İnka Uygarlığında Günlük Yaşamın Çok Yönlü İncelenmesi
Kitabın Adı:İnka Uygarlığında Günlük Hayat Yazar :Michael A. MalpassÇevirmen :Sayfa:280 Cilt:Ciltsiz Boyut:13,5 X 21 Son Baskı:22 Temmuz, 2025 İlk Baskı:22 Temmuz, 2025 Barkod:9786253893088 Kapak Tsr.:Editör:Kapak Türü:Karton Yayın Dili:Türkçe Yayın Dili:Türkçe Orijinal Dili:İngilizce Orijinal Adı:Daily Life in the Inca Empire
İnka Uygarlığında Günlük Yaşamın Çok Yönlü İncelenmesi
İnka İmparatorluğu’nda Günlük Yaşam
İnka İmparatorluğu (Tawantinsuyu), 15. yüzyıl başlarından İspanyol fethine kadar (1532) And Dağları’nda hüküm süren en geniş pre-Kolomb imparatorluklarından biriydi. Michael A. Malpass’ın Daily Life in the Inca Empire (İnka Uygarlığında Günlük Hayat) adlı çalışmasına göre, İnka toplumunda günlük yaşam yalnızca yöneticileri değil imparatorluğun tüm katmanlarını kapsayacak şekilde ele alınmıştır. Malpass, arkeolojik ve tarihsel veriler ışığında İnkaların toplumun her kesimindeki yaşam pratiklerini yeniden inşa etmeye çalışmıştır. Aşağıda bu bilgiler ışığında İnka toplumu çok boyutlu bir şekilde incelenmektedir.
Tarihsel Çerçeve
İnka İmparatorluğu, erken 15. yüzyılda Pachacuti ve haleflerinin öncülüğünde hızla genişlemiş; günümüz Peru’sunun yanı sıra Ekvador, Bolivya, Şili ve Arjantin’in bir bölümüne kadar ulaşmıştır. Başkent Kuşko (Cuzco), imparatorluğun idari ve dinsel merkeziydi. İnkalar, ataları saydıkları ilahî Güneş Tanrısı Inti’nin soyundan geldiklerini iddia ederlerdi; bu nedenle hükümdar Sapa İnka, neredeyse kutsal bir konuma sahipti. İmparatorluk yönetiminde ayllu adı verilen klan temelli kolektifler temel birimler olarak işlev görürdü. Her ayllunun lideri (kuraka) İnkalar tarafından atanırdı ve her yerel topluluk, kendi bölgesinde tarım ve altyapı hizmetlerini ayllu düzeyinde örgütlerdi. Coğrafyanın çeşitli iklim koşullarına rağmen, İnka merkezi planlı altyapı yatırımları (teraslı tarım, sulama kanalları, depolama merkezleri) ile tarımsal üretimi maksimize etmiş ve nüfusu sürdürülebilir kılmıştır.
Sosyal Yapı ve Sınıflar
İnka toplumu hiyerarşik ve katıdır. Zirvede Sapa İnka yer alır; onun altındaki soylular ve devlet adamları, bürokratlar geniş yönetim imkânlarına sahipti. Bunu zanaatkârlar, tüccarlar ve çiftçiler izlerdi. En alttaki sınıfı ise yanakona (saray hizmetlileri) ile fethedilen bölgelerin nüfuslarından seçilen mitimae olarak bilinen yeniden yerleştirilmiş gruplar oluştururdu. Her birey bir ayllu’nun üyesiydi; ayllu, ortak ata inancı etrafında örgütlenen geniş aile birlikleri olarak işlev görüyordu. Ayllular tarımsal üretimi kolektif halde yürütürdü. Ayda birkaç kez tüm ayllu mensupları bir araya gelerek ortak iş yapar, üretimlerini ve kaynaklarını paylaşırlardı. Bu karşılıklılık ve ayni (ortak dayanışma) geleneği, İnka ekonomisinin temel taşıydı.
İnka imparatorluğuna dahil edilen etnik gruplar genellikle kendi bölgelerinin tarımını ve el sanatlarını sürdürdüler; ancak siyasi açıdan Kuşko’dan atanan valiler ve kurakalar tarafından yönetildiler. Yöneticilerin ayrıcalıklı konumu, mal mülk ve insan gücü biriktirmelerine izin veriyordu; yerel halk ise emek karşılığı devlet hizmeti (mit’a emek vergisi) ve zorunlu çalışmalarda bulunmak zorundaydı. Genel olarak, ayllu içindeki güçlü ailelerin üyeleri daha verimli topraklara erişirken, iktidar dışındaki çiftçiler (hatun runa) ise temel gıda üretimi ile meşguldü.
