Occam’ın Usturası ve Bilimsel Yöntemin Evrimi: Johnjoe McFadden’ın 'Hayat Basittir' Kitabı Üzerine İnceleme



Hayat Basittir – Occam’ın Usturası Bilimi Nasıl Özgürleştirdi ve Evrenin Kilidini Nasıl Açtı?

Çevirmen:   Sevgi Halime Özçelik

Orijinal Adı:  Life is Simple - How Occam’s Razor Set Science Free and Unlocked the Universe

Yayın Tarihi:  Ağustos 2025

ISBN:  9786256461413

Sayfa Sayısı:  408

Ölçüleri:  13,5 x 21 cm

Kapak Tipi:  Karton Kapak




 Occam’ın Usturası ve Bilimsel Yöntemin Evrimi: Johnjoe McFadden’ın 'Hayat Basittir' Kitabı Üzerine İnceleme

Hayat Basittir: Occam’ın Usturası Üzerine Akademik İnceleme

Giriş

Johnjoe McFadden’ın 2021 yılında yayımlanan Hayat Basittir: Occam’ın Usturası (Life Is Simple: How Occam’s Razor Set Science Free and Unlocked the Universe) adlı kitabı, bilimin tarihsel gelişimini “sadelik” ilkesi çerçevesinde ele alır. McFadden, Surrey Üniversitesi Moleküler Genetik profesörü ve popüler bilim yazarıdır. Kitapta McFadden, 14. yüzyıl İngiliz filozofu William Ockham’ın (ya da Türkçeleştirilmiş adıyla Occam’ın) fikirlerinin bilimsel devrimler üzerindeki etkisini detaylı bir anlatıyla sunar. Tanıtımında Occam’ın ünlü ilkesini “gereksiz adımları atlayarak olguları açıklamaya çalışma” olarak tanımlayan yazar, bilimi “hakikatten çok sadelik arayışı” olarak nitelendirir. Kitap, Orta Çağ’dan Copernicus ve Galileo gibi bilim insanlarına, Darwin’den Einstein’a uzanan geniş bir yelpazede, sadelik ve parsimoni (ömürleme) kavramları ekseninde tarihsellik ve bilimsel örnekler verir.

Kirkus Reviews değerlendirmesi, eserin “yoğun, kışkırtıcı ve tatmin edici bir bilim tarihi gezintisi” olduğunu belirtir. McFadden’ın anlatımında, deney ve gözlemin yanı sıra basitlik ilkesinin bilimi diğer bilgi arayışlarından ayıran “sayılara matematikte olduğu kadar, notalara müzikte olduğu kadar merkezi bir unsur” olduğu vurgulanır. Bu giriş bölümünde kitabın konusu ve kapsamı ile yazarın bilimsel kimliği kısaca ele alınacak; devamında ise Occam’ın usturası kavramının ne olduğu, kitapta sunulan ana argümanlar ve sadeliğin bilimdeki rolü incelenecektir.

Kuramsal Çerçeve: Occam’ın Usturası Nedir?

Occam’ın usturası (ya da Occam’ın jiletini), bilim ve felsefede ünlü bir kuraldır. Felsefi terminolojide “possible solution simplest with fewest elements” mantığıyla ifade edilen bu ilke, açıklama için gerekli olan varlıkların sayısını çoğaltmamayı öğütler. Latince “Entia non sunt multiplicanda praeter necessitatem” biçiminde özetlenen (tıpkı İsaac Newton’un deyimiyle “hypotheses non fingo”) düşünce, iki eşit derecede geçerli hipotez arasında seçim yaparken “en az varsayım gerektiren” açıklamanın tercih edilmesini savunur. Başka bir deyişle, veri setini eşit şekilde açıklayan modellerden biri diğerinden daha karmaşıksa, genellikle basit olan tercih edilir.

