Études Grecques, 116(2), 340-348.
- Trabulsi, J. A. D. (2009). Structuralisme et Grèce ancienne : autour du problème du changement historique. L’Antique et le Contemporain, ISTA 1135, 49-90.
- Vidal-Naquet, P. (2000). Le Monde d’Homère. Paris: Perrin.
- Jaury, V. (2020, 19 Mart). Homère, encore et toujours. Transfuge, (111).
- Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları. (t.y.). Pierre Vidal-Naquet (1930–2006) [Biyografi] (E. Çetinkasap, Çev.). İş Bankası Kültür Yayınları.
Leave a Comment