Kadın-Erkek Rolleri
İnka toplumsal cinsiyet rolleri birbirini tamamlayıcı biçimde örgütlenmişti. Erkekler tarım işlerinde, inşaatta, savaş ve yolculuk görevlerinde bulunurken; kadınlar ev içi sorumluluklar, çocuk bakımı, dokumacılık ve kısmen tarımsal işlerde görev alırlardı. Örneğin tarlada ekin ekerken genellikle haftalarca süren ortak çalışma düzeninde erkekler chaki taklla adı verilen ayakla çekilen saban benzeri aletle toprağı sürer, kadınlar ise toprağı çapa ile gevşetip tohumları ekerdi. Bu işler sırasında takım halinde şarkılar söyleyerek ritüel bir birliktelik yaşarlardı. Açık alanlarda düzenlenen ayinlerde, başta İçin Güneş Tanrısı Inti olmak üzere çeşitli tanrılara hediyeler sunulurdu; bu törenlerde genellikle küçük çocuklar, mumyalaştırılan askerler ya da hayvanlar kurban edilirdi. Kadınlar “Seçilmiş Kadınlar” (aklla veya Viril Uñas) adı verilen rahibe-çocuk yetiştirme merkezlerinde İnsalara ibadet ritüellerinde ve tekstil üretiminde önemli roller üstlenirdi.
İnkalar arasında el işi dokumacılık çok önemsenirdi. Kadınlar genellikle karmaşık desenli tekstil kumaşlar dokur, giysi ve çanta gibi eşyalar üretirlerdi. Bu günlük işlevsel faaliyetler aynı zamanda bir statü göstergesiydi; üst sınıf kıyafetleri ince dokuma ve değerli süslemelerle bezenirken, yaygın halk daha kaba yünlü giysiler giyerdi. Örneğin başkent Kuşko’da her hanedan mensubu soyuna uygun, altın ve gümüş işlemeli zengin kıyafetler taşırdı. Erkekler saçlarını uzun ve konik biçimde sararken, kadınlar saç örgüsü ve rengârenk kurdelelerle süslenir, rankları imparatorluk törenlerinde belirginleşirdi.
Tarımsal Üretim ve Ekonomik Sistem
İnka ekonomisi tamamen toplumsal üretime dayalı, merkezi planlı bir sistem üzerine kuruluydu. Toprağın mülkiyeti teoride halka ait olsa da, gerçek paylaşım uygulaması ayllu ve devlet kurumları arasında şekillenirken, en geniş toprak payına İmparatorluk sahiptir. Tarımsal ürünlerin büyük kısmı sunulur veya devlet depolarında saklanırdı. Para yerine doğrudan işgücü temelli vergi uygulanan bu sistemde her yetişkin erkek belirli dönemlerde mit’a emek vergisini ödemek zorundaydı. Mit’a sistemiyle yollar, köprüler, sulama kanalları ve askerî tesisler inşa ettirilirken; acil durumlarda toplanan erzaklar kıtlık ve afet zamanlarında bölgelere dağıtılırdı. Bu amaçla yaygın şekilde qollqa adı verilen tahıl ambarları ve soğuk odalar kuruldu; buralarda patates, mısır ve kinua gibi temel ürünler büyük hacimlerde depolanırdı.
Tarımsal üretimde Inka mühendisliği, ve andenes denilen teras sistemleri, sulama kanalları ile birleşerek dağlık arazide bile yüksek verimlilik sağladı. İnka çiftçileri, buzul kaynaklı suları kanalizasyon ve su biriktirme sistemleriyle alt tarlara taşırken; çok katlı teraslar sayesinde erozyonu önleyip bitkileri soğuktan korudular. Tipon gibi soylu çiftliklerinde (tamya) duvar yüksekliğinin 5–15 metreyi bulduğu seralar inşa edildiği bilinmektedir. Başlıca mahsuller patates (200’ün üzerinde tür), mısır, quinoa, fasulye ve amarant gibi besinlerin yanı sıra soya, pamuk, mısırözü ve koka çayı idi. Yetiştirilen ürünler bölgelere göre değişkenlik göstermesine rağmen, çicha adı verilen fermente mısır içkisi hem seremonilerde hem de günlük hayatın ayrılmaz parçasıydı. Bu karmakarışık ama dengeli sistemde, İnka devlet adamları çiftçileri doğrudan vergiyle (mal veya insan) rahatsız etmek yerine, toplumsal işbirliğini (ayllu’ya hizmet) teşvik ederek gıda güvenliğini sağlamaya çalışmıştır.