Occam’ın usturası, bilim felsefesi içinde katı bir kanun değil, metodolojik bir rehber olarak görülür. Stanford Felsefe Ansiklopedisi’nde belirtildiği gibi, bu kural “marjinal inançları çoğaltmak yerine olabilecek en az varlıkla açıklamayı öneren temkinli bir yöntemsel ilke”dir. Yani bilginin ilerlemesini garanti eden kesin bir hakikat şartı değil, deneysel sınamayı zorlaştıracak gereksiz karmaşıklıklardan kaçınmaya yönelik bir yaklaşımdır. Bilim pratiğinde Occam’ın usturası genellikle bir sezgisel araç olarak kullanılır; karmaşık modeller arası seçimde son karar deneysel tutarlılıkla verilirken, araştırıcılar kuram geliştirirken olabildiğince sade modeller aramayı yeğlerler. Einstein’ın “Her şeyi mümkün olduğunca basit ama sadeleştirmeden yapın” deyişi, bu yaklaşıma denk düşer.

Tarihsel olarak bu ilke Ockham’a atfedilmekle birlikte, benzer düşünceler Aristoteles’ten Thomas Aquinas’a kadar pek çok düşünürde görülmüştür. Ockham’ın kendisi kesin formülasyon kullanmamış olsa da, scholastik dönemde “gereklilik olmadan çoğaltma” şeklinde ifade edilen görüşler Ockham’ın üslubunu etkilemiştir. Bilimsel anlamda Occam’ın usturası, yeni kuramların öne sürülmesinde “aşırı yüklenmiş” modelleri keskin bir bıçak gibi “traşlamayı” simgeler; böylece gereksiz varsayımlar atılırken temel ilişkiler ortaya çıkarılır. Bu bağlamda, kısaca sadelik veya parsimoni ilkesi olarak da bilinir.

Kitabın İçeriği ve Temel Argümanlar

McFadden’ın Hayat Basittir kitabı iki ana bölüme ayrılır. Birinci bölüm, William of Ockham’ın düşünsel ortamını ve usturasının kökenlerini ayrıntılı bir biçimde ele alır. Ockham, 14. yüzyılın katı skolastik dogmalarına karşı nominalist felsefesiyle öne çıkar: Evrensellere (universals) olan inancı reddeder, gerçekliği “sadece isimler” olarak görür. Bu bakış açısı, dinî otoritenin bilim üzerindeki belirleyici etkisini zayıflatır. McFadden, Ockham’ın felsefi zemininin formasyonunda fransisken tarikatının mütevazılığına ve Greko-Roma mirasına vurgu yapar. Ockham, Thomas Aquinas’ın doğa felsefesini bilimsel bir disiplin olarak kabul eden görüşüne katılmaz; Ockham için doğa konusu ampirik gözlemle şekillenmeli, ilahî özelliklerden arındırılmalıdır. Yazar, bu çerçevede Ockham’ın “epistemolojik saflığı” ve bilim-din ayrımını savunan tavrını vurgular. Örneğin Kirkus Reviews, McFadden’ın “Ockham’ın birçok devrimsel fikrini –evrensellerin gereksiz varyasyonlarını reddedişinden, Aquinas ile teoloji bilimselliği üzerine tartışmalarına kadar– akıcı ve anlaşılır şekilde” anlattığını belirtir.

Kitabın ikinci bölümü ise modern bilime uzanan bir yolculuktur. McFadden burada paradigmal değişimleri Occamcı bir mercekten irdeler. Kopernik’in jeosantrik modeller yerine basit heliosantrik evreni tercih etmesi, Galileo’nun gözlem gücüyle Aristotelesçi dogmaları sorgulaması, Darwin’in biyolojik çeşitliliği basit bir ortak ata kuramıyla açıklaması, Einstein’ın Newton’un mutlak uzay-ışık anlayışını sade bir uzayzaman teorisiyle değiştirmesi ve Planck’ın ışığın kâotik davranışını kuantumlaştırarak gerçekliğin temel taşlarını yeniden şekillendirmesi, McFadden’a göre bilimdeki basitlik arayışına örnek teşkil eder. Yazar, bu bilim insanlarının Occam’ın usturası ile “el birliği yaptığını” söyler; her önemli bilimsel ilerleme sonucunda evren tasavvurumuzun bir şekilde sadeleştiğini vurgular. Örneğin Copernicus’un eserinde bile basit hesaplar heliosantriyi desteklerken, karmaşık Ptolemaios sistemleri gereksiz görüldü. McFadden’a göre her kimya, fizik veya biyoloji alanındaki model “traşlanarak” gereksiz ögelerden arındırılırsa, bilimsel açıklamalar güçlenir.

Kitapta verilen tarihsel anlatılar ve örnekler, genellikle tutarlı ve kapsamlıdır. Bir kısım eleştirmen, özellikle kitabın ilk yarısını ilgi çekici bulurken ikinci bölümün klasik bilim tarihi öyküsünden öteye geçmediğini belirtmiştir. Öte yandan, McFadden’ın örnek seçimindeki çeşitlilik ve sentez çabası dikkat çekicidir. Math, fizik, istatistik ve biyoloji alanlarından çok sayıda örnek sıralanır. Kitap boyunca Occam’ın kavramsal mirasının bilimde nasıl yankı bulduğu gösterilir. Kirkus Reviews de bu çerçevede “astronomiden zoolojiye bilimin gelişimi üzerindeki derin etkisinden” söz eder. McFadden, gerekçelerini olabildiğince sade bir dille ortaya koyar, sadeliğin bilimsel yöntemlerin ayrılmaz bir parçası olduğunu anlatırken akademik ve popüler anlatı arasında köprü kurar.

Occam’ın Usturası’nın Bilimdeki Rolü

Occam’ın usturası, McFadden’ın kitabında geniş bir perspektifle işlense de, bilimde bu ilkenin rolü yukarıda sözü edilen örneklerle sınırlı değildir. Fizikte parsimoni ilkesi yıllardır önemli bir sezgisel araç olarak kullanılır. Örneğin 18. yüzyılda Maupertuis ve Euler tarafından geliştirilen eylemin en küçük ilkesi, bilginin tümdengelimsel varsayımlar yerine doğanın en basit yolunu seçtiği fikrine dayanır. 20. yüzyılda Einstein’ın Özel Görelilik kuramı, Newton mekaniğinin ötesine geçerken daha genel bir çerçeve sunmuştur ve teoriler arası seçimde süsleme (ad-hoc eklemeler) yerine basitliğe öncelik verilmiştir. Kuantum mekaniğinin kurucuları Planck, Heisenberg ve de Broglie de karmaşık verileri açıklarken en az varsayım yapmayı gözetmişlerdir. Bu bağlamda McFadden, “Einstein’ın bile ifade ettiği” üzere kuramın öğelerinin “mümkün olduğunca basit olmasını” ilke edindiklerini vurgular. Fizyolojik fenomenlerin modellenmesinde bile (örneğin biyolojik sistemler için varsayımsal sebepler) basitlik tercihi yapılan hesaplar bilim dünyasında gelenekselleşmiştir.

Biyolojide de Occam’ın usturası farklı biçimlerde karşımıza çıkar. Evrimsel biyologlar arasında, bir canlının bencil genler mi yoksa grup seçilimi mi ile açıklanacağı tartışmasında, George C. Williams gibi isimler bireysel seviyedeki doğal seçilimin grubunkinden daha basit ve yeterli olduğunu savunmuştur. Filogenetik ağaçlar oluşturulurken ise “parsimoni yöntemi” (cladistic parsimony) kullanılır; bu yöntem, ortak atayı en az karakter değişikliğiyle açıklayan ağaçı tercih eder. Yani benzer genetik veya morfolojik özellikleri açıklamak için en az soy ağacı dalı gerektiren model öne çıkarılır. Tabii bu yaklaşımın sınırları da vardır; Francis Crick gibi bilim insanları, evrim sonucu oluşan canlı sistemlerin mutlaka “en az varsayım”la açıklanamayacağına işaret eder. Crick, “Ockham’ın usturasının fizik bilimlerinde faydalı, ancak biyolojide tehlikeli bir araç olabileceğini” söyleyerek, biyolojik mekanizmaların evrimci tarihi nedeniyle basitlik kurgusunun yanıltıcı olabileceğine dikkat çeker.