Mimari ve Şehir Düzeni
İnkalar, mimaride malzemeyi ve araziyi akıllıca kullanan ustalardı. Taş işçiliği konusunda Tiwanaku ve Wari gibi önceki uygarlıkların geleneklerini devralmış, kesme taş duvarları ashlar (düz kare taşlar) ve iç içe geçirilmiş pillow-faced (yastıklı) stil çift taşlar halinde örerek depreme dayanıklı yapılar inşa etmişlerdir. Kırsalda çoğu konut, pirinçte toprak ve kerpiçten; dağlık bölgelerde ise moloz taş üstüne kerpiç uygulamalı duvarlar ve sazdan çatılı basit evler yaygındı. Buna karşılık başkent Kuşko ve Machu Picchu, Ollantaytambo gibi kentlerde uyumlu kesme taş mimarisine sahip saraylar, tapınaklar ve fortlar yükselirdi.
Kuşko, İnka imparatorluğunun “Kalbi” olarak tasarlanmıştı. Şehir plancılığı açısından Kuşko, kutsal sayılan puma biçiminde inşa edilmiştir. Kuşko’nun doğal iki akarsuyu, şehrin merkezinden geçen bir koridorda kanallar halinde yönlendirilerek topografyanın bir parçası yapılmıştır. Kent, yüksek (hanan) ve alçak (hurin) olmak üzere iki ana bölüme ayrılmış; her yarı imparatorluğun dört suyusundan (bölgesinden) ikisini içeriyordu. İnka yöneticileri, bu bölgelere karşılık gelen eyaletlerden seçtikleri her kuracayı Kuşko’ya çağırıp ilgili bölgeye uygun olarak şehrin bir kısmında ikamet etmelerini zorunlu kılmışlardı. Böylece merkezi planlamanın yanı sıra yerli el yöneticiler de kent yaşamına dahil edilmişti. İnkalar ayrıca kıtayı kaplayan geniş bir yol ağı (Qhapaq Ñan) inşa edip bu ağ boyunca hanedanlığı ve askeri gücü simgeleyen tapınaklar dikmiştir.
Machu Picchu ve Saqsaywaman gibi yapılar, İnka mimarisinin zirve örneklerindendir. Aşağıdaki fotoğrafta Machu Picchu’nun teraslı yapıları görülmektedir:
İnka şehirleri, yine İnka mühendisliği ürünü su kanalları ve depolama odalarıyla donatılmıştı. Her kente döşenmiş yol ağı ve su getirme sistemleri, imparatorluğun dört bir yanındaki yerleşimlerle Kuşko’yu birbirine bağlar, nüfusu beslerdi. “Güneş Tapınağı” gibi kutsal binalar mimarî incelikleriyle öne çıkarken, yöresel yapı malzemeleri de harcanarak farklı bölgeler arasında kültürel bütünlük sağlanmıştı.
Dini İnançlar, Ritüeller ve Kurbanlar
İnka dünyasında din hayatın merkezindeydi. Çok tanrılı bir inanç sistemi hâkimdi; en yüksek ilah Güneş Tanrısı Inti olup kraliyet soyunun ata ilahı sayılırdı. Inti’ye adanan görkemli tapınaklardan Coricancha (Altın Avlu) Kuşko’da yükselir, yılın en önemli töreni olan Inti Raymi (Güneş Şenliği) her kış gündönümünde burada kutlanırdı. Sonbahar ekin döneminde düzenlenen Inti Raymi’de büyük kurban törenleri yapılır, çiftçiler ve halk yöneticiler önünde şükür sunularını takdim ederdi. İnka inancında Ay da önemliydi; Mama Quilla adlı Ay Tanrıçası kadınların adet döngülerini düzenler ve diğer takvimsel kutlamalara rehberlik ederdi.
Tarım tanrısı Illapu (yağmur tanrısı) ve yeryüzü dişil ilahı Pachamama (Toprak Ana) gibi inançlar, doğal döngülere sıkı sıkıya bağlı ritüelleri gerektirirdi. Kıtlık ya da kuraklık dönemlerinde Illapu’nun tapınaklarına kurbanlar sunulur; hatta bazen dinsel expedisyonlar yapılarak, Illapa’nın gölgesi suyu getiren konstelasyonlarına adaklar sunulurdu. Pachamama için şehirlere ve tarlalara toprak, yaprak, çanak sunumları yapılırdı. İnka takvimine göre yıl 12 ay (her biri 30 günlük) şeklinde düzenlenmiş; her ayın kendi festivaline uygun ayinleri vardı. Örneğin Aralık ayında Capac Raymi (Büyük Fest) yani “efendinin festivali” kutlanır, Nisan ayında Inti Raymi ile hasat dönemi açılır, Eylül’de Paryaq Raymi gibi tarla açma törenleri yapılırdı. Böylece, tarım takvimi ile dini takvim iç içe geçmiş, toplumsal yaşam kutsal zaman çizelgesine göre planlanmıştır.
İnkalar kurban ritüellerini coşkulu ama hiyerarşik biçimde gerçekleştirirdi. Tapınaklarda başrahipler (koricancha başrahibi villac umu dahil) törensel liderliği yapardı. Hayvan kurbanları her kutsal törende yer alırken, en yüksek düzeydeki adak insan kurbanlarına kadar varmıştır. Capacocha adını taşıyan özel törenlerde, imparatorluk genelinden seçilen kusursuz çocuklar kamusal tapınaklarda ve yüksek dağlardaki huaka adı verilen kutsal alanlarda kurban edilirdi. Bu törenler bir padişahın tahta çıkışı, ölümü veya doğal felaket gibi kritik olaylarda gerçekleştirilir; kurban sunulan çocuklar “dünyanın en güzel hediyesini” tanrılara adıyor sayılırdıg. Tarihsel kayıtlara ve arkeolojiye göre, çocukların altın ve gümüş işlemeli giysileri çıkarılıp kokain ve çiçeklerle donatıldıktan sonra ya boğulma veya soğuktan donarak kurban edildikleri anlaşılmıştır. Bu ritüeller, İnkaların kozmik düzene katkı sağlama inancının ve haşmetli tanrılara boyun eğişinin en uç örneklerindendir.
Takvim ve Kozmoloji
İnkalar, doğadaki döngüleri izleyen karmaşık bir takvim sistemiyle güneş, ay ve yıldızları kutsallar listesinde tutmuşlardır. Başlıca astronomik olgu 12 aylık tawantinsuyu takvimidir; her ay ekili, biçili mevsimleri ve dini törenlerle özdeşleştirilmiştir. Özellikle Inti Raymi (güneşin gücünün kutlandığı yaz ortası), Capac Raymi (kasım-aralık ayında “büyük efendinin ayini”), ve Pacha Mamar Raymi (toprak tanrıçaya adanan toprak işleme ritüeli) gibi mevsimlik bayramlar, hem tarımsal hem de dinsel toplumun taşıyıcısı olarak görev yapmıştır. Aylık ayarların belirlenmesinde Ay’ın evreleri ve Pisagor yıldız kümesi (Pleiades) gibi gök cisimleri rol oynardı; örneğin kadim İnka-Aymara kaynaklarına göre, “Küçük Anneler” anlamına gelen Qulqa yıldızlarının ilk görünüşü hasat zamanının işareti kabul edilirdi.
Kozmolojik bakışta İnka evreninde dört ana unsur bir araya geliyordu: Güneş, Ay, Dünya ve Şans mevsimleri; bunlara daima üçlü bağlılıkla yaklaşılırdı (örneğin yükseklik: başkasının-ilahinin- aşağısı). Yer (Pachamama) ve göğün (Pachacuti) karşılıklı etkileşimine inanılır, her tören bu kozmos düzenini güçlendirmeyi amaçlardı. Büyük kayalar ve dağılan mumya rahipler (mallki’ler) bile kutsal sayılır, geçerken saygı duruşunda bulunurlardı. İnka astronomi ve takvim bilgisi, Malpass’ın da belirttiği gibi, sadece dinsel seremonilerin değil günlük tarımın ve sosyal yaşamın da rehberiydi.
Sonuç
Malpass’ın çalışmasında da vurgulandığı üzere, İnka İmparatorluğu günlük yaşamı sıkı bir sosyal düzen, ortak üretim ve derin ritüeller üzerine inşa etmiştir. Toplumsal hiyerarşi, ayllu dayanışması, mit’a emek vergisi gibi kurumlar İnkaların zorlu And dağlarında idameyi sağlamıştır. Erkek ile kadının tamamlayıcı rolleri, aile bağları, zarif dokumaları, mevsimsel bayramları ve geniş taş mimarileri günlük pratiği şekillendirmiştir. Her birey, kişisel kimliğinin yanı sıra ait olduğu soy ve iklim kuşağının sorumluluklarını yerine getirirken, İmparatorluk genelinde düzenlenen törenlere katılarak kozmik uyumlarına katkıda bulunmuştur. Bu bütünleşik düzen sayesinde İnkalar, Avrupa istilâsına kadar dayanan uyumlu ve dayanıklı bir uygarlık oluşturmuşlardır.
Leave a Comment