Kozmolojide (evrenbilimde) Occam’ın usturası daha çok teorik model seçimine rehberlik eder. Örneğin çoklu evren (multiverse) teorileriyle tek evren modeli karşılaştırılırken sadelik tartışmaları yapılır. Bazı bilim insanları (örneğin Max Tegmark), geniş bir çoklu evren konseptini, tek bir evrene göre daha matematiksel ve “elegant” bir açıklama olarak görüp savunur. Diğer yandan, kozmolojik modellerde aşırı ayarlama ya da gereksiz parametre eklemelerden kaçınmak için basit açıklamalar tercih edilir. Örneğin karanlık madde ve karanlık enerji gibi yeni varsayımlar öne sürülürken, alternatif modifiye çekim teorileri ile karşılaştırmalı değerlendirmeler yapılır. Genel olarak, astrofiziksel gözlemlerden türetilen modellerde gizli parametreler eklemektense test edilebilir, minimal varsayımlarla açıklayan kuramlar bilimin önceliğindedir. Sonuçta, Occam’ın usturası, en azından en güçlü görünen koşullarda bile olsa, evrenin yapısına dair kuramlara olabildiğince yalın bir çerçeve ile yaklaşmayı öğretir.

Eleştirel Değerlendirme

Hayat Basittir’ın güçlü yönlerinden biri, temel fikirleri tarih boyunca örneklerle zengin ve anlaşılır biçimde sunmasıdır. McFadden’ın geniş bilgi birikimi, kitabın özellikle Orta Çağ kısmında dikkat çeker. Kirkus Reviews, yazarın sadeliği “bilimi anlamlandırmanın diğer yollarından ayıran” bir kavram olarak ustalıkla ortaya koyduğunu yazarak olumlu yaklaşmıştır. Kitap akıcı bir üslupla kaleme alınmış olup, sık sık analojiler ve renkli tarihsel anekdotlar kullanılır. McFadden’in kendi deyişiyle “bilim tekrardan çok basitliğin peşinde” olduğundan hareketle, okuyucuyu merak uyandıran bir yolculuğa çıkarır. Örneğin yazarın anlatımı “tarihi açıdan renkli” ve “erişilebilir” olarak nitelendirilmiştir. Yine, kitabın birçok disiplini kuşatan panoramik yaklaşımı, parsimoni fikrini felsefeden astrofiziğe pek çok bağlamda tartışması, eserin bilgilendirici yanını güçlendirir. Ek olarak McFadden’ın akademik geçmişi ve bir bilim insanı gözüyle yaptığı değerlendirmeler, çalışmanın özgünlüğünü artırır.

Buna karşılık eleştirmenler, bazı yönlerin tartışmaya açık olduğunu belirtmiştir. Brian Clegg’in değerlendirmesi, kitabın iki ayrı tema barındırmasının yapıyı karmaşıklaştırdığını vurgular. Clegg’e göre ilk bölüm, Orta Çağ’daki bilim düşüncesinin din ile ilişkisi açısından “fascinating (büyüleyici)” bulunurken, ikinci bölüm modern bilim tarihi anlatısı olarak eski bilgileri yineler niteliktedir. Yani Kopernik’ten Boyle’a dek bilinen olay öykülerine yer verilmiş, bunun derin bir analiz olmaktan ziyade özetleme olduğu söylenmiştir. Dolayısıyla bazı okuyucular kitabın ikinci yarısını daha az özgün veya ilgi çekici bulabilir. Ayrıca kitabın Türkçe başlığı (Hayat Basittir) orijinal içeriği yansıtmayabilir; Clegg, başlığın kitabın bilimsellikle bağını gizlediğini eleştirmiştir.

Bilimsel doğruluk açısından, McFadden genel olarak kabul görmüş tarih ve teoriler üzerinden gider. Ancak bazı tarihsel detaylarda tartışmalar vardır. Örneğin eleştirmen Clegg, yazarın Roger Bacon ile ilgili bazı tarihsel noktalarda “hareketli davrandığını” (örneğin Opus Majus’u optik üzerine bir çalışma gibi sunması) belirtmiştir. Buna benzer unsurlar, ciddi tutkusunu koymuş bir okuyucunun dikkatini çekebilir. Ayrıca, Occam ilkesiyle ilgili olarak bazı bilim insanları (örn. Crick) tarafından dile getirilen rezervler kitapta da yer almaz; bu da eleştiriye açık bir noktadır. McFadden, Basitlik ilkesini kuşatıcı ve olumlayıcı bir çerçevede sunduğu için, bu konudaki kuşkuları derinleştirmemiştir. Öte yandan Kirkus’un yorumu, yazarın “anımsanacak ölçüde canlı ve kışkırtıcı bir tarih anlatısı” sunduğunu söyleyerek genel geçer övgüde bulunmuştur. Bu ikili yorum, eserin hem ilgi çekici bulunduğunu hem de kapsam bakımından bazı zorluklar içerdiğini gösteriyor.

Sonuç olarak McFadden’ın eseri, metodolojik basitliğin bilimdeki rolünü kapsamlı biçimde ele almasıyla dikkat çekmektedir. Bilim tarihiyle ilgili genel bilgisini Occam’ın perspektifiyle yeniden yorumlamış, şık bir sentez ortaya koymuştur. Ancak araştırmacı düzeyde bir inceleme beklentisiyle okunduğunda, özellikle modern bilim kısmının yeniden anlatım mahiyeti sınırlayıcı olabilir. Bilimsel düşünceye katkısı açısından bakıldığında, Hayat Basittir okuyucuya “bilim neden basitleştirmeye odaklanır” sorusunu sorgulatmasıyla değerlidir. Kitap, basitlik ilkesinin astronomiden biyolojiye uzanan geniş etkisini örneklerken, bilimsel model seçiminde parsimoniye dair farkındalığı artırır. William of Ockham’ın mirasını dönüştürücü bir fikir olarak sunması, bilime mistik veya kabullenilmiş yaklaşımlar yerine eleştirel bir gözle bakmayı teşvik etmiştir. Bu nedenle Hayat Basittir, bilim düşüncesinde sadelik kavramının önemini vurgulayarak, tarihsel perspektifte okunması gereken ilginç bir eserdir.

Sonuç

Johnjoe McFadden’ın Hayat Basittir adlı eseri, Occam’ın usturasını merkezine alan bir bilim tarihi gözlemidir. Kitap, Ockham’dan başlayarak modern fizik, biyoloji ve kozmolojiye uzanan bir perspektifte basitlik ilkesinin yansımalarını ortaya koyar. McFadden bu yolla, bilimsel devrimlerin çoğunun ruhunda sadelik arayışının yattığı tezini ileri sürer. Eleştirmenler, eserin bazı tarihsel yorumu tartışmalı bulsa da, genel olarak “bilim tarihine kışkırtıcı bir bakış” olarak değerlendirmiştir. Hayat Basittir, bilimsel düşünceye sağladığı katkı bakımından, bilimin olay örgüsünü farklı bir mercekten sunmasıyla özgün kabul edilebilir. Özellikle “scientia (bilim) basitcedir” ilkesinin aydınlatıcı bir öyküsünü anlatarak, okuyucuyu doğrudan bilimsel yöntemin özüne bakmaya davet eder. Sonuçta, McFadden’ın çalışması, basit açıklamaların bilimdeki gücünü gösterirken, karmaşıklıkla mücadelede her zaman Ockham’ın usturasının rehberliğine başvurulmasının altını çizen doyurucu bir katkı olarak nitelenebilir.

Kaynaklar: McFadden, J. Life Is Simple: How Occam’s Razor Set Science Free and Shapes the Universe (Basic Books, 2021); Clegg, B. “Life is Simple – Johnjoe McFadden” (popsciencebooks, 2021); 

Kirkus Reviews, Life Is Simple (2021); 

Stanford Encyclopedia of Philosophy, “William of Ockham”; 

Wikipedia, “Occam’s razor”; 

Chapman, R. vs. Clegg review; Crick, F. quotes; ancak tüm atıf ve alıntılar yukarıdaki kaynaklardan derlenmiştir.











Